Hukuk Bölümü         2012/111 E.  ,  2012/136 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : M.S.M.

Davalı            : Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. T.K. 

            O L A Y          : Davacının maliki olduğu Ankara İli, Çankaya İlçesi, Küçükesat Mahallesi, 6000 ada, 21 parseldeki apartmanın çatı katındaki, 12 nolu daireye ait terasa ilave yapılarak, tam kata dönüştürülmüş ve ruhsata aykırı olan hususların giderilmediğinden bahisle davacı hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca yıkım ve 42.maddesi uyarınca 10.000,00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 16.6.2005 gün ve c/2005 /2137.15 sayılı Çankaya Belediye Encümeni kararı verilmiştir.

Bu kararın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 6.4.2006 gün ve E:2005/1296, K:2006/812 sayı ile, 3194 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım niteliğindeki para cezalarına karşı açılacak davalarda Sulh Ceza Mahkemelerinin görevli kılınması karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde mahkemelerinin görevli bulunmadığı sonucuna varıldığı, buna göre dava konusu işlemin 10.000,00 TL idari para cezasına ilişkin kısmının Sulh Ceza Mahkemelerinin görevli kılınması karşısında uyuşmazlığın görüm ve çözümünde mahkemelerinin görevli bulunmadığı, uyuşmazlığın yıkım ve elektrik ve suyunun kesilmesine ilişkin kısmına gelince, 3194 sayılı Kanuna aykırı olarak yapılan tadilatların 1.9.2005 tarihinde 14.10.2005 onay tarihli mimari projeye işlendiğinin anlaşılması karşısında uyuşmazlığın konusunun kalmadığı, açıklanan nedenlerle, davanın 10.000,00 TL idari para cezasına ilişkin kısmının görev yönünden reddine, yıkım, elektrik ve suyun kesilmesine ilişkin kısmı hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ: 10.7.2006 gün ve E:2006/868 D.İş, K:2006/868 D.İş sayı ile, davaya konu idari para cezasının İmar Yasasına aykırılıktan dolayı davalı Belediye Başkanlığınca verildiği, 2001 yılında Anayasa Mahkemesince İmar Yasasına aykırılıktan dolayı verilen idari para cezasına karşı başvuru yolunun Sulh Ceza Mahkemesi olduğunu gösteren hükmün iptal edilmesi karşısında ve Anayasa Mahkemesinin açıkça başvuru yolunun idari para cezalarına karşı idare mahkemesini görevli kılan kararı karşısında Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karara davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.3.2011 gün ve Değ. İş N:2011/808 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir.

            Davacı tarafından yeniden aynı istemle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 8. İDARE MAHKEMESİ: 18.10.2011 gün ve E:2011/2168, k:2011/1631 sayı ile, dava konusu işlemin idari para cezasına ilişkin kısmına karşı açılan davada idari yargı ve adli yargı mercilerince görev ret kararı verildiği, yıkıma ilişkin kısmına ilişkin olarak idari yargıda karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği anlaşıldığından davacı tarafından idari para cezasına ilişkin olarak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununun 14. ve 15. maddeleri hükümleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılarak Uyuşmazlık Mahkemesine gidilmesi, yıkıma ilişkin karara karşı da süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulması gerekirken, yıkım ve idari para cezasına ilişkin olarak adli ve idari yargı mercilerince verilen kararlar üzerine aynı işleme karşı Mahkemelerinde açılan davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı tarafından, Ankara 8. İdare Mahkemesi Başkanlığına verilen dilekçe ile, Mahkemelerinin E:2011/2168, K:2011/1631 sayılı kararı ile, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesinin E:2006/868 sayılı kararları arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğundan bahisle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesi isteminde bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre: Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir” ve 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

      Davacının görev uyuşmazlığı bulunduğundan bahisle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne hitaben verdiği dilekçesinde sözü edilen kararlardan:

      Ankara 9. İdare Mahkemesi kararı, davada adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı;

      Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi kararı, davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı;

      Ankara 8. İdare Mahkemesinin kararı ise, davanın aynı işlem hakkında Mahkemelerinde açılan davanın kesin hüküm nedeniyle incelenme olanağı olmadığı nedeniyle incelenmeksizin reddine ilişkindir.

      Olayda, idari yargı merciince (Ankara 9. İdare Mahkemesi) adli yargının, adli yargı merciince idari yargının görevli olduğu yönünde karar verilmiş olmasına karşın, davacı tarafından üçüncü bir mahkeme olan Ankara 8. İdare Mahkemesince verilmiş olan incelenmeksizin ret kararı ile, adli yargı merciince verilmiş olan görevsizlik kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı olduğu önesürülerek bu uyuşmazlığın giderilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.

Ancak yukarıda sözü edilen Kanunun 15. maddesi hükmü uyarınca, davacının son görevsizlik kararını veren yargı merciine başvurarak, (olayda Adli yargı mercii) ilk görevsizlik kararını veren yargı mercii (Ankara 9. İdare Mahkemesi) kararı ile aralarında olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğunu ileri sürmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda, adli yargı merciince idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olmasına karşın, Ankara 8. İdare Mahkemesince adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmaması karşısında, davacının olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğunu ileri sürerek yaptığı başvurunun, 2247 sayılı Yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulları taşıdığından söz etmek olanaksızdır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir. 

S O N U Ç            : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.