Hukuk Bölümü         2013/1661 E.  ,  2013/1874 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Nevşehir Valiliği (Nevşehir Defterdarlığı )

Vekilleri  : Av. N.Ç., Av. Z.Y.,  Av. H.U.

Davalı     : (Adli Yargıda)  1-Nevşehir Kadastro Müdürlüğü, Y.B.Mirasçıları; 2-P.B., 3-H.B., 4-Ü.B., 5-Ö.(B.) K.

                 (İdari Yargıda)  Nevşehir Kadastro Müdürlüğü 

O L A Y  : Davacı İdare vekili, 1-Nevşehir ili, merkez ilçe, SulusaR.kasabası, Kuruçayır mevkii, K33.d.05.a.pafta 4568 parsel numarasında 8800 m2yüzölçümlü Hâzineye ait taşınmazın,  kadastro paftasından bilgisayar ortamında sayılaştırılması sonucunda 24.102 m2geldiğini;  düzeltilmesinin Kadastro Müdürlüğünden istenildiğini ancak cevaben verilen Kadastro Müdürlüğünün 21.02.2005 tarih,141 sayılı yazılarıyla “paftada silinti ve kazıntı yapıldığı, bunun kadastro çalışması sırasında mı yoksa sonradan mı yapıldığının anlaşılamadığı, bu nedenle, 3402 sayılı Kanunun 41.maddesi ve 1458 sayılı genelge uyarınca düzeltilmesinin mümkün olmadığı, yargı yoluyla düzeltilmesi gerektiği bildirilmiş olduğundan;  Milli Emlak Müdürlüğünün 06.10.2005 tarih, 4489 sayılı yazılarıyla dava açılmasının istenilmesi üzerine, 01.06.2009 tarihinde Hâzineyi izafeten Nevşehir Defterdarlığı tarafından Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine "Hâzineye ait, 4568 parselin, tapuda8.800 m2 görünen yüzölçümünün, (fen bilirkişi raporundan sonra ıslahla)24.220,10 m2 olarak düzeltilmesi" amacıyla;  Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/152 Esasında, “Tapuda yüzölçüm düzeltilmesi” davası açıldığını; dava devam ederken, 26.3.2010'da yapılan duruşmasında, Mahkemece davanın ihbar edildiği komşu 4569 parsel maliki Y.B.mirasçılarının,“Kadastro Müdürlüğüne başvurduklarını, Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltme yapılarak parsellerin yerlerinin değiştirildiğini, büyük miktarlı olanın kendilerine ait 4569 parsel olduğunu, adlarına tescilini istediklerini" bildiren 26.3.2010 tarihli dilekçe verdiğini;  dilekçeye karşı beyanda bulunmaları için kendilerine süre verildiğini ve duruşmanın 07.05.2010'a ertelendiğini;  aynı konuyla ilgili olarak Milli Emlak Müdürlüğünün 19.03.2010 tarih, 886 sayılı yazısıyla da "Kadastro Müdürlüğünce 16.03.2010 tarihinde resen düzeltme yapıldığı”nın kendilerine bilgi olarak gönderildiğini;  taraflarından, "Milli Emlakin düzeltme konusundaki görüşünün ve ne yapmalarının istendiğinin bildirilmesi" için yazı yazıldığını; gelen 30.03.2010 tarih 1058 sayılı cevabi yazıda; “16.3.2010'da taraflarına tebliğ edildiği, resen düzeltmeye karşı Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılması gerektiği; diğer taşınmaz malikinin daha önce işgalci olarak ecrimisil ödediği, Asliye Hukuktaki davada da 24.220.10 m2 olarak düzeltilmesi” istenildiğini;

2-3402 sayılı Kanunun “Hataların Düzeltilmesi” başlıklı 41.maddesinde “(Değişik: Başlık: 03/03/2005 - 5304/9 md.) (DEĞİŞİK: Birinci fıkra: 03/03/2005 - 5304/9 md.) "Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re'sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir. / Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re'sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında 12 nci maddede belirtilen hak düşürücü süre aranmaz." denildiğinden; süresi içerisinde iş bu “düzeltmenin kaldırılması” davasını açtıklarını; sözkonusu olayın, Kadastro Müdürlüğünce, 3402 sayılı kanunun 41.maddesince resen düzeltilebilecek nitelikte olmadığını “resen düzeltmenin” kaldırılmasını talep ettiklerini;

3-"Tapuda yüzölçüm düzeltilmesi" davası sırasında Milli Emlak Müdürlüğüne, Kadastro müdürlüğünce onaylı ve orijinal pafta olduğu belirtilmek suretiyle gönderilen paftada büyük miktarlı parselin hâzineye ait 4568 nolu parsel olduğunu ve güney batıda göründüğünü; keşif ve bilirkişi raporunun da buna göre düzenlendiğini, Kadastro Müdürlüğünce 16.03.2010 tarihinde resen düzeltmede ise, parsellerin yer değiştirdiğini ve Hazine parselinin kuzey doğuda küçük miktarlı parsel olarak gösterildiğini;  ayrıca parsellerin şekillerinin de değiştirildiğini ki burada;  tamamen mülkiyete ilişkin değişikliğin söz konusu olduğunu; bu konuda resen düzeltmenin mümkün olmadığını. Mahkemeye sunulan 06.01.2010 tarihli bilirkişi raporunda, 4568 parselin miktarı24.220,10 m2olarak tesbit edilmiş iken, düzeltmede8.600 m2olarak belirtildiğini;

4-2.Asliye Hukuk Mahkemesindeki "Tapuda yüzölçüm düzeltilmesi" davasının devam ettiği bilindiği ve konunun dava ile çözümlenmesi gerektiğinin kendilerince Kadastro Müdürlüğünce bildirildiği için bu dava açılmış olduğu halde;  resen düzeltme yapılmasının usul ve hukuka aykırı olduğunu,  kaldırılmasının gerektiğini;  her iki parselin de herhangi bir kayda dayanmadığını, senetsizden tespit edilmiş olduğunu;  ayrıca kadastro Müdürlüğünün, 4569 parsel nolu taşınmaz maliki Y.B.'nin mirasçılarının kullandığı yerleri göstermesi sonucu parsellerin yerlerini ve şekillerini değiştirdiğini; oysa ki malik Yaşar BİLGİLİ, Hâzinenin yerinde haksız işgalci olduğu için, bu kişiye ecrimisil ihbarnamesi gönderilerek ecrimisil tahsil edildiğini, dolayısıyla kullandığı yere bakılıp da bu şekilde düzeltme yapılmasının da tamamen hatalı olduğunu ifade ederek; Nevşehir merkez ilçe, SulusaR.kasabası, Kuruçayır mevkii, K33.d.05.a.pafta Hâzineye ait 4568 parsel ve Y.B.'ye ait 4569 parsel numarasındaki taşınmazla ilgili olarak Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarihli "resen düzeltme” işleminin kaldırılmasına, iptaline; 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/152 Esaslı dosyasındaki 06.01.2010 tarihli fen bilirkişi raporu dayanak yapılarak, rapora uygun olarak 4568 parsel miktarının24.220,10 m2olarak Hazine adına tesbit ve tesciline; davalılara ait 4569 parselin ise2.949,83 m2olarak maliki adına tesbit ve tesciline karar verilmesi istemiyle 13.4.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

NEVŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESİ: 29.11.2011 gün ve E:2010/448, K:2011/1497 sayı ile aynen; “Mahkememizde görülmekte bulunan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili 13/04/2010 havale tarihli dilekçesi ile; hazineye ait olan Nevşehir ili Merkez SulusaR.Kasabası Kuruçayır Mevkii 4568 parsel sayılı taşınmazın kadastro paftasından bilgisayar ortamında sayılaştırılması sonucunda24.102 m2geldiğini, düzeltilmesinin Kadastro Müdürlüğünden istenildiğini ancak düzeltmenin yapılamayacağı yönünde bildirimde bulunulduğunu, ancak 16/03/2010 tarihinde SulusaR.Kasabasında Hâzineye ait 4568 ve Y.B.'ye ait 4569 parsel numarasındaki taşınmazlar ile ilgili olarak Kadastro Müdürlüğünce teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiğini, bunun 3402 sayılı kanunun 41.maddesince resen düzeltilebilecek nitelikte olmadığını, bu nedenlerle davalarının kabulü ile SulusaR.Kasabasında Hâzineye ait 4568 parsel ve Y.B.'ye ait 4569 parsel numarasındaki taşınmazla ile ilgili olarak, Kadastro Müdürlüğünün 16/03/2010 tarihli "resen düzeltme" işleminin kaldırılmasına, iptaline; Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/152 Esas sayılı dosyasındaki 06/01/2010 tarihli fen bilirkişi raporu dayanak yapılarak, rapora uygun olarak 4568 parsel miktarı24.220,10 m2olarak Hazine adına tespit ve tesciline; davalılara ait 4569 parselin ise2.949,83 m2olarak maliki adına tesbit ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Taraflara duruşma gün ve saati usulüne uygun tebliğ edilmiş ve taraf teşkili sağlanmıştır.

Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, tapu kayıtları celp edilip incelenmiş, Kadastro Müdürlüğü'nden dava konusu taşınmaza ilişkin teknik hataların düzeltilmesi işlemlerine yönelik evraklar getirtilmiş, mahallinde keşif yapılmış, evrakların incelenmesinden teknik hataların düzeltilmesi talebi üzerine 21/02/2005 tarihinde mümkün olmadığı gerekçesi ile talebin reddedildiği, ancak aynı taşınmaza ilişkin olarak 16/03/2010 tarihinde teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiği anlaşılmıştır.

Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/152 Esas 2010/176 Karar sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.

Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafından SulusaR.Kasabasında Hâzineye ait 4568 parsel ve Y.B.'ye ait 4569 parsel numarasındaki taşınmazla ile ilgili olarak, Kadastro Müdürlüğü'nün 16/03/2010 tarihli "resen düzeltme" işleminin kaldırılmasına, iptaline; Nevşehir 2.Asliye, Hukuk Mahkemesi'nin 2009/152 Esas sayılı dosyasındaki 06/01/2010 tarihli fen bilirkişi raporu dayanak yapılarak, rapora uygun olarak 4568 parsel miktarı24.220,10 m2olarak Hazine adına tespit ve tesciline, davalılara ait 4569 parselin ise2.949,83 m2olarak maliki adına tesbit ve tescilini talep ettiği, 16/03/20l0 tarihinde SulusaR.Kasabasında Hâzineye ait 4568 ve Y.B.'ye ait 4569 parsel numarasındaki taşınmazlar ile ilgili olarak Kâdastro Müdürlüğünce teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiği anlaşılmıştır. Davacının teknik hataların düzeltilmesine ilişkin başvurunun reddi üzerine buna karşı yasal yollara giderek işlemi kesinleştirmesi gerekirken bu yola gitmediği, davacı tarafından yasada öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden mahkememize dava açıldığı kanaatine ile, yargı yeri yönünden davanın reddine, tapu iptal ve tescil talebi yönünden ise yapılan araştırmalar ve mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanında, yaşı itibari ile 71 yaşında olduğunu, 1987-1988 yılında dava konusu yeri biçerdöveri ile biçtiğini ve bu tarihten beri de davalının babası Y.B.tarafından kullanıldığı vefatından sonra mirasçılarına düştüğü ve dava konusu yerin Y.B.ve mirasçılarına ait olduğunu, burada herhangi bir hazine arazisi olup olmadığı hususunda bilgisinin olmadığını, hali hazırda davalı H.B.tarafından buğday ekilmiş olduğunu ve kadastroda tespit edilen yerin davalı Y.B.'nin mirasçılarına ait olduğunu beyan etmiş ve yapılan keşif dinlenen mahalli bilirkişi ve fenni bilirkişi raporlarına göre tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın ölü-müteveffa Y.B.'ye ait olduğu bunun ölmesi üzerine mirasçıları H.B., Ö.K. ve Ü.B. tarafından kullanılmaya devam edildiği ve bu kullanımın fasılasız ve nizasız olarak 20 yıldan fazla devam ettiği bu hali ile kadastro tespitinin ve daha sonraki idari işlem ile düzeltilen işlemin doğru olduğu kanaatine varılmış davacının davasının reddine yönüne gidilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Açıklaması yukarıda gösterildiği üzere;

Davacının davasının Kadastro Müdürlüğünün 16/03/2010 tarihli resen düzeltme işleminin kaldırılması ve iptali talebinin yargı yolu yönünden REDDİNE,

Davacının Tapu iptali ve Tescil davasının reddine,

Davacının harç muafiyeti gereğince harç alınmasına yer olmadığına

Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

Dair karar taraflara tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde temyizi kabil olmak üzere karar verildi. Açık duruşmaya son verildi.” diyerek davayı sonuçlandırmış;  hüküm davacı İdare tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY 16.HUKUK DAİRESİ: 4.3.2013 gün ve E:2012/3872, K: 2013/1534 sayı ile aynen; “ (…)Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesine göre re'sen yapılan düzeltme işlemi sonucu verilen kararla SulusaR.Köyü çalışma alanında ve tapuda H.B.ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan 4569 parsel sayılı18400 metrekareyüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümü18500 metrekare, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 4568 parsel sayılı8800 metrekareyüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümü8600 metrekareolarak düzeltilmiştir. Davacı Hazine, 4568 sayılı parselin yüzölçümünün24220.10 metrekare, 4569 sayılı parselin yüzölçümünün ise2949.83 metrekareolması gerektiğinden düzeltme işleminin hatalı olduğu iddiasına dayanarak yapılan işlemin iptali istemi ile yasal süresi içinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 04.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.”  Demek suretiyle kararı onamış, karar düzeltme yoluna gidilmemiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

 Davacı İdare vekili bu defa; dava dilekçesinde,  davanın adli yargıda kesinleşmesine kadarki safahatına da yer verdikten sonra; dosyada mevcut olan 21.02.2005 tarihli Nevşehir Kadastro Müdürlüğünün yazısı ekinde bulunan pafta durumunda ve 16.06.2009 tarih ve 2152 sayılı Nevşehir Kadastro Müdürlüğünün yazısında aslı doğru olarak gönderildiği belirtilen K.33.d.05.a paftayı gösterir Harita(plan)örneğinde, aslında büyük parselin güney batıdaki Hazine parseli olan 4568 no.lu taşınmaz ve kuzeydoğudaki küçük parselin şahıs parseli 4569 no.lu taşınmaz olduğunu; Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarihli işlemi ile durumun tam tersine çevrildiğini ve kuzey doğudaki küçük parselin 4568 no.su ile hâzineye, güney batıdaki büyük parselin ise 4569 no.su ile şahıslara yazıldığını;  ayrıca taşınmazın şekillerinin de değiştirildiğini;  burada tamamen mülkiyete ilişkin değişikliğin söz konusu olduğunu,  resen düzeltme mümkün olmadığını;  bu değişiklikle yapılan işlemin bilgi ve belgelere ( pafta ve krokilere ) de aykırı olduğunu; Kadastro Müdürlüğünce bu işlemin neden yapıldığının belirtilmediğini, Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarihli kararın ekinde bulunan “parselin ver gösterme krokisinde” taşınmazların şekli, sınırları ve yerlerinin tamamen değiştirildiğini;  bu durumun, 4569 no.lu parselin maliklerinin yer göstermesinden meydana gelmekte ise, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını; ekte sundukları ecrimisil belgelerinden (ecrimisil ihbarnameleri ve tahsil fişleri ) de anlaşılacağı üzere;  Hâzineye ait 4568 parseli, komşu parsel maliki olan ve Kadastro Müdürlüğüne talepte bulunan kişilerin murisinin ecrimisil ödeyerek kullanmış olduğunu,  eğer zemindeki kullanım durumuna göre işlem yapılmış ise bu durumun gerçeğe uygun olmadığını; 4569 parsel malikinin, zeminde Hazine taşınmazını kullanmakta olduğunu,  bu nedenle Hâzineye ecrimisil ödediğini; bu nedenle de Kadastro Müdürlüğü işleminin hiçbir hukuki dayanağı olmadığı gibi Kadastro Müdürlüğünün kendi yazısı ile de çeliştiğini; Nevşehir Kadastro Müdürlüğünce, 4568 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak idarece yapılan başvuruya “3402 sayılı kanunun 41.maddesi ve 1458 sayılı genelge uyarınca düzeltme yapılması mümkün olmayıp yargı yoluyla düzeltilmesi gerektiği”nin bildirildiğini, buna rağmen 4569 parsel maliki mirasçılarının başvurusu üzerine Hâzineye ait 4568 parsel ve ilgililere ait 4569 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili olarak resen düzeltme yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,  Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarihli resen düzeltme kararının/ işleminin iptali için iş bu davayı açmanın gerektiğini ifade ederek; Nevşehir İli Merkez ilçesi SulusaR.kasabası Kuruçayır mevkiinde bulunan Hâzineye ait 4568 parsel sayılı taşınmaz(ve komşu 4569 parsel sayılı taşınmaz ) ile ilgili olarak Kadastro Müdürlüğünce alınan 16.3.2010 tarihli resen düzeltme işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 2.İDARE MAHKEMESİ: 17.9.2013 gün ve E:2013/502 sayı ile, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Hataların Düzeltilmesi" başlıklı 41.maddesinde; "(Değişik fıkra: 22/02/2005 - 5304 S.K./9.mad) Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re'sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir. / Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re'sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir./ Bu maddenin uygulanmasında, 12 nci maddede belirtilen hak düşürücü süre aranmaz." hükmüne yer verilmiş olduğu; dava dosyasının incelenmesinden; Nevşehir Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa'nın 41.maddesine göre 16.03.2010 tarihinde re'sen yapılan düzeltme işlemi sonucu mülkiyeti Hâzineye ait Nevşehir İli, Merkez SulusaR.Kasabası, Kuruçayır Mevkii, 4568 parsel sayılı8800 m2yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümünün 8.600m2 olarak; yine SulusaR.Köyü çalışma alanında ve tapuda H.B.ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan 4569 parsel sayılı18400 m2yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümünün ise18500 m2olarak düzeltilmesine karar verildiği, Nevşehir Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarih ve 467 sayılı yazısı ile davacının dava konusu düzeltme işlemi hakkında bilgilendirildiği, bunun üzerine davacı tarafından 16.03.2010 günlü re'sen düzeltme işleminin iptali istemiyle yasal süresi içinde Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açtığı,  anılan Mahkemenin 29.11.2011 tarih ve E:2010/448, K:2011/1497 sayılı kararı ile özetle; "16.03.2010 tarihinde SulusaR.Kasabasında Hâzineye ait 4568 ve Y.B.'ye ait 4569 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak Kadastro Müdürlüğü'nce teknik hataların düzeltilmesi yoluna gidildiğinin anlaşıldığı, davacının teknik hataların düzeltilmesine ilişkin başvurunun reddi üzerine buna karşı yasal yollara giderek işlemi kesinleştirmesi gerekirken bu yola gitmediği, yasada öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden Mahkemelerinde dava açıldığı, bu nedenle de davanın yargı yolu yönünden reddi gerektiği" gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu karara karşı davacının yaptığı temyiz başvurusunun da Yargıtay 16.Hukuk Dairesi'nin 4.3.2013 tarih ve E:2012/3872, K:2013/1534 sayılı kararıyla reddedilerek Mahkeme kararının onandığı ve kararın 15.05.2013 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından 16.03.2010 günlü re'sen düzeltme işleminin iptali istemiyle Mahkemelerinde bakılmakta olan iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı;  uyuşmazlık konusu olayda, Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davacının teknik hataların düzeltilmesine ilişkin başvurunun reddi üzerine buna karşı yasal yollara giderek işlemi kesinleştirmesi gerekirken bu yola gitmediği, yasada öngörülen işlem basamaklan yerine getirilmeden Mahkemelerinde dava açıldığı, bu nedenle de davanın yargı yolu yönünden reddi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendiril-diğinde; Nevşehir Kadastro Müdürlüğü'nce 3402 sayılı Yasa'nın 41.maddesine göre 16.03.2010 tarihinde re'sen yapılan düzeltme işlemi sonucu mülkiyeti Hâzineye ait Nevşehir ili, Merkez SulusaR.Kasabası, Kuruçayır Mevkii, 4568 parsel sayılı8800 m2yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümünün 8.600m2 olarak; yine SulusaR.Köyü çalışma alanında ve tapuda H.B.ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan 4569 parsel sayılı18400 m2yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümünün ise18500 m2olarak düzeltilmesine karar verildiği, yapılan bu düzeltme işleminin Nevşehir Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2010 tarih ve 467 sayılı yazısı ile davacıya tebliğ edildiği anlaşılmış olup, somut olayda davacı tarafından, 4568 sayılı parselin yüzölçümünün24.220,10 m2, 4569 sayılı parselin yüzölçümünün ise2.949,83 m2olması gerektiğinden yapılan düzeltme işleminin hatalı olduğu ve mülkiyete ilişkin değişiklik yarattığı iddia edilmek suretiyle davanın ikame edildiği dikkate alındığında;  uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Hataların Düzeltilmesi" başlıklı 41.maddesine (özel hukuk hükümlerine) göre çözüm ve görümünün, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görev alanına girdiği, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülüp çözümlenmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle;  Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”; 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. / Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.”; 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. / (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Kayseri 2.İdare Mahkemesi kararının görevsizlik kararı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.

Öte yandan, olumsuz görev uyuşmazlığına konu edilen Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi kararı incelendiğinde; Mahkemece, davacının taşınmazla ilgili olarak Kadastro Müdürlüğünün "resen düzeltme” işleminin kaldırılması / iptal edilmesi istemine ilişkin olarak, hüküm fıkrasında, talebin yargı yolu yönünden reddine karar verdiği görülmekte ise de; bu hususa ilişkin olarak kararın gerekçesinde; … “Davacının teknik hataların düzeltilmesine ilişkin başvurunun reddi üzerine buna karşı yasal yollara giderek işlemi kesinleştirmesi gerekirken bu yola gitmediği, davacı tarafından yasada öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden mahkememize dava açıldığı kanaati ile, yargı yeri yönünden davanın reddine” denilmek suretiyle açıklık getirildiği; bu ifade ile, adli yargı dışında,  idari yargının görevli olması nedeniyle verilmiş bir görevsizlik kararının kastedilmediği; dava öncesi sürece ilişkin olarak, davacının işlemin kesinleştirilmesi açısından üzerine düşen yasal/idari yükümlülükleri yerine getirmediğinin ifade edildiği; aynı kararda, davacının ilk talebiyle bağlantılı olan tapu iptali ve tescili istemine ilişkin davasının ise doğrudan reddine karar verilmek suretiyle hüküm kurulduğu; anılan kararı temyiz eden dava vekilinin dilekçesinde; “3402 sayılı yasanın 41. maddesi ve 1458 sayılı genelge uyarınca bu tür işlemlerin idari yoldan düzeltilmesinin mümkün olmayacağı açıkça belirtilmiştir” denilmek suretiyle, Mahkeme kararının bu kısmının, “idari sürece ilişkin” prosedürün yerine getirilmemesi olarak algılandığını gösterdiği; kararı temyizen inceleyen Yargıtayın ilgili Dairesinin de; Mahkeme kararını, doğrudan davanın reddi olarak nitelemek suretiyle sonuca ulaştığı anlaşılmaktadır.

Buna göre; Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Bu durumda, olayda, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Kayseri 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 30.12.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.