T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/474

KARAR NO  : 2023/713

KARAR TR  : 27/11/2023

 

 

ÖZET: Davacının sosyal güvencesinden yararlandığı kızının 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih öncesinde, 5434 sayılı Kanun'a tabi hizmeti bulunmadığından, tedavisi için reçete edilen ilaç bedelinin ödenmesine ilişkin başvurusunun reddine dair kurum işleminin iptali istemiyle açtığı davanın, 5510 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı     : Ş.B

Vekili       : Av. C. E

Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili       : Av. S. K

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili; müvekkilinin kanser hastası olarak tedavi görmekte iken, tedavisinde kullanılmak üzere doktoru tarafından önerilen...isimli ilaca ilişkin giderlerin tedavi süresince kesintisiz olarak davalı idarece karşılanması istemiyle yapılan başvurunun, talebe konu olan ilacın Sağlık Uygulama Tebliğinin Ek-4/A maddesi uyarınca bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almadığından bahisle ilaç bedelinin ödenemeyeceğine ilişkin Samsun Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 06/03/2023 tarih ve 65944754 sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu ileri sürerek yargı yolu itirazında bulunmuştur.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

3. Samsun 1. İdare Mahkemesi 07/04/2023 tarih ve E.2023/287 sayılı kararı ile, dava konusu idari işlemin hukuka aykırı olduğu ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütülmesinin durdurulmasına karar vermiştir.

 

4. Samsun 1. İdare Mahkemesinin verdiği yürütmenin durdurulması kararına karşı davalı vekilinin itirazı üzerine, Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi24/04/2023 tarih ve E.2023/240 sayılı kararı ile, davalının 31/03/2023 tarihli savunma dilekçesiyle, davanın 5510 sayılı Kanun hükümlerince iş mahkemesinin görev alanında olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ancak, İdare Mahkemesince itiraz hakkında bir karar verilmeksizin işin esasına girilerek yürütmenin durdurulması istemihakkında karar verildiği verilen kararda usul hükümleri yönünden hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne, Samsun 1. İdare Mahkemesinin 07/04/2023 tarih ve E.2023/287 sayılı yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanınSamsun 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.

 

5. Samsun 1. İdare Mahkemesi 11/05/2023 tarih ve E.2023/287 sayılı kararı ile, "5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun'a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar, ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin "idari işlem" ve "idari eylem" niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında kalacağı, davacının 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 4/(a)sigorta kolunda sigorta başlangıcı olduğu görüldüğünden, davacı tarafından açılan iş bu davanın, görüm ve çözümünün idari yargının görevinde olduğu" gerekçesiyle davalı vekilinin yargı yoluna ilişkin itirazının reddine karar vermiştir.

 

6. Davalı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Talebi

 

7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, davanın, adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Kararın ilgili kısmı, özetle şöyledir:

 

"...5510 sayılı Kanun'u değiştiren 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanun'un değil 5510 sayılı Kanun'un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.06.2022 tarihli ve 2022/97 E., 2022/357 K. sayılı kararında da aynı hususların vurgulandığı görülmektedir.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun'a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, bunun dışında kalan kişiler yönünden çıkan uyuşmazlıkların çözümünün ise adli yargı yerinde olacağı sonucuna varılmıştır.

Somut olayda davacının 01.10.2008 tarihinden sonra devlet memuru olan kızınınsosyal güvencesinden yararlandığı, bu sebeple 5510 sayılı Kanun'un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı anlaşıldığından kanser tedavisinde kullanılan ilaç bedelinin karşılanması istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği..."

 

8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısının yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

 

III. Başsavcılık Düşüncesi

 

9. Danıştay Başsavcısı uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu ve 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca yapılmış başvurunun kabulü gerektiği yönünde düşünce vermiştir. Düşüncenin ilgili kısmışöyledir:

 

''...5510 sayılı Kanunun 101'inci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” hükmünün; kamu hukukuna özgü kurallar uygulanan sosyal güvenlikle ilgili idarî işlemlere karşı açılan davalar idarî yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinden, Anayasanın 2., 37., 125. ve 155. maddelerine aykırıolduğu ileri sürülerek Danıştay Onbirinci Dairesince itiraz yoluyla yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince verilen 22/12/2011 tarihli ve E: 2010/65, K:2011/169 sayılı kararla iptal istemi reddedilmiş olup, anılan kararda".... 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Türkiye CumhuriyetiEmekli Sandığı Kanunu hükümlerine tâbi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabî kılan hükümlerin Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesiüzerine kabul edilen 17/04/2008 günlü ve 5754 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının kurala bağlandığı, başka bir anlatımla 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memurve diğer kamu görevlisi olarak çalışmayabaşlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tâbi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır.

    5754 sayılı Kanun'un yürürlüğüyle birlikte, artık sosyal sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve tesis ettiği işlem ve muameleler idarî işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceiştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idarî işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idarî yargı görevli olmaya devam edecektir.

   (… ) Kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı, özel hukuk alanına girenkonularda adlî yargı görevlidir.İdarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümündeadlîyargınıngörevlendirilmesikonusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak idarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir.

    5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İş mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli ihtisaslaşmış adlî yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 sayılı Kanun kapsamındaki iş ve işlemleri, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı da açıktır.

     Bu bakımdan 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği gözönünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.

    Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idarî işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idarî yargının görevinin devam edeceği açıktır..."gerekçesine yer verilmiştir.

   Anayasa Mahkemesince verilen bu kararda da belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'na tâbi olarak çalışmakta olan memur ve diğer kamu görevlileri hakkında anılan Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edilmesi, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tâbi sigortalı sayılması ve haklarında 5434 sayılı Kanun’un değil 5510 sayılı Kanun'da öngörülen usûl ve esasların uygulanması, dolayısıyla Kurumla sigortalılar arasında çıkan ihtilafların anılan Kanunun 101. maddesi uyarıncaadlî yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir

   Davacının sağlık yardımından faydalandığı kızının 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden sonra çalışmaya başlaması nedeniyle, 5434 sayılı mülga Kanun'a tâbi hizmetinin olmaması bakımından 5510 sayılı Kanun'a 5754 sayılı Kanunla eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerinkendisihakkında uygulanmakabiliyeti bulunmadığından, anılanKanun'un 101. maddesi uyarınca bu Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görev alanına girmektedir.

   Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 31/10/2022 tarihli ve E.2022/388, K:2022/546 sayılı kararı da bu yöndedir.''

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

10. T.C Anayasası’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir.

 

11. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

 

"Bu Kanun'un kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından,

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

...

c) Kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar."

 

12. 5510 sayılı Kanun'un "uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanun'da aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür."

 

13. 5510 sayılı Kanun'un "5434 sayılı Kanun'a ilişkin geçiş hükümleri" başlıklı geçici 4. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

 

"Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanun'la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır."

 

B. Yargı Kararı

 

14. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinin iptali istemiyle açılan davada Anayasa Mahkemesinin 22/12/2011 tarih ve E.2010/65, K.2011/169 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“…5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanun'un 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ilerideemekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumunun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…"

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 27/11/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

 

B. Esasın İncelenmesi

 

16. Raportör-Hâkim Gülay DOĞAN'ın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

17. Dava, kanser tedavisi görmekte olan davacının, tedavisi için reçete edilen ilaç bedelinin ödenmesine ilişkin yapmış olduğu başvurunun reddine dair kurum işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

 

18. 5510 sayılı Kanun'la 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunanlar, geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme bağlı tutulmuş ve 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra göreve başlayanlar yönünden, prim esasına dayalı sigorta sistemine geçilmiştir. Bu sistemle, devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım işlerinde ücretle çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları kapsayan beş farklı emeklilik rejimi, aktüeryal olarak hak ve yükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplanmıştır.

 

19. Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği ancak bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanun'un 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanun’un değil 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 

20. Somut olayda davacının sosyal güvencesinden yararlandığı kızının5510 sayılı Kanun'un 4/1-c maddesi kapsamında sigortalı olduğu, 5434 sayılı Kanun'a tabi hizmetlerinin bulunmadığı ve 5510 sayılı Kanun'un Geçici 4/2. maddesindeki hükmün uygulama alanının bulunmadığı gözetildiğinde, davacının tedavisi için reçete edilen ilaç parasının davalı idare tarafından ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı açılan davanın, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesindeki düzenleme uyarınca görüm ve çözümünde adli yargının görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

 

21. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile davalı idare vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin Samsun 1. İdare Mahkemesinin 11/05/2023 tarih ve E.2023/287 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı idare vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkinSamsun 1. İdare Mahkemesinin 11/05/2023 tarih ve E.2023/287 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/11/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                           Doğan                           Eyüp

          TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN