T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/643 KARAR NO : 2019/705 KARAR TR : 21/10/2019 |
ÖZET: Davacının paydaşı olduğu ve üzerinde ev, müştemilat ve muhdesatının bulunduğu taşınmazın imar planında "Eğitim Tesisi Alanı" olarak ayrıldığı ve taşınmaz üzerindeki yapı, müştemilat ve ağaçlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle ve tazminat istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : A.Y.
Vekili : Av. A. K.
Davalı : Altındağ Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. İ. G.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Ankara ili Altındağ ilçesi Doğantepe Mahallesi 3478 ada 2 parsel sayılı taşınmazda hissedar olup, 315 m2 yere sahip iken imar uygulaması ile payının 24499 ada 2 ve 24492 ada 5 parsellere dağıtım yapıldığını, 24499 ada 2 parseldeki payının 172,66 m2 olup imar planında konut alanında, 24492 ada 5 parselin ise imar planında yeşil alanda, 23822 ada 3 parselin de kreş alanında kaldığını, Davacı müvekkilinin hisselerinin büyük kısmının zaten DOP (düzenleme ortaklık payı) olarak kesilmişken kalan paylarının bir kısmının da imar planında kamu alanı olarak ayrılan parsellere verilerek mağdur edildiğini, Bunun yanında malik olduğu kök parsel olan 3478 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kullandığı kısım üzerinde kalan yıllar önce yaptığı ve halen kullandığı konut, müştemilat ve ağaçların 24500 ada 1 parsel içerisinde kaldığını, bu parselin de imar planında Eğitim Tesisi Alanı olarak ayrıldığını ileri sürerek, tazminat istemiyle ile 08/01/2019 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde; uyuşmazlığın çözüm ve görümünde idari yargının görevli olduğu görüşüyle davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.06.2019 tarihli duruşmada verdiği E:2019/11 sayılı ara kararı ile “… yargı yoluna yönelik görev itirazının reddi ile tahkikata geçilmesine” karar vermiştir.
Davalı vekili tarafından,süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI; "...Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir. Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; 3478 ada, 2 parsel sayılı, davacının paydaşı olduğu ve üzerinde ev, müştemilat ve muhdesatının bulunduğu taşınmazın imar planında "Eğitim Tesisi Alanı" olarak ayrıldığı, bölgede yapılan parselasyon işlemi sonucunda taşınmazın 24500 ada, 1 parsel numarasını aldığı, davacıya ise payına karşılık bulunduğu yerden tahsis yapılmayarak en son 23822 ada, 3 parsel, 24492 ada, 5 parsel ve 24499 ada, 2 parsel sayılı taşınmazlardan pay verildiği, davacı tarafından eğitim tesisleri alanında kalan ve mesken olarak kullandığı evi ve diğer muhdesatlara kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle bedellerinin ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, yapılarda iskan edildiği, davalı idare tarafından fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda imar planı ve parselasyon işlemleri sonucunda eğitim tesisleri alanında kalan davacıya ait yapıların bedelinin tazminat olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin, dolayısıyla imar uygulamaları sonucunda uğranıldığı belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir” şeklindeki gerekçe ile 2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21/10/2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı Altındağ Belediyesi vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde Davalı vekilince başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının paydaşı olduğu ve üzerinde ev, müştemilat ve muhdesatının bulunduğu taşınmazın imar planında "Eğitim Tesisi Alanı" olarak ayrıldığı ve taşınmaz üzerindeki yapı, müştemilat ve ağaçlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle ve tazminat istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.
Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.
Olayımızda davalı Belediyenin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi ve 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklaması ile tesis ettiği, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda olduğu program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.
Dava dilekçesi ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere uyuşmazlık temel olarak imar planı uygulamaları çerçevesinde eğitim alanında kalan ve evvelce davacının da hissedarı olduğu taşınmaz üzerindeki yapı ve muhtesat bedelinin tazminine ilişkin olup, işlem davalı idarenin kamu gücüne dayanarak, resen ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğindedir.
Bu durumda imar planı ve parselasyon işlemleri sonucunda eğitim tesisleri alanında kalan davacıya ait yapıların bedelinin tazminat olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin, imar uygulamaları sonucunda uğranıldığı belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinde şüphe yoktur.
Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25.06.2019 tarih ve E:2019/11 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, , Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25.06.2019 tarih ve E:2019/11 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA 21/10/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN