T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 564

            KARAR NO : 2014 / 637

            KARAR TR   : 2.6.2014

ÖZET : Davacının görev sırasında maruz kaldığı trafik kazası sonucu uğradığını ileri sürdüğü maddi, manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle  açtığı davanın, 2918 sayılı Yasa kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : F.M.G.

            Vekili              : Av. Ü.S.

Davalı            : Jandarma Genel Komutanlığına izafeten İçişleri Bakanlığı (İdari yargıda

  yalnızca Jandarma Genel Komutanlığı)

            Vekili              : Av. H.M.

                      

OLAY             : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Hatay İl Jandarma Komutanlığında uzman jandarma olarak görev yaptığını;  Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bağlı olduğunu;  22.03.2012 günü,  görev gereği araç takibi esnasında trafik kazası geçirdiğini; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını; Kırıkhan-Kumlu karayolu Baldıran köyü mevkiinde meydana gelen kaza sonucu sağ kolunda humerus şaftı kırığı oluştuğunu,  iş göremezlik belgesi düzenlendiğini, kesin raporun henüz temin edilemediğini, ancak, halen silah kullanabilecek durumda bulunmadığını; sağ kolunu kullanamadığını ve kolunun eski haline gelme olasılığının bulunmadığını; hâlihazırda mesleki yaşantısını etkileyecek, oldukça ağır bir işgücü kaybı bulunduğunu; müvekkilinin kaza sonucu, bedenen ve ruhen zarar görmüş olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu, psikiyatriste gitmek zorunda kaldığını; çektiği acıları az da olsa hafifletmek için, manevi tazminat istemek gereği doğduğunu, bundan sonraki hayatında çalışsa bile, aynı işi yapamayacağını ve maddi kayıp yaşayacağını ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, haksız fiilden kaynaklanan iş kazası nedeniyle kesin miktar dava sırasında belirlenmek üzere belirsiz alacak davası olarak 10.000,00 TL maddi tazminat, ekonomik geleceğinin tehlikeye düşmesinden dolayı uğranılan zarar sebebiyle, belirsiz alacak davası olarak 10.000,00 TL tazminat ve 80.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL’nin ve yoksun kalınan parasal hakların olay tarihi olan 22.03.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 27.8.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İŞ MAHKEMESİ(Müstemir Yetkili): 6.11.2012 gün ve E:2012/288, K:2012/419 sayı ile davanın, haksız eylem nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin bulunduğu; 6100 sayılı HMK md. 1 uyarınca mahkemelerin görevinin yasa ile belirlendiği; iş mahkemelerinin görevinin, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkları çözümlemek olduğu; dosyadaki beyan ve deliller uyarınca davacının askerlik yükümlülüğünü yerine getirdiği sırada 23.03.2012 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu yaralandığı, davacı ile davalı arasında iş sözleşmesinin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle; Mahkemelerinin görevsizliğine; Görevli Mahkemenin Hatay İdari Mahkemesi olduğuna karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, görev sırasında maruz kalınan trafik kazasından dolayı yaşanan maddi kayıplar ve ekonomik geleceğinin tehlikeye düşmesinden dolayı uğranılan zarar nedeniyle 20.000,00 TL maddi tazminat ile bedensel ve ruhsal zarar nedeniyle duyulan acı, üzüntü ve sarsıntı neticesinde azalan yaşama sevinci ve manevi değerlerin tatmini için 80.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL’nin ve yoksun kalınan parasal hakların olay tarihi olan 22.03.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle 21.12.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İDARE MAHKEMESİ: 14.3.2014 gün ve E:2012/2284 sayı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." Hükmünün yer aldığı;  dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, davacının görevi başında Jandarma aracı içindeyken geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle uğrandığı iddia edilen 20.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminat tutarının olay tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle öncelikle Hatay İş Mahkemesinde dava açıldığı, anılan Mahkemenin 06.12.2012 gün ve E:2012/288, K:2012/419 sayılı kararıyla davanın görev yönünden reddine karar verildiği, görevsizlik kararı üzerine de davacı tarafından Mahkemelerinde işbu davanın açıldığının anlaşıldığı;  bakılan davada, davacının açtığı işbu davanın görevi başında Jandarma aracı içindeyken maruz kaldığı trafik kazası nedeniyle uğradığı maddi-manevi zararlara ilişkin olduğu, bu nedenle de davanın esasında yukarıda aktarılan 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinde öngörülen araç işletenin/sahibinin (Jandarma Genel Komutanlığının) sorumluluğuna ilişkin davalar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, hatta anılan maddede belirtildiği üzere zarar görenin kamu görevlisi olması durumunda dahi mezkur madde hükmünün uygulanacağının açık olduğu;  bu takdirde Devlete ait aracın işletilmesinden dolayı zarar gören kamu görevlisi durumundaki davacının, bu zararlarına ilişkin sorumluluk davası mahiyetinde açtığı işbu davanın görüm ve çözümünün yukarıda anılan Yasa maddesi uyarınca adli yargı mercilerine ait olduğunun anlaşıldığı ve adli yargı merciince de yukarda belirtildiği üzere kesinleşmiş biçimde görevsizlik kararının verildiği gerekçesiyle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.6.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, davacının görev sırasında maruz kaldığı trafik kazası sonucu uğradığını ileri sürdüğü maddi, manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; 22.3.2012 tarihinde saat 20.10 sıralarında, İskenderun-Kırıkhan-Reyhanlı bölgesinde kaçakçılığın men ve takibi amacıyla Hatay İl J.K.lığı Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleriyle ortak görev planlandığı;  kaçakçılığın men ve takibine yönelik icra edilen şüpheli araç takibi sırasında istihbarat Şube Müdürlüğünden görevlendirilen davacı Uzman J.II.Kad Çvş. ve Uzm.J.IV Kad.Çvş. B.B. yönetimindeki … plakalı sivil görünümlü Renault marka aracın Kırıkhan-Kumlu il yolunun 6. km’sinde, Baldıran Köyü bölgesinde, önlerine çıkan köprüyü fark edemeyerek köprünün altından geçmekte olan Karasu Çayına düştüğü; kazada davacı ve Uzm.J.IV Kad.Çvş. B.B.nin yaralandığı ve araçta hasar meydana geldiği;  aynı tarihte düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında; araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “araçların hızını....dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitleri, hemzemin geçitlerine...yaklaşırken azaltmamak..” hükmünü düzenleyen 52/1-a maddesini ihlal ettiğinin tespit edildiğinin tahkikat heyeti görevlendirilen  İdari Tahkikat  Heyeti Raporunda; araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a kuralını ihlal ettiğinden dolayı kusurlu olduğu kanaatine varıldığının ifade edildiği  görülmüştür.

Davacı vekili tarafından,  adli yargı yerinde açılan davada,   haksız fiilden kaynaklanan iş kazası nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğu, buna karşılık, idari yargı yerinde görev sırasında maruz kalınan trafik kazasından dolayı tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Somut olay ve dava dilekçelerinin bütünü dikkate alındığında, davanın, trafik kazası sonucunda uğranılan zararın giderilmesine yönelik olduğu sonucuna varılmıştır.

            2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, değişik birinci fıkrasında “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında  “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerini taşımakta; bu bölümün sonunda yer alan, 90. maddesinde,  “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fillere ilişkin hükümleri uygulanır.” denilmekte; aynı kısmın “Özel Durumlar” başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen değişik 106. maddesi ise, “ Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.(…)” hükmüne yer verilmektedir.

            Anılan hükümlerin incelenmesinden,106.maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının, sahip oldukları motorlu araçların sebep olduğu zararlardan dolayı idare hukuku kurallarına değil, bu Yasa’da düzenlenen “işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” çerçevesinde Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine tabi kılındığı; bu suretle 2918 sayılı Yasa’da, motorlu aracın işletilmesinden doğan zararların tazmini konusunda, motorlu aracın sahibinin özel ya da kamu tüzel kişisi olması bakımından bir farklılık gözetilmeyerek işaret edilen kamu kurum ve kuruluşlarının da özel hukuk tüzel kişileri gibi aynı esaslara göre sorumlu olduklarının kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerine ek olarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle davaların görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2918 sayılı Yasa’nın anılan açık hükümleri karşısında, kamu idaresine ait motorlu aracın, trafik kural ve gereklerine tabi olarak karayolunda seyir halinde iken neden olduğu zararların tazmini istemiyle açılan davanın, işletenin hukuki sorumluluğu çerçevesinde özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla Hatay İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Hatay İş Mahkemesince (Müstemir Yetkili) verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç    : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Hatay İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Hatay İş Mahkemesi’nin (Müstemir Yetkili) 6.11.2012 gün ve E:2012/288, K:2012/419 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,  2.6.2014  gününde  OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Ertuğrul

ARSLANOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT