T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 777

            KARAR NO  : 2018 / 814

            KARAR TR   : 24.12.2018

 

ÖZET : Fazlaya dair hakları saklı tutularak adli yargı yerinde açılan ilk davadan sonra açılan ek davanın; imar mevzuatından kaynaklandığı ve Bilirkişi Raporunda yer alan, dava konusu parsele fiilen el atılmadığı yolundaki saptama da gözetilerek, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar        : 1.M.S.

                                  2.S.S.   

                       3.M.S.

Vekili              : Av. Ali Fuat Demirkan

Davalı             : Milli Eğitim Bakanlığı

Vekilleri          : Av. Halil Atlı, Av.Kübra Gülsoy

 

O L A Y         : Davacılar vekili dilekçesinde; Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Beşevler Mahallesi, 814 ada, 1 parsel sayılı,  16.166,44 m2.lik  taşınmazın 296/37000 hissesinin müvekkillerinin murisi Cemşit Suvar’a ait olduğunu; müvekkillerinin hissedarı bulunduğu bu taşınmaza davalı idarece, Orta Öğretim Tesis Alanı şeklinde el atılması sebebi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile  açtıkları 7.800,00 TL.lik kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davasının,  Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin  2011/584 E. 2012/575 K. sayılı  ilamı ile hüküm altına alındığını; davada, fazlaya dair hakları saklı tutulmak kaydıyla toplam tazminat miktarının 142.263,00 TL olarak belirlendiğini; anılan kararın,  Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin onayından geçerek kesinleştiğini;  bu nedenle ek tazminat bedeli olan 134.463,00 TL’nin hüküm altına alınması için başvurduklarını ifade ederek; ek tazminat miktarı 134.463,00 TL’nin, ilk dava tarihi olan 28/09/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle 17.7.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.12.2013 gün ve E:2013/124, K:2013/149 sayı ile, “(…)Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/584 Esas Sayılı dosyası incelendiğinde; davacılar M.S., S.S., M.S. tarafından davalılar Bursa İI Özel idaresi, Nilüfer Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı hakkında, kamulaştırmasız el koyma tazminatı talebi ile açılan dava nedeniyle 08.10.2012 tarih 2011/584 Esas, 2012/575 Karar sayılı ilamı ile davalı Milli Eğitim Bakanlığı yönünden açılan davanın kabulü ile 7.800 TL kamulaştırmasız el koyma tazminat bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 04.04.2013 tarih 2013/1470 Esas - 2013/6373 Karar sayılı ilamı onanarak kararın kesinleştiği anlaşılmış ise de;

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 24/05/2013 tarih 6487 sayılı kanunla değişik geçici 6. maddesinin 10. fıkrasının 3. cümlesinde "uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı imar kanununda ön görülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır." amir hükmü karşısında, mahkememizdeki davanın konusu davacıların mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planı ile kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun geçici 6/10 maddesi gereğince davanın idari yargı yolunda çözümlenmesi gerektiğinden USULDEN REDDİNE(…)”karar vermiş, temyiz edilen karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 23/12/2014 tarih ve E:2104/20792, K:2014/18845 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı somut olaylardan bahisle; fiilen ve hukuken el konulan davaya konu taşınmazın bedeli olarak fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000.00 TL’sinin, kesin hüküm ve kesin delil teşkil eden ilk dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmış;  daha sonra davacı vekili talep miktarını 180.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.

Bursa 1. İdare Mahkemesi; 26.12.2016 gün ve E:2015/93, K:2016/1643 sayı ile, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesi, 11/04/2017 gün ve E:2017/1312, K:2017/1089 sayı ile,  istinaf başvurularının reddine karar vermiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi, 14.11.2017 gün ve E: 2017/4290, K:2017/8937 sayı ile, “(…)dava konusu taşınmazın imar planında "ortaöğretim tesis alanı” olarak belirlenmesi ve uzun süre herhangi bir uygulama işlemine alınmaması veya kamulaştırılmamasının hukuka uygunluğunun denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesine ilişkin uyuşmazlık idari yargının görev alanında bulunduğundan tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak davaya konu edilmesine hukuken olanak bulunmamakla birlikte, görülmekte olan davanın yukarıda tanımı yapılan idari dava türleri kapsamında bir dava olarak açılmadığı, daha önce adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış tazminat talebinin saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmına yönelik olduğu, dolayısıyla adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış olan davanın devamı niteliğinde olması nedeniyle uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği sonucuna varıldığından davanın görev yönünden reddedilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesince verilen 11/04/2017 tarihli, E:2017/1312, K:2017/1089 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesine gönderilmesine…” karar vermiş; dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesi; 16.4.2018 gün ve E:2018/624, K: 2018/727 sayı ile, Dairelerinin kararını bozan Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyarak ve ayrıca 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinden de bahisle; “adli yargı mercilerinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerlerinde açılan davalarda, idare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için ara kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması ve Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek kararın sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden İdare Mahkemesince bu sürecin işletilmesinden sonra bir karar verileceği de açıktır.

Açıklanan nedenlerle; Danıştay Altıncı Dairesinin 14/11/2017 tarih ve E:2017/4290, K:2017/8937 sayılı bozma kararına uyulmasına, Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 26/12/2016 günlü ve E:2015/93, K:2016/1643 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınıp yeniden yargılama yapılması amacıyla dosyanın 2577 sayılı kanunun 45.maddesinin 5.fıkrası uyarınca mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

BURSA 1.İDARE MAHKEMESİ:11.10.2018 gün ve E:2018/499 sayı ile, “(…) Dosyanın incelenmesinden; davacının hissedarı olduğu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında " orta öğretim tesis alanı" olarak belirlendiği, yapılan imar planının üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen herhangi bir uygulama işlemi veya kamulaştırmanın yapılmayarak taşınmaza hukuken el konulduğu gerekçesiyle Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2012 tarihli, E:2011/584, K2012/575 sayılı kararıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 7.800,00-TL tazminatın ödenmesi ile davacı adına kayıtlı taşınmazın Milli Eğitim Bakanlığı adına tesciline karar verildiği, bu kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 23/12/2014 tarihli, E:2014/20792, K:2014/18845 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, davacılar tarafından bu kez, fazlaya ilişkin olarak uğranıldığı belirtilen 134.463,00-TL maddi zararın ilk dava tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle adli yargıda dava açıldığı, bu davada Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2013 tarihli, E:2013/124,K:2013/149 sayılı davanın görev yönünden reddi yolundaki kararın, Yargıtayca onanması üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu taşınmazın imar planında "orta öğretim tesis alanı" olarak belirlenmesi ve uzun süre herhangi bir uygulama yapılmaması veya kamulaştırılmamasının hukuka uygunluğunun denetimine ve bu durumun zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesine ilişkin uyuşmazlık, idari yargının görev alanında bulunduğundan tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak davalara konu edilmesine hukuken olanak bulunmamakla birlikte, görülmekte olan davanın yukarıda tanımı yapılan idari dava türleri kapsamında bir dava olarak açılmadığı, daha önce adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış tazminat talebinin saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmına yönelik olduğu, dolayısıyla adli yargı mercii taralından karara bağlanmış olan davanın devamı niteliğindeki uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın birer örneğinin bilgi edinilmesi bakımından taraflara tebliğine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığın esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedar olduğu taşınmazın uygulama imar planında “Orta Öğretim Tesis Alanı” olarak belirlendiği, aradan uzunca bir süre geçmesine karşın kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle adli yargı yerinde; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile açılan tazminat davasının,  kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla hüküm altına alındığından dolayı ek tazminat bedelinin tahsili; idari yargı yerinde de, el konulan taşınmazın bedelinin ilk dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005-5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz…” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin bazı fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında “… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamalarında taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim Anayasanın 158. maddesi ile adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir.

Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806)

Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

İdare Mahkemesinin, Danıştay 6.Dairesinin bozma kararına uymak suretiyle yaptığı başvuru gerekçesi ile ilgili olarak da; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Kısmi Dava’’ başlıklı 109.maddesinde; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.'' hükmü yer almakta olup, bu düzenleme çerçevesinde, talep konusu niteliği itibariyle bölünebiliyor ise kısmi davanın varlığından bahsedilebilecektir.

Alacağın tamamı aynı hukuki ilişkiden doğup, şimdilik sadece bir kesimi dava ediliyorsa kısmi davadan söz etmek gerekecek olup, kısmi dava davacı lehine karara bağlandıktan sonra, alacağın geri kalan kısmı için ek dava açılması söz konusu olacaktır. Somut olayda da davacı tarafından Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/584,  K:2012/575 sayılı dosyasında görülen ilk davada aynı hukuki ilişki ve konudan doğduğu ifade edilen alacağın bir kısmı dava edilmiş, iş bu dava kabul ile neticelendikten sonra ise, Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/124, K:2013/149 sayılı dosyasında görülen ek dava açılmış olmakla;  davacı tarafından ilk etapta açılmış olan Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/584 sayılı dosyasında görülen davanın 6100 sayılı Yasa kapsamında kısmi dava mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.

Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/1124 sayılı dosyasında görülen dava, yukarıda izahı yapıldığı üzere, daha önceden fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle açılıp karara bağlanan alacak miktarının kalan kısmı bakımından bir ek dava mahiyetindedir. Her ne kadar, bu davaların konuları ve tarafları birbirleri ile aynı olsa da, bahse konu ek dava yeni bir dava olup, bu dava için yeniden dava harcı alınması, yeniden taraf teşkili sağlanarak yargılama yapılması, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yapılıp delillerin yeniden toplanması gerekmekte, dolayısıyla ek davanın ilk aşamasından itibaren, ilk açılan kısmi davadan bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tüm bu açıklamaların ışığında; davaya konu olayda, davacıların hissedar olduğu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Beşevler Mahallesi, 814 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza, imar planında “Orta Öğretim Tesis Alanı” olarak ayrılmak suretiyle, hukuken el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın; Asliye hukuk Mahkemesine sunulan 13.3.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda yer alan, dava konusu parsele fiilen el atılmadığı yolundaki saptama da gözetildiğinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir. Mahkememizin emsal nitelikteki 29/12/2014 gün ve E:2014/1006, K:2014/1077; 29.01.2018 gün ve  E: 2017 / 796, K:2018/ 27 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 1. İdare Mahkemesince yapılan 11.10.2018 gün ve E:2018/499 sayılı başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 1. İdare Mahkemesince yapılan 11.10.2018 gün ve E:2018/499 sayılı BAŞVURUNUN REDDİNE, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