Hukuk Bölümü         1999/52 E.  ,  1999/49 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : H.K.

Vekili              : Av. A.G.

Davalı            : Altındağ Belediye Başkanlığı

            O L A Y          :Zabıta ekibince yapılan denetimde, davacıya ait işyerinde saptanan hususlara göre Küşat Yönetmeliği’nin 83/h, 42 ve 90.maddelerine aykırı hareket ettiği nedeniyle, Belediye Encümenince, 15.6.1999 gün ve 646 sayı ile , 1608 sayılı Yasa’nın değişik 1. maddesi uyarınca ( 1.100.000 x 4) 4.400.000.- lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına ve işyerinin 3 gün süre ile kapatılmasına karar verilmiştir.

            Davacı, sözkonusu ceza kararının iptali istemiyle 1.7.1999 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ; 1.7.1999 gün ve E: 1999/ 637, K: 1999/ 713 sayı ile, 1608 sayılı Yasa uyarınca verilen işyeri kapatma kararına karşı yapılan itirazlarda, aynı Yasa’nın 5. maddesine göre sulh mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Bunun üzerine davacı, aynı istekle, 2.7.1999 gününde adli yargı yerine itiraz etmiştir.

            ANKARA 4. SULH CEZA MAHKEMESİ; 23.9.1999 gün ve 1999/270 Müt. sayı ile, belediye encümenince verilen işyeri kapatma kararlarına karşı sulh ceza mahkemeleri görevli olmayıp ilgili idare mahkemelerinin görevli olduğu; itiraz dilekçesinin tetkikinde para cezasına ilişkin bir itiraz sözkonusu olmadığından yasal açıdan işin esasına girilmesine yer olmadığı gerekçesiyle, işyeri kapatma cezasına karşı vaki itirazı incelemeye sulh ceza mahkemeleri yetkili olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığı ve itirazcının ilgili idare mahkemesine başvurmakta muhtariyeti yolunda, kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

            Davacının 18.10.1999 gününde mahkeme kaydına giren başvurusu üzerine adli yargı dosyası, anılan Hakimliğin 19.10.1999 günlü, 1999/270 Müt. sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiş olup, böylece adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuştur.

            Başkanlığın 12.11.1999 günlü yazısı ile getirtilen idari yargı dosyasıda incelemeye alınmıştır.

            İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA’nın katılımlarıyla yapılan 6 / 12 / 1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ün davanın çözümünün adli yargının görevine girdiği yolundaki  yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

           Dava, 1608 sayılı Yasa’ya göre işyeri kapatma ve hafif para cezası tertibine ilişkin Encümen kararının kaldırılması isteminden ibarettir.

            Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanun’un, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanun’la değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar ( 12.6.1979 tarih ve 2248 sayılı Yasa’nın 23. maddesi ile 20 katına çıkarılmıştır.) hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” hükmünü taşımaktadır.

            Aynı Yasa’nın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “; 6. maddesinde de” İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır,”,...”itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir...” hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

            1924 tarih ve 486 sayılı Yasa’da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa’nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

            Nitekim, 1608 sayılı Yasa’nın 30.3.1930 tarihli Adliye Encümeni Mazbatasında, Yasa’nın bu yönüyle “ceza tertibi dolayısıyla herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir surette ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkan vermeyi temine matuf” olduğu ifade edildikten sonra... “5. ve 6. maddelerde itiraz mercii olarak, belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri salahiyetli addolunmuş ve bu suretle de itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretiyle tatminkar bir usul kabul olunmuştur. “denilmektedir.

            Bu açıklamalara göre, Yasa’da sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi itirazları da kabul ederek inceleyebileceği ve gerektiğinde itiraz edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasa’da, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasa’ya göre belediye encümenince verilen işyeri kapatma ve para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Ankara 4.Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

            SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ  görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 23.9.1999 günlü, 1999/270 Müt. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA , 6.12.1999 gününde kesin olarak OYBİRLİĞİ  ile karar verildi.