T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/53

KARAR NO  : 2022/105      

KARAR TR  : 28/02/2022

 

ÖZET: İmar planında kısmen trafo alanında yer alan taşınmaza, kamulaştırmasız el atıldığından bahisle açılan davada, davalı konumunda kamu kuruluşu niteliği taşımayan Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin olması karşısında, uyuşmazlığın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacılar   : 1- E.... İ 2- N.... İ

Vekilleri     : Av. İ.K

Davalı        : B... E...D....A.Ş

Vekili          : Av. M..Y.Ç

Davalı        : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av. C.E.A

Davalı        : Milli Eğitim Bakanlığı

Vekili          : Av. F.N.U

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacılar vekili, İstanbul İli, Eyüp İlçesi, ... Mahallesi, .... Mevkii, ... Pafta, .. Ada, ... Parsel sayılı taşınmazın imar planında kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen trafo ve kısmen raylı toplu taşıma istasyonu alanı olduğu, söz konusu taşınmaza kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atıldığı iddiasıyla 100.000 TL bedelin, yasal faizi ile birlikte davalılardan tazmini istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

2. Davalı B...E... D... A.Ş vekili süresi içinde verdiği savunma dilekçesinde; müvekkilinin özel hukuk tüzel kişisi olması sebebiyle davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği görüşüyle davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

3. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, E.2021/677 sayılı dosyada, 29/09/2021 tarihinde verdiği görevlilik kararı ile talebi reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir;

“…Belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklaması ile tesis ettiği, genel ve düzenleyici imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda olduğu program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de idari eylem niteliği taşımaktadır.

Dava dilekçesi ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere uyuşmazlık temel olarak imar planı uygulamaları çerçevesinde kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen trafo ve kısmen de raylı toplu taşıma istasyonu alanında kalan ve davacıların hissedarı olduğu taşınmaza hukuki olarak el atılması sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkin olup, işlem davalı idarenin kamu gücüne dayanarak, re'sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğindedir.

Bu durumda imar planı ve parselasyon işlemleri sonucunda okul alanı, trafo ve raylı toplu ulaşım alanında kalan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminat olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin, imar uygulamaları sonucunda uğranıldığı belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinde şüphe yoktur.”

4. Davalı vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.                                 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Talebi

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, "davalı mevkiinde bulunan BEDAŞ’ın kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel hukuk tüzel kişisi niteliğinde olması karşısında, bu şirket bakımından idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın BEDAŞ bakımından özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği" görüşüyle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı 30/12/2021 tarih ve 2021/137690 sayılı görüş yazısı ile Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin talebin ilgili kısmı şu şekildedir:

“(…) Bilindiği gibi, Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Elektrik sektöründeki yapının yeniden düzenlenmesi amacıyla 1970 yılında çıkarılan 1312 sayılı Kanun ile kurulmuş; özelleştirme politikaları çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun 12.08.1993 tarihli ve 93/4789 sayılı kararı ile, Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adı altında iki ayrı İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yeniden yapılandırılmış ve 1994 yılında tüzel kişiliklerine kavuşmuşlardır. Daha sonra, dağıtım bölgeleri baz alınarak Kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve Yüksek Planlama Kurulunun 17.03.2004 tarihli ve 2004/3 sayılı kararı ile kabul edilen “Elektrik Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi'’’' çerçevesinde Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararı ile davalı Şirketin de bağlı olduğu TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır. 31.08.2013 tarihi itibariyle şirketlerle TEDAŞ arasındaki hisse devri sözleşmeleri tamamlanmıştır.

Diğer taraftan, Yüksek Planlama Kurulunun 25.11.1993 tarihli ve 93/T-103 sayılı kararı ile TEDAŞ'a bağlı ortaklık olarak 7 Genel Müdürlük kurulmuştur. Bu bağlı Ortaklık Genel Müdürlüklerinden biri olan BEDAŞ, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07.03.2013 tarihli ve 2013/20 sayılı kararı uyarınca % 100 oranındaki hissenin satışına ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Cengiz-Kolin-Limak Ortak Girişim Grubunun şirketi olan BEDA Enerji Dağıtım ve Perakende Hizmetleri A.Ş. arasında 28.05.2013 tarihinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile özelleştirilmiş olup Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. adı altında faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu itibarla davalı Şirket, kamu kurumu yani idare olma vasfını kaybederek özel bir şirket statüsüne dönüşmüştür.

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 35. maddesinde, "Teşebbüs müessese ve bağlı ortaklıklar, işletmelerinde üretilen mal ve hizmet fiyatlarını tespitte serbesttirler." denilmiş; 01.07.2004 tarihli ve 6083 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan Ana Sözleşme’nin 3. maddesinin 1. bendinde Şirketin amacının, "... elektrik enerjisinin dağıtımı, perakende satışı ve perakende satış hizmeti faaliyetlerini 'kârlılık ve verimlilik’ ilkesi çerçevesinde, ticari, ekonomik ve sosyal gerekçelere uygun biçimde yürütmek ...." olduğu belirtilmiştir.”

III. İLGİLİ HUKUK

6.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde şu düzenlemeye yer verilmiştir:

"İdari dava türleri şunlardır:

   a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

   b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

   c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar"

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

7. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 28/02/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27.maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

8. Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargınınDanıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

9. Dava, davacılara ait taşınmazın imar planında kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen trafo ve kısmen raylı toplu taşıma istasyonu alanı olarak belirlenmek suretiyle, söz konusu taşınmaza kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açılmıştır.

10. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı doğrultusunda Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'deki %100 oranındaki hissesinin, 28/05/2013 tarihinde BEDA Enerji Dağıtım ve Perakende Hizmetleri A.Ş’ye devredildiği böylece davalı Şirketin devir tarihi itibariyle kamu kurumu yani idare olma vasfını kaybederek, özel şirket statüsüne dönüştüğü anlaşılmıştır Bu itibarla davalı şirketin özel hukuk tüzel kişisi sıfatında bir tereddüt yoktur.

11. Buna göre, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde bulunan özel hukuk tüzel kişisi Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’ne karşı, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava açılması olanaksız olduğundan; bu davalı yönünden uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

12. Yukarıda belirtilen hususlar nazara alındığında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 29/09/2021 tarihli ve E.2021/677 sayılı görevlilik kararının davalı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. ile ilgili kısmının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 29/09/2021 tarihli ve E.2021/677 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ davalı BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. İLE İLGİLİ KISMININ KALDIRILMASINA,

28/02/2022 tarihinde, Aydemir TUNÇ ve Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Muammer

TOPAL

Üye

Birol

SONER

Üye

Nilgün

TAŞ

Üye

Doğan

AĞIRMAN

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, davacılara ait taşınmazın imar planında kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen trafo ve kısmen raylı toplu taşıma istasyonu olarak belirlenmek suretiyle söz konusu taşınmaza hukuken el atıldığından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanununun 7. ve 8. maddeleri ile yerleşim yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla belirli nüfus kriterini aşan belediyelere imar planlarını hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirildiği, anılan Kanunun 10. maddesinde de, "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmiştir.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrasında, "Elektrik piyasasında dağıtım faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini işlemleri ile ilgili olarak;

Dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemler, 2942 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre TEDAŞ tarafından yürütülür. Taşınmaz temini talepleri TEDAŞ tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi halinde TEDAŞ tarafından karar alınır. Bu kapsamda alınan kararlar, kamu yararı kararı yerine de geçer ve herhangi bir makamın onayına tabi değildir.

Temin edilen taşınmazların mülkiyeti ve/veya üzerindeki sınırlı ayni haklar TEDAŞ adına tescil edilir. Bu taşınmaz ve hakların kullanımı, lisans süresi ve dağıtım faaliyeti ile sınırlı olmak üzere, ilgili lisans sahibi özel hukuk tüzel kişisine aittir." hükmü yer almaktadır.

Elektrik enerjisine ilişkin faaliyetleri, temel olarak "üretim", "iletim", "dağıtım" ve "ticaret" başlıkları altında toplamak mümkündür. Hizmetin kesintiye uğramasının alternatif maliyetleri çok yüksek olduğu için bütün bu faaliyetlerin bir koordinasyonu içinde yürütülmesi şarttır. Bu amaçla, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile, 2001 yılında kamu tüzel kişiliğini haiz, İdarî ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek, enerji piyasasını düzenlemek ve denetlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuştur.

Elektrik piyasası faaliyetleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatında detaylı olarak düzenlenmiş, 4628 sayılı Kanun'un mülga 2. Maddesi, elektrik piyasası faaliyetlerini: "piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri" olarak sıralanmıştır. Kanun'da elektrik enerjisi "iletim" faaliyetinin ancak tekel niteliğinde ve Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından yürütülebileceği düzenlenmiştir. Diğer faaliyetlerde ise, kamu tüzel kişilerinin yanında, özel hukuk tüzel kişilerinin de hizmetlerin yürütülmesine katılabileceği öngörülmüştür. Elektrik piyasası faaliyetlerinin yürütülmesinde kamu-özel ayrımı yapılmaksızın, kural olarak, lisans alınması zorunluluğu getirilmiştir. Belirtilen yaklaşım, 30.3.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile de sürdürülmüştür.

 

Bu itibarla, elektrik piyasası faaliyetlerinin, arz güvenliğini ve kamu hizmeti gerekliliklerini sağlayacak bir uyum içinde yürütülmesi için düzenleme, denetleme ve kolluk faaliyetlerinde bulunma işlevlerinin kamu gücüyle yerine getirildiği bir kamu hizmeti faaliyeti olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Öte yandan, elektriğin kamu hizmeti özelliği, "dağıtım" faaliyeti açısından ele alındığında, 6446 sayılı Kanun'un "Dağıtım Faaliyeti" başlıklı 9. maddesi, dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirtilen bölgelerdeki tesislerde yenileme, ikame ve kapasite artırım yatırımlarını yapma, dağıtım sistemine bağlı ve/veya bağlanacak olan tüm sistem kullanıcılarına, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin elektrik enerjisi dağıtımı ve bağlantı hizmeti sunma yükümlülüğü getirmiştir. Kanun'da ve ilgili yönetmeliklerde "dağıtım" faaliyetini yerine getirecek işletmelerin uyması gereken yükümlülükler açıkça düzenlenmiştir.

Elektrik dağıtım piyasasının en temel aktörü Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ); tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, elektrik dağıtımıyla, elektriğin tüketicilere perakende satışı tüketicilere perakende hizmeti verilmesiyle iştigal eden bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Yürüttüğü hizmetin kamu hizmeti olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Uyuşmazlıkta temel olarak imar planı uygulamaları çerçevesinde kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen trafo ve kısmen de raylı toplu taşıma istasyonu alanında kalan ve davacıların hissedarı olduğu taşınmaza hukuki olarak el atılması sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkin olup, işlem davalı idarenin kamu gücüne dayanarak, re'sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğindedir.

Bu durumda imar planı ve parselasyon işlemleri sonucunda okul alanı, trafo ve raylı toplu ulaşım alanında kalan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminat olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkin, imar uygulamaları sonucunda uğranıldığı belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2. Maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinde şüphe yoktur.

Diğer taraftan, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde bulunan özel hukuk tüzel kişisine karşı dava açılmasının olanaksız olduğu belirtilmiş ise de; idari yargıda açılan davada davalı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının husumet mevkiinde yer aldığı da görülmektedir.

Davanın, bir özel hukuk tüzel kişisi olan davalı Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin husumetiyle görülüp görülemeyeceği hususunun değerlendirilmesi yönünden;

Yukarıda yer verilen hükümler birlikte incelendiğinde; dava konusu edilen işlemin, bu işlemi tesis eden idarenin ve bunlara bağlı olarak husumet yöneltilen tarafın açık ve kesin bir şekilde dava dilekçesinde belirtileceği, yargı yerince yapılan inceleme sonucunda ise, davanın konusu esas alınmak suretiyle, davalı tarafın hatalı gösterilmiş olması halinde husumetin düzeltilmesine re'sen karar verileceği ve varsa dava konusu işlemin tesisinde ilgisi olmayan tarafın husumet mevkiinden çıkartılarak davanın doğru hasım belirlenerek görülmesine karar verileceği tabii olup, davaya konu uyuşmazlığın incelenmesi ve sonuçlandırılmasının ancak husumetin doğru olarak tespit edilmesine bağlı olması nedeniyle husumete yönelik eksiklik ya da yanlışlık içeren bir kararın bu yönden usul hükümlerine aykırılık taşıyacağı açıktır.

İdari işlemlerin iptali istemiyle açılan iptal davalarının, bu işlemi tesis eden idari merciler hasım gösterilmek suretiyle açılması gerektiğinden bu davalarda davalı taraf kural olarak idaredir. Anılan davaların, dava konusu edilen işlemi tesis eden idarenin husumetiyle görülmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer verilen Elektrik Piyasası Kanununun ilgili maddesinde, dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemlerin 2942 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre TEDAŞ tarafından yürütüleceği, dağıtım şirketlerinin taşınmaz temini taleplerinin TEDAŞ tarafından değerlendirileceği ve uygun görülmesi halinde TEDAŞ tarafından karara bağlanacağı öngörülmüştür.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, İstanbul İli, Eyüp İlçesi, Ramiyeri Mahallesi, Muhçir Mevkii, 50 pafta, 5 ada, 18 parsel sayılı taşınmazının bir kısmının trafo yeri olarak kullanılmak üzere kamulaştırılmasına ilişkin işleme karşı, Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin davalı olarak gösterilerek davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı şirkete ait elektrik dağıtım lisansının kapsadığı sahada kalan ve şirketçe yürütülen faaliyette kullanılmak üzere uygulama imar planında "trafo alanı" olarak ayrılan taşınmazın kamulaştırılması yetkisi TEDAŞ'a ait olup davalı şirketin yetkisi, taşınmazın kamulaştırılması için TEDAŞ'tan talepte bulunmakla sınırlıdır. Dolayısıyla; taşınmazın kamulaştırılması işleminin iptali istemiyle açılan bu davanın, mahkemece taşınmazı kamulaştırma yetkisini elinde bulunduran TEDAŞ'ın hasım mevkiine alınarak görülmesi gerektiği açıktır.

Bu itibarla, kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan ve idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak açılan tazminat davasının çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 28/02/2022

 

 

 

Üye

Aydemir TUNÇ

Üye

Ahmet ARSLAN