T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO       : 2015 / 498

          KARAR NO   : 2015 / 513

          KARAR TR    : 6.7.2015

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

  

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı       : R. S. A.Ş.

 Vekilleri     :  Av.T. A. - Av.Y.E. D.

                      Av. S.A. - Av. Y. Y

Davalı         : Adıyaman Belediye Başkanlığı

   Vekilleri      : Av. S A,  Av.M G.

 

O L A Y         : Davacı vekili; müvekkili şirkete 3344054 sayılı poliçe ile sigortalı bulunan Y. Çay S.. ve Tic.A.Ş.’ne ait 53 DN 562 plakalı vasıtanın, 10.07.2012 tarihinde, M.Y. yönetiminde, Adıyaman İli, Cumhuriyet Mahallesi Toki Yolu Abdulmasa Cad. Fırat Sitesi karşısında yolda bulunan rögar kapağının üstünden geçtiği esnada, rögar kapağının açılarak aracın alt kısmı, teker ve yakıt deposuna çarparak aracın tekrar geldiği istikamete dönmesine ve hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, kaza sebebi ile sigortalı araçta meydana gelen hasarlar nedeniyle, sigortalıya 31.10.2012 tarihinde, 3.326,00 TL.’sı tazminat ödendiğini; kazanın, yolun bakım ve onarımından sorumlu bulunan davalı belediyenin rögar kapağının bakım ve onarımını gereği gibi yapmaması sebebiyle meydana gelmiş bulunduğunu;  kazanın oluşumunda davalı idarenin % 100 oranında kusurlu bulunduğunu; davalıya müracaat edilmiş ise de olumsuz cevap verildiğini; müvekkil Şirketin, ödediği tazminat sebebi ile, TTK.nun 1472. .maddesine göre sigortalısının halefi olduğunu ifade ederek; 3.326,00 TL.’sı tazminatın, 31.10.2012 ödeme tarihinden itibaren, işleyen avans faizi  ile birlikte tahsili istemiyle 19.2.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Adıyaman 2.Asliye Hukuk Mahkemesi; 4.3.2014 gün ve E:2013/220, K:2014/61 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine YARGITAY 17.HUKUK DAİRESİ; 24.6.2014 gün ve E:2014/10913, K:2014/9886 sayı ile, “Davacı, davalı Adıyaman Belediyesi'ni hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi ve dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Adıyaman Belediyesi'nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA”  karar vermiştir.

ADIYAMAN 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 16.12.2014 gün ve E:2014/1483, K:2014/1293 sayı ile,  dava dilekçesinin, cevap dilekçesinin, bilirkişi raporunun davanın kabulüne ve Yargıtay bozma kararına geniş olarak yer verdikten sonra; “Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, davacı vekili mahkememizin görevli olduğunu bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkememizce yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte nazara alındığında, usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamında "Davacı, davalı Adıyaman Belediyesi'ni hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi ve dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğra görülmemiştir" şeklinde belirtilen görüş mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunarak uyulmasına karar verilmiş, davanın yargı yolu bakımından reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın yargı yolu bakımından REDDİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle 23.3.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1.İDARE MAHKEMESİ; 13.4.2015 gün ve E:2015/308 sayı ile, “(…) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde; "Adli, İdari, askeri yargı mercilerden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmalık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmü yer almıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde de; trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanların karayolu olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 10/07/2012 tarihinde davacı şirketin sigortalısına ait 53 DN 562 plakalı aracın Adıyaman İli Cumhuriyet Mahallesi Toki Yolu Abdulmasa Cad. Fırat Sitesi karşısında yolda bulunan rögar kapağının üstünden geçtiği sırada rögar kapağının açılarak aracın alt kısmı, teker ve yakıt deposuna çarparak hasar gördüğü, meydana gelen kazada yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin kusurlu olduğu iddiasıyla maddi zararının karşılığı olarak 3.326,00 TL'nin tazmin edilmesi istemiyle davacı şirket tarafından açılan davada Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16/12/2014 tarih ve E:2014/1483,K:2014/1293 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari yargı tarafından çözümlenmesi gerektiğinden bahisle 'Görev Ret' kararı verilmesi üzerine bakılmakta olan dava açılmış ise de; 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının Adli yargıda görüleceği hükme bağlanmış olduğundan; işbu davanın, görüm ve çözümünün Adli Yargı Mahkemelerinin görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; bazı Adli Yargı Mahkemeleri tarafından, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin iptali istemiyle itiraz yoluna başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesinin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararında, aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesini hızlandırdığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bu bağlamda, söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca, görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, dosya incelemesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine, kararın dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.7.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

 

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin sigortalısına ait 53 DN 562 plakalı aracın 10/07/2012 tarihinde Adıyaman İli Cumhuriyet Mahallesi Toki Yolu Abdulmasa Cad. Fırat Sitesi karşısında yolda bulunan rögar kapağının üstünden geçtiği sırada rögar kapağının açılarak aracın alt kısmı, teker ve yakıt deposuna çarparak hasar gördüğü, meydana gelen kazada yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin kusurlu olduğu iddiasıyla maddi zararının karşılığı olarak 3.326,00 TL'nin tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle,  Gaziantep 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Adıyaman 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin; 16.12.2014 gün ve E:2014/1483, K:2014/1293 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 1.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Adıyaman 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.2014 gün ve E:2014/1483, K:2014/1293 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan

Serdar

 ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT