T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 655

         KARAR NO : 2019 / 685

         KARAR TR  : 21.10.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı     : M.Z.

Vekili        : Av.S. G.

Davalı     : İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekil i        : Av.Ö.A.Ü.

               

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Kara Kuvvetleri Komutanlığında uzman çavuş olarak görev yaptığını, görevi sırasında, Ege Ordusu yük aktarma noktası olan Ege Ordusu Ulaştırma Oto Tabur Komutanlığı'na malzeme teslim etmek maksadıyla gelirken dava konusu kazanın meydana geldiğini, davalı Uzman Çavuş E. K.ın sevk ve idaresindeki …. plakalı Mercedes 2628 konteyner taşıyıcı aracın, 19.11.2008 günü saat 19.00 sularında Hacılarkırı Caddesinden Pınarbaşı istikametine seyrederken, Ege Ordusu Ulaştırma Oto Tabur Komutanlığı'na 150-200 metre kala yolun dışına çıkması, sağ tarafına yatması ve elektrik direğine çarpması şeklinde meydana geldiğini, kaza mahalline gelen trafik polisi ekibi tarafından tutulan trafik kazası tespit tutanağında, kazanın, havanın yağışlı, zeminin ıslak olması, cadde üzerinde herhangi bir işaret olmaması ve asfaltın düşük banket olması sebebiyle meydana geldiğinin belirtildiğini, yolda gerekli şerit, düşük banket ve aydınlatma önlemlerini almayan davalı İzmir Büyükşehir Belediyesinin, araç işleten konumundaki davalı Milli Savunma Bakanlığı ve aracın sürücüsü davalı E.K.'ın müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, olayda, araçta bulunan müvekkilinin ise hiçbir kusuru olmadan, olayın mağduru, zarar göreni olduğunu, yaklaşık 2 yıl süren uzun bir tedavi dönemi geçirdiğini, en son Etimesgut Asker Hastanesi Baştabipliği'nce TSK'da görev yapamaz raporu verildiğini, bu rapor ile birlikte müvekkilinin malulen emekli sevkine karar verildiğini;  yine kaza sonucu müvekkilinde kalıcı hasar, yürüyüş bozulduğu oluştuğunu, aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasını düzenleyen Güneş Sigorta şirketinin 17.08.2010 tarihinde müvekkiline uğradığı zarara mahsuben 21.315,00 TL ödeme yaptığını, kaza sonucu çalışıp elde edeceği gelirinden yoksun kalan müvekkilinin büyük maddi kayıpları bulunduğunu, yine kaza sonucu müvekkilinin ailesiyle sorunlar yaşamaya başladığım, özürlü bir vatandaş olarak hayatını idame ettirmek zorunda kaldığını ifade ederek;  müvekkilinin yaşadığı maddi ve manevi zararın bir nebze olsun karşılanabilmesi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istemiyle 1- İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, 2-E.K., 3-Milli Savunma Bakanlığı'na karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 7.Asliye Hukuk Mahkemesi: 14.7.2015 gün ve E:2010/552, K:2015/191 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek “1-Davanın ıslahla birlikte kısmen kabulü ile ; 95.986,20.-TL maddi, 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.11.2008 tarihinden itibaren davalılar Milli Savunma Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve E.K.'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine..." karar vermiş, temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 21.6.2018 gün ve E:2015/18596, K:2018/6218 sayı ile, "(...) 1-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davaya konu olayda, yolda gerekli şerit, düşük banket ve aydınlatma önlemlerini alma yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle kazanın meydana geldiği iddiası ile davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi aleyhine husumet yöneltilmiştir.

Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.2015 tarih ve 2015/17-731, 2015/2366 K. sayılı kararı ile de; " davalının hizmet kusuruna dayalı zararın tazmini için açılan eldeki davanın bir tam yargı davası olması nedeniyle davada idari yargı mercileri görevli olduğundan yerel mahkemece dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. " denilmek suretiyle hizmet kusuruna dayanılarak açılan davalarda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir.

O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak belediye aleyhine açılan bu davada davalı Belediye bakımından dava tefrik edilerek HMK'nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi verinde görülmemiştir.

(…)

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Belediye vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Bakanlık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Belediye vekili ile davalı Bakanlık vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına..." karar vermiştir.

İZMİR 7.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 30.11.2018 gün ve E:2018/575, K:2018/616 sayı ile, "(...)  Dava, trafik kazası sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.

Mahkememizin 14/07/2015 tarih 2010/552 esas 2015/191 karar sayılı kararı ile "Davanın ıslahla birlikte kısmen kabulü ile ; 95.986,20.-TL maddi, 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.11.2008 tarihinden itibaren davalılar Milli Savunma Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve E.K.'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," dair verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarih 2015/18596 esas 2018/6218 karar sayılı ilamı mahkememiz kararı bozulmuş,

Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, davalı İzmir büyükşehir belediye Başkanlığı hakkında açılan dava mahkememizin bozmadan sonra 2018/462 esas alan dosyadan tefrik edilerek yukardaki esasa kayıt edilmiştir.

Her ne kadar davacı tarafça 19.11.2008 günü meydana gelen kazada yolda gerekli şerit, düşük banket ve aydınlatma önlemlerini alma yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle kazanın meydana geldiği iddiası ile davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi aleyhine husumet yöneltilmiş ise de;

Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2.maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.1.2015 tarih ve 2015/17-731, 2015/2366 K. sayılı kararı ile de; "davalının hizmet kusuruna dayalı zararın tazmini için açılan eldeki davanın bir tam yargı davası olması nedeniyle davada idari yargı mercileri görevli olduğundan yerel mahkemece dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır." denilmek suretiyle hizmet kusuruna dayanılarak açılan davalarda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir.

Somut olayda; davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaya bakma görevi Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere İdari Yargı yerine aittir. Bu nedenlerle açılan davanın HMK’nun 115/2 maddeleri gereğince yargı yolu nedeni ile usulden reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın Yargı yolu bakımından HMK'nun 115/2 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE..." karar vermiş, temyiz  yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile, meydana gelen trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00-TL maddi. 15.000.00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle İzmir Büyükşehir Belediyesine karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.  

İZMİR 4.İDARE MAHKEMESİ: 18.9.2019 gün ve E:2019/738 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;  "(...)  Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın, getirtilen İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2018/575, K:2018/616 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine...” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden görev uyuşmazlığı doğduğu  ve  usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 19/11/2008 tarihinde, davacının, Kara Kuvvetleri Komutanlığında uzman çavuş olarak görev yaptığı sırada, Milli Savunma Bakanlığına ait …plakalı Mercedes, … konteyner taşıyıcı aracın uzman çavuş E.K'nın sevk ve idaresinde iken Hacılarkırı Caddesinden Pınarbaşı istikametine seyrederken  trafik kazası meydana geldiği, davacının aracın içinde bulunduğu trafik kazasında;  yolda gerekli şerit, düşük banket ve aydınlatma önlemlerini almayan davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek; uğranılan  maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 4.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İzmir 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2018 gün ve E:2018/575, K:2018/616 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İzmir 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2018 gün ve E:2018/575, K:2018/616 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.10.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN