T.C.                                                      

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           HUKUK BÖLÜMÜ

           ESAS   NO     : 2016 / 181

            KARAR NO  : 2016 / 225

            KARAR TR   : 11.4.2016

 

 

 

 

 

 

ÖZET : Davacılara ait evin, davalı Belediye Başkanlığı tarafından, herhangi bir karar olmaksızın yıkılması nedeni ile davacıların uğradığı zararın tazmini istemi ile açılan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümleri çerçevesinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar         : 1. N.T.

                          2. M.T.

Vekili               : Av. V.D.

Davalı             : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekilleri          : Av.Z.S.& Av. V.K.& Av.A.D.   (Adli Yargıda)

                           Av.T.B. (İdari Yargıda)

 

O L A Y       : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri İli, Melikgazi ilçesi, Karaimam mahallesi, Sokubaşı mevkii pafta no:84 ada no:158, parsel no:64 sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı ve ayrıca bodrum katı bulunan 300 m² alanlı davacı N.T.’e ait ev bulunmakta iken Melikgazi Belediye Başkanlığının söz konusu mahallede imar çalışmaları ve uygulamaları yaparken taşınmazı tahliye etmeksizin yıktığını, davacıların, taşınmazın bodrum katına ev eşyalarını sakladıklarını, depo olarak kullandıklarını, davalı Belediyenin bu evi yıkarken davacılara herhangi bir tebligat yapmadığını, eşyaların da içinde olduğu halde evi yıktıklarını, davacılara ait eşyaların yıkım nedeniyle kırıldığını ve kaybolduğunu, davacıların Kırşehir ilinde ikamet ettiklerinden dolayı yıkımdan geç haberdar olduklarını belirterek; N.T.’e ait yıkılması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazminat bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.500 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, M.T.’in zayi olan ev eşyaları için ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL tazminatın yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi istemi ile 21.12.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekili 03.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile; delillere binaen talebinin kabulü ile 8.500,00 TL olan taleplerinin 23.206,00 TL  daha artırılarak 31.706,00 TL ye yükseltilmesine ve dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ait talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.01.2013 gün ve 2012/306 Esas, 2013/11 Karar sayılı kararı ile: “…Mahallinde yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamından, mülkiyeti davacı Naciye’ye ait evin davalı belediye tarafından yıktırıldığı, taşınmazın 33/50 hissesinin S. kızı N. adına kayıtlı bulunduğu, taşınmaz hissesini davacı N.’nin 08/07/1986 tarihinde edindiği, P.B.’ın hissesini de aldığı yıkılan evin maliki olup, evin değerinin ve içindeki diğer davacı eşi Mustafa’ya ait eşyaların dava tarihindeki değerinin belirlendiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, ıslah talebide dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, ıslah talebinin kabulü ile 31.706,00 TL ev için tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı belediyeden alınarak davacı N.T.’e verilmesine, ev eşyaları için 3.330,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı M.T.’e verilmesine, bakiye istemin reddine karar vermiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi;  10.06.2013 gün ve 2013/8556 Esas, 2013/11038 Karar sayılı kararı ile özetle; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiş, 20.11.2013 gün ve 2013/15445 Esas, 2013/18117 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermiştir.  

 Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi; Bozma ilamına uyulmak sureti ile verdiği; 03.02.2015 gün ve 2014/12 Esas, 2015/24 Karar sayılı kararı ile; “…Dava konusu ve davacının hissedar olduğu taşınmaza davalı idarece hukuken el atıldığı, fiili el atmanın bulunmadığı, taşınmazda her hangi bir kamulaştırma işleminin yapılmadığı, dava konusunun davalı idarece 3194 Sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının hissedar olduğu taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmakla belirtilen duruma göre imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar vermiş, verilen karar yasal süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmediğinden karara şerh edildiği üzere 08.09.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

            Davacılar vekili bu kez aynı gerekçelerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ve davalı Belediye tarafından yıkılan ev bedeli olarak 31.703,00 TL, zayi olan eve eşyaları bedeli için de 3.330,00 TL olmak üzere toplam 35.036,00 TL tazminatın ilk dava tarihi olan 21.12.2010 tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Kayseri 1. İdare Mahkemesi; 01.03.2016 gün ve 2015/967 Esas sayılı kararında aynen; “…..Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkememiz dosyası ile Kayseri 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2014/12 sayılı dosyasında mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacıların sahibi olduğu evin idari bir işleme dayalı olarak yıkıldığı konusunda herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu haliyle söz konusu evin yıkımından dolayı uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini isteminin haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile; dosyanın görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Kanun’un 19. Maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, herhangi bir idari karara dayanmaksızın davacıların sahibi oldukları evin davalı Belediye Başkanlığı tarafından yıkıldığından bahisle, uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İdare, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişilere verdiği za­rarları tazminle sorumlu olup, tazmini istenilen zararın idari eylem ve işler­den doğması halinde bu zararlar idari yargıda açılacak tam yargı davası ile istenebilir.

İdari usul ve esaslar dışında idarece yapılan eylemler, “haksız fiil” niteliğinde olup, idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden dolayı, an­cak adli yargıda dava açılması mümkündür. İdarenin bir kamu hukuku kuralına, yasa, tüzük, yönetmelik gibi bir kural işlem veya bir idari işleme, ya da bir yargı yeri kararına dayanmadan kendiliğinden "haksız fiil" niteli­ğinde eylemde bulunması mahkeme içtihatları ve doktrinde 'fiili yol" ola­rak nitelendirilmekte ve idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden do­layı idarenin alelade bir fert durumuna geleceği, sonuçta özel hukuk hü­kümlerine göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklara yol açılacağı kabul edilmektedir.

Konuya ilişkin olarak Davalı İdarece Asliye Hukuk Mahkemesine verilen 09.03.2011gün ve 3392 sayılı cevap yazısında;  Dava konusu edilen taşınmazın Melikgazi Belediyesi tarafından yıkılmadığını, kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından yıkılmış olabileceğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş; yine 06.05.2011 gün ve 3386 sayılı yazısında dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park, yol kısmen de cami alanında kaldığını ve dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 3194 sayılı Kanunun 18.maddesinin uygulanması kararının alındığını ve halen tescil aşamasında olduğunu bildirmiştir. Son olarak dava konusu taşınmaza ilişkin bir yıkım kararının bulunup bulunmadığı Kayseri 1.İdare Mahkemesi’nin 11.02.2016 gün ve 283-268 8945 sayılı yazısı ile sorulmuş ve Melikgazi Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 16.02.2016 gün ve 750-2689945 sayılı yazısında, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin yıkılmasına ilişkin bir kararın bulunmadığı bildirilmiştir. Davalı vekili, idare mahkemesinde sunduğu cevap dilekçesinde de benzer iddialarını tekrarlamıştır.

Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde, dava konusu alanda Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 15.11.2011 tarihinde keşif icra edildiği, yapılan keşif sonrası aldırılan mülk bilirkişisi A.D. ve teknik bilirkişi H.H.B.’a ait raporda davaya konu yerde bina bulunduğu ancak yıkıldığı belirtilmiş, yıkım işleminin kimin tarafından gerçekleştirildiğine dair bir tespite yer verilmemiştir.

            Tüm bu bilgi ve belgeler ışığında dava konusu dosya incelendiğinde, davacılar tarafından davalı İdarece verilmiş bir yıkım kararı olmadığı halde, maliki oldukları taşınmazdaki binanın idarece yıkıldığını iddia etmekte, davalı idare tarafından binanın yıkımı konusunda kendileri tarafından yapılan herhangi bir işlem olmadığı ifade edilmektedir. Bu haliyle uyuşmazlık bir idari eylemden değil haksız fiil iddiasından kaynak­lanmakta olup, bilirkişi raporları ile tespit edilen yıkım işleminin; kim tarafından yapıldığı, usulüne uygun olup olmadığı konularında inceleme yaparak karar verme görevinin haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümleri gereğince adli yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda haksız fiil niteliğindeki eylem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.02.2015 gün ve 2014/12 Esas, 2015/24 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.02.2015 gün ve 2014/12 Esas, 2015/24 Karar sayılı sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN