Hukuk Bölümü         2013/163 E.  ,  2013/343 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

              Davacı     : G.D.

               Vekili      : Av.C.D.

                Davalı      : Ümraniye Belediye Başkanlığı

                Vekili      : Av.S.B.K. 

                O L A Y : Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu, İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, Çakmak Mahallesi, 25 pafta, 651 ada, 4 nolu parsel sayılı taşınmazın, davalı Ümraniye Belediyesinin yaptığı 13.02.1998 onanlı 1/1000'lik İmar Planında kısmen park, kısmen yol alanında bırakıldığını; söz konusu parsel için alınmış bir kamulaştırma kararı bulunmadığını; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarih ve 2010/5-662 E., 2010/651 K. sayılı kararından bahisle, dava konusu taşınmazın uzun yıllardan bu yana kamulaştırılmaması nedeniyle,  tasarruf hakkının engellendiğini,  kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talep etme gereğinin doğduğunu ifade ederek; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; kamulaştırmasız el atma nedeniyle, bilirkişi raporu doğrultusunda arttırmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 19.12.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekili, 3.2.2012 tarihli birinci cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmamış ancak 30.5.2012 tarih, …1756207 sayılı dilekçede “Uyuşmazlık Mahkemesinin 2011/238E.,-2012/63K. sayılı kararıyla hukuki el atma davalarının görüm yerinin İdare Mahkemeleri olduğuna ilişkin kararı uyarınca mahkemenizin görevsizliğine karar verilmesini ve eğer bu talebimizin mahkemenizce reddedilmesi halinde görev uyuşmazlığı çıkartılması için dosyanın bir örneğinin Danıştay Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmak üzere Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini arz ve talep ederim.” demek suretiyle görev itirazında bulunulmuştur.

ÜMRANİYE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 29.6.2012 günlü, davalı vekilinin de katıldığı 1.celsede ve E:2011/770 sayı ile, davalı vekilinin, iş bu davanın idari dava olduğuna ilişkin görev itirazı yönünden, imar yoluyla kısıtlama sebebiyle açılan el atma tazminatı davalarında, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ve Hukuk Genel Kurulunun bu tür kısıtlamaların fiili el atma ile aynı kuvvette ve tapu malikinin tasarruf haklarını kısıtlayıcı kabul ederek davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak kabul ettiği, hukuk genel kurulu kararının davacı vekilince dosyaya sunulduğu, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinden de çok sayıda bu hususta karar verildiği nazara alınarak davalı vekilinin görevle ilgili itirazının esasla birlikte temyizi kabil olmak üzere reddine; masrafı davalı vekili tarafından karşılandığı takdirde dosyanın tasdikli bir fotokopisinin Danıştay C. Başsavcılığına gönderilmesine karar vermiştir.

Davalı vekili tarafından, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle yeni bir başvuru yapılmamış, buna karşılık, Ümraniye 3.Asliye Hukuk Mahkemesi; 17.7.2012 gün ve E:2011/770 sayılı yazı ile; Mahkemelerinin 2011/770 esas sayılı dosyasının, davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı vekilinin 30.5.2012 tarihli dilekçesi ile uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini belirtmiş olmakla; Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununun 10.ve 12. maddesi gereğince Danıştay Başkanlığı Sözcülüğüne gönderilmesi gerektiğinin anlaşıldığından bahisle,  dosyanın onaylı fotokopisini Danıştay Başsavcılığına göndermiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı; bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı imar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında park ve yol olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacının taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662, K:2010/651 sayılı kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemeden, bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan  AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.3.2013 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Yargı merciince yapılacak işlemler” başlıklı 12. maddesinde; “Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse, cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

(Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K./4.mad) Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde; yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası muhtevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilir.” Hükmüne;  “Uyuşmazlık Çıkarma İsteminde Bulunmaya Yetkili Makamca Yapılacak İşlemler” başlıklı 13. maddesinde; “(Değişik cümle: 23/07/2008-5791 S.K./5.mad) Uyuşmazlık çıkarma konusundaki dilekçe ile ekleri kendisine ulaşan yetkili makam, gerekirse dilekçedeki veya eklerindeki eksiklikleri tamamlattıktan sonra, uyuşmazlık çıkarmaya yer olmadığı sonucuna varırsa veya yapılan başvuruda 12 nci maddenin birinci fıkrasında öngörülen sürenin geçirilmiş olduğunu tespit ederse, istemin reddine karar verir. Bu karar, ilgili kişilere veya makama ve ilgili yargı merciine, hemen tebliğ olunur. Bu karara karşı hiç bir yargı merciine başvurulamaz.

        Uyuşmazlık çıkarılmasını gerekli gördüğü durumlarda yetkili makam, dilekçe ve eklerinin kendisine ulaştığı tarihten, şayet eksiklikleri tamamlatmak yoluna gitmiş ve bu erekle gönderdiği yazıları on gün geçmeden postaya vermiş ise eksikliklerin tamamlandığı tarihten başlayarak en geç on gün içinde düzenleyeceği gerekçeli düşünce yazısını, kendisine gönderilen dilekçe ve ekleri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine yollar ve ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurduğunu ilgili yargı merciine hemen bildirir.(Ek cümle: 23/07/2008-5791 S.K./5.mad) Bu takdirde ilgili yargı mercii, 18 inci maddede öngörüldüğü şekilde davanın görülmesini geri bırakır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, düşünce yazısıyla eklerini, görevsizlik itirazını reddeden yargı merciine göre ilgili bulunan Başsavcı veya Başkanunsözcüsüne tebliğ edebilir. Tebliği alan makam karşılık vermek isterse, yedi gün içinde yazılı karşılığını vermekle görevlidir.”hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 27. maddesinde ise “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” denilmiştir.

                Anılan 12. maddeye göre, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere düzenlenen dilekçenin, görevlilik kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itirazı reddeden yargı merciine verilmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, görev itirazının reddine ilişkin kararın, davalı vekilinin de katıldığı 29.6.2012 tarihli 1.celsede verildiği; davalı idarece, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle, bu tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçenin itirazı reddeden yargı merciine verilmediği; ilk oturumdan önce verilen 30.5.2012 tarihli dilekçe ile yetinilmesine rağmen Danıştay Başsavcılığınca, istemin reddedilmediği anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 12. ve 13. maddelerine aykırı olan istemin ve bu istem nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca yapılan başvurunun, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 12 ve 13. maddelerinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 11.3.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.