T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS NO     : 2018 / 492

          KARAR NO : 2018 / 465

          KARAR TR : 24.9.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı      : S. A.

Vekili         : Av. M. D.

 Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin ruhsat sahibi olduğu 31 … 0222 Plakalı ticari aracın, 10.08.2017 saat 00:50 sıralarında sürücüsünün yönetiminde, Paşaköy yolundan Antakya-İskenderun Karayoluna çıkarken, davalının sorumluluğu altında olan ve hatalı yerleştirilen çelik bariyer uzantısına çarptığını, maddi hasarlı kaza meydana geldiğini; maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtildiğini; kazanın oluşumunda kusurlu olan davalı İdarenin bariyerleri hatalı ve kontrolsüz bir şekilde yerleştirdiğini,  bariyerleri olması gerektiğinden fazla uzunlukta ve sürücüler ve yayalar için tehlike arz eden bir durumda bıraktığını; kaza neticesinde araçta maddi hasar meydana geldiğini, araç uzun süre çalışamadığından kazanç kaybı ve araçta değer kaybı oluştuğunu; kaza neticesinde zarar gören aracını tamir ettiren müvekkilinin toplam 9.627,00 TL tamir masrafı ödediğini; Havaalanı taksi durağına kayıtlı olarak çalışmakta iken kaza sebebiyle kaza tarihinden itibaren 1 ay boyunca çalışamayan taksi nedeniyle müvekkilinin 14.700 TL gelirden yoksun kaldığını ifade ederek; aracın tamiri için harcanmış olan 9.627,00 TL’nin, çalışamadığı günler için kâr kaybı bedeli olan 14.700,00 TL’nin ve  araçtaki değer kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 200 TL’sinin yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 7.12.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 28.12.2017 gün ve E:2017/450, K:2017/510 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamının incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde: Dava, trafik kazasından kaynaklanan, araçtaki maddi hasar bedeli, kâr kaybı ve değer kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı tarafça, dava konusu kazanın, davalı idarenin sorumluluğunda bulunan yoldaki çelik bariyerlerin hatalı olarak yerleştirilmesi nedeniyle meydana geldiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, dolayısıyla, davacının zararının, davalının hizmet kusurundan kaynaklandığının ileri sürüldüğü, buna göre davanın idari yargı yerinde açılması ve görülmesi gerektiği (Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'nin 07/07/2017 tarih 2017/751 Esas 2017/870 Karar sayılı kararı), yargı yolunun HMK'nun 114.maddesinde sayılan dava şartlarından olduğu, Mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında resen nazarı dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla, davanın yargı yolu dava şartının gerçekleşmemesi nedeniyle, HMK'nun 114/1-b, 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;

Davanın HMK'nun 114/1-b, 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE…” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle(ancak talep miktarını 29.327,00TL göstererek) idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY 2.İDARE MAHKEMESİ; 4.6.2018 gün ve E: 2018/132 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın belediye trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu. 13. maddesinin l/c bendinde; kurum ve kuruluşların karayolu yapısında yapacakları çalışmalarda zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmekle yükümlü olduğu belirtilmiş; Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. ..." hükmüne yer verilmiştir.

2918 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; anılan Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, 10. maddesinde belediyelere, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurma yükümlülüğünün getirildiği, bu yükümlülüğün davalı idare tarafından yerine getirilmediği ileri sürülerek meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan bir tazminat davası olduğu ve bu Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği ve davanın görev yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 17.11.2014 tarihli E:2014/993, K:2014/1037 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI'nın katılımlarıyla yapılan 24.9.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, adli yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davacıya ait ticari aracın hasar görmesi olayında, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle; uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden, davacı adına tescilli 31 … 0222 plakalı ticari aracın, sürücüsünün sevk ve idaresinde 10/08/2017 tarihinde yolda seyir halinde iken yol üzerinde bulunan bariyerlerin hatalı ve kontrolsüz yerleştirilmesi nedeniyle tek taraflı olarak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşmasında davalı idarenin kusuru ve sorumluluğu bulunduğu iddia edilerek; aracın tamiri için harcanan para, aracın çalışamadığı günler için kâr kaybı ve araçtaki değer kaybı olmak üzere, adli yargı yerinde 24.527,00TL’nin, idari yargı yerinde ise 29.327,00TL’nin yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Hatay 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Hatay 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2017 gün ve E:2017/450, K:2017/510 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Hatay 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2017 gün ve E:2017/450, K:2017/510 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.9.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                    Üye                          Üye                        Üye                      

       Hicabi                   Şükrü                     Mehmet                   Birol             

    DURSUN             BOZER                      AKSU                  SONER            

 

 

                                     Üye                           Üye                         Üye                   

                            Süleyman Hilmi             Aydemir             Turgay Tuncay

                                   AYDIN                      TUNÇ                    VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                 KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 24.9.2018 

 

                                                       ÜYE

                                           Turgay Tuncay VARLI