T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/71

KARAR NO  : 2023/195      

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Davalı kurum bünyesinde doktor olarak çalışan kişinin davalı kurum sigortalısı olan hastalara uygulamış olduğu tedavi ve ameliyatların tıbben gerekli olmadığı, bu suretle kurumun zarara uğratıldığı ileri sürülerek, oluşan kurum zararının faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili   : Av. E. S. A

Davalı  : Sağlık Bakanlığı

Vekili   : Av. K. A    

                       

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, davalı kurum bünyesinde doktor olarak çalışan Z. Y'ın davalı kurum sigortalısı olan 145 adet hastaya uygulamış olduğu tedavinin ve ameliyatların tıbben yanlış olduğu, düzenlenen raporların usul ve yasaya aykırı olduğu, tıbben gerekli olmayan tedavinin yapılması suretiyle kurumun zarara uğratıldığı, yersiz ödemeye sebebiyet verildiği, faturalarda usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı, bu durumun soruşturma raporuyla ortaya konulduğu, sorumlular hakkında ceza yargılamasının devam ettiğini ileri sürerek, oluşan 1.130.648,43 TL kurum zararının fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Davacı tarafından, Sağlık Bakanlığı ile ..... İnş. Medikal Demir Çelik Mobilya Elektrikli Ev Aletleri San. Tic. Ltd. Şti. ve Hays Sağlık Ürünleri Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davada, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2013 tarih veE.2009/482 sayılı kararı ile, Sağlık Bakanlığı ile davacı arasındaki davanın tefrikine ve ayrı bir esas numarasına kayıt edilerek bu dosya üzerinden devamına karar verilmiştir.

 

3. Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 28/06/2013 tarih ve E.2013/280, K.2013/271 sayılı kararı ile, davada idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görev nedeniyle reddine karar vermiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 28/05/2014 tarih ve E.2014/6116, K.2014/8799 sayılı kararı ile temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanmasına karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Atatürk Devlet Hastanesinde görevli Dr. Z. Y tarafından ameliyat edilen ve tedavileri yapılan hak sahiplerinin ameliyatlarında kullanılan tıbbi malzemelerde ve faturalarda yolsuzluk ve usulsüzlük yapılarak davacı kurumun zarara uğratıldığından bahisle tazminat davası açılmış ise de; idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sırada eylemden doğan zararın giderilmesine yönelik açılan davanın 2577sayılı İYUK'un 2/1-b maddesinde yer alan tam yargı davası olarak idari yargıda görülmeasi gerekir. Tazminat davası görevli doktorun kişisel kusurundan kaynaklanan nedenlerle açılsa bile idareye karşı açılan dava hizmet kusuru nedeniyle açılan davadır. Hizmet kusurunun kişisel kusurdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı bu dava sonucundan belli olacaktır. İdareye karşı açılan davada kişisel kusur ayrımı yapılmaksızın idari yargıda görülmelidir. Bu nedenlerle davalı Sağlık bakanlığıhakkındaaçılan davaya 2557 Sayılı Yasa gereğince idari yargıda bakılması ve sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine ..."

 

4. Davacı vekili aynı istemle bu kez, Sağlık Bakanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

5. Zonguldak İdare Mahkemesi 29/12/2016 tarih ve E.2014/806, K.2016/1983 sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne, kurum zararının 985.219,08 TL'lik kısmının, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesine karar vermiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 20/12/2018 tarih ve E.2017/270, K.2018/1601 sayılı kararı ile tarafların istinaf talebinin reddine karar vermiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir.

 

6. Danıştay 10. Dairesi 25/10/2021 tarih ve E.2019/9136, K.2021/5011 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğunu belirterek, İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, işin esasına girilerek verilen karara karşı yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Uyuşmazlık, davalı Bakanlığa bağlı sağlık kuruluşunda görev yapan bir hekim tarafından uygulanan ameliyatların ve bu ameliyatlarda kullanılan tıbbi malzemelerin gereksiz olduğu, dolayısıyla davacı Kurum ile davalı Bakanlık arasında mülga 506 sayılı Kanun hükümlerine istinaden imzalanan sağlık hizmeti teminine ilişkin sözleşmeye aykırı bu tıbbi ameliyeler sebebiyle davacı Kurum tarafından ilgililere yersiz yapılan ödemelerin Kurum zararına yol açtığı, davalı Bakanlığın sözleşmeye aykırı iş ve işlemleri gerçekleştiren personelinin denetim ve kontrolünü yapmamak suretiyle sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle Kurum zararından sorumlu olduğu iddiasıyla söz konusu Kurum zararının sözleşmenin tarafı olan davalı Bakanlıkça tazmini isteminden kaynaklanmaktadır.

Davacı Kurum, söz konusu yersiz ödemeden kaynaklandığını ileri sürdüğü zararın tazminini; ilk önce adli yargıda ilgili hekim ve Sağlık Bakanlığına karşı açtığı davada ödemeye sebebiyet veren ilgili hekimden "haksız fiil", hekimin görev yaptığı hastaneyi işleten Sağlık Bakanlığından ise "sözleşme" sorumluluğuna istinaden talep etmiş, adli yargı yerince hekim ve davalı Bakanlığa karşı açılan dava dosyalarının tefrik edilmesi ve Bakanlığa karşı açılan davanın görev nedeniyle reddi üzerine söz konusu görev ret kararındaki gerekçeler doğrultusunda idari yargı nezdinde işbu dava açılmıştır.

Esasen, benzer bir uyuşmazlıkta, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince verilen 07/12/2010 tarihli ve E:2011/12996, K:2011/13094 sayılı kararda, 'Davacı, idarenin hizmet kusuruna değil, davalı idare çalışanlarının haksız eylemine ve taraflar arasında düzenlenen protokole dayanmıştır. Bu nedenle idari yargı yolunun görevli olduğuna ilişkin mahkeme kararı doğru bulunmamıştır.' gerekçesine yer verilerek bidayet mahkemesinin, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi yolunda verdiği karar bozulmuştur.

Yine benzer bir uyuşmazlıkta, Uyuşmazlık Mahkemesince verilen ve mevcut uyuşmazlıklar bakımından halen atıf yapılan 08/07/1991 tarihli ve E:1991/15, K:1991/16 sayılı kararında (20/10/1991 tarihli ve 21027 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.), "Bu sözleşmenin, tarafların serbest iradelerine dayandığı, ticari nitelikli olduğu anlaşılmaktadır. Kamu Hukukunun ve dolayısıyla kamu gücünün bu sözleşmede yeri bulunmamaktadır... Tarafların karşılıklı fesih yetkileri mevcuttur. Anlaşmazlık halinde, kurum il müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu açıklanmıştır. Bu durum karşısında, sözleşmede ağırlığı kamu hukuku değil, tarafların serbest iradesi belirlemektedir... Sözleşmenin kamu hizmetine ilişkin bulunduğu bir gerçek olmakla birlikte, idarenin üstün yetkilerle donatıldığı sonucuna varılamamaktadır." gerekçesiyle davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine hükmedilmiştir.

Nitekim, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin güncel kararları da bu yöndedir, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 04/04/2019 tarih ve E.2018/4817, K.2019/2019 sayılı; 25/03/2019 tarih ve E.2018/3712, K.2019/1725 sayılı kararları."

 

7. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi 22/09/2022 tarih ve E.2022/2307, K.2022/1943 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğunu belirterek, idare mahkemesince 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, işin esasına girilerek verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

8. Zonguldak İdare Mahkemesi 23/12/2022 tarih ve E.2022/1064 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yerine ait olduğunu belirterek, 2247 sayılıKanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

Mevzuat

 

9. 19/01/2005 tarih ve 25705 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesiyle ilgili usûl ve esasları belirlemektir."

 

10. Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

"Kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık birimleri; bunlara ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülükler, taşınırlar, taşınmazlar ve taşıtlarla birlikte, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanlar rayiç bedeli karşılığında, diğerleri bedelsiz olarak aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığa devredilmiştir"

 

11. Sağlık Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumu arasında imzalanan ve 20/02/2005 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren Sağlık Hizmetleri Protokolünün "Amaç" başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 

"Bu Protokol; 5283 sayılı Kanunun yürürlüğe giriş tarihi olan 20/02/2005 tarihinden itibaren SSK'na ait sağlık kurum ve kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi nedeniyle SSK'dan sağlık yardımından yararlanan kişilerin, Sağlık Bakanlığı'na bağlı sağlık tesislerinde muayene tetkik ve tedavileri ile verilen hizmet ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla düzenlenmiştir."

 

 

12. Aynı Protokolün "Kapsam" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Sağlık Bakanlığı'na bağlı sağlık tesislerinde ayaktan ve/veya yatarak muayene tahlil, tetkik ve tedavi için doğrudan veya sevkle müracaatla başvuran SSK'dan sağlık yardımından yararlananlara, iş kazaları ve meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortası ile diğer ülkelerle yapılan sosyal güvenlik sözleşmeleri kapsamında yer alan yurt dışı sigortalılarına verilen hizmet ve buna ilişkin geri ödeme usul ve esaslarını kapsar.

 

13. Protokolün 28. maddesi şöyledir:

 

"Bu Protokol hükümlerinin uygulanmasından doğabilecek aksaklık ve ihtilafların tespiti halinde tespitte bulunan taraf, bu durumu karşı tarafa yazılı olarak bildirecek ve bildirimde bulunulan taraf en geç 30 (otuz) gün içinde sorunu çözümleyerek bildirimde bulunan tarafa yazılı olarak bilgi verecektir.

Sorunun öncelikle ildeki ilgili kurum yetkilileri arasında yapılacak görüşmelerle çözümlenmesine çalışılır. Anlaşma sağlanamadığı taktirde uyuşmazlıklar, ilgili kurum yetkililerinden oluşturulacak müzakere komisyonlarınca ele alınır bu suretle de anlaşmaya varılamaz ise genel hükümler uygulanır.

Protokolün herhangi bir nedenle süresinden önce geçerliliğini yitirmesi halinde, Protokolün sona erdirildiği tarihte tedavisi süren hastaların, Protokolden doğan hakları baki kalacak, yapılan tedaviye ilişkin masraflar bu Protokol hükümleri kapsamında ilgili kurum tarafından karşılanacaktır.

İlgili taraflar tek taraflı olarak bu Protokol hükümlerine aykırı hukuki ve idari işlem tesis edemezler.

Tarafların karşılıklı anlaşmaları suretiyle, Protokol hükümlerinde her zaman değişiklikler yapılabilir, güncelleştirilebilir."

 

14. Aynı Protokolün 27. maddesinde ise, taraflardan birinin değişiklik veya fesh-i ihbar talebinde bulunmadığı taktirde, protokolün aynı koşullarla uzatılmış sayılacağı, düzenleme altına alınmıştır.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/02/2023 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

16. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

 

17. Dava, davalı kurum bünyesinde doktor olarak çalışan Z. Y'ın davalı kurum sigortalısı olan hastalara uygulamış olduğu tedavi ve ameliyatların tıbben yanlış olduğu, gerekli olmayan tedavinin yapılması suretiyle kurumun zarara uğratıldığı ileri sürülerek, oluşan 1.130.648,43 TL kurum zararının fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

 

18. Dosyanın incelenmesinden, davacı kurum tarafından yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen raporda, davalı Bakanlığa bağlı Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesinde beyin ve sinir cerrahisi uzmanı olarak görev yapan Nadir Erenoğlu'nun davalı kurum sigortalısı olan 136 adet hastaya uygulamış olduğu tedavinin ve ameliyatların tıbben yanlış olduğu, düzenlenen raporların usul ve yasaya aykırı olduğu, tıbben gerekli olmayan tedavinin yapılması suretiyle kurumun zarara uğratıldığı, yersiz ödemeye sebebiyet verildiği, faturalardausulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı bu sebeple kurum zararının oluştuğunun tespit edildiği, akabinde bu zararın tazmini için Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından, Devlet Hastanesi, adıgeçen doktor ve ilgili medikal firmaya söz konusu zararın ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususunun bildirildiği, adıgeçenler tarafından zararın ödenmemesi üzerine davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

19. İdari yargının görev alanı, idare hukukunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklardır. İdare hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler, idari eylem ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir. Davanın idari yargıda görülebilmesi için taraflar arasında yapılan sözleşmenin bir idari sözleşme olması gerekir. Bilindiği üzere, idari sözleşmeler, idarelerin tek yanlı, kamusal yetkiye dayanarak, kamu hizmetinin gereklerinin yerine getirilmesi için kamu yararı amacı ile taraflar arasında akdedilen ve idareye üstün hak ve yetkiler veren, gerektiğinde tek yanlı değişiklik ve fesih yetkisini de idareye tanıyan nitelikte sözleşmelerdir. Kamu idarelerinin özel hukuk alanında akdettikleri sözleşmeler ise idari sözleşme niteliği taşımayıp, özel hukuk kurallarına göre düzenlenmektedir.

 

20. Olayda, davalı idareye bağlı sağlık kuruluşunda görev yapan hekim tarafından uygulanan ameliyatların ve bu ameliyatlarda kullanılan tıbbi malzemelerin gereksiz olduğu, dolayısıyla taraflar arasında imzalanan sağlık hizmeti teminine ilişkin sözleşmeye aykırı bu tıbbi müdahaleler sebebiyle davacı Kurum tarafından yersiz yapılan ödemelerin kurum zararına yol açtığı, davalı Bakanlığın sözleşmeye aykırı iş ve işlemleri gerçekleştiren hekimin denetim ve kontrolünü yapmamak suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığı ve zarardan sorumlu olduğu ileri sürülerek dava açıldığına göre, oluşan kurum zararının sözleşmenin tarafı olan davalı idareden tazmini için açılan iş bu davada idarenin hizmet kusuruna değil, davalı idare çalışanlarının haksız eylemine ve taraflar arasında düzenlenen protokole dayanıldığı tartışmasızdır.

 

21. Bu durumda, 5283 sayılı Kanuna istinaden düzenlenen ve 20/02/2005 tarihinden itibaren SSK'ya ait sağlık kurum ve kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devredilmesi nedeniyle, SSK iştirakçilerinin davalı Bakanlığa bağlı sağlık tesislerinde muayene tetkik ve tedavileri ile verilen hizmet ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla taraflar arasında imzalanan sağlık hizmetleri protokolüne aykırı iş ve işlemler nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talep edildiğinden davanın, özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

 

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Zonguldak İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/06/2013 tarih ve E.2013/280, K.2013/271 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Zonguldak İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUNKABULÜ ile Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/06/2013 tarih ve E.2013/280, K.2013/271 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/02/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİYLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                            Havva

            TOPAL                  AĞIRMAN                SARICALAR                 AYDINLI

 

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                             ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN