T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS    NO  : 2022/715

KARAR NO : 2023/107

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Davacıların ekili taşınmazlarınınyapılan baraj nedeniyle su altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararıntazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı : M. D

Vekili   : Av. M. D

Davalı  : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili   : Av. İ. M

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, davacının maliki olduğu Hatay ili, Kumlu ilçesi, .....mevkisinde bulunan ve tapunun ...., ....ve .... sayılı parselinde kayıtlı taşınmazlar hakkında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 6. Bölge Müdürlüğü Emlak ve Kamulaştırma Şube Müdürlüğünün 30/04/2010 tarihli kararı ile "Amik Afrin (Reyhanlı Barajı) Projesi" kapsamında kamulaştırma kararı alması üzerine taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına tescili için açılan davalara ilişkin yargılama Reyhanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2019/233 ve E.2019/235 sayılı dosyalarında devam etmekte iken taşınmazlara DSİ tarafından su bırakılması nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle, 2020 yılında söz konusu taşınmazlarda buğday yetiştirme amaçlı yapılan tarımsal giderler ve 2020 yılında ürün hasadı yapılamaması nedeniyle yoksun kalınan kazanç için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla maddi tazminatın dava açılış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesiistemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Reyhanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 05/01/2022 tarih ve E.2020/496, K.2022/1 sayılı kararı ile, somut olayda, davanın idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiğinden ve yargı yolunun 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115 maddelerinde düzenlenen ve yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilecek olan dava şartı olduğunu belirterek, davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

3. Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

 

B. İdari Yargıda

 

4. Hatay 2. İdare Mahkemesi 04/11/2022 tarih ve E.2022/795 sayılı kararı ile,davacının maliki olduğu taşınmazların, tescil işlemlerinin 09/03/2021 tarihinde tamamlanarak bu tarih itibarıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetine geçtiğini, baraj alanında bulunan bu taşınmazlara su bırakılmasının ise 10/01/2020 tarihinde gerçekleştiğiningörüldüğünü, davacının mülkiyet hakkı sahibi olduğu taşınmazlara baraj projesi kapsamında su bırakılması nedeniyle doğan zararın tazmin edilmesi istemi ile davanın açıldığını ve bu istemin niteliği gereği haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazminine yönelik olduğunu belirterek, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görevine girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Reyhanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2020/496 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:

 

"İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür."

 

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."

 

7. Aynı Kanun'un "İptal ve tam yargı davaları" başlıklı 12. maddesi şöyledir:

 

"İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır."

 

8. "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 

"1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

2. Görevli olmayan adli (…) yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz."

 

B. Yargı Kararları

 

9. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. bölümü şöyledir:

 

“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesiveya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler   Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan27/02/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hâkim Gülşen AKAR PEHLİVAN, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava, davacının ekili taşınmazlarının yapılan baraj nedeniyle su altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararıntazmini istemiyle açılmıştır.

 

13. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

14. Olayda, davacının maliki olduğu Hatay ili, Kumlu ilçesi, .....mevkisinde bulunan ve tapunun ...., ....ve .... sayılı parselinde kayıtlı taşınmazları da kapsayan alanda Amik Afrin (Reyhanlı Barajı) Projesi için Çevre ve Orman Bakanlığının 02/03/2010 tarihli oluru ile kamu yararı kararı alındığı, anılan karara istinaden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 6. Bölge Müdürlüğü Emlak ve Kamulaştırma Şube Müdürlüğünün 30/04/2010 tarih ve 1359 sayılı kararı ile davacının maliki olduğu ve proje kapsamında yer alan Hatay ili, Kumlu ilçesi, .....mevkisinde bulunan ve tapunun ...., ....ve .... sayılı parselinde kayıtlı taşınmazlara yönelik kamulaştırma kararı alındığı, devam eden süreçte taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına tescili için Reyhanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2019/233 ve E.2019/235 esasına kayıtlı dosyalarda davalar açıldığı, anılan davalar derdest iken 10/01/2020 tarihinde dava konusu taşınmazların bulunduğu alana DSİ tarafından su bırakılmaya başlandığının anlaşılması üzerine davacı tarafından Kumlu Kaymakamlığı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne 13/01/2020 tarihli dilekçe ile başvurularak maliki olduğu ...., ....ve .... sayılı parsellere ilişkin zarar tespitinin yapılması talebinde bulunulduğu, başvuruya istinaden hazırlanan 14/01/2020 tarihli raporda; ".....mahallesine gidilerek yapılan incelemede bahse konu ....ada ....-....-.... parsellerin buğday ekili olduğu ve baraj alanı içerisinde kaldığı alınan koordinatlarla tespit edilmiş olup; barak alanına su bırakılmaya başlanmasıyla .... ada, .... parselin su altında kaldığı, .... ada ....parselin su almaya başladığı gözlemlenmiştir. Ayrıca ... ada, .... parselin ise önümüzdeki birkaç gün içerisinde su altında kalabileceği tarafımızdan öngörülmüştür." tespitlerine yer verildiği, davacının 12/05/2020 tarihli başvurusu üzerine hazırlanan 13/05/2020 tarihli raporda da; " .....Mahallesi .... ada, ....-....-.... parsellerde CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ile gerçekleştirilen incelemede, çiftçinin buğday ektiğini beyan ettiği bu parsellerin baraj alanı içerisinde bulunduğu ve baraj suyu altında kaldığı görülmüştür." tespitine yer verildiği, tespitler üzerine davacı tarafından söz konusu taşınmazların bedel tespit ve tescil davalarının henüz sonuçlanmadığı ve dolayısıyla mülkiyet hakkının halen kendisinde olduğundan bahisle baraj alanına yasal bir hak bulunmaksızın su bırakılması nedeniyle uğradığı zararların tazmini talebiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

15. Taşınmaz ile ilgili kamulaştırma kararı alınmış olmakla birlikte sürecin henüz tamamlanmadığı, bu aşamada kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya konulan plan ve proje kapsamında taşınmazlara ekili ürünlere zarar verildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple açılan tam yargı davasında, idarenin eylem veya işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetimiyapılıp idari faaliyet karşısında ilgililerin durumu belirlenerek idarenin tazminsorumluluğunun bulunupbulunmadığına karar verilmelidir. İdarenin tazmin sorumluluğu olup olmadığı saptanırken, öncelikle olayda idarenin hizmet kusuru olup olmadığıhususununhizmet kusurunun bulunmaması halinde ise kusursuz sorumluluk ilkesinin olayda uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi gerekmekte olup, bu nedenle uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Hatay 2. İdare Mahkemesinin 04/11/2022 tarihli ve E.2022/795 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Hatay 2. İdare Mahkemesinin 04/11/2022 tarihli ve E.2022/795 sayılıBAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

27/02/2023 tarihinde, Üyeler Doğan AĞIRMAN ve Eyüp SARICALAR'ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                               Üye

           Muammer                  Doğan                            Eyüp                             Havva

            TOPAL                   AĞIRMAN                SARICALAR                   AYDINLI

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                               Ahmet                            Mahmut                          Bilal

                                             ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, davacının ekili taşınmazlarının kamulaştırılma işlemleri bitmeden baraj projesi kapsamında su altında bırakılarak zarara uğratıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacınınmaliki olduğu taşınmazlar üzerinde ekili bulunan ürünlerin yapılan baraj nedeniyle sular altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görev uyuşmazlığına konu davaların açıldığı,aynı taşınmaz ile ilgili olarak Baraj nedeniyle davalı idarece kamulaştırma kararı alındığı, Asliye Hukuk Mahkemelerindebedel tespiti ve tescil davaları açıldığı,davalarınderdest olduğu sırada, davacının taşınmazınasu altında bırakılmak suretiyle elatıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu davanın, idarece taşınmazların kamulaştırılmasına karar verildiği halde halen bedel tespiti ve tescil davası devam ederken taşınmazlara fiilen el atıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açıldığının kabulü gerekmekte olup, bu kapsamda uyuşmazlığın mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

 

 

 

                                Üye                                                           Üye

                    Doğan AĞIRMAN                                   Eyüp SARICALAR