T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 225

            KARAR NO : 2015 / 240

            KARAR TR  : 6.4.2015

ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

Davacı            : A. Sig. A.Ş.

Vekilleri         : Av. M.A.

Davalı             : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. G.A.      (İdari Yargıda)

  Av. D.B.G.   (Adli Yargıda)           

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından sigortalı bulunan 06 BS 1441 plakalı aracın 31.12.2011 tarihinde Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, İvedik Organize Sanayi Bölgesi, Serhat Mahallesi, 83. Sokak istikametinde seyir halinde iken yoldaki çalışmadan dolayı kapatılmayan doğalgaz çukuruna düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonrası meydana gelen 5.349,14 TL maddi zarar bedelinin 25.01.2012 tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalı idarenin söz konusu kazada kusurlu ve sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.349,14 TL zarar bedelinin ödeme tarihi olan 25.01.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 1.İdare Mahkemesi: 24.06.2013 gün ve E:2012/667, K:2013/1048 sayı ile özetle; “olayda söz konusu aracın hasar almasının, doğalgaz çukurunun kapatılmamış ve işaretleme yapmak suretiyle gerekli önlemlerin alınmamış olmasından kaynaklandığı, doğalgaz çukurlarının sorumluluğunun davalı idareye ait olduğu, dolayısıyla, doğalgaz çukurunun bakımı için gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle aracın hasar görmesinde, idarenin kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 06 BS 1441 plakalı aracın doğalgaz çukurunun kapatılmaması ve işaretleme yapmak suretiyle gerekli önlemlerin alınmaması sonucu aldığı hasarda davalı idarenin kusuru bulunduğundan, davacı şirket tarafından hasar için ödenen 5.394,16 TL masrafın davacı şirkete ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, 5.394,16 TL’nin davalı idareye başvuru tarihi olan 27.02.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine” şeklinde karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1.Kurul’unun 11.12.2013 gün ve E:2013/25869, K:2013/24356 sayılı kararı ile özetle; “Dava konusu uyuşmazlıkta doğduğu iddia edilen zararın, 2918 sayılı Kanun’un 10/b-1 maddesinin davalı belediyeye yüklediği sorumluluğun gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklandığı dolayısıyla bu davanın 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan bir sorumluluk davası olması nedeniyle aynı Kanunun 110 maddesi birinci fıkrası kapsamına giren dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Buna göre İdare Mahkemesince, davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevinde olduğu kabul edilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasının incelenerek kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; itiraz isteminin kabulü ile Ankara 1.İdare Mahkemesi’nin 24.06.2013 gün ve E:2012/667, K:2013/1048 sayılı kararının bozulmasına, 2577 sayılı Yasanın 45/4 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonunda davanın görev yönünden reddine,” şeklinde karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi: 01.07.2014 gün ve E:2014/72, K:2014/462 sayılı kararı ile özetle; “Davacının, şirkete sigortalı aracın, 31.12.2011 tarihinde, yolda çalışmadan dolayı kapatılmayan doğalgaz çukuruna düşmesi sonucu maddi hasara uğraması sebebiyle hasar bedelini ödediği, ödediği bedelin zarara sebebiyet verenden tahsili için rücuen tazminat davası açtığı, davalının belediye olduğu, hizmet kusuruna dayanılarak belediyeye karşı açılan davada İdari Yargı’nın görevli olması gerektiği, davanın Karayolları Trafik Kanununda düzenlenen tipik trafik kazası niteliğinde sayılamayacağı, davalının görevleri içinde olan hususta gereği gibi işlem yapmamasından kaynaklı olarak zararın meydana geldiği iddiası bulunduğu, yapım ve bakım görevinin davalıda olduğu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/g maddesinde Büyükşehir Belediyesinin görevlerinin sayıldığı, yol yapımı ve yapım sırasında gerekli önlemlerin alınması görevinin belediyeye ait olduğu, kazanın meydana gelmesinde hizmet kusurunun ağırlıkta olması sebebi ile davanın İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiği, Karayolları Trafik Kanununa dayanılarak görevli yargı kolunun Adli Yargı olduğu sonucuna varılamayacağı anlaşıldığından davanın yargı yolu sebebiyle reddine” şeklinde karar vermiş, taraflarca temyiz talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.4.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyasına ilişkin evraklar da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davanın, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen maddi zararın rücuen tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01.07.2014 gün ve E:2014/72, K:2014/462 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.4.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT