Hukuk Bölümü         2013/1562 E.  ,  2013/1725 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- A.K. (Kendi adına asaleten)

                  2- B.K.      (Kızı adına velayeten)

                  3- D.K.

Vekilleri  : Av. B.K. & Av. M.G.

Davalı      : Karayolları  Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. G.H.               (Adli Yargıda)                                

O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 02.07.2007 tarihinde müvekkillerinin murisi I.K.'in RE…… plaka sayılı hususi aracı ile Afyonkarahisar istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken herhangi bir trafik levhasının ve yer çizgilerinin bulunmadığı mıcırla kaplı zeminde aracını kaydırarak karşı yönden gelen 03…… plakalı araçla çarpışması sonucu ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkillerinin murisi İ.K. ve 11 yaşındaki R.K.'in vefat ettiklerini, Karayolları  Genel Müdürlüğünün üzerine düşen sorumluluk gereği Karayolları nı trafiğe uygun hale getirmesi, aksi halde yolun yapım halinde olduğunu bildirerek yolu kapatması gerekirken hiçbir uyarı levhası koymamış olduğunu, dolayısıyla hizmet kusuru nedeniyle kazaya sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 7.500,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi; 11.04.2013 gün ve E:2013/188, K:2013/140 sayı ile özetle; “…6577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesine göre; idari işlem ve eylemlerden dolayı hakları muhtel olanların ilgili İdare aleyhine idari yargı yerinde iptal ve tam yargı davaları açabilecekleri hüküm altına alınmıştır. HMK'nun 114/1-b.maddesine göre, yargı yolunun caiz olması dava şartı olup, HMK'nun 115.maddesi gereğince dava şartlarının kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle davanın her aşamasında re'sen araştırılması ve dikkate alınması zorunludur.

Hal böyle olunca; davacıların davalı Karayolları  Genel Müdürlüğü aleyhine açtıkları davanın idari yargının görev alanında kaldığı anlaşıldığından dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine.’’ demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 3. İdare Mahkemesi; 27.06.2013 gün ve E:2013/770, K:2013/623 sayı ile özetle; “…2577 sayılı Kanun'un 36.maddesinde; "İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme, sırasıyla; a- Zararı doğuran uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili, b- Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer, c- Diğer hallerde davacının ikametgahının bulunduğu yer idare mahkemesidir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, kazanın 02.07.2009 günü saat 20.40 sularında Afyonkarahisar-Konya KARAYOLU 11+200 km'sinde bulunan Devlet Parkı karşısında meydana geldiği ve yukarıda adı geçen kanun hükmü uyarınca davanın görümü ve çözümünün, zararının ulaştırma hizmetinin görüldüğü yer olan Afyon idare Mahkemesi'nin yetkisinde olduğu davanın yetki yönünden reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Afyon İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine” karar vermiştir.

Afyonkarahisar İdare Mahkemesi : 31.07.2013 gün ve E:2013/494 sayı ile özetle, “…2918 sayılı Karayolları  Trafik Kanunu'nun 110'uncu maddesinde aynen, ''İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun "Amaç" başlığı altında düzenlenen 1 inci maddesinde aynen, "Bu Kanunun amacı, Karayolları nda, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir." hükmü yer almaktadır. Sadece bu madde hükmü dahi Karayolları nda meydana gelen trafik kazaları sonucunda, tarafların kişiliğine (kamu tüzel kişisi-gerçek kişi-özel hukuk tüzel kişisi) bakılmaksızın sorumluluklarının belirlenmesinde bu Kanun hükümlerinin esas alınacağını ortaya koymaktadır.

Bunun dışında, anılan Kanun'un 7 nci maddesinde, "Karayolları  Genel Müdürlüğünün bu Kanımla ilgili görev ve yetkileri şunlardır :

Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu Karayolları nda can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

Tüm Karayolları ndaki işaretleme standartlarım tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

(Mülga bend: 17/10/1996 - 4199/47 md.)d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, KARAYOLU güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

Yapım ve bakımından sorumlu olduğu Karayolları nda, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve Karayolları nda, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak, (Ek ibare: 25/06/2010-6001 S.K./34.mad.) veya aldırmak,

Yapım ve bakımından sorumlu olduğu Karayolları nda trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak, (Ek ibare: 25/06/2010-6001 S.K./34.mad.) veya aldırmak,

(Mülga bent: 10/05/2006 - 5495/4 md.)

(Değişik bent: 17/10/1996-4199/5 md.) (Ek ibare: 25/06/2010-6001 S.K./34.mad.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere, bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek: 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır." hükmü yer almış, 8, 9 ve 10 ncu maddelerinde, ilgili Bakanlıkların ve Belediye Trafik Birimlerinin Görev ve Yetkileri düzenlenmiş, Kanun'un daha birçok maddesinde Karayolları nda uyulması gereken kurallar ve sorumluluğa ilişkin hususlara yer verilerek, ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.

