T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS     NO : 2017/353

            KARAR NO : 2017/395

            KARAR TR  : 05.06.2017

 

ÖZET: 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında yetim aylığı almakta olan davacının, evlenirken eksik ödendiği ileri sürülen evlenme ödeneğinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : N.H.Y.

Vekili              : Av. Ö. Y.

Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av. Ö.Ş.G.

 

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurumdan 52.420.060.3 tahsis numarası ile yetim aylığı almakta iken 05.07.2009 tarihinde evlendiğini, davalı kurum tarafından evlenmesi sebebiyle bir miktar evlenme ödeneği verildiğini, 5510 sayılı yasanın 37 nci maddesi gereğince almakta olduğu aylığın iki yıllık tutarı kadar evlenme ödeneğinin peşin ödenmesi gerektiğini, davalı kurum tarafından müvekkile ödenen evlenme ödeneğinin hatalı ve eksik hesaplandığını, müvekkilinin evlenme ödeneğinin hatalı olduğunu belirterek, doğru tutar üzerinden hesaplama yapılması talebiyle SGK'ya yaptığı başvurunun karşılıksız kaldığını ileri sürerek, açıklanan ve resen göz önünde bulundurulacak nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 4.000,00-TL evlenme ödeneğinin evlenme tarihinden (05.07.2009) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 3. İş Mahkemesi : 03.02.2015 gün ve E:2014/117, K: 2015/160 sayı ile, davalı kurumun, 5510 sayılı Yasanın 37 nci maddesi ile 506 ve 1479 sayılı Yasalara tabi sigortalılar yönünden ödenmekte olan aylığın 24 katı tutarı kadar evlenme ödeneği vermesi, buna karşın Anayasa Mahkemesi Yasanın geçici 4 üncü maddesine dayalı olarak Emekli Sandığı iştirakçilerine ödenmekte olan aylığın 12 katı tutarı evlilik yardımı ödemesi, Anayasa ile sosyal güvenlik hukuku ilkelerine aykırılık teşkil etmekte olduğu; davacının evlilik ikramiyesi miktarının, evlilik tarihi olan 05.07.2009'da almakta olduğu yetim aylığının 24 katı tutarı olarak hesaplanması gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar vermiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 Yargıtay l0.Hukuk Dairesi : 14.4.2016 gün ve E:2015/12044, K:2016/5744 sayı ile, davalı SGK Başkanlığı (devredilen Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı)’na yönelik davada, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506 veya 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından, sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davaların idari yargının görev alanı içerisinde yer aldığı; bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece hatalı değerlendirme sonucu, işin esasına girilerek, hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 3. İŞ MAHKEMESİ : 17.01.2017 gün ve E:2016/469, K:2017/17 sayı ile, bozma kararına uyarak, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506 veya 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından, sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davaların idari yargının görev alanı içerisinde yer aldığı anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK'nun 114/1-b maddesine göre dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ: 02.05.2017 gün ve E:2017/780 sayı ile, 5434 sayılı Kanun kapsamındaki evlenme ödeneğinden kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargı yerlerinde görülüp çözümlenmekte iken, 5510 sayılı Kanun ile, 5434 sayılı Kanunun evlenme ödeneğine ilişkin hükümlerinin 01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı, evlenme ödeneği ödenmesine karar verilmesi istemli uyuşmazlığın Kanun hükümleri uyarınca görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 05.06.2017 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında yetim aylığı almakta olan davacının, evlenirken eksik ödendiği ileri sürülen evlenme ödeneğinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.  

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E:2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, emekli sandığı iştirakçisi olan müteveffa babasından dolayı kendisine yetim aylığı bağlanan davacının 5.7.2009 tarihinde evlenmesi nedeniyle yetim aylığının kesilmesi için kuruma müracaat ettiği, 5510 sayılı Yasanın 37 nci maddesi gereğince almakta olduğu aylığın iki yıllık tutarı kadar evlenme ödeneğinin peşin ödenmesi gerektiğini, davalı kurum tarafından müvekkile ödenen evlenme ödeneğinin hatalı ve eksik hesaplandığını, davacının evlenme ödeneğinin hatalı olduğunu belirterek doğru tutar üzerinden hesaplama yapılması talebiyle SGK'ya yaptığı başvurunun karşılıksız kaldığını, yetim aylığı alan davacının eksik ödenen evlenme ödeneğinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, görüm ve çözümünün 5434 sayılı Yasa uyarınca tesis edilmesi hususu da gözetildiğinde,  idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 14. İdare Mahkemesinin 02.05.2017 gün ve E:2017/780 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, Ankara 14. İdare Mahkemesinin 02.05.2017 gün ve E:2017/780 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 05.06.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI