Hukuk Bölümü         2010/334 E.  ,  2011/109 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : F.K.

            Vekili              : Av. M.T.

            Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Gaziantep İl Müdürlüğü

            Vekili              : Av. A.K.           

            O L A Y          : Davacı vekilince müvekkilinin kocasının (18.12.2005 tarihinde) vefatı nedeniyle almış olduğu dul aylığı miktarının, müteveffa babalarından dolayı yetim aylığı alan (9.2.2006 gün ve 423678 sayılı işlemle) kızlarının evlenmesi (14.7.2000, 29.9.1993) nedeniyle artırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 28.4.2009 gün ve 44.644.031.0 sayılı işlemin iptali istemiyle Adli Yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, uyuşmazlığın Emekli Sandığı Kanununun halen yürürlükte bulunan hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığını dolayısıyla idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

GAZİANTEP 1. İŞ MAHKEMESİ; 9.2.2010 gün ve E:2009/43, K:2010/43 sayı ile, uyuşmazlık konusu olayın yasal dayanağı mülga 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu olup, bu yasayla ilgili uyuşmazlıkların 5510 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce idari yargının görevine girdiği, 5510 sayılı yasanın 101. maddesinde "bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." denilmekle beraber davacı ve çocuklarına bağlanan aylığın 5434 sayılı Yasa gereğince bağlandığı ve halen davacı için aynı yasa hükümleri uygulanması gerektiğinden idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiş, YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİNİN 11.3.2010 gün ve E:2010/2953, K:2010/2596 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

Davacı aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ; 16.4.2010 gün ve E:2010/337, K:2010/338 sayı ile, 5510 sayılı Yasanın 34 ve 101. maddelerinden sözedilerek, uyuşmazlığa konu olayın ölen sigortalının eşinin almış olduğu dul aylığı miktarına ilişkin olduğu, bu hususun 5510 sayılı Kanun çerçevesinde düzenlendiği ve anılan Kanun'da düzenlenen hususlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde İş Mahkemesinin görevli olduğu düzenlemesine yer verildiği, bu durumda, uyuşmazlığa konu olayın 5510 sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilecek hususları ihtiva ettiği ve İdare Mahkemesinin görevli olduğu yönünde açık bir düzenleme de bulunmadığından, davanın çözümünün Adli Yargı'nın görevine girdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı 24.9.2010 günlü dilekçesi ile olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 6.6.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı vekilince müvekkilinin kocasının (18.12.2005 tarihinde) vefatı nedeniyle almış olduğu dul aylığı miktarının, müteveffa babalarından dolayı yetim aylığı alan (9.2.2006 gün ve 423678 sayılı işlemle) kızlarının evlenmesi (14.7.2000, 29.9.1993) nedeniyle artırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 28.4.2009 gün ve 44.644.031.0 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5510 sayılı Yasanın 101. maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür”; 104. maddesinde “Bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında emeklilik, malûllük, vazife malûllüğü ve sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.

. . .  ” denilmiştir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun “Dul ve Yetim Aylığı Bağlanacak Haller” başlıklı bölümünde yer alan 66 ve devamı maddelerinde, ölüm tarihinde anılan Kanuna göre aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak dul ve yetim aylıklarının koşulları, dul ve yetim aylıklarının bağlanmasında aylıklar, dul ve yetim aylıklarının bağlanamayacağı haller, toptan ödemelerin hangi hallerde yapılabileceği emekli keseneklerinin geri verilebileceği düzenlenmiş olup, bu bölümde yer alan 66 ila 71. maddeleri, 72. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 82 ila 88. maddeleri 5510 sayılı Yasanın 106. maddesinin 8. fıkrası ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Yasının Geçici 1. maddesinde,

“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.

. . .  ”   denilmiştir.

Anılan maddenin atıfta bulunduğu Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde

Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

“Kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili Kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar” hükmü getirilmiş; maddede “Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikalar ve konfederasyonları ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenlerden aylıksız izne ayrılanlar,

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askeri öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adaylar,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler,

hakkında uygulanır” denilmiştir.

Öte yandan Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir”; dördüncü fıkrasında “Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır”; beşinci fıkrasında “Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/6/2010-5997/10 md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” denilmiştir.

Olayda, Maliye Bakanlığı Gaziantep Defterdarlığı Şehitkamil Vergi Dairesinde Daktilograf olarak görev yapmakta iken 19.9.2002 tarihinde emekliye sevkedilen ve 18.12.2005 tarihinde vefat eden Ali Kaya’nın eşi davacı F.K., oğulları Ercan ve Erkan Kaya ile kızları Eren ve Emel Kaya’ya dul ve yetim aylıklarının 1.1.2006 tarihinden itibaren bağlandığı anlaşılmıştır.

Davacının üvey kızları Eren ve Emel Kaya’nın evlendikleri halde evliliklerini ilgili nüfus müdürlüklerine bildirmeyerek nüfusa tescilini yaptırmamış olmaları nedeniyle nüfus kayıtlarında halen bekar görülmekte olduklarından aylıklarının kesilmesine ve eşi F.K.’nın aylık oranının sözkonusu evlenme işlemleri dikkate alınarak yükseltilmesine imkan bulunmadığı yolundaki 28.4.2009 tarihli davaya konu işlem tesis edilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde, anılan Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun Hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiş ise de Yasanın Geçici 4. maddesinde, 5434 sayılı Kanunun 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil olmak üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının belirtilmiş olması gözetildiğinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin 16.4.2010 gün ve E:2010/337, K:2010/338 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.