T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 159

            KARAR NO  : 2017 / 224

            KARAR TR   : 10.4.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. S.A.Ş.

Vekili           : Av.E. T.

Davalılar      : 1-Yenişehir Belediyesi Başkanlığı

Vekilleri       : Av.F. K., Av.H. E.

 2-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekili           : Av.P.D.A.

 

O L A Y      : Davacı vekili; müvekkili şirketin, A. E.’in maliki olduğu 21 … 848 plaka sayılı aracı sigortalamış olduğunu; 30.11.2012 tarihinde, Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, Seyrantepe TOKİ Toplu Konutları 18.cadde ile 12.cadde kavşağında; sürücü V.K.’ın, sevk ve idaresindeki 21 DC 848 plakalı aracı ile 18.cadde üzerinden Seyrantepe Toplu Konutlar istikametine seyir halindeyken 12.cadde kavşağında sola manevra yaparak 12.caddeye giriş yaptığı esnada karayolu üzerinde bulunan elektrik direğine çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; bu trafik kazasında, davalıların 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince asli kusurlu olduğunu;  yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalı araçta KDV hariç 11,476,32 TL hasar tespit edildiğini; müvekkili şirket tarafından KDV dahil 12.729,25 TL hasar bedelinin 03.01.2013 tarihinde ödendiğini; bu nedenle, müvekkil şirketin Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu; müvekkil şirketin, ilgili kuruluşlardan zararın ödenmesini talep etmesine karşın, herhangi bir ödeme yapılmadığını; davalı Belediyelerin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 10/1-b-4 maddesi gereğince, Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmakla ve  13.madde gereğince de “karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla” yükümlü olduklarını; zarara neden olan kazanın; kaza tespit tutanağında da açıkça belirtildiği üzere, yolun bakım ve onarımından sorumlu davalıların yol güvenliği ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmemeleri ve herhangi bir işaret ve uyarıcı levha koymamaları nedeniyle meydana geldiğini; bu nedenle, 2918 sayılı yasa gereği davalıların zarardan sorumlu olduğunu;  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 110.maddesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararları gereğince, trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 9.546,94 TL tazminatın, ödeme tarihi olan 03.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline  karar verilmesi istemiyle, 1-Yenişehir Belediyesi Başkanlığı ile  2-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına karşı 14.11.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesi; 15/10/2015 tarih, E:2013/1468, K:2015/525 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek,  davanın kısmen kabulü ile, 5.092,24 TL'nin ödeme tarihi olan 03/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığından tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalı Yenişehir Belediye Başkanlığı'na karşı açılan davanın reddine karar vermiş;  temyiz edilmesi üzerine,  Yargıtay 17.Hukuk Dairesince, 28/04/2016 tarih ve E:2015/19013, K:2016/5210 sayı ile, Karar sayılı ilamı ile Kamu tüzel kişilerinin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olduğu, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

DİYARBAKIR 6.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29.11.2016 gün ve E:2016/826, K:2016/1277 sayı ile, davanın ayrıntılı özetine yer verdikten sonra aynen; “(…) Yargıtayın anılan bozma kararından sonra açılan duruşmada, davacı vekilince önceki kararda direnilmesi talep edilmiş, davalılar vekillerince ayrı ayrı bozma kararına uyulması savunulmuş olup, mahkememizce usul ve kanuna uygun bulunan bozma kararına uyulmuştur. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile Yargıtay bozma kararı münderecatına göre; davacı yanın davasını idari yargı yerinde tam yargı davası şeklinde ikame, etmesi gerektiği, eldeki ihtilafın hallinde mahkememizin yargı yolu bakımından görevinin bulunmadığı, uyuşmazlığın esasının incelenebilmesi için yargı yolunun caiz olması hususu HMK'nın 114/1-b bendinde sayılan dava şartlarından olup bu olumlu dava şartının yokluğu halinde verilmesi gereken karar da Kanunun devamındaki 115/2 hükmünde gösterildiğinden, yukarıdan bu yana açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında dava şartı yokluğundan usulden ret kararı vermek gerekmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE(…)”  karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı somut olay nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.092,24 TL tazminatın ödeme tarihi olan 03.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına karşı 8.2.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 2.İDARE MAHKEMESİ; 21.2.2017 gün ve E:2017/537 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde: İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan sürücü Veysi Kaşan sevk ve idaresindeki 21 … 848 plaka nolu aracın 30/11/2012 tarihinde Diyarbakır İli Yenişehir İlçesi 18.cadde üzerinden Seyrantepe Toki Toplu Konutları istikametine doğru seyir halinde iken 12.cadde kavşağına manevra yaptığı esnada karayolunda bulunan elektrik direğine Çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, trafik kazası sonucunda oluşan ve sigortalıya ödenen 12.729,25 TL zararın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, oluşan kazada davalı idarenin %40 oranında kusurlu olduğu ileri sürülerek kusur oranına isabet eden fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak şartıyla 5.092,24-TL'nin ödeme tarihi olan 03/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı idareden rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle Mahkememizin E:2017/537 sayılı esasına kayden -Diyarbakır Ö.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29/11/2016 tarih, 2016/826E. ve 2016/1277K. sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle (kesinleşen) görev yönünden reddi kararı üzerine- bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde yer alan hüküm nedeniyle öncelikle görevli yargı yerinin belirlenmesi gerekmektedir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1.maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin bu konudaki kararlarının irdelenmesi de yararlı olacaktır.

18/06/2012 gün ve 28327 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına bakıldığında, köprüde trafik kazası yaparak yaşamını yitiren şahsın yakınları tarafından, yolun ve köprünün yol bakım, onarım ve yapımının uygun olmadığı, hiçbir işaretlemenin bulunmadığı, bu eksiklerin oluşan kazaya büyük ölçüde sebebiyet verdiği, kazanın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülerek açılan tazminat davasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucu Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 04/06/2012 gün ve E.2012/107, K.2012/134 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, göreve ilişkin hükmün bu tarihten önce (14/05/2010) idari yargı yerinde açılmış olan iş bu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği"ne karar verilmiş, yine resmi bir aracın yolda bulunan rögar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğraması sonucu açılan dava sonucunda çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucu Mahkemenin, 04/06/2012 gün ve E.2012/101, K.2012/133 sayılı kararı ile " 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği"ne karar verilmiştir.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemeleri'nin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. Maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29/11/2016 tarih, 2016/826E. ve 2016/1277K. sayılı dosyası temin edildikten sonra, görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.4.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece/idarelerce giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan 21 … 848 plaka nolu aracın sürücüsünün, 30/11/2012 tarihinde Diyarbakır İli Yenişehir İlçesi 18.cadde üzerinden Seyrantepe TOKİ Toplu Konutları istikametine doğru trafikte seyir halinde iken 12.cadde kavşağına manevra yaptığı esnada karayolunda bulunan elektrik direğine çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında; yolun bakım,  onarım ve güvenliği ile ilgili herhangi bir işaret ve uyarıcı levha koymamaları nedeniyle davalı idarelerin sorumluluğunun bulunduğundan bahisle;  trafik kazası sonucunda oluşan ve sigortalıya ödenen 12.729,25 TL zararın, adli yargı yerinde 9.546,94 TL, idari yargı yerinde ise 5.092,24 TL’lık kısmının tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2016 gün ve E:2016/826, K:2016/1277 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2016 gün ve E:2016/826, K:2016/1277 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.4.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                    

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN