T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 551

            KARAR NO  : 2020 / 583

            KARAR TR   : 26.10.2020

ÖZET : Davacının,  İş mahkemesince verilen karar kapsamında Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.nden  işçilik alacakları  olduğu, bu alacağın bir kısmının reddedildiğinden bahisle; İflas idaresinin 1030 alacak kayıt numarası ile “35.536,87-TL”nin reddine dair kararının iptali ile alacaklarının kayıt kabulüne/ İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün 2017/14 İflas sayılı dosyasındaki alacağın 50.733,79- TL olarak kabulü ile 1. Sırada imtiyazlı alacak olarak sıra cetveline işlenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : A. İ. (K.)

Vekilleri        : Av.T. T., Av.G.A.

Davalı           : Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.İflas İdaresi/ İflas İdare Memurları

  l.M. N. A.,   2.S.K.,   3.M. T.

Vekilleri        : Av. V.A.A., Av.A. B.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili tarafından işçilik alacaklarının tahsili için açılan davada, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin, 2013/833 E. sayılı dosyası ile 10.03.2015 tarih ve 2015/128 K. sayılı kararı ile;  25.260,53-TL net kıdem tazminatının,  551,40-TL net yıllık izin ücreti alacağının, 367,60-TL net ücret alacağının, 122,53-TL net ikramiye alacağının faiziyle birlikte, yargılama ve vekalet ücreti dahil müvekkiline ödenmesine hükmedildiğini; ihbar tazminatı istemlerinin ise reddedildiğini; ancak anılan kararın gerek müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. gerekse de ihbar tazminatı yönünden temyiz edildiğini; bu esnada da İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün E:2016/8087 sayılı dosyasından ilamlı icra takibi başlatıldığını; İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi tarafından 06.11.2017 tarihinde Asya Katılım Bankası A.Ş.’nin iflasına karar verildiğini; müvekkilinin işçilik alacaklarının tahsili için 02.01.2018 tarihinde iflas masasına alacak kayıt başvurusunda bulunularak 76.778,14-TL alacağın kaydedilmesinin istenildiğini; temyiz talepleriyle ilgili kararın, 18.04.2018 tarih tarihinde Yargıtay tarafından verilmişse de, Yargıtay kararının tebliğ süreci devam ederken, 08.06.2018 tarihinde sıra cetveli ilanına dair 28.05.2018 tarihli müdürlük kararı ve alacak kayıt taleplerine dair bila tarihli iflas idaresi kararında; her ne kadar; “... dava neticesinde verilecek kesinleşmiş mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmesi halinde karar doğrultusunda işlem yapılmak üzere alacağın tamamı olan 76.778,14-TL’nin NİZALI olarak sıra cetveline işlenmesine" karar verildiğini; sıra cetveli incelendiğinde ise; 41.241,27-TL’lik alacak istemlerinin “ kabul” şeklinde sıra cetveline işlendiği, “35.536,87-TL” alacak taleplerinin ise reddedildiğini; İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün sıra cetveli ilanında müvekkili şirketin alacağının sıra cetvelinde hangi sıraya alındığının açıkça belirtilmediğini; söz konusu ilanın tebliğine müteakip ilgili iflas müdürlüğü nezdinde yapmış oldukları araştırmada, işçilik alacaklarının 1. sırada imtiyazlı alacak şekilde sıra cetveline kaydedilmesi yerine, 4. sırada imtiyazsız alacak olarak kaydedildiğini; bu esnada Yargıtay’ın yerel Mahkemenin kararını onadığını ve her ne kadar, İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 2016/ 8087 E sayılı dosyasından yaptırılan kapak hesabındaki tutar 51.300,00-TL’yse de, Yargıtay ilamı doğrultusunda (TMSF’den harç alınamayacağından dolayı) bu rakamdan 566,65 -TL’nin düşülmesi gerekeceğini; bu bağlamda, kesinleşmiş alacaklarının 50.733,79- TL olarak kabulü ile 1. sırada imtiyazlı alacak olarak sıra cetveline işlenmesi gerektiğini; iflas idaresinin “76.778,14-TL’nin NİZALI olarak sıra cetveline işlenmesine” karar verirken, İflas Müdürlüğünün sıra cetveline 41.241,27-TL’lik alacak istemlerini “ kabul ” ve 35.536,87-TL’lik alacak taleplerini ise “red” şeklinde işlemesinin de hatalı olduğunu ifade ederek; davalarının kabulü ile İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün 2017/14 İflas sayılı dosyasındaki alacaklarının 50.733,79-TL olarak kabulü ile 1. sırada imtiyazlı alacak olarak sıra cetveline işlenmesine karar verilmesi istemiyle   adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi: 22.10.2018 gün ve E:2018/566, K:2018/1048 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek; davacının iflas masasına başvuru tarihi olan 02/01/2018 tarihi itibariyle mevcut olduğu sabit görülen 50.733,79 TL alacağının imtiyazı alacak olarak sıra cetveline kabulüne karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine:

 İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ, 17.HUKUK DAİRESİ; 12.3.2020 gün ve E:2019/3270, K:2020/736 sayı ile, “(…) Dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve Fonun İflas talebi üzerine aynı kanun gereğince iflasına karar verilen müflis bankadan olan alacak talebinin kayıt ve kabulü ile İflas idaresinin işlem ve uygulamasının iptali istemine ilişkindir.

Taraflar arasında, müflis Asya Katılım Bankası A.Ş'nin BDDK kararı ve TMSF'nın talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimin Fona intikal ettiği, Fonun İflas talebi üzerine, aynı yasanın 142. maddesinde düzenlenen görevli ve yetkili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/41 Esas sayılı dosyasında 16/11/2017 tarihinde İflas kararı verildiği, tasfiyenin TMSF tarafından gerçekleştirildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün 2017/14 Esas sayılı İflas dosyasında yürütüldüğü, 5411 sayılı yasanın 106. ve bankanın İflas ve tasfiyesine ilişkin yönetmeliğin 20. maddesi gereğince İflas tasfiyesinin yürütülmesi için İflas İdare memuru adaylarının Fon tarafından belirlenerek İflas Müdürlüğüne bildirildiği, İflas Müdürlüğünün ise adayların isimlerini icra hukuk hakimliğine sunduğu, İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/7-6 D. İş sayılı kararı ile gösterilen adaylardan İflas İdare memurlarının seçilmesine karar verildiği, İflas İdare memurlarının masayı münferiden temsile yetkileri olduğu, davacı talebinin reddedildiği, iflas kararının henüz kesinleşmediği konularında bir uyuşmazlık yoktur.

Ancak, davanın tarafları, niteliği, gereğince öncelikle iş bu davada adli mi yoksa idari yargı yolunun mu görevli olduğudur.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 19/10/2005 tarihinde kabul edilerek, 01/11/2005 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış, 168-A bendinde, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18/06/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklerin yürürlükten kaldırıldığı, geçici 11. maddede, bu kanunun yayımı tarihinden önce, 26/12/2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan Bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacaklarının tahsil edilinceye kadar bu kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı kanunun, 14,15,15/a, 16,17,17/a, ve 18. maddeleri, ek 1,2,3,4,5 ve 5. maddeleri ile geçici 4. madde hükümlerinin uygulanmasının devam edileceğine yer verilmiştir. Yasanın yürürlük tarihi 170. maddede düzenlenmiş ve Kanunun 90 ve 91. maddelerinin bu kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde, 168. maddesinin (B),(C),(D) ve (E) fıkralarının 01/01/2006 tarihinde diğer maddelerinin yayım tarihinde yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Somut olayda uygulanması gereken yasal düzenleme taraflarca ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere, 5411 sayılı Bankacılık Kanunudur.

5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166,218,219,223,234,236,249,251 ve 254. maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere İflas idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir.

Diğer yandan, “Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” 23 Şubat 2007 tarihli, 26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı “1.” maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106/son fıkrasında, “Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar. Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon tarafından yönetmelikle düzenlenir” hükmüne yer verilmiştir. Yönetmeliğin dördüncü bölümünde, “ İflas yolu İle tasfiye “ üst başlığına yer verilerek, 13. maddede Fonun İflas talebi, 14. maddede, " İflas Dairesi, alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin kullanılması başlığı ile, 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi ile Fona verilen 2004 sayılı İİK’nun 166,218,219,223,234,236,249,251,254. maddelerinin dışında İflas Dairesinin, alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin Fon adına Tasfiye Daire Başkanlığınca yerine getirileceği, Fon kurulunun fonun alacaklılar toplantısı yetkisi kapsamında Tasfiye Daire Başkanlığının önerisi ile İflas İdare memurlarını kısmen veya tamamen görevden almaya ve bunlar yerine seçilecek adayları belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 16. maddesinde, banka tarafından İflas kararı verilmesi ve İflas kararının bildirilmesine takiben Fonun 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi gereğince 2004 sayılı Kanun hükümleri gereğince işlem yapmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla tasfiye işlemlerinin başlandığı hususunu İflas Müdürlüğüne bildireceği, bankanın İflas tasfiyesinin başladığının 2004 sayılı Kanun uyarınca İflas Müdürlüğü tarafından yapılacak ilandan ayrık olarak Tasfiye Daire Başkanlığı tarafından ulusal çapta yayın yapan en yüksek tirajlı beş gazetenin ikisinde ilan edileceği, ilanda, iflas tasfiye işlemlerinin başladığı ve tasfiyenin 5411 sayılı Kanun ve 2004 sayılı kanun hükümleri uyarınca Fon tarafından yapılacağı hususlarının da yer alacağı belirtilmiştir. 20. madde, İflas idaresinin seçimi ve alacaklılar toplantısı olup, maddede, Tasfiye Daire Başkanlığının, müflis banka tarafından Birinci Alacaklılar Toplantısı yerine geçmek üzere alınacak kararları ve seçilecek İflas İdare memurlarının tesbiti amacıyla yeterli mesleki bilgi ve tecrübeye sahip aday isimlerini Fon Kuruluna sunacağı, alınan kararların icra mahkemesine sunulmak üzere İflas Müdürlüğüne bildirileceği, icra Mahkemesinin Fonun sunduğu adaylar arasından seçeceği kişileri İflas İdare memuru olarak tayin ettikten sonra seçilen memurların göreve başlayacağı, 22. maddede İflas idaresinin alacak kayıt ve istihkak iddialarını inceleyeceği, alacak kaydı için muayyen müddet geçtikten sonra üç ay içinde karar vererek sıra cetvelini hazırlayacağı, sıra cetvelinin hazırlanması için üç aylık sürenin yetersiz kalması halinde, İflas idaresinin talebi üzerine Fon Kurulunun üç aylık ek süreler verebileceği belirtilmiştir. Sıra cetvelinin hazırlanması ise, 24. maddede düzenlenmiş, düzenlemede, İflas idaresinin incelenen alacak kayıtları üzerine verilen red kararları ile hazırlanan sıra cetvelini 2004 sayılı Kanunun 234. maddesi gereğince İflas Müdürlüğüne tevdi ederek aynı Kanunun 166. maddesi gereğince ilan edileceğine yer verilmiştir. Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen yönetmelik hükümlerine göre yerine getirilmekte olduğu, dosya kapsamı ve cevabı yazıdan anlaşılmaktadır.

Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05/06/2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb.) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun, 2. maddesinde idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF'nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07/02/2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF’nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26/02/2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1-b bendinde “Yargı yolunun caiz olması dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Hukukta yargı yolu içinde görev terimi kullanılmaktadır. Oysa görev, belirli bir davaya aynı yargı yolundaki İlk Derece Mahkemelerinin hangisinin bakacağına ilişkindir. Görev gibi yargı yolu da dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir.

Açıklanan nedenler ve özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve Kanunun 106. maddesi, çıkarılan yönetmelik hükümleri, emsal Yargıtay kararları ve Uyuşmazlık Mahkeme kararlarındaki tespitler sonucunda, mahkemece, idari yargı mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek davanın kabulü kararında isabet görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne kararın düzeltilerek yeniden hüküm tesisine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

1-Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,

2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/566 Esas, 2018/1048 Karar ve 22/10/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,

3-Davanın, idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b bendi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2.fıkrası uyarınca USULDEN REDDİNE…” Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1a. bendi uyarınca kesin olarak karar vermiştir.

 Davacı vekili bu kez,  dava dilekçesinin başlangıcında; davalı İflas İdaresinin 1030      alacak kayıt numarası ile “35.536,87-TL”nin reddine dair kararının iptali ile alacaklarının kayıt kabulü talepleri olduğunu ifade ettikten sonra; dilekçenin netice ve talep kısmında, davalı İflas İdaresinin 1030 alacak kayıt numarası ile 35.536,87-TL’nin reddine dair kararının iptaline ve müvekkilinin sıra cetveline kabulü gereken alacağının en az 50.733,79 TL tutarında ve 1. sırada imtiyazlı alacak (işçi alacağı) sabit olmasından, iflas idaresince kaydı yapılmayan 9.492,52-TL’lik alacaklarının daha sıra cetveline kaydının yapılması ve kabulü istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3.İDARE MAHKEMESİ: 10.7.2020 gün ve E:2020/912 sayı ile, “(…)2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinde; sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları hükmüne yer verilmiştir.

(…)

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca sıra cetveli oluşturulabileceği, alacak kaydederek borçlu namına tahsil olunan her türlü geliri bu sıra cetveline göre dağıtmaya yetkili olduğu tabii ise de, uyuşmazlık konusu olayda TMSF'nin 5411 sayılı Kanundan kaynaklanan herhangi bir işleminin bulunmadığı, herhangi bir sıra cetveli oluşturmadığı gibi alacak kayıt talebinin reddine ilişkin de herhangi bir işlem tesis etmediği, Müflis Asya Katılım Bankasının iflas ve tasfiye işlemlerinin İcra ve İflas Kanunu uyarınca yürütüldüğü, İflas İdaresi memurlarının yetki ve görevlerini İflas Müdürlüğü adına yürüttükleri, dolayısıyla dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan ve yukarıda açıklanan mevzuat gereği iflas dairesince sıra cetveline dair verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine itiraz olunabileceği de açıkça belirtildiğinden, davacı tarafından Müflis Asya Katılım Bankası nezdinde bulunduğu ileri sürülen alacağın masaya kayıt talebinin 35.536,87 TL'lik kısmının reddine ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca adli yargı mercilerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 15. ve 19. maddeleri uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E;2018/566 esasına kayıtlı dava dosyası da (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nin 12.03.2020 tarih ve E:2019/3270, K:2019/736 sayılı ilamı ile birlikte) temin edilerek dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Hikmet KANIK, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının,  İş mahkemesince verilen karar kapsamında Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.nden  işçilik alacakları  olduğu, bu alacağın bir kısmının reddedildiğinden bahisle; İflas idaresinin 1030         alacak kayıt numarası ile “35.536,87-TL”nin reddine dair kararının iptali ile alacaklarının kayıt kabulüne/ İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün 2017/14 İflas sayılı dosyasındaki alacağın 50.733,79- TL olarak kabulü ile 1. Sırada imtiyazlı alacak olarak sıra cetveline işlenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Olayda; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın ve TMSF Fon Kurulu'nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda TMSF'ye devredildiği;  22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı,  kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı;  Fon Kurulu'nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca Bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği;  İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada Mahkemece 16/11/2017 gün ve E: 2017/41, K:2017/942 sayı ile,  5411 sayılı Yasanın 106. maddesi uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin iflasına karar verildiği  anlaşılmıştır.

5411 sayılı Bankacılık Kanununun "Faaliyet izninin kaldırılması veya Fona devir" başlıklı 71. maddesinde, “Denetlemeler sonucunda bir bankayla ilgili olarak;

a) Bu Kanunun 70 inci maddesi kapsamında alınması istenen tedbirlerin Kurul tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükârda en geç oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya tamamen almış olmasına rağmen, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân bulunmadığı veya bu tedbirler alınmış olsa dahi malî bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi,

b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması,

c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi,

d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması,

e) Hâkim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı bu suretle zarara uğratması,

Hâllerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Fona devretmeye yetkilidir.

Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları bu Kanunda yer alan hükümlere göre, kalkınma ve yatırım bankaları ise genel hükümlere göre tasfiye edilir.

Bu madde kapsamında alınan Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Yayım tarihi ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir.” hükmü;

Aynı Kanunun “Faaliyet izninin kaldırılması” başlıklı 106. maddesinin 5. fıkrasında " Yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka hakkında iflas kararı verilmesi hâlinde Fon, iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder. Fon, bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder." hükmü;

Kanunun " Fona devredilen bankalar ile ilgili hükümler” başlıklı 107.maddesinde;  “Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankalarla ilgili yetkilerini maliyet etkinliğini sağlama ve malî sistemin güven ve istikrarını koruma ilkeleri doğrultusunda kullanır.

Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankanın faaliyetlerini Fon Kurulunca belirlenecek süre ile geçici olarak durdurmaya ve/veya devir tarihi itibarıyla düzenlenecek bilançosunu esas almak suretiyle;

a) Uygun göreceği aktiflerini, teşkilatını ve aksine talebi olmayan personeli ile devir tarihi itibarıyla mevduat bankaları bakımından mevduat toplamları en yüksek beş bankaca uygulanan faiz oranları ortalamasını, katılım bankaları bakımından katılım fonu toplamları en yüksek üç bankaca uygulanan getiri oranları ortalamasını geçmemek üzere işlemiş faiz ve getirileri ile birlikte sigortaya tâbi tasarruf mevduatı ve katılım fonlarını ve pasifte yer alan karşılık kalemlerini, kurulacak bir bankaya ya da mevcut bankalardan istekli olanlara devretmeye ve aktif ve pasifi kısmen veya tamamen devredilen bankanın faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

b) Hisselerine sahip olmak kaydıyla ve sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak koşuluyla malî yardım sağlamaya ve kendisine intikal eden hisseleri temsil eden sermayeye karşılık gelen zararları devralmaya,

c) Devralınacak zararlar sonucunda hisselerinin tamamına sahip olunamaması hâlinde, zararın ödenmiş sermaye tutarından düşülmesi suretiyle hesaplanacak sermaye esas alınmak üzere bulunacak hisse bedelinin Fon Kurulunca belirlenecek süre içinde banka hissedarlarına ödenmesi karşılığında hisselerini devralmaya,

d) Faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

Yetkilidir.

Devralınan zararlara istinaden yapılacak ödemelerin karşılığını temsil eden hisseler, üzerindeki her türlü hak ve takyidattan arî olarak Fona intikal eder.

Hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın devredilen aktiflerinin toplamının devredilen pasiflerinin toplamını karşılamaması hâlinde aradaki fark sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak kaydıyla Fon tarafından ödenir. Bu halde ve hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın faaliyet izninin kaldırılması durumunda bu Kanunun 106 ncı maddesinin ikinci ve 109 uncu maddesinin üçüncü fıkraları uygulanmaz. Bu Kanunun 106 ncı maddesine göre iflas masaları kurulması hâlinde, Fon ödediği tutar kadar iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sırasındaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder.

