Hukuk Bölümü         2013/243 E.  ,  2013/516 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

2247 Davacılar : 1-M.Ö., 2-H.Ö.

Vekilleri  : Av. T.Y.

Davalı     : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili      : Av. S.A.   (İdari Yargıda) 

O L A Y : Davacılar vekili özetle, davacıların oğlu F.Ö.'in askere gitmeden önce idrar yollarında iltihaplanma olduğu için, askerlik başvurusu esnasında askerlik şubesindeki görevlilere durumu arz ettiğini, buna rağmen kendisini gönderdikleri revirde askerliğe elverişlidir raporu düzenlenerek acemi birliğine gönderildiğini, 20.10.2009 tarihinde İzmir'deki İstihkam Okulundaki acemi birliğinde vatani görevine başladığını, İzmir'deki birliğine gittikten sonra askere gitmeden hemen önce Yüksekova Devlet Hastanesinde yaptırmış olduğu tahlillerini yetkililere gösterip İzmir Askeri Hastanesi Üroloji Servisine sevk edildiğini, buradaki tahlilleri sonrasında, ilaçlarının verilmesini müteakip, ilaçlarını kullanarak 1 ay sonra tekrar hastaneye gelmesinin istenildiğini, 1 ay dolmadan dağıtımının yapılarak usta birliği olan 20'nci Zırhlı Tugay 3'üncü Hudut Alayı 2'nci Hudut Taburu 5'inci Hudut Bölüğü Akçakale/Urfa'ya gittiğini, birliğine katılır katılmaz vizite sorumlusuna durumunu arz ederek, hastaneye gitmesi gerektiğini, ilaçlarının bittiğini, İzmir'deki Askeri Hastane'de tedavisine devam etmemesi durumunda böbreklerinin geri dönülemez şekilde zarar göreceğinin kendisine söylendiğini ifade etmiş olmasına karşın, bu beyanlarına komutanlarının itibar etmediklerini, dört aylık süre içerisinde sadece 1 kez hastaneye gönderildiğini, bu süreç zarfında yaptırılmış olan yoğun eğitim, nöbet ve mutfak faaliyetleri neticesinde de F.Ö.'in iki böbreğinin de iş göremez hale geldiğini, sonrasında ise babası olan davacı M.Ö.'ten yapılan böbrek nakli ile hayata tutunduğunu, yapılan böbrek nakli sonucunda 22.06.2011 tarihinde tebellüğ ettiği, Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından verilen, 15.02.2011 tarihinde onaylanmış, 06.01.2011 tarih ve 68 numaralı ''Askerliğe Elverişli Değildir'' sağlık raporuna istinaden de vatani görevinin sona erdiğini, sonrasında davacı M.Ö.'in, oğluna yapmış olduğu böbrek bağışı nedeniyle fiilen çalışamamasından dolayı uğradığı maddi zararlarının karşılığı olarak 100.000 TL., manevi zararlarının karşılığı olarak ise, davacı M.Ö. için 40.000 TL., F.Ö.'in annesi olan diğer davacı H.Ö. için 30.000 TL. olmak üzere toplam 170.000 TL. tazminat talebiyle davalı idareye müracaat ettiklerini, bu talebe cevap verilmeyerek taleplerinin zımnen reddedildiğini belirterek, söz konusu maddi ve manevi zararın faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 12.İdare Mahkemesi; 09.02.2012 gün, E:2011/2020, K:2012/175 sayı ile özetle, davacıların oğullarının 1602 sayılı Yasanın 20.maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği, bununla birlikte davacıların, askerlik görevini yaptığı sırada rahatsızlanan oğullarının askeri makamlarca hastaneye sevkinin yapılmadığı ve rahatsızlığının da askerlik görevi neden ve tesiriyle meydana geldiğinin iddia edilmiş olması karşısında uyuşmazlığın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez aynı istemle askeri yargı yerinde dava açmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2.Daire Başkanlığı; 03.05.2012 gün, E:2012/393, K:2012/486 sayı ile özetle, davacıların oğlu F.Ö.'in, askerlik hizmetini yaptığı birlikte görevli olan amirlerin görevlerini gereği gibi yerine getirmeyerek zamanında sağlık kuruluşlarına sevkinin yapılmadığı ve tedavide gecikmeden kaynaklanan durum nedeniyle, davacı babanın böbreğini bağışlayarak oğlunun hayata tutunmasını sağlayabildiği belirtilerek davacı babanın oğluna yapmış olduğu böbrek bağışı sonucu fiilen çalışamaması nedeniyle, davacıların maddi ve manevi tazminat talep ettiklerini, davacıların sivil kişi olduğunu, asker kişi sıfatının bulunmadığını, bu nedenle 1602 sayılı AYİM Kanununun 20'nci maddesine göre idari eylemin ''asker kişiyi ilgilendirme'' şartının gerçekleşmediğini belirterek, davanın görüm ve çözüm yerinin genel idari yargı yeri olduğundan bahisle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve M. Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, idari ve askeri yargı yerleri arasında 14.maddede öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR”ın davada idari yargının, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Hakan Ali TURGUT’un ise davada Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacılar M.Ö. ve H.Ö.'in oğlu F.Ö.'in, askerlik hizmetini yaptığı birlikte görevli olan amirlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmeyerek zamanında sağlık kuruluşlarına sevkinin yapılmaması ve böylece tedavide gecikmeden kaynaklanan sağlık problemi nedeniyle, davacı babanın böbreğini oğluna bağışlamasından dolayı fiilen çalışamaması sonucunda davacıların uğradıkları maddi ve manevi tazminat talebiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Bu yasal mevzuat çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacıların oğlu F.Ö.'in 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden oluşuna karşın, davaya konu edilen hususun asker kişi olan davacıların oğlunun askerlik hizmetini yaptığı birlikte görevli olan amirlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmeyerek zamanında sağlık kuruluşlarına sevkinin yapılmaması ve böylece tedavide gecikmeden kaynaklanan sağlık problemi nedeniyle, davacı babanın böbreğini oğluna bağışlamasından dolayı fiilen çalışamaması sonucunda davacıların uğradıkları maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin oluşu birlikte değerlendirildiğinde, tazminat talebine konu edilen davacı babanın böbreğini oğluna bağışlaması olayının asker kişi olmayan davacılara ilişkin olduğu ve onları ilgilendirip neticelerini de onların üzerinde doğurduğu anlaşılmakla, davaya konu edilen idari eylemin ''asker kişiyi ilgilendirme'' şartının gerçekleşmediği anlaşılmıştır.

Belirtilen duruma göre, olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulu gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümü İdari Yargı'nın görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 12.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 09.02.2012 gün, E:2011/2020, K:2012/175 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.