T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2010/276

          KARAR NO : 2011/140

          KARAR TR  : 4.7.2011

 

ÖZET : Davacının, emekli sandığına tabi boşandığı eşine ait sağlık karnesinden hukuka aykırı olarak faydalanması nedeniyle eski eşi adına düzenlenen 19.11.2008 gün ve 75651 sayılı borçlandırılmasına ilişkin işleminin iptali istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı           : Şükran Aruz

            Vekili              : Av. Nesip Yıldırım

            Davalı                        : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

           

            O L A Y          : Davacının, emekli sandığına tabi boşandığı eşine ait sağlık karnesinden hukuka aykırı olarak faydalanması nedeniyle eski eşi adına düzenlenen 19.11.2008 gün ve 75651 sayılı borçlandırılmasına ilişkin işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 2. İŞ MAHKEMESİ; 28.1.2010 gün ve E:2009/746, K:2010/22 sayılı kararı ile, dava davacının eşinden boşanmış olduğu halde sağlık yardımından yararlanmaya devam ettiği iddiası ile davacıya çıkartılan borca ilişkin işlemin iptaline ilişkin olup davacının eşinin sosyal güvenlik olarak emekli sandığı kapsamında kaldığı ve emekli sandığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğü (devredilen) tarafından borcun tahakkuk ettirildiği borcun emekli sandığı kanunundan kaynaklanması nedeni ile Mahkemelerinin görevinde bulunmadığı, idare mahkemeleri görevine girdiği anlaşılmakla davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

            Davacı aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ; 10.6.2010 gün ve E:2010/613 sayı ile, 5510 sayılı yasa öncesinde; Emekli Sandığına bağlı olarak görev yapan kamu personelinin sandıkla ilgili iş ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar idari yargı yerlerinde, Sosyal Sigortalar Kurumuna ve Bağ-Kur'a bağlı olarak çalışan personelle ilgili uyuşmazlıklar ise adli yargı yerlerinde çözümlenmekte iken, 5510 sayılı yasa ile sözü edilen Sosyal Güvenlik Kurumları tek çatı altında toplanmış ve çalışanın 657 Sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi personel olup olmamasına bakılmaksızın 5510 sayılı kanunun uygulamasından doğan bütün uyuşmazlıkların iş mahkemesinin görev alanına alındığı, belirtilen tüm bu hususlara göre, davacının eşi adına borç çıkarma işleminin 5510 sayılı yasa kapsamında olduğu ve 5510 sayılı 101. maddesine göre uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dosyanın incelenmesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.7.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacının, emekli sandığına tabi boşandığı eşine ait sağlık karnesinden hukuka aykırı olarak faydalanması nedeniyle eski eşi adına düzenlenen 19.11.2008 gün ve 75651 sayılı borçlandırılması işleminin iptali isteminden kaynaklanmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği; 104. maddesinde, bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla 5434 sayılı Kanuna yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıfların bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılacağı; 1.7.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Genel sağlık sigortası geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 12. maddesinde, “Bu Kanunun uygulanmasında sağlık hizmeti sunucularının sigortalılık kontrolü ve diğer provizyon işlemlerini elektronik ortamda yapmaya başlaması için gerekli altyapının kurulmasına kadar, sağlık bilgilerinin yazılı olarak tutulmasına başlanır ve sağlık belgesinin veya sağlık karnesinin Kurumca verilmesine devam edilir.

Kamu idarelerinin sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevleri, yürürlükten kaldırılan kanunlardaki hak ve yükümlülükler çerçevesinde ilgili kayıt ve işlemler Kurum tarafından devralınan tarihe kadar devam eder. Devir süreci 1/1/2012 tarihine kadar tamamlanır.

Kişilerin yürürlükten kaldırılan kanun hükümleri gereğince hak ettikleri sağlık hizmetleri, bu Kanun hükümleri gereğince kapsama alınmamış ise tedavi tamamlanıncaya kadar yürürlükten kaldırılan kanun hükümlerine göre Kurumca sağlanmaya devam edilir. 67 nci madde gereği hesaplanan 30 günün hesabında kişilerin lehine olan durum uygulanır. Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlayan, ancak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra faturalandırılan tedavi giderleri Kurum tarafından karşılanır.” denilmiştir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun geçici 139. maddesinde niteliği bentler halinde sayılan muayene ve tedavilerin bedellerinin ne şekilde ödeneceği belirtilmekte iken 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 106. maddesinin 8. bendi ile yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, 5510 sayılı Yasanın “Yürürlük” başlıklı 108. maddesinin birinci fıkrasının d bendi uyarınca diğer bentlerde belirtilen maddeler dışında kalan 106. madde hükmü 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Öte yandan, Maliye Bakanlığınca çıkarılan ve 31.12.2009 tarih ve 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kamu Personelinin Sağlık Hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Devrine İlişkin Tebliğ” ile de kamu personelinin 14.1.2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) almış olduğu sağlık hizmetlerinin kamu personelinin kurumları tarafından karşılanacağı bu tarihten sonraki sağlık hizmetlerinin ise kamu personelinin sağlık hizmetlerinin devredildiği Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı kurala bağlanmıştır.

 

 

5510 sayılı Yasanın 101. maddesinde, anılan Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde Yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görüleceği belirtilmiş ise de 1.7.2008 gününde yürürlüğe giren aynı Yasanın geçici 12. maddesinde, kişilerin yürürlükten kaldırılan Kanun hükümleri gereğince hakettikleri sağlık hizmetlerinin bu Kanun hükümleri gereğince kapsama alınmamış ise tedavi tamamlanıncaya kadar yürürlükten kaldırılan Kanun hükümlerine göre kurumca sağlanmaya devam edileceği belirtilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden uyuşmazlığa konu sağlık karnesinin 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden önce kullanımına başlanılıp bu tarihten sonra kullanımına devam edildiği, davacının, 55.821.159.1 emekli sicil numarası ile emekli aylığı almakta olan Celal Kök’ten den dolayı sağlık yardımından yararlanmakta iken, 14.10.2002 tarihinde boşandıktan sonrada sağlık karnesini 14.10.2002 – 21.10.2008 tarihleri arasında haksız yere kullanarak kurumu 13.013,44 TL zarara uğrattığının tespiti ile davaya konu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.

Geçici 12. maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlayan sağlık karnesi kullanımının devam ettiği  ihtilafın ve işlemin ise bu döneme ilişkin olduğu gözetildiğinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu açıktır. 

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nin 10.6.2010 gün ve E:2010/613 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 4.7.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 Başkan

            Ahmet           

AKYALÇIN

 

 

 

Üye

Mahmut

BİLGEN

 

 

 

 

 

Üye

Ayper

GÖKTUNA

Üye

Ramazan

TUNÇ

 

 

 

 

 

Üye

Muhittin KARATOPRAK

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

 

Üye

Sedat ÇELENLİOĞLU