T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/668

KARAR NO  : 2023/91      

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Kamu tüzelkişiliği niteliğini haiz olmayan özel hukuk tüzel kişisi aleyhine idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek imkânı olmadığından, uyuşmazlığın D. E.D. A.Ş. ile ilgili kısmının özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

Davacı    : M. A. D

Vekili      : Av. M. B. C

Davalılar : 1-D. E.D. A.Ş.

Vekili      : Av. M. E

                   2- Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. V. N

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin Şanlıurfa ili, Birecik ilçesi, .....Köyünde yer alan .....parsel sayılı taşınmaz üzerinde 550 Kw bağlantı gücünde lisanssız güneş enerjisi santrali kurulması için yaptığı başvurunun D. E.D. A.Ş. tarafından reddine ilişkin işlemin, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 24/05/2018 tarih ve E.2017/2582, K.2018/877 sayılı kararı ile iptal edilmesine rağmen yargı kararının uygulanmadığından bahisle, uğradığı zarara karşılık şimdilik 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle TEİAŞ Genel Müdürlüğü ve D. E.D. A.Ş.'ye karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalıların vekilleri, süresi içinde verdikleri savunma dilekçelerinde;uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

3. Diyarbakır 4. İdare Mahkemesi 06/12/2021 tarih ve E.2021/1843, K.2021/806 sayı ile, benzer nitelikteki Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarını da dikkate alarak, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

4. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 10/05/2022 tarih ve E.2022/641, K.2022/1250 sayı ile, "İdari yargının görev alanında kalan bir idari işlemin iptaline bağlı olarak açılan tam yargı davası niteliğindeki davanın 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan davalardan olduğu ve bu davanın iptal davasının sonucuna göre sonradan da açılabileceği gerçeği karşısında, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı" gerekçesiyle başvurunun kabulüne ve Mahkeme kararının kaldırılmasına karar vererek, dosyayı Mahkemesine göndermiştir.

 

5. Diyarbakır4. İdare Mahkemesi 21/09/2022 tarih ve E.2022/898 sayı ile, açılan davada, davalı Dicle Elektirik Dağıtım A.Ş. tarafından görev itirazında bulunulduğunu belirterek; "Bakılmakta olan davanın, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesince verilen iptal kararının süresi içerisinde davalı idare tarafından uygulanmaması üzerine 2577 sayılı Yasanın 28.maddesi uyarınca açılmış bir tam yargı davası olduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı Yasa'nın yukarıda anılan 2. maddesinde sayılan tam yargı davası niteliğindeki uyuşmazlığın görüm ve çözümü yönünden idari yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır." gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine, uyuşmazlığı çözümlemeye Mahkemeleriningörevli olduğuna karar vermiştir.

 

6. Davalılardan D. E.D. A.Ş.'nin vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.                        

                                   

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Talebi

 

7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, "davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde bulunan D. E.D. A.Ş.nin kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel hukuk tüzel kişisi niteliğinde olması karşısında; bu şirket bakımından idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın, davalı D. E.D. A.Ş.'yle ilgili kısmının özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği" görüşüyle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

9. Danıştay Başsavcısı, "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi de dikkate alındığında, idari yargı mercii tarafından incelenerek verilmiş olan kararın uygulanmasını teminen davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine açılmış olan bu tam yargı davasının görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle, başvurununreddine karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirmiştir.

 

IV. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

10.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendi şöyledir:

 

"İdari dava türleri şunlardır:

   a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

   b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

   c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar"

 

             B. Yargı Kararları

 

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin 28/05/2020 tarih ve E.2020/47, K.2020/314 sayı ile,davacı şirket tarafından, ilgili Yönetmelik kapsamında lisanssız olarak güneş enerjisiyle elektrik üretimi yapmak amacıyla davalı kuruma yapılan başvuruların zımnen reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince işlemlerin iptaline karar verilmesine rağmen, karar gereğinin otuz günlük süre içerisinde yerine getirilmediğinden bahisle; uğranılan zarar ve mahrum kalınan gelire karşılık tazminat ödenmesi istemiyle D. E.D. A.Ş.'ne karşıaçılan davanın, adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1. maddesinin (a) bendinde; İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, (b) bendinde; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan D. E.D. A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/02/2023 tarihli toplantısında; başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan D. E.D. A.Ş. vekilinin anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde,anılan davalı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargınınDanıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, davacının lisanssız güneş enerjisi santrali kurulması için yaptığı başvurunun D. E.D. A.Ş. tarafından reddine ilişkin işlemin, İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edilmesine rağmen yargı kararının uygulanmadığından bahisle, uğradığı zarara karşılık maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

 

 

 

 

15. Ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözümü açısından davalı D. E.D. A.Ş.'nin hukuki yapısını incelemek gerekirse: Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Elektrik sektöründeki yapının yeniden düzenlenmesi amacıyla 1970 yılında çıkarılan 1312 sayılı Kanun ile kurulmuş; özelleştirme politikaları çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun 12.08.1993 tarih ve 93/4789 sayılı Kararı ile, Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adı altında iki ayrı İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yeniden yapılandırılmış ve 1994 yılında tüzel kişiliklerine kavuşmuşlardır. Daha sonra,dağıtım bölgeleri baz alınarak Kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve Yüksek Planlama Kurulu’nun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Kararı İle kabul edilen “Elektrik Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi” çerçevesinde Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02.04.2004 tarih, 2004/22 sayılı kararı ile davalı Şirketin de bağlı olduğu TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır.

 

16. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin özelleştirme kapsamı ve programına alınması neticesinde; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 31.01.2005 tarih B.02.1.ÖİB.0.10.07/00-991 sayılı yazısı ile Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerinden oluşan D. E.D. A.Ş.'nin kurulmasına karar verilmiştir. 01.03.2005 tarihinde merkezi Diyarbakır'da olmak üzere; D. E.D. A.Ş. hizmete başlamıştır.

 

17. "D. E.D. A.Ş."nin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 11/04/2011 tarih ve 2011/27 sayılı kararı uyarınca %100 oranındaki hissenin satışına ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Karavil Dağıtım Tüketim Malları İnş. ve Tic. Ltd. Şti. - Ceylan İnşaat ve Tic. A. Ş. Ortak Girişim Grubu arasında 28/06/2013 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile Şirket özelleştirilerek Dicle Enerji Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş.ye devrolmuştur. Bu itibarla davalı Şirket, kamu kurumu yani idare olma vasfını kaybederek özel bir şirket statüsüne dönüşmüştür.

 

18. Olayda, davacının, Şanlıurfa İli, Birecik İlçesi, .....Köyü, .....parsel sayılı taşınmaz üzerinde 550 Kw bağlantı gücünde lisanssız güneş enerjisi santrali kurulması yönündeki talebinin reddine ilişkin işleme karşı açılan davada, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 24/05/2018 tarih ve E.2017/2582, K.2018/877 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın kanun yolları aşamasından geçerek kesinleştiği, bu karara rağmen davacının talebinin yeniden reddedilmesi üzerine, şimdilik 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 06/09/2021 tarihinde dava açıldığı anlaşılmıştır.

 

19.Buna göre, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu tüzelkişiliği niteliğini taşımayan D. E.D. A.Ş.’nin olması karşısında, bu davalı bakımından idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek imkânsız olduğundan, uyuşmazlığın davalılardan D. E.D. A.Ş. ile ilgili kısmının özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi ve çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

20. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile davalılardan D. E.D. A.Ş.'ne yönelik olarak Diyarbakır 4. İdare Mahkemesince verilen 21/09/2022 tarih ve E.2022/898 sayılıgörevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

 

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  Diyarbakır 4. İdare Mahkemesince davalılardan D. E.D. A.Ş.'ne yönelik olarak verilen 21/09/2022 tarih ve E.2022/898 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/02/2023 tarihinde,Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU ile KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                            Havva

            TOPAL                  AĞIRMAN                SARICALAR                  AYDINLI

 

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                               Ahmet                            Mahmut                          Bilal

                                              ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

Dava, davacının lisanssız güneş enerjisi santrali kurulması için yaptığı başvurunun D. E.D. A.Ş. tarafından reddine ilişkin işlemin, İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edilmesine rağmen yargı kararının uygulanmadığından bahisle, uğradığı zarara karşılık maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı Kanun'un 2.1.a maddesinde; İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları İdarî dava türleri arasında sayılmış olup, idare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda İdarî yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Elektrik enerjisine ilişkin faaliyetleri, temel olarak “üretim”, “iletim”, “dağıtım” ve “ticaret” başlıkları altında toplamak mümkündür. Hizmetin kesintiye uğramasının alternatif maliyetleri çok yüksek olduğu için bütün bu faaliyetlerin bir koordinasyon içinde yürütülmesi şarttır. Bu amaçla, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile, 2001 yılında kamu tüzel kişiliğini haiz, İdarî ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek, enerji piyasasını düzenlemek ve denetlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuştur.

Elektrik piyasası faaliyetleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatında detaylı olarak düzenlenmiş, 4628 sayılı Kanun'un mülga 2. maddesi, elektrik piyasası faaliyetlerini: “piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri” olarak sıralamıştır. Kanun'da elektrik enerjisi “iletim” faaliyetinin ancak tekel niteliğinde ve Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından yürütülebileceği düzenlenmiştir. Diğer faaliyetlerde ise, kamu tüzel kişilerinin yanında, özel hukuk tüzel kişilerinin de hizmetlerin yürütülmesine katılabileceği öngörülmüştür. Elektrik piyasası faaliyetlerinin yürütülmesinde kamu-özel ayrımı yapılmaksızın, kural olarak, lisans alınması zorunluluğu getirilmiştir. Belirtilen yaklaşım, 30.3.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile de sürdürülmüştür.

Bu itibarla, elektrik piyasası faaliyetlerinin, arz güvenliğini ve kamu hizmeti gerekliliklerini sağlayacak bir uyum içinde yürütülmesi için düzenleme, denetleme ve kolluk faaliyetlerinde bulunma işlevlerinin kamu gücüyle yerine getirildiği bir kamu hizmeti faaliyeti olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Öte yandan, elektriğin kamu hizmeti özelliği, "dağıtım" faaliyeti açısından ele alındığında, 6446 sayılı Kanun'un "Dağıtım Faaliyeti" başlıklı 9. maddesi, dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirtilen bölgelerdeki tesislerde yenileme, ikame ve kapasite artırım yatırımlarını yapma, dağıtım sistemine bağlı ve/veya bağlanacak olan tüm sistem kullanıcılarına, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin elektrik enerjisi dağıtımı ve bağlantı hizmeti sunma yükümlüğü getirmiştir. Kanun'da ve ilgili yönetmeliklerde "dağıtım" faaliyetini yerine getirecek işletmelerin uyması gereken yükümlülükler açıkça düzenlenmiştir.

Elektrik dağıtım piyasasının en temel aktörü Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ); tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, elektrik dağıtımıyla, elektriğin tüketicilere perakende satışı ve tüketicilere perakende hizmeti verilmesiyle iştigal eden bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Doğal tekel niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyeti 4628 sayılı Kanun öncesinde TEDAŞ tarafından gerçekleştirilmekte iken, 4628 sayılı Kanun uyarınca, dağıtım sektörünün, EPDK tarafından verilen dağıtım lisanslarıyla bölgesel tekeller olarak işletilmesi öngörülmüştür. 17/03/2004 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu'nun 2004/3 sayılı kararıyla onaylanarak yürürlüğe giren "Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi" (Strateji Belgesi) ile elektrik dağıtım ve üretim alanları için özelleştirme girişimi başlatılarak özelleştirme uygulamalarına dağıtım sektöründen başlanacağı belirtilmiş; Strateji Belgesi'ndeki eylem planına uygun olarak Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararıyla TEDAŞ özelleştirme programına alınmıştır. Bu kapsamda, söz konusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ekinde yer alan dağıtım bölgelerinin şirketleştirilmesinin tamamlanarak TEDAŞ'ın hissedarı olduğu ve dağıtım ve perakende satış hizmeti yürüten 20 dağıtım şirketi oluşturulmuştur. 4628 sayılı Kanun'un 14.2. maddesinde yer verilen, "TEDAŞ'ın faaliyet alanında yer alan ve dağıtım faaliyeti için gerekli olan işletme ve varlıklar üzerinde, mülkiyeti saklı kalmak kaydı ile TEDAŞ ile belirlenen dağıtım bölgelerinde faaliyet göstermek üzere kurulan elektrik dağıtım şirketleri arasında işletme hakkı devir sözleşmesi düzenlenebilir." kuralı uyarınca, TEDAŞ ile % 100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine yönelik İdarî sözleşme niteliğine sahip "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" imzalanmış ve Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 7.11.2005 tarihli ve 2005/125 sayılı kararıyla da; sermayesinin % 100'ü TEDAŞ'a ait olan ve elektrik dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansı ile TEDAŞ'ın uhdesinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkına sahip olan veya ileride sahip olacak dağıtım şirketlerinin hisselerinin blok olarak satış yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir.

Öte yandan, 14/02/2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Ana Statüsünün 5. maddesinde, TEDAŞ’ın tüzel kişiliğe sahip faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesinde "İşletme Hakkı Devri"ne dayalı olarak uygulanan "Hisse Satış Modeli"ne göre yatırımcı, özelleştirilen dağıtım şirketinin bulunduğu bölgedeki elektrik dağıtım lisansına sahip tek şirket olmaktadır. Ancak, yatırımcının işletme hakkını devraldığı dağıtım tesisleri ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu unsurların mülkiyeti TEDAŞ'ta kalmaya devam etmektedir. Yatırımcı, dağıtım şirketinin hisselerinin sahibi olarak TEDAŞ ile imzalanmış olan işletme hakkı devir sözleşmesi çerçevesinde dağıtım varlıklarının işletme hakkını elde etmektedir. Yani, "hisse satış modeli"nde, mevcut varlıklar ile özelleştirme sonrası yatırımcı tarafından gerçekleştirilecek yatırımlar sonucu oluşacak yeni varlıkların mülkiyeti TEDAŞ'ta kalırken, yatırımcı, dağıtım tesislerinin ve bu tesislerin işletilmesinde varlığı zorunlu diğer unsurların işletme hakkını kazanmakta ve tüm yeni yatırımları gerçekleştirme yükümlülüğünü üstlenmektedir. Yatırımcı ayrıca, işletme hakkı çerçevesinde vereceği hizmeti ve üstlendiği yükümlülükleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili alt düzenlemeler uyarınca ve EPDK'nın denetimi altında gerçekleştirmektedir. Davalı dağıtım şirketinin de belirli bölgeler dâhilinde bölgesel tekel olarak elektrik enerjisinin dağıtımıyla görevli olduğu söz konusu kamusal hizmet kapsamında, lisanssız elektrik üretimine ilişkin bağlantı başvurularının 02/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik ve Yönetmelik uyarınca çıkarılan Tebliğ çerçevesinde dağıtım şirketlerine yapılacağı belirtilmiştir. Yönetmeliğin "Bağlantı ve Sistem Kullanımına İlişkin Hükümler" başlıklı bölümünde, bağlantı esasları, bağlantı başvuru süreci, bağlantı başvurularının değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması ve bağlantı ve sistem kullanımı süreci, bu süreçte dağıtım şirketinin yetki ve sorumluluğu, her aşamada hangi idari işlemlerin nasıl tesis edileceği ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Her ne kadar davalı şirketin özel hukuk tüzel kişisi ve dava konusu işlemlerin de özel hukuk işlemi olduğu ifade edilmişse de, özel faaliyetler için söz konusu olamayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan, yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı şirket ile davacı şirket arasındaki ilişkinin ticari bir ilişki olarak değerlendirilemeyeceği, bu kapsamda kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade açıklamasıyla tesis edilen dava konusu işlemlerin yargısal denetimini yapma ve bu işlemlerden doğan tazminat istemini (ve diğer istemleri) karara bağlama görevinin idari yargı merciine ait olduğu açıktır.

 

 

 

Bu itibarla, davacı tarafından yapılan söz konusu başvurunun reddine ilişkin işlemden doğan uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

 

 

                                                                                                                                   Üye

                                                                                                                          Ahmet ARSLAN