Hukuk Bölümü         2013/1410 E.  ,  2013/1600 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : S.E.

Davalı      : Hilvan Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Başkanlığı

O L A Y  : Davacı dava dilekçesinde özetle, davalı kurum tarafından personel alımı amacı ile gerçekleştirilen 28.09.2012 tarihli mülakata katıldığını; yapılan mülakatın; gerekli liyakatın araştırılmaması, mülakat puanlamasının sadece Hilvan Kaymakamı tarafından yapılıp diğer üyelerin oyunun alınmaması,  KPSS puanlarının dikkate alınmaması, mülakat heyetinin yeterli sayı ve üye ile toplanmaması,  mülakat heyetinde bulunan kişilerin bulunması gereken kişileri olup olmadığının denetlenmemesi, mülakatın önceden belirlenen yerde yapılmaması, Hilvan Kaymakamı tarafından heyetin etki altında bırakılması nedenleri ile hukuka aykırı olduğunu belirterek; iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle, davanın adli yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur.

Şanlıurfa İdare Mahkemesi; 18.01.2013 gün ve 2012/4113 Esas sayılı kararında özetle, Hilvan Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Başkanlığı’nın kamu gücü kullanan, kamu denetimine tabi, başkan ve görevlileri kamu görevlilerinden oluşan, özel kanunla kurulmuş ve kendisine kamu görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardan olması nedeni ile bu kuruluş tarafından yapılan mülakatın iptali istemiyle açılan davanın, idari yargının görev alanına girdiğini belirterek; davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idarenin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; 29.5.1986 tarih ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile muhtaç durumda bulunanlara yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı teşvik etmek amacıyla Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulduğunu, 3294 sayılı Kanun’un 7.Maddesi’nde  “Mülki idare amirleri vakfın tabii başkanı olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il milli eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu müdürü ve il müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe milli eğitim müdürü, Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın mütevelli heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar. İI veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar. Vakıf senetleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirilir” şeklindeki düzenleme ile Fonun amaçlarını gerçekleştirmek için Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak Vakıf şeklinde teşkilatlanacağı kuralına yer verildiğini, 3294 sayılı Yasa ile ortaya konan amaçların gerçekleştirilmesi görevinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu’na verildiğini, vakıf çalışanları ile akdedilen hizmet sözleşmesinin tarafı olan kaymakamın Yasa gereği vakıf başkanı olması nedeniyle işveren konumunda bulunduğunu, davacı ile akdedilen hizmet sözleşmesinde ücret, izin gibi haklar ile mesai saatleri ve yasaklar gibi yükümlülüklere ilişkin düzenlemelerde memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki düzenlemelerden esinlenilmiş ise de, bu düzenlemelerin taraflar arasındaki sözleşmeyi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-c maddesinde tanımlanan "kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşme” haline getirmeyeceğini, genel kadro usulüne ve 233 sayılı KHK’ye tabi bir kurum ya da kuruluş kadrosunda da çalışmayan davacının devlet memuru ya da sözleşmeli personel statüsünde de olmadığını, bunun yanında sözleşmenin 10. maddesinden 1475 sayılı İş Kanunu’nun taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanacağının anlaşıldığını, bu durum karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-c maddesi kapsamında bir idari sözleşme olmadığını, sözleşme serbestisi esasına dayalı hizmet akdinin bulunduğunu ve bundan doğan davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğunu belirtilerek; 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na personel alınması amacı ile  davalı idare tarafından gerçekleştirilen; davacının da katıldığı ancak kazanamadığı 28.09.2012 günlü mülakatın hukuka aykırı  olması nedeni ile iptaline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

29/05/1986 gün ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 1. maddesinde (Değişik madde: 16/06/1989 - 3582/1 md.), “Bu Kanunun amacı; fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir” şeklindeki düzenleme ile kanunun amacı düzenlenmiştir.

29/05/1986 gün ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 3. maddesinde, “Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur”  denilmek sureti ile Sosyal Dayanış ve Yardımlaşma Fonu’nun amacı belirtilmiştir.

1/12/2004 gün ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’un (mülga) 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, 29.5.1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun uygulanmasını sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün kurulması, teşkilâtı, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu ifade edilmiş, 2. maddesinde, bu Kanunda geçen vakfın, il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarını ifade ettiği belirtilmiş, 5. maddesinde, vakıflarda çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak” fon Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

5263 sayılı Kanun, 08/06/2011 tarih ve 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 35. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, aynı kanun hükmünde kararnamenin 11. Maddesinde yer alan “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulanmasını sağlamak için gerekli idari ve mali tedbirleri almak.” şeklindeki düzenleme ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü adı altında yeniden yapılandırıldığı tespit edilmiştir.

08.06.2011 tarih ve 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu” başlıklı 34. maddesinde; “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu, Bakanın başkanlığında Başbakanlık Müsteşarı, Müsteşar, İçişleri, Maliye ve Sağlık bakanlıklarının müsteşarları ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdüründen oluşur.” denilmek sureti ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’nun yapısı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’ne paralel şekilde yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin 3. Fıkrasının c bendinde  “İl ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak” fonun görevleri arasında sayılmıştır.

08.06.2011 tarih ve 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Teşkilatlanma Süreci” başlıklı Geçici 1. Maddesinde; “ Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Kadının Statüsü, Aile ve Sosyal Araştırmalar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlükleri, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılmıştır. Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 31/12/2011 tarihine kadar teşkilatlanmasını tamamlar. Bakanlığın teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar; Bakanlık görevlerinin, bu Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklerin ilgili birimleri ve mevcut personeli tarafından ilgili mevzuatına göre yürütülmesine devam edilir.” şeklindeki düzenleme ile Bakanlığın teşkilat yapısı tamamlanıncaya kadar  başkanlık ve genel müdürlüklerin mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülmesine devam edileceği belirtilmiştir.

Dava konusu olayda davacı, 28.09.2012 tarihinde davalı tarafından , vakfa personel alımına ilişkin olarak yapılan mülakatın iptaline  karar verilmesini istemektedir.İptali istenen mülakatın yapıldığı tarih itibari ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı teşkilatlanmasını tamamlamış olduğundan dava konusu olayda 633. Sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince davalı vakfın Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak işlem tesis ettiğinin kabulü ile olaya 633 sayılı yasa çerçevesinde çözüm getirtilmesi gerektiği sonucuna  varılmıştır.

Bu kapsamda ,29/05/1986 gün ve 3294 Sayılı Kanun’un 7. Maddesi incelendiğinde (Değişik fıkra: 01/12/2004-5263 S.K./19.mad); “Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur.

 (Değişik fıkra: 16/06/1989 - 3582/3 md.; Değişik fıkra: 01/12/2004-5263 S.K./19.mad) Mülkî idare amirleri vakfın tabii başkanı olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu müdürü ve il müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın mütevelli heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar. İl veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar.

Vakıf senetleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirilir. (Mülga fıkra: 01/12/2004-5263 S.K./19.mad)” şeklindeki  düzenleme  ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün il ve ilçedeki faaliyetlerini, her ilde vali ve her ilçede ise kaymakam başkanlığında oluşturulmuş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığıyla  yürüttüğü belirtilmiştir. Yine Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü web sitesinde “SYDV’lerin (Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları) Yapısı” başlıklı bölümde “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ile Genel Müdürlük arasında hiyerarşi olmayıp, Vakıflar Özel Hukuk Tüzel Kişiliği şeklinde örgütlenmişlerdir.” denilmek sureti ile vakıfların işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi olduğu hususuna açıklık getirtildiği görülmektedir.

02.08.2012 Gün ve 14036 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 6. maddesinin d bendinde; “vakıflarda çalıştırılacak personelin nitellikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarda belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak” 3294 sayılı yasanın 7. Maddesine paralel şekilde fonun görevleri arasında sayılmıştır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulunun 2.8.2006 tarihli ve 2006/4 sayılı kararı ile, 5263 sayılı Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin (c) bendi uyarınca hazırlanan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar yürürlüğe konulmuştur.

Tüm bu yasal mevzuat çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde; 3294 sayılı Yasa ile, bir hizmet alanı kurularak yürütülmesi görevi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu’na verildiği, daha sonra 5263 sayılı Yasa ile 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun uygulanmasını sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün kurulduğu; ancak, 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu  genel müdürlüğün,  Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü olarak yeniden düzenlendiği ve  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na başlandığı; 31.12.2011 tarihi itibari ile de Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü ve bağlı teşkilatın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet göstereceği anlaşılmıştır.

Dava konusu olayda 28.09.2012 tarihli mülakatı yapan davalı vakfın 3294 sayılı  Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümlerine dayanılarak kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfı niteliğinde olduğu ve aynı kanunun 7. Maddesi ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulunun 2.8.2006 tarihli ve 2006/4 sayılı kararı çerçevesinde 28.09.2012 tarihli mülakatı yaptığı, yapılan mülakat ve alınan sonucun vakıf mütevelli heyeti kararı niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.

3294 sayılı Kanun’a göre faaliyet gösterecek vakıfların mütevelli heyetleri (çoğunlukla) belli kamu görevlilerinden  oluşmasına rağmen, gerek 3294 sayılı Yasa’da, gerek 5263 sayılı Yasa ve gerekse 5263 sayılı Yasa’yı yürürlükten kaldıran 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de söz konusu vakıfların kamu tüzel kişiliği şeklinde kurulduğuna işaret eden özel bir düzenlemeye yer verilmeyip, söz konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması karşısında, vakıf çalışanlarının işe alınması ve bu kişiler ile akdedilen belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesinin tarafı olması bakımından kaymakamın, Yasadan kaynaklanan vakıf başkanlığı nedeniyle işveren sıfatını taşıdığı kuşkusuzdur.

Olayda,  davalı idare tarafından Vakfa personel alımı için 28.09.2012 günü mülakat yapıldığı, yapılan mülakata davacının da katıldığı; davacı tarafından, yapılan mülakatın,  gerekli liyakatın araştırılmaması, mülakat puanlamasının sadece Hilvan Kaymakamı tarafından yapılıp diğer üyelerin oyunun alınmaması,  KPSS puanlarının dikkate alınmaması,  mülakat heyetinin yeterli sayı ve üye ile toplanmaması,  mülakat heyetinde bulunan kişilerin bulunması gereken kişileri olup olmadığının denetlenmemesi, mülakatın önceden belirlenen yerde yapılmaması, Hilvan Kaymakamı tarafından heyetin etki altında bırakılması nedenleri ile hukuka aykırı olduğunun  iddia edildiği ve  bu işlemin iptalini istemi ile dava açıldığı  anlaşılmıştır.

Bu durumda; vakfa personel alımına ilişkin mülakatın, 3294 sayılı yasanın 7. Maddesi kapsamında vakıf mütevelli heyeti kararı ile yapıldığı, 3294 sayılı yasa gereğince söz konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması nedeni ile dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edildiğinin kabulü mümkün bulunmadığı sonucuna varılmakla; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nin 18.01.2013 gün ve 2012/4113 Esas sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.