Diğer yandan bazı yargı mercileri tarafından hizmet kusuru iddiasından kaynaklandığı gerekçesiyle bu türden uyuşmazlıklarda idari yargı yerlerinin görevli olduğuna yönelik kararlar verildiği bilinmekte olup, uyuşmazlığın çözümüne yönelik özel kanunda görevli yargı yerinin belirtilmediği durumlarda hizmet kusuru iddiasından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu tarafımızca da benimsenmektedir. Ancak bakılan uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak Kanun 2918 sayılı Karayolları  Trafik Kanunu olup, Kanun'un 110'uncu maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği belirtildikten sonra, zarar görenin kamu görevlisi olmasının da bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği vurgulanmak suretiyle zikredilen Kanundan doğan her türlü davanın her halükârda adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtilmiştir.Aynı şekilde maddenin ikinci fıkrasında, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği belirtilerek yetkili yargı yeri de belirtilmiştir. Dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden sonra açılacak davalarda, uyuşmazlıklar hizmet kusurundan kaynaklansa dahi görevli yargı yerinin adli yargı mahkemeleri olduğu sonucuna varılmıştır.

Buna göre, davacıların murisi İhsan KESER'in 02/07/2007 tarihinde aracı ile Afyonkarahisar istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken yaptığı kazanın oluşumunda yoldaki çalışmayla ilgili yeterince işaretleme yapılmaması ve yolun ulaşıma kapatılmaması gibi sebeplerle davalı idarenin de kusuru olduğu iddiasının incelenmesinde ve varsa sorumluğun tespitinde 2918 sayılı Karayolları  Trafik Kanunu hükümleri uygulanacağından ve 2918 sayılı Kanunda da, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtildiğinden uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.” demek suretiyle hangi mahkemenin görevli olduğunun belirtilmesi için 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanundan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların murisi İ.K.’in 02.07.2007 tarihinde RE….. plakalı aracı ile Afyonkarahisar istikametinden Konya istikametine seyir halinde iken karşı yönden gelen 03….. plakalı araçla çarpışması sonucunda meydana gelen ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda yolun ve dolayısıyla davalı idarenin kusuru olduğu iddiasıyla toplam 7.500,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları  Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının Karayolları nda can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun Karayolları nda uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayı ve 28.05.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları  Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayolları nda, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.04.2013 gün ve E:2013/188, K:2013/140 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

KARŞI OY YAZISI 

Davalı idarenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu meydana gelen kazada, davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi ile Adli Yargı İlk Derece Mahkemesinde dava açılmış,

Adli Yargıda yapılan yargılama sonucunda "İdarenin Hizmet Kusuruna dayalı açılan davaların tam yargı davası niteliğinde bulunduğu, İdari yargıda açılması gerektiği" gerekçesi ile dava dilekçesi yargı yolu yönünden reddedilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine bu kez davacı vekilince aynı istekle İdari Yargıda dava ikame edilmiş,

İdare Mahkemesince yargılama sonucunda "uyuşmazlığın 2918 Sayılı Yasa'nın 110. maddesi gereğince Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" gerekçesi ile yargı yolu yönünden davanın reddine, karar verilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine 2247 Sayılı Yasa'nın 19.maddesi gereğince görevli yargı kolunun belirlenmesi için dosya Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda "2918 Sayılı Yasa'nın 110.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" düşüncesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, Adli Yargının görevli olduğuna oyçokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

Zira; Davada, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 Sayılı Yasanın KTK'nın 7.md. "Karayolları Genel Müdürlüğünün Yapım ve Bakımından sorumlu olduğu Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırmanın" İdarenin görev ve yetkileri arasında bulunduğuna işaret edilmiş,

6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun 4.md. "Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarım sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarımını yaptırmak, işletmek ve işlettirme" Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında gösterilmiş,

TC Anayasası'nın 125/son md. "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,

2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.

Bu durumda Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanındaki yolun yapım, bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alman idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmalden doğan zararda Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 2918 Sayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.             

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa'nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1 .fıkra ile "inleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kurulukları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür..." hükmü getirilmiştir.

Sayın çoğunluk görüşünün aksine eldeki uyuşmazlık anılan yasa hükmü kapsamında kalmamaktadır.

Çünkü, 2918 Sayılı KTK 85.maddesinde açıkça belirtildiği gibi yasa motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlar nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir.

Yasa hükmünde geçen bu kanundan ve Adli Yargıda görülmesi gereken sorumluluk davaları, 2918 Sayılı Yasa'nın 85.maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı araç işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalardır.

Yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğunun hangi yargı kolunda görüm ve çözümü konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından İdari ve Adli Yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak üzere sözü geçen yasa hükmü getirilmek suretiyle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğunda 2918 Sayılı Yasa'nın amacına uygun olarak Adli Yargıda görüm ve çözüm esası benimsenmiştir.

2918 sayılı yasanın 110. maddesinde yapılan yasa değişikliğine ilişkin Hükümet gerekçesi de getirilen yeni hükmün bu nedenle maddeye eklendiğini teyit etmektedir.

Açıklanan gerekçelerle uyuşmazlıkta idari yargı görevli olup, benzer ihtilaflarda da idari yargının görevli olduğu Yargıtay 4, 11, 17 Hukuk Dairelerinin istikrarlı kararlarıyla İçtihad edildiği gibi Danıştay kararlarında da uyuşmazlıkta İdari Yargının görevli olduğu benimsenmiştir. (Danıştay 10. Daire E 2011/11522, K 2012/5347 sayı, E. 2011/10856 ve K. 2013/670 Sayı, vs.)

Somut uyuşmazlıkta davanın karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki idarenin hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa'nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.                                              

Üye

Eyüp Sabri BAYDAR