Hukuk Bölümü         2011/228 E.  ,  2011/296 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            :  A.Ç.            

Vekili              : Av. A.K.

            Davalı             : Altındağ Belediye Başkanlığı  

            Vekili              : Av. İ.G.

           O L A Y          : Ankara İli, Altındağ İlçesi, Önder Mahallesi, Kanat Sokak No:6 adresindeki binanın 4 ve 7 nolu daireleri ve bu dairelere ait 2 adet kömürlüğü davacıya aittir.

Davacı vekili, yol yapımı nedeniyle davalı idarece daire ve kömürlüklere el konulduğu, Ankara 10. Sulh Hukuk Hakimliğinin E:2009/764 D.İş sayılı davası ile tespit yaptırıldığı ve bu rapor uyarınca 65.000,00 TL değer tespit edildiği ve binanın idarece yıktırıldığını öne sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 9.6.2010 gün ve E:2010/803, K:2010/751 sayı ile, 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/a bendinde, 14. maddesinin 3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddedileceği hükme bağlandığı, idari eylemlerin idari usul ve esaslara uygun olarak yürütülen eylemler olduğu bu usul ve esaslara uygun olmayanların idari niteliği olmayıp, bu tür eylemlerin haksız fiil olarak değerlendirilmesinin gerektiği, idarenin haksız fiil teşkil eden eylemleri sonucu bireylere verilen zararın tazmini istemiyle açılan davaların görüm ve çözümünün idari yargının değil, adli yargı yerinin görev alanı içine girdiği, dava konusu uyuşmazlığın, davacının taşınmazına kamulaştırmasız el atılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkin olup, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin haksız fiili sonucu doğduğundan, bakılan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince birinci savunma dilekçesinde, uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:  25.5.2011 gün ve E:2010/441 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Altındağ Belediye Başkanlığının olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yönündeki dilekçesi üzerine dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacının hissedarı olduğu 23417 ada 3 parselde bulunan kaçak bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca yaptığı başvurunun ödenmesi gereken harçlarının yatırılmış olması ve diğer hissedarların muvafakatına ilişkin belgelerin eklenmemesi sebebiyle geçersiz sayıldığı; kaçak yapı niteliğindeki bina ve eklentilerinin bir kısmının imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıkıldığı, her ne kadar davacı tarafından bina ve eklentisinin bir kısmının yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenmiş ise de; davanın konusunun, davalı idarece tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda davacıya ait bina ve eklentisi için bir bedel ödenip ödenmeyeceğinden kaynaklandığı, sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak izinsiz kaçak yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunduğundan; uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamına girdiği, bu bakımdan; imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın İmar Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında; Raportör-Gülşen Akar PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ‘ın başvurunun kabulü ile işin esasının incelenmesine, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasında, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir” hükmüne yer verilmiştir.

            Anılan Yasa hükmü ile, belirtilen yargı mercilerinden birinde açılmış olan bir davanın görülmesi sırasında yapılan görev itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı tarafından, görevli bulunduğu kendi yargı düzeninin görev alanına vaki müdahalenin önlenebilmesini sağlamak için konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne götürülmesi suretiyle davanın henüz başlangıç safhasında iken görev sorununun çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır.

            Nitekim, 2247 sayılı Yasa’nın 10. madde gerekçesinde, “Uyuşmazlık çıkarma, yürürlükte bulunan kanunun getirdiği bir yeniliktir. Görülmekte olan bir davanın görev uyuşmazlığını, bu safhada halletmek imkânını verir. Bu madde ile uyuşmazlık çıkarma adli, idari ve askeri yargıya teşmil edilmiştir.

            Bu yetki, yargı merciince görev itirazının reddi üzerine, kanun yararına olarak, uyuşmazlığın konusuna göre ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından kullanılacaktır. Bu suretle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kabul ettiği adli, idari ve askeri yargı mercilerinin ayrılığı prensibinin ihlâli ve ayrı tanzimlere tabi tutulan adli, idari ve askeri yargı mercilerinin yekdiğerinin görev hudutlarına tecavüzleri önlenmiş olacaktır” denilmiştir.

            Buna göre, ortada henüz açılmış bir dava ve bu davada bir yargı merciince verilmiş görevlilik kararı bulunması; diğer bir ifadeyle, yararına görev itirazında bulunulan yargı merciince aynı davada görevsizlik kararı verilmemiş olması gerekeceği açıktır.

            Olayda, uyuşmazlığa konu edilen Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararından önce, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararının bulunması karşısında, adli yargı yerince idari yargının görev alanına müdahalede bulunulduğundan söz etmek olanaksızdır.

           Öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığının oluşabilmesi için tarafları, sebebi ve konusu aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevsiz görerek verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 17. maddesinde öngörülen olumlu görev uyuşmazlığının doğabilmesi için ise, yine tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevli sayan kararlar verilmesi; 19. maddeye göre yargı mercilerince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulabilmesi için de, daha önce diğer yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine aynı davada kendisinin de görevsiz bulunduğu ve görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğu kanısına varılması; 20. madde uyarınca görev uyuşmazlığı çıkarılmasında, temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmekte olup, incelemeye konu olan idari yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince aynı davada verilen görevlilik kararı nedeniyle, anılan maddelerde düzenlenen görev uyuşmazlığı türlerinden biri de oluşmamıştır.

            Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” kuralı uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç      : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.