Fon, hisselerinin çoğunluğu veya tamamı kendisine intikal eden bankanın;

a) Gerektiğinde malî ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya devretmeye veya bankayı istekli olan başka bir bankayla birleştirmeye,

b) Fon Kurulunca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak üzere, malî bünyenin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerektiğinde;

1) Sermayesini artırmaya,

2) Zorunlu karşılık ve umumi disponibilite yükümlülüklerinden kaynaklanan cezaî faizlerini kaldırmaya,

3) İştirak, gayrimenkul ve diğer aktiflerini satın almaya veya bunları teminat olarak alıp karşılığında avans vermeye,

4) Likidite ihtiyacını gidermek üzere mevduat koymaya,

5) Alacaklarını veya zararlarını devralmaya,

6) Varlık ve yükümlülükleri ile ilgili her türlü işlemi yapmaya ve nakde tahvilini sağlamaya,

c) Sahip olduğu aktifleri iskonto uygulayarak veya sair suretlerle üçüncü kişilere satmaya ve gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya,

d) Hisselerini bu Kanunun 7 ve 8 inci maddelerindeki hükümlere istinaden Kuruldan izin alınmak kaydıyla ve Fon Kurulu tarafından belirlenecek usûl ve esaslar dahilinde üçüncü kişilere devretmeye,

Yetkilidir.

Bu madde hükümlerine göre yapılan devir işlemlerinde alacaklı ve borçluların rızası aranmaz.

71 inci madde kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankaların, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi ve satışı ile ilgili süreç devrin yapıldığı tarihten itibaren en geç dokuz aylık bir süre içerisinde tamamlanır. Fon Kurulu kararı ile bu süre üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Bu süre içinde devir, birleşme veya satışın tamamlanamamış olması hâlinde Fonun talebi üzerine Kurul bankanın faaliyet iznini kaldırır." hükmü;

Kanun'un “Sıra cetveline itiraz ve neticeleri” başlıklı 132. maddesinin 9. fıkrasında " Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca devralınan alacaklar nedeniyle Fona borçlu olanların iflası hâlinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesindeki iflas bürosu Fon temsilcisinin katılımıyla teşekkül eder. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesindeki iflas idaresinin, Fonun talep etmesi hâlinde üyelerinden en az biri, Fonun göstereceği iki kat aday arasından icra tetkik mercii tarafından seçilir. Fon, alacağının tahsili bakımından gerekli görürse iflas idaresinin en az iki üyesinin önereceği iki katı aday arasından seçilmesini talep etmeye yetkilidir. Bu durumda, icra tetkik mercii iflas idaresinin asgarî iki üyesini Fonun önereceği adaylar arasından seçer. Fon bir üye seçtirmişse icra tetkik mercii diğer bir üyeyi alacak tutarı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından, bir üyeyi de alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği adaylar arasından seçer. Fon iki üye seçtirmişse, diğer bir üye icra tetkik mercii tarafından alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından seçilir.” " hükmü;

Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 13. maddesinin 1. fıkrasında "Ödenen sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonu için, Hukuk İşleri Daire Başkanlığının görüşü de alınarak Tasfiye Dairesi Başkanlığının önerisi ile banka hakkında doğrudan doğruya iflas talebinde bulunulmasına Fon Kurulu tarafından karar verilir." hükmü yer almaktadır.

5411 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında ise "İflas kararı alınması halinde Fon, iflas masasına imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder ve bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye eder." hükmü yer almıştır.

Görüldüğü üzere, mülga 4389 sayılı Kanun'da; iflas kararı alınması halinde Fon'un bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olarak İcra İflas Kanunu'nda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye edeceği belirtilmişken, 5411 sayılı Kanun'da bu yetkinin kapsamı daraltılarak İcra ve İflas Kanununun 166., 218., 219., 223., 234., 236., 249., 251. ve 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesinin, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edebileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesinde; " İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “İflas idaresi ve iflas dairesinin vazifeleri” başlıklı 223. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/26 md.)

İflas idaresi üç kişiden oluşur. Toplanan alacaklıların yapacağı seçimde, bu sayının iki katı, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi aday gösterilir. Bu adaylardan dört adedi alacak tutarına göre ekseriyeti teşkil edenlerce, iki adedi ise alacaklılar sayısı itibariyle ekseriyeti teşkil edenlerce seçilir ve icra mahkemesine bildirilir. İcra mahkemesi, iflas idaresini teşkil edecek üç kişiden ikisini alacak ekseriyetine sahip olanların gösterdiği dört aday, birini ise alacaklı ekseriyetinin gösterdiği iki aday arasından seçer.

Tasfiye, iflas dairesince, yukarıdaki fıkraya göre teşkil edilen iflas idaresine havale olunur.

(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/54 md.) İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

İflas idaresine, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre ücret ödenir.

İflas idaresi iflas dairesinin murakabesi altındadır. Bu halde iflas dairesi aşağıdaki görevleri yerine getirir:

1. Alacaklılar toplantısının kararlarına, alacaklıların menfaatine uygun görmediği bütün tedbirlere ve idarece kabul edilen alacaklar ile istihkak iddialarının kabulüne dair olan kararlardan kanuna ve hadiseye uygun görmediklerine yedi gün içinde icra mahkemesine müracaatla itiraz etmek.

2. İflası idare edenlerin ücretleriyle masrafları da dahil olmak üzere hesap pusulalarını icra mahkemesinin tasdikine arz etmek.”hükmüne;

2004 sayılı Kanun'un “İflas idaresinin vazifesi” başlıklı 226. maddesinin 1. fıkrasında, "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.”hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "İflas idaresinin vazife ve mes'uliyeti" başlıklı 227. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/28 md.)

8 inci maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9,11,16 ve 359 uncu maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır. (Ek cümle: 28/2/2018-7101/9 md.) İflâs idaresi, iflâs masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri hâlinde iflâs tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.

(Ek ikinci fıkra: 9/11/1988-3494/46 md.; Mülga: 2/3/2005-5311/28 md.)

İcra mahkemesi, iflas idaresi üzerinde gözetim yetkisine sahip olup gerektiğinde iflas idaresini teşkil edenlerin görevine son verebilir. İcra mahkemesi, görevine son verilen veya istifa edenin yerine, önceki adaylar arasından 223 üncü maddedeki esaslar dairesinde yenisini seçer.

İflas idaresini teşkil edenler kusurlarından ileri gelen zarardan sorumludurlar. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.

İflas idaresini teşkil edenler Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılırlar."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde, "– (Değişik: 28/2/2018-7101/10 md.)

Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “Alacaklılar sıra cetveli, ilan ve ihbar” başlıklı 234. maddesinde, (Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmiyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir." hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinde, “(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.

İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar.

Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür.

Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur.”hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca anılan Bankanın iflasına karar verildiği, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi'nin 2004 sayılı Kanun gereği üç kişiden oluştuğu ve üyelerinin, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçildiği anlaşılmış olup; açılan davada, müflis Bankanın 5411 sayılı Kanun uyarınca Fon'a devredilmesi, bu Kanunun 106. maddesinin 5. fıkrasında Fon'un yetki ve görevlerine getirilen sınırlamalar, 2004 sayılı Kanunun 235. maddesinin 1. fıkrasının sıra cetveline itiraz ile ilgili davaların iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine açılacağına dair hükmü ve üyeleri, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen müflis bankanın iflas idaresinin dava konusu işleminin idare hukuku kapsamında "idari işlem" olarak nitelendirilemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin, 12.3.2020 gün ve E:2019/3270, K:2020/736 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin, 12.3.2020 gün ve E:2019/3270, K:2020/736 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

     Burhan                         Şükrü                               Birol                              Hikmet

    ÜSTÜN                      BOZER                           SONER                           KANIK

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                       Aydemir                           Nurdane                             Bilal

                          TUNÇ                             TOPUZ                        ÇALIŞKAN