Ceza Bölümü 1997/12 E., 1997/11 K.

  • NÖBETÇİ ERİN NÖBET DEĞİŞTİRMEYLE GÖREVLİ ERE KARŞI İŞLEDİĞİ SUÇ
  • AMİRE HAKARET VE AMİRE FİİLEN TAARRUZ SUÇLARI
  • ASKER KİŞİ TARAFINDAN ASKER KİŞİYE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR
  • 1632 S. ASKERİ CEZA KANUNU [ Madde 85 ]
  • 1632 S. ASKERİ CEZA KANUNU [ Madde 91 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Şereflikoçhisar Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Poligon Taburu Poligon Bölük Komutanlığı erlerinden sanık M. B.'nın 18.5.1991 günü 09.00-11.00 saatleri arasında Poligon Tabur Cephaneliği nöbetçisi olarak görev yapmakta iken, bölük nöbetçi onbaşısı sıfatı ile görev yapan nöbetçileri değiştirmek için nöbet yerine gelen Tank Er H. A.'ün, sanığı cephanelikte nöbet yerinde otururken görmesi üzerine neden oturduğunu sorduğunda; sanık M. B.'nın "Sana ne lan, senin ecdadını s.k. ederim" diyerek küfür etmek suretiyle "amire hakaret" suçunu işlediği, ayrıca; mağdurun çökerek sakınması sonucunda sanığın isabet ettiremediği tüfeğinin dipçiğini mağdurun kafasına doğru sallayarak "amire fiilen taarruza teşebbüs" suçunu da işlediği iddia edilerek 1632 sayılı Askeri Ceza Yasası'nın 85/1, 91/1 ve TCK.'nun 71. maddeleri uyarınca cezalandırılması için (Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı Disiplin Mahkemesi'nin 15.7.1991 gün ve 1991/1500-120 sayılı görevsizlik kararı ile soruşturma dosyasının gönderilmesi üzerine) Ankara Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 25.12.1991 gün ve 1991/1351-771 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılmıştır.

    ANKARA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 4.6.1992 gün ve 1992/226-244 sayıyla; mağdurun "ne oturuyorsun lan" şeklinde konuşması üzerine, sanığın amire hakaret ve fiilen taarruz suçlarını hafif haksız tahrik altında işlediğini sabit görerek cezalandırılmasına ve cezalarının toplanmasına karar vermiştir.

    ASKERİ YARGITAY 5. DAİRESİ: 2.12.1992 gün ve 1992/596-595 sayılı ilamı ile; "sanığın olay günü istirahatli olup olmadığı, nöbetçi onbaşı olduğu ileri sürülen er H. A.'de olay sırasında nöbetçi onbaşı olduğunu belli eder alamet ve techizatın bulunup bulunmadığı, olay yerinde sanık erden cephanelik nöbetini devralacak erin de olup olmadığı hususlarının araştırılması için oy birliği ile, ayrıca her iki eylemin memura karşı işlenmiş suçlar sayılıp sayılmayacağının da tartışılması gereğine oyçokluğuyla değinilerek, yerel mahkeme kararının eksik araştırma ve soruşturma nedeniyle bozulmasına karar vermiştir.

    ANKARA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ; 21.9.1995 gün ve 1995/59-359 sayıyla; bozma ilamına uyarak, gereklerini yerine getirdikten sonra; yine hafif haksız tahrik altında atılı suçları işlediği sabit görülen sanığın ilaveten TCK'nun 59. maddesi de uygulanarak cezalandırılmasına karar vermiştir.

    ASKERİ YARGITAY 5. DAİRESİ: 10.1.1996 gün ve 1996/9-8 sayılı ilamı ile; "nöbetçi olan sanık eri oturmuş ve tüfeğini dayamış olarak gören mağdur nöbetçi onbaşısının, sanık nöbetçi eri (lan diyerek) hakaret etmeden, askeri kurallar içerisinde uyarması mümkünken, yerel mahkemece hafif haksız tahrik olarak kabul edilen bir şekilde söz sarfederek, nöbetçi er ile olan hizmet ilişkisinin kesildiği ve sonuçta amirlik sıfatının kalktığı anlaşıldığından, işlenen her iki suçun, iki er arasında hakaret ve müessir fiil (TCK'nun 456/4, 482. maddeleri) vasfına dönüştüğü, bu suçların askeri bir suç olmadığı, sanık ile mağdurun her ikisinin de terhisli olması nedeniyle askeri mahkemenin de görevinin sona erdiği düşünülerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi mahkumiyet kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle ve oyçokluğuyla yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

    ANKARA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI MAHKEMESİ: 5.9.1996 gün ve 1996/333-279 sayılı; sanığın gerek amire hakaret ve gerekse amire fiilen taarruz eylemlerini gerçekleştirdiğinin subut bulunmasına rağmen, 353 sayılı Yasa'nın 220. maddesindeki "Askeri Yargıtay'ın görev ve yetki hususundaki kararlarına karşı, askeri mahkemelerin direnme hakları yoktur." amir hükmü nedeniyle ve aynı yasa'nın 9-17 ve 179/1. maddeleri uyarınca, sanığa atılı eylemlerin Türk Ceza Yasasının 456/4, 482. ve 71. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturduğundan; sanığın terhis edilmiş olması da gözönünde tutularak kendisinin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Şereflikoçhisar Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    ŞEREFLİKOÇHİSAR SULH CEZA MAHKEMESİ: 17.1.1997 gün ve 1997/8-1 sayıyla; mağdur nöbetçi onbaşısının sanığın amiri durumunda bulunması, eylemin askeri mahalde, askerlik hizmet ve görevinin yerine getirilmesi sırasında işlenmesi ve askeri bir suçtan yargılanan asker kişinin terhis edilmesinin yargı yerinin değişmesine neden olmayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar da temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    Böylece; askeri ve adli yargı yerleri arasında, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtildiği biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, dava dosyası Şereflikoçhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.2.1997 gün ve 1997/1157 M. sayılı yazıları ile Uyuşmazlık Mahmesi Başkanlığına gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü Selçuk Tüzün'ün Başkanlığında; İrfan Kılınç, Teoman Üneri, Seydi Yetkin, Fahrettin Demirağ, Dr. Ferhat Ferhanoğlu ve A. Necmi Özler'in katılmaları ile yaptığı 14.3.1997 günlü toplantıda Raportör Hakim Ayten Anıl'ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı Erdoğan Güneş ile Askeri Yargıtay Başsavcısı yerine katılan Hakim Gürcan Gürdal'ın davanın çözümünün Askeri yargı yerinin görevine girdiği yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusunda, sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası'nın "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığını taşıyan 9. maddesinde; "Askeri Mahkemelerin görevleri, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmak" olarak öngörülmüştür.

    Askeri suç ise, öğretide ve uygulamada;

    a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Yasası'nda yazılı olan; diğer bir anlatımla Askeri Ceza Yasası dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

    b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Yasası'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

    c) Türk Ceza Yasası'na atıf suretiyle, askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

    353 Sayılı Yasa'nın 13.10.1996 gün ve 4191 sayılı Yasa ile değişik 17. maddesinde "Askeri Mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer" düzenlemesi yer almaktadır.

    Sanık ile mağdur arasındaki hizmet ilişkisinin kesildiği ve sanığa atılı suçların askeri suç sayılmayacağı kabul edilse bile; failin suç tarihinde asker kişi sıfatını haiz olması, eylemlerin askeri mahalde ve asker kişiye karşı ika edilmeleri nedeniyle, yukarıda değinilen 17 nci madde hükmü karşısında, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmiş olmasına dayanılarak askeri mahkemelerin görevsizliğine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.

    Açıklanan nedenlerle; açılan kamu davasının askeri yargı yerinde görülmesi ve Ankara Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 5.9.1996 gün ve 1996/333-279 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın Askeri yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Ankara Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 5.9.1996 günlü, 1996/333-279 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına 14.3.1997 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.