T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/533 KARAR NO : 2024/50 KARAR TR : 05/02/2024
|
ÖZET: 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. |
K A R A R
Hüküm Uyuşmazlığının
Giderilmesini İsteyen
(İdari yargıda Davacı
Adli Yargıda Sanık ) : T.T
Karşı Taraf : Çorum Valiliği
Vekili : Av. G.Y
I. ADLİ YARGIDA DAVA SÜRECİ
A. Dava Konusu Olay
1. Çorum C.Başsavcılığının 08/12/2016 tarih ve E.2015/4140 sayılı iddianamesi ile; "şikayetçi E.E.E'in Çorum Tarım Gıda Hayvancılık İl Müdürü olduğu, şüpheli T.T'ın ise Çorum Tarım İl Müdürlüğü'nde Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü olarak görev yaptığı, 09/11/2015 günü mesai bitiminde Çorum Tarım İl Müdürlüğü nöbetçi kulübelerinin bulunduğu yerde müşteki ile şüpheli arasında çıkan tartışmada, şüphelinin şikayetçiye 'kendine bundan sonra dikkat et, sana gününü göstereceğim' diyerek tehdit ettiği, şikayetçinin uzlaşmak istemediği, böylece şüphelinin üzerine atılı sair tehdit suçunu işlediğinden" bahisle, şüpheli T.T'ın cezalandırılması istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.
B. Yargılama Aşamaları
2. Çorum 5. Asliye Ceza Mahkemesi 22/12/2016 tarih ve E.2015/911, K.2016/713 sayılı kararı ile, sanığın sabit olan sair tehdit suçundan dolayı eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 106/1-son maddesi (5237 sayılı TCK'nın 106/1-2.cümle) gereğince suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri göz önüne alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere ve tercihen 25 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına; 5271 sayılı CMK'nın değişik 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiş ve bu karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Sanığın sabit olan sair tehdit suçundan dolayı eylemine uyan 5237 sayılı TCK' nun 106/1-son maddesi (5237 sayılı TCK' nun 106/1-2.cümle) gereğince suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri göz önüne alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere ve tercihen cezalandırılmasına karar verilmiş, sanığın yargılama sürecindeki olumlu davramşları lehine takdiri hafifletici neden kabul edilerek, sanığın cezasında 5237 sayılı TCK' nun 62. maddesi gereğince indirim uygulanmış, sanığa verilen cezanın nevi ve miktarı, sabıkasız olması, sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki iyi hal ve tavrı, sanığın ileride tekrar suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı ve olay sebebiyle müştekinin dosyaya yansıyan ve talep edilen maddi bir zararının bulunmaması ve sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmesi nazara alınarak, taktiren 5271 sayılı CMK' nun değişik 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına..."
II. İDARİ YARGIDA DAVA SÜRECİ
A. Dava Konusu Olay
3. Çorum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan davacı T.T, "Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek" fiilini işlediği gerekçesiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-e maddesi uyarınca, 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 27/07/2016 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle, Çorum Valiliğine karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.
B. Yargılama Aşamaları
4. Çorum İdare Mahkemesi 25/05/2017 tarih ve E.2016/715, K.2017/639 sayılı kararı ile, davacıya isnat edilen fiilin olaya tanık olan personelin verdiği ifadelere göre sabit olduğu, fiilin görev sırasında değil 17.10 -17.30 saatleri arasında mesai bittikten sonra kurum nizamiye girişinde gerçekleştiği, davacının bu eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(e) maddesinde yer alan ''Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek'' şeklinde ifade edilen suç tanımına uymadığı, eylemin bu madde ile örtüşmediği ve disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği, davacının anılan madde uyarınca disiplin cezası ile tecziyesine yönelik tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karara karşı istinaf isteminde bulunulmuştur.
5. Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 27/04/2018 tarih ve E.2017/4486, K.2018/641 sayılı kararı ile; davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, Çorum İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine kesin olarak karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Olayda, 09.11.2015 tarihi saat 17.10-17.30 sıralarında yaşanan olayla ilgili olaya en yakın tanıklık eden güvenlik görevlisi U.Ö'ün soruşturma kapsamında alınan ifadesine ve aynı gün tutmuş olduğu olay tutanağında yer verilen tespitlere göre, Çorum Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü olarak görev yapan E.E.E aracıyla kurumdan çıkış yaparken kulübe tarafında elleri arkasında olarak duran ve kurumda şube müdürü olarak görev yapan davacıya hitaben bir kurum amirinin önünden geçerken saygılı olunması gerektiğini, bu hareketinin yanlış olduğunu belirttiği, bunun üzerine davacının sesini yükselterek 'Benimle uğraşmayın. Bana karışmayın, yeter artık' gibi sözler sarf ederek 'kendine bundan sonra dikkat et, şeytanını arama' şeklinde ifadelerde bulunduğu, bunun üzerine E. E.E ile aralarında tartışma yaşandığı, bu tartışmaya M.Ö, M.S ve A.Ö'in tanık olduğu, tanıkların verdiği ifadelerde de davacı ile il müdürü arasında kurum nizamiye girişi önünde sözlü bir sataşmanın vuku bulduğuna şahit olduklarını beyan ettikleri, bu itibarla davacının amirine sözle saygısızlık ettiği görülmektedir.
Her ne kadar idare mahkemesince sübut bulan fiilin görev sırasında değil 17.10-17.30 saatleri arasında mesai bittikten sonra kurum nizamiye girişinde gerçekleştiği dikkate alındığında davacının bu eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(e) maddesinde yer alan 'Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek' şeklinde ifade edilen suç tanımına uymadığı belirtilerek işlemin iptaline karar verilmiş ise de; madde metninde yer verilen 'Görev sırasında' ifadesinin salt olarak mesai saatleri içerisindeki bir görevin icrası şeklinde anlaşılmayacağı, böyle bir anlayışın anılan Kanun hükmünün amacı olan kurum içi disiplinin sağlanması noktasında zafiyet oluşturacağı, mesai saatleri ile birlikte mesaiye giriş-çıkış sürecinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği açık olup; somut olaydaki fiilin de mesai bitimi çıkış yapıldığı sırada ve bir kısım personel henüz kurumu terk etmeden kurum sınırları içerisine dahil olan nizamiyede gerçekleştiği, bu itibarla görev sırasında işlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının sübuta eren ve görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek kapsamında olan fiilinin karşılığı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, Çorum İdare Mahkemesi'nin 25/05/2017 günlü,E:2016/715, K:2017/639 sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine..."
III. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK
6. T.T Çorum İdare Mahkemesine verdiği dilekçe ile, adli ve idari yargı yerlerince verilen ve kesinleşen, meydana gelen çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan bahisle, Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 27/04/2018 tarih ve E.2017/4486, K.2018/641 sayılı kararının kaldırılarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmek üzere, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini istemiştir.
7. Çorum İdare Mahkemesi 22/09/2023 tarih ve E.2016/715 sayılı üst yazı ile, başvurucunun talebi doğrultusunda dava dosyalarını Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.
IV. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCELERİ
8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca 2247 sayılı Kanun'un 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.
A. Danıştay Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi
9. Danıştay Başsavcısı; adlî ve idarî yargıda açılan davalar ile elde edilmek istenen sonucun aynı olmaması bakımından konusu farklı olan bu kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun reddi yönünde düşünce bildirmiştir. Başsavcılık düşüncesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, ortada adlî ve İdarî yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararların bulunduğu, taraflardan en az birinin aynı olduğu, her iki davanın esasının hükme bağlandığı ve kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2247 sayılı Kanun uyarınca hüküm uyuşmazlığının var olduğunun kabul edilebilmesi için gereken şartlardan biri de aynı konuya ilişkin olmasıdır.
Aralarında uyuşmazlık (çelişki) bulunan hükümlerin (hukuk mahkemesi ve idare mahkemesi kararlarının) aynı dava hakkında verilmiş olması gerekir. Aynı davadan maksat, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan davalardır. (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, Altıncı Baskı, Cilt I, s. 770)
Dava konusu (müddeabih) en kısa tanımıyla dava ile elde edilmek istenen sonuçtur. Davanın konusu kavramının kanunî olarak hiç bir yerde açık seçik bir tanımı yapılmamıştır. Doktrinde dava konusunun niteliği tartışmalıdır ve bu sebeple dava konusu kavramını açıklayabilmek amacıyla birçok teori ileri sürülmüştür. Türk hukuk doktrininde genel olarak dava konusunun 'dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenen sonuç (netice)' olduğu konusunda görüş birliği olduğu söylenebilir. Yargıtay kararlarında dava konusu 'dava ile elde edilmek istenen sonuç' şeklinde betimlenmesi ile yetinilmiştir. Dava konusu talep sonucundan oluşurken dava sebebi ise maddî vakıadan oluşur. Hukukî sebep ise bu kavramlar altında değerlendirilemez. Davacının talep sonucu ile mahkemeden istediği dava konusu iken bunu maddî vakıaya dayandırması ise dava sebebidir. Dava konusunu belirleyen tek ve asıl unsurun talep sonucu (usulî talep) olduğunu belirtebiliriz. Diğer bir deyişle talep sonucu (usulî talep) sağlanması mahkemeden istenilen hukukî korunma, dava konusunun bizatihi kendisidir. Usulî talebi genel hatlarıyla bir hukukî sonucun kesin bir şekilde belirlenmesini konu alan ve mahkemeye yöneltilmiş bulunan istek şeklinde tanımlayabiliriz. (Dr. Levent BÖRÜ, Dava Konusu Kavramı ve Teorileri 2012, BATİ DER, Cilt XXVIII, Sayı 21, Sayfa 258-287)
Mahkemelerce verilen hükümlerin aynı konuya ilişkin olup olmadığının incelenmesi:
İdarî yargı yerinde görülen davanın konusu; Çorum İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-e maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 27/07/2016 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Adlî yargı yerinde görülen davanın konusu ise; davacının, 'basit tehdit' suçundan TCK'nun 106/1-2. ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmasına yöneliktir.
Adlî ve idarî yargıda açılan davalar ile elde edilmek istenen sonucun aynı olmaması bakımından konuları farklı olan kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilmesi mümkün değildir."
B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi
10. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı;adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarının dava konusunun aynı olmadığıve kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşulunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle, başvurunun reddi yönünde düşünce bildirmiştir. Başsavcılık düşüncesinin ilgili kısmı şöyledir:
“...İdari ve adli yargı kararlan arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 24. maddesinin birinci fıkrasında, '7 nci maddede gösterilen yargı mercileri tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.' hükmü yer almaktadır.
Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:
A- Uyuşmazlık konusu hükümlerin, adli ve idari yargı mercileri tarafından verilmesi,
b- Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
c- Her iki kararın da kesinleşmiş olması,
d- Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,
e- Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, taraflardan en az birinin aynı olduğu, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve kanun yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş kararların bulunduğu, tüm kararlarda davanın esasının hükme bağlandığı ve kanun yollarının tüketildiği anlaşılmıştır.
Ancak, anılan mahkemelerce verilen hükümlerin konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığı ve kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunup bulunmadığı konusunun ayrıca incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesindeki dava; davacının 657 sayılı Kanun'un 125/C-e maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 27.07.2016 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmış ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Çorum 5. Asliye Ceza Mahkemesindeki dava ise; T.T'ın basit tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi istemiyle açılmış ve mahkemece davacının atılı suçtan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Bu duruma göre, her iki mahkemedeki davalar aynı (E.E.E'e yönelik tehdit içerikli sözler söylemesi) maddi olaya dayanılarak açılmış ve görülmüş ise de, bölge idare mahkemesindeki davanın konusunun, bu olay sebebiyle verilen disiplin cezasının iptaline; asliye ceza mahkemesindeki davanın konusunun ise bu olay sebebiyle sanığın 5237 sayılı TCK'nm 106/1-2. cümle uyarınca cezalandırılmasına ilişkin olduğu, bu itibarla mahkeme kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, dava konusunun aynı olması koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararlar incelendiğinde; bölge idare mahkemesinde görülen dava sonunda davacı hakkında verilen disiplin cezasının hukuka uygun olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği, asliye ceza mahkemesi tarafından da yine sanığın (davacının) üzerine atılı eylemi işlediğinin sabit görüldüğü, bu itibarla, bölge idare mahkemesi ile asliye ceza mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, 'Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması' koşulunun da gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarının dava konusunun aynı olmaması ve kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşulunun da gerçekleşmemiş olması sebebiyle, 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmediği düşüncesiyle söz konusu başvurunun reddi gerekmektedir."
V. İLGİLİ HUKUK
11. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesinin ilk fıkrası şöyledir:
“Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.”
12. 2247 sayılı Kanun'un 3. Bölümünde, "Hüküm Uyuşmazlığı" üst başlığı altındaki 24. maddesi şöyledir:
"(Değişik birinci fıkra: 21/1/1982 - 2592/7 md.) 1 nci maddede gösterilen yargı mercileritarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.
(Mülga ikinci fıkra: 2/7/2018 – KHK-703/183 md.)
İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istiyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır."
13. 2247 sayılı Kanun'un "Hüküm uyuşmazlıklarında uygulanacak inceleme kuralları" başlıklı 25. maddesi şöyledir:
" Hükümuyuşmazlıklarında Uyuşmazlık Mahkemesi, Danıştay Yargılama usulünün bu kanuna aykırı olmayan hükümlerini uygulamak suretiyle anlaşmazlığın esasını da karara bağlar.
(Mülga ikinci fıkra: 2/7/2018 – KHK-703/183 md.)
Uyuşmazlık Mahkemesi hüküm uyuşmazlıklarını dosya üzerinde inceleyerek karara bağlar. Gerekli gördüğü hallerde veya istek üzerine tarafları dinleyebilir."
14. 2247 sayılı Kanun'un "İncelemede izlenecek sıra"başlıklı 27. maddesi şöyledir:
"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder."
VI. İNCELEME VE GEREKÇE
15.Uyuşmazlık Mahkemesinin Rıdvan GÜLEÇ'in Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 05/02/2024 tarihli toplantısında; Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın 2247 sayılı Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
16. 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının ortaya çıkabilmesi için:
a) Uyuşmazlık doğuran hükümlerin, adli ve idari yargı mercileri tarafından verilmesi,
b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,
d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,
e) Kararlarda arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
17. Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen idari yargı ve adli yargı kararlarının incelenmesinden; ortada idari ve adli yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu, taraflardan en az birinin aynı olduğu, her iki davanın da aynı sebebe dayandığı anlaşılmıştır.
18. Çorum C.Başsavcılığının 08/12/2016 tarih ve E.2015/4140 sayılı iddianamesi ile; "şikayetçi E.E.E'in Çorum Tarım Gıda Hayvancılık İl Müdürü olduğu, şüpheli T.T'ın ise Çorum Tarım İl Müdürlüğü'nde Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü olarak görev yaptığı, 09/11/2015 günü mesai bitiminde Çorum Tarım İl Müdürlüğü nöbetçi kulübelerinin bulunduğu yerde müşteki ile şüpheli arasında çıkan tartışmada, şüphelinin şikayetçiye 'kendine bundan sonra dikkat et, sana gününü göstereceğim' diyerek tehdit ettiği, şikayetçinin uzlaşmak istemediği, böylece şüphelinin üzerine atılı sair tehdit suçunu işlediğinden" bahisle şüpheli T.T'ın cezalandırılması istemiyle adli yargı yerinde açılan davada; Çorum 5. Asliye Ceza Mahkemesi 22/12/2016 tarih ve E.2015/911, K.2016/713 sayılı kararı ile, sanığın sabit olan sair tehdit suçundan dolayı eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nun 106/1-son maddesi (5237 sayılı TCK'nun 106/1-2.cümle) gereğince suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri göz önüne alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere ve tercihen 25 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK'nın değişik 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiş ve bu karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.
19. Çorum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan davacı T.T tarafından; "Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek" fiilini işlediği gerekçesiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-e maddesi uyarınca, 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 27/07/2016 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle, Çorum Valiliğine aleyhine idari yargıda açılan davada; Çorum İdare Mahkemesinin 25/05/2017 tarih ve E.2016/715, K.2017/639 sayılı kararı ile, davacıya isnat edilen fiilin olaya tanık olan personelin verdiği ifadelere göre sabit olduğu, fiilin görev sırasında değil 17.10-17.30 saatleri arasında mesai bittikten sonra kurum nizamiye girişinde gerçekleştiği, davacının bu eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(e) maddesinde yer alan ''Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek'' şeklinde ifade edilen suç tanımına uymadığı, eylemin bu madde ile örtüşmediği ve disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği, davacının anılan madde uyarınca disiplin cezası ile tecziyesine yönelik tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu, Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 27/04/2018 tarih ve E.2017/4486, K.2018/641 sayılı kararı ile; "davacının sübuta eren ve görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek kapsamında olan fiilinin karşılığı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı" gerekçesiyle kabulüne, Çorum İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine kesin olarak karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
20. Buna göre uyuşmazlık yaratıldığı iddia olunan hükümlerin konusunun aynı olmadığı anlaşıldığından, artık adli ve idari yargı kararları arasında bir çelişkiden veya hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesinden bahsetmek de mümkün görülmemektedir.
21. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince farklı konulara ilişkin olarak verilen kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemeyeceği, Çorum 5. Asliye Ceza Mahkemesi ile Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan, "aynı konuya ilişkin olması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
22. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE,
05/02/2024 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Rıdvan Nilgün Doğan Eyüp
GÜLEÇ TAŞ AĞIRMAN SARICALAR
Üye Üye Üye
Ahmet Mahmut Bilal
ARSLAN BALLI ÇALIŞKAN