T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

      ESAS   NO : 2020/80

      KARAR NO : 2020/337

      KARAR TR: 28.05.2020

 

ÖZET : Antalya Valiliği Gençlik İl Spor Müdürlüğünün, davacının iki günlük yevmiye kesintisi ile cezalandırılmasına ilişkin,         işleminin iptali istemiyleaçılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

          KARAR  

 

 

 

Davacı: S.K.

Vekili : Av. A.B.

Davalı       : Antalya Valiliği

Vekili  : Av. G.Y.I.

 

O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Korkuteli Yurt Müdürlüğünde temizlik görevlisi olarak çalışan davacı hakkında yürütülen soruşturma neticesinde Disiplin Ceza Cetvelinin 16. Maddesi uyarınca "Amirleri, işyeri mensupları, iş arkadaşları veya maiyeti hakkında yalan ve yanlış şayialar çıkarmak, asılsız ihbar ve şikayetlerde bulunmak" fiili sübuta erdiğinden bahisle iki günlük yevmiye kesintisi ile tecziyesine ilişkin Antalya Valiliği Gençlik İl Spor Müdürlüğünün 01/03/2019 tarih ve E:194932 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresi içinde verdiği savunma dilekçesinde, davanın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 10.10.2019 gün ve E:2019/414 sayı ile,davada; her ne kadar davalı idarece davacı ve davalı idare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 8. Maddesinde; " disiplin cezaları, ekte yer alan disiplin ceza cetvelinde yazılı fiillere ilişkin olarak işçinin yazılı savunması alınmak kaydıyla İş Kanunu hükümleri doğrultusunda Disiplin Kurulu tarafından verilir" hükmüne yer verildiğinden bahisle görev itirazında bulunulmakta ise de; dava konusu uyuşmazlığın niteliği 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesiyle tanımlanan idari dava türleri açısından değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın davalı idarece davacı hakkında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis ettiği cezai işlemden kaynaklandığı, bahsi geçen sözleşme maddesinde yalnızca disiplin cezası verilirken izlenecek usul kurallarından bahsedildiği, davalı idarece belirlenen Disiplin Ceza Cetveli uyarınca davacı hakkında işlem tesis edildiği dikkate alındığında işlemin hukuk alanında yeni bir durum oluşturarak idari işlem kimliği kazandığı ve kural olarak bu ve benzeri işlemin/işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunduğu, neticeten 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan idari dava türleri açısından yapılan değerlendirmede, bu davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.         

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:  "... Anayasanın 128. maddesinde “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. / Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.'1'’ hükmüne yer verilmiş; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “İstihdam Şekilleri” başlıklı 4. maddesinde, “Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.’’'’ denilmiş ve ilk üç istihdam şeklinin dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçiler bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağına işaret edilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında statü hukuku dışında kalan istihdam şekli de benimsenmiş olup, kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir yasal düzenleme de öngörülmemiştir. Bu sebeple bu kişilerin iş hukukuna tabi oldukları kabul edilmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının taşeron firma personeli olarak çalışmakta iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. maddesi uyarınca 01/04/2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna ataması yapılarak 14/05/2018 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığı ve sürekli işçi statüsünde temizlik görevlisi olarak çalışmaya devam ettiği, bu görevini sürdürürken hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda iki günlük yevmiye kesintisi disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Antalya Valiliği Gençlik İl Spor Müdürlüğünün 01/03/2019 tarihli ve E. 194932 sayılı işleminin iptali istemiyle görev uyuşmazlığına konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri dikkate alındığında, davalı idare ile davacı arasındaki ilişki İş Kanununa tabi hizmet sözleşmesine dayalı olarak kurulmuş bir iş hukuku ilişkisi niteliğini taşıdığından, davacıya, eylemlerine karşılık iki günlük yevmiye kesme cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemin, idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu açıktır.

Aksinin kabulü, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle, statü hukukuna tabi olmayan personeli hakkındaki tüm işlemlerinin idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğurur.

Belirtilen tüm bu hususlara göre ve İş Kanununda düzenlenen belirsiz süreli hizmet sözleşmesine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına İş Mahkemelerinin bakacak olması karşısında, işçi olan davacı ile işvereni arasında iş akdinden doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 21/10/2019 tarihli ve E.-K.2019/372-669 sayılı kararında da benzer hususlar vurgulanmıştır.

Yukarıdaki açıklamalara göre, davacı hakkında verilen disiplin cezasının iptaline ilişkin uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği düşünülmektedir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Kanunun 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine..." şeklinde karar vermiştir.

 

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: "... Anayasa’nın 128. maddesinde "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun "İstihdam Şekilleri" başlıklı 4. maddesinde, "Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür." denilmiş ve ilk üç istihdam şeklinin dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçiler bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağına işaret edilmek suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarında statü hukuku dışında kalan istihdam şekli de benimsenmiş olup, kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir yasal düzenleme de öngörülmemiş bulunduğundan, bu kişilerin iş hukukuna tabi olduklarında kuşkuya yer yoktur.

Olayda, davacının taşeron firma elemanı olarak çalışmakta iken 375 sayılı KHK'nin Geçici 23. maddesi uyarınca, 01/04/2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna atamasının yapılarak 14/05/2018 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesini imzaladığı ve sürekli işçi statüsünde temizlik görevlisi olarak çalışmaya devam ettiği, bu görevini yapmakta iken hakkında yürütülen disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle görev uyuşmazlığına konu edilen davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Bu duruma göre, davalı idare ile davacı arasındaki hukuki ilişki İş Kanunu’na tabi hizmet sözleşmesine dayalı olarak kurulmuş bir iş hukuku ilişkisi niteliğini taşıdığından, davacıya, eylemlerine karşılık "2G" aylık istihkakından 2 (iki) yevmiye kesilmesine ilişkin dava konusu işlemin, idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu açıktır.

Aksine bir düşünce, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle statü hukukuna tabi olmayan personeli hakkındaki tüm işlemlerinin idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğurur.

Belirtilen tüm bu hususlara göre ve İş Kanununda düzenlenen belirsiz hizmet sözleşmesine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına İş Mