T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/292

KARAR NO  : 2021/366     

KARAR TR  : 07/06/2021

ÖZET: Yol kusuru nedeniyle meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

            

Davacı: Ö.G.

Vekili : Av. Y.E.

Davalı: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. N.Ö.E.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

                     

1.  Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki 34 ... ... plakalı aracı ile Okmeydanı Mevkiinde seyir halindeyken, yol üzerinde ikinci şeritte bulunan yağmur suyu atık rögar kapağının gevşemesi ve yerinden çıkması sonucunda müvekkiline ait olan aracın sağ ön ve alt taban muhtelif kısımlarına çarptığını, bu çarpma neticesinde araçta yüksek oranlarda maddi hasar meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkilinin burnunun, kaşının ve ayağının yaralandığını, ekiplerce tutulan kaza tespit tutanağında müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığının tespit edildiğini, davacının kaza                     sebebiyle hasar gören aracı kullanamadığından aracın faydasından yoksun kaldığını, aracın değerinin düştüğünü, ayrıca kazadan sonra aracın çekildiği otoparka 90 TL ödeme yaptığını, 100 TL çekici ücreti ödediğini ileri sürerek, bu kaza sebebiyle uğradığı 37.943,90 TL tutarındaki zararın davalı idareden tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2019 tarihli ve E.2017/470, K.2019/89 sayılı kararı ile, tüm dosya kapsamı itibarı ile, usul ve Kanun'a uygun hazırlanan bilirkişi raporuna göre meydana gelen kazada oluşan hasarın, davalının Karayolları Trafik Kanunu'nun 13. maddesine, göre yolun güvenli bir şekilde trafiğe açık olması sorumluluğunun yerine getirilmemesi sonucu meydana geldiği kanaatine varılarak raporla tespit edilen kusur ve zarara göre davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

 

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 12/09/2019 tarihli ve E.2019/3240, K.2019/3366 sayılı kararı ile, yapılan değerlendirmede; sorumluluğu İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olan yolda rögar kapağının yerinden çıkıp davacının aracına çarpması şeklinde oluştuğu belirtilen trafik kazasında hizmet kusuruna dayanıldığı, hizmet kusuru nedeniyle oluşan eylemde ise yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşıldığından, mahkemece; yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesinin yerinde görülmediği; davalı        vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile, istinaf istemine konu olan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/4 hükmü uyarınca kaldırılmasına, dosyanın inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

4. İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2019 tarihli ve E.2019/521, K.2019/570 sayılı kararı ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda, davanın yargı yolu yokluğu nedeniyle HMK 114/1 b ve 115. maddeleri gereği usulden reddine karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

5. Davacı vekili bu kez, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranılan zarara ilişkin olarak 32.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 15/05/2020 tarihli ve E.2020/697, K.2020/420 sayılı kararında; davacının adli yargıda karar kesinleştikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 9. maddesi kapsamında davayı süresi içinde açmadığı, davalı idareye başvuru üzerine reddine ilişkin işlem nedeniyle açılan iş bu davanın, adli yargıda görülen davanın devamı niteliği taşımadığı ve 2247 sayılı 19. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığından olumsuz görev uyuşmazlığı ile Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulamayacağı, bu doğrultuda yukarıda aktarılan ve2918 sayılı Kanun’un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, 2918 sayılı Kanun kapsamındaki sorumluluk çerçevesinde meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

 

7. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesinin 16/09/2020 tarihli ve E.2020/1105, K.2020/777 sayılı kararı ile, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası getirtilip bir ara kararı ile davada görevli yargı yerinin belirlenmesi maksadıyla dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, konunun sürüncemede bırakılması sonucunu doğuracak nitelikte, görevsizlik kararı verilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, usul hükümlerine uygun görülmeyen kararın kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

8. İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 09/10/2020 tarihli ve E.2020/1428 sayılı kararı ile, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanun'un 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

9. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

10. 2918 sayılı Kanun'un, "Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri" başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 

" (Değişik: 18/1/1985 - KHK 245/3 md.; Aynen kabul: 28/3/1985 - 3176/3 md.)

Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür.

a) Kuruluş

Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi göz önünde tutularak İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur.

b) Görev ve yetkiler

1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak,

2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,

3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak,

6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak,

7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak.

   (Ek fıkra: 25/6/1988 - KHK 330/2 md.)"

         

11. 2918 sayılı Kanun'un, 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

         

"İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir."

 

12. Aynı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz."

 

B. Yargı Kararları

 

13. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir:

 

   "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.'nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/06/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

15. Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

16. Dava; meydana gelen trafik kazası neticesindeki zararın, davalının kusuru nedeniyle oluştuğundan bahisle, tazmini istemiyle açılmıştır.

 

17. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

18. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; İstanbul 11. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 31/10/2019 tarihli ve E.2019/521, K.2019/570 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul 11. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2019 tarihli ve E.2019/521, K.2019/570 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

     07/06/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

           Başkan                        Üye                               Üye                              Üye             

     Celal Mümtaz                  Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         AKINCI                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye                                                                   

                    Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

KARŞI OY

 

 

İdarenin kendi kuruluş Kanunu'nda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

 

 

                                                                                                                     Üye

                                                                                                           Ahmet ARSLAN