Hukuk Bölümü 2010/35 E., 2010/151 K.

"İçtihat Metni"

Davacı : H. K.

Vekili : Av. O. K.

Davalı : Maliye Hazinesi

Vekili : Av. C. A. G.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Antalya Merkez Kütükçü 9209 ada 1 nolu parseli 10.08.2001 tarihinde satın aldığını, davalı Hazine İdaresinin 05.10.2004 tarihinde bu arsanın tapu kütüğüne Orman Yasasının 2/B maddesi şerhi koyduğunu ve 14.04.2006 tarihinde de tapu iptal davası açtığını; Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2006/178, K:2006/692 sayılı ilamı ile müvekkiline ait olan parselin tapusunun iptal edilerek Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek 09.11.2007 tarihinde kesinleştiğini; müvekkilinin bu parseli satın aldığı zaman, tapu kaydında hiçbir şekilde şerh olmaması nedeni ile tamamen tapuya güven ilkesi dahilinde gerçekleştiğini, Mahkeme kararının kesinleştiği 2007 yılına kadar da taşınmazların kendilerine ait olduğu güveni ile hareket ettiğini, bu durumda müvekkilinin, tapu kayıtlarının iptal edilmesinden sonra zarara uğradıklarının kabulünün gerektiğini, bu zarardan davalı Hazinenin 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu; kusursuz sorumluluğun, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynı hakların yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayandığını; çünkü, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devletin, aykırı kayıtlardan doğan zararları da ödemeyi taahhüt ettiğini, dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemenin, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmanın da aynı kapsamda bulunduğunu, nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin benzer konularda aynı gerekçelerle hazinenin sorumlu olduğuna ve vatandaşların zararının hazine tarafından ödenmesine karar vermiş olduğunu ifade ederek, sonuçta; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, müvekkilinin sahip olduğu parselinin tapusunun iptal edilmesinden dolayı uğramış olduğu 1.000.000.00 YTL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;18.02.2009 gün ve E:2008/348, K:2009/61 sayı ile, dava dilekçesinin özetine yer verdikten sonra, Antalya 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/178 Esas ve 2006/692 Karar sayılı dosyasının tetkikinden; davacının Maliye Hazinesi, davalısının Havva Kuzan, dava konusu taşınmazın Kütükçü köyü 9209 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğu, 25.12.2006 tarihinde davanın kabulü ile davaya konu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile hazine adına tapuya tesciline karar verildiği hükmün 09.11.2007 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı; Davacının, kadastro tespiti sonucunda üçüncü kişiler adına tespit görüp kesinleşen ve tapuya kaydedilen taşınmazları tapu siciline güvenerek satın aldığını, daha sonra hazinenin açtığı dava sonunda tapuların iptal edildiğini belirterek uğradığı maddi zararın tazminini talep ettiği; davacının davasını, tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan devletin özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluğunu düzenleyen ayrık nitelikteki TMK'nun 1007. maddesine dayandırmış olduğu, bu maddeye göre Hazine'nin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmış olmasının gerektiği, oysa dava konusu zarara neden olan hatalı tespitin, kadastro çalışmaları sırasında oluştuğu, taşınmazın nitelik ve zilyetlik koşulu gerçekleşmeden üçüncü kişi adına tespit görmüş bulunduğu; Hazinenin, Devlete ait taşınmazları, kadastro tespiti çalışmalarını takip etmediği, askı ilanı sonrasında itirazlarını yapmayarak hatalı tescilin oluşmasına ve bunun sonucunda sicile güvenerek taşınmazı satın alan davacının yanılmasına neden olduğu; şu durumda, Hazine'nin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zararın, ihmali nitelikteki idari eylemden doğduğu, bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının, idari yargı yerlerinde görüleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'nin 14.9.2009 gün ve E:2009/8210, K:2009/9773 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 3. İDARE MAHKEMESİ; 04.12.2009 gün ve E: 2009/1849 sayı ile, Anayasa'nın 9. maddesinde "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." denildiği, "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138. maddesinde "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. / Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. / Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. / Yasama ve yürütme organları ve idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükümlerine yer verilmiş bulunduğu; belirtilen Anayasal düzenlemelere göre, "kuvvetler ayrılığı" ilkesi gereğince fonksiyonel bakımdan yargı organının yasama ve yürütmeden ayrı tutulmuş olduğu, bağımsız bir organ olan yargının yargılama süreci ile ilgili işlemlerinin Anayasa'nın 125. maddesinde öngörülen "idari işlemler" kapsamına girmediği ve bu nedenle yargısal işlemler dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamayacağının açık olduğu; bu anlayışın, Ülkemiz yargı sisteminin dayandığı "yargı ayrılığı" ve "adli ve idari yargı organlarının birbirlerine karşı bağımsızlığı" ilkelerinin de doğal bir sonucu olduğu; bununla birlikte, hukukumuzda, bazı hallerde yargısal işlemlere yardımcı kimi idari faaliyetlerden dolayı Devletin sorumluluğunu öngören istisnai düzenlemelerin de bulunduğu; nitekim, Medeni Kanun'un 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur./ Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. / Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. "hükümlerine yer verildiği; anılan yasal düzenlemeden, yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler nedeniyle Devletin sorumluluğunun kabul edildiği durumlarda, bu sorumluluğun denetiminin de aynı yargı düzeni içinde yapılmasının gözetildiğinin anlaşıldığı; olayda, Olayda, davacının Antalya İli, Merkez Kütükçü 9209 ada 1 parsel sayılı taşınmazı tapuya güvenerek 10.08.2001 tarihinde iyi niyetle satın aldığı, fakat sonradan söz konusu taşınmazın hazineye ait olduğu gerekçesiyle tapunun iptali üzerine tapuya güven ilkesi gereğince bakılmakta olan tazminat davasının açıldığının anlaşıldığı; bu duruma göre, Türk Medeni Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin olarak kamu görevlilerinin işlemlerinden doğduğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada, Medeni Kanun'un 1007. maddesi hükmü ve ayrıca tazminat istemine esas olan işlemin denetimi yapan mahkemenin dahil olduğu adli yargının görevli bulunduğunun kabulünün zorunlu bulunduğu; nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 10.07.2006 gün ve E: 2006/1001, K: 2006/14 sayılı kararının da aynı yönde olduğu, benzer davalarda Yargıtay'ın işin esasına girerek (Örneğin Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin E: 2002/3549, K: 2002/5807 sayılı kararında olduğu gibi) karar verdiğinin de görüldüğü; ancak, uyuşmazlıkla ilgili Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2009 gün ve E:2008/348, K:2009/61 sayılı görevsizlik kararı 14.09.2009 tarihinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E:2009/8210, K:2009/9773 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğunun doğduğu; açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU'nun katılımlarıyla yapılan 05.07.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacının 2001 yılında satın aldığı taşınmazın tapu kaydının, Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucu iptal edilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesinde, "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür" denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25.12.2006 gün ve E:2006/178, K:2006/692 sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı yasaya göre yapılan orman tahdidinde orman sınırları içerisinde bırakıldığı ve tahdit işleminin kesinleştiği, 1952 yılında 5653 sayılı yasa uyarınca yapılan maki tefrik çalışmasında ise makilik olarak ayrılan sahada bırakıldığı, bu yerin 1989 yılında 6831 sayılı yasanın 3302 sayılı yasayla değişik 2/B maddesi uyarınca yapılan uygulamada ise hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan sahada kaldığının yapılan yargılama ve toplanan delillerle anlaşılmış olduğu; dava konusu taşınmazın 1946 yılında yapılan orman tahdidinde orman sınırları içinde bırakıldığı ve orman kadastrosunun kesinleşmesiyle birlikte devletin tapulu mülkü konumuna geldiği anlaşıldığına, 1952 yılında yapılan maki tefrik işlemi bir nitelik belirleme işleminden ibaret bulunduğuna ve taşınmaz bu işlemden sonra devletin tapulu özel mülkü haline geldiğine, bu tür yerlerin ve 2/B uygulamasıyla hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan sahaların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi mümkün bulunmadığına, davalı tarafın dayandığı ve makilik yerlerin özel mülke konu olmasını sağlayıcı nitelikte bir tapu kaydı da bulunmadığına, Hazine'nin nitelikleri gereği tapulamaya tabii bulunmayan yerlerle ilgili olarak açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması söz konusu olmadığına göre, davanın kabulüne karar vermenin gerekmiş olduğu gerekçesiyle davanın KABULÜ ile; Antalya ili Merkez Kütükçü Köyü 9209 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının İPTALİ ile davacı Maliye Hazinesi adına tapu siciline KAYIT ve TESCİLİNE karar verildiği, bu kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2/10/2007 gün ve E:2007/10422, K:2007/11665 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmesi üzerine, davacı tarafından; uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Buna göre, uyuşmazlığın, taşınmazın tapu kaydının hatalı tescili nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklandığı ve açılan davanın bununla ilişkilendirildiği gözetildiğinde, davanın görüm ve çözümünün, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18.02.2009 gün ve E:2008/348, K:2009/61 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.07.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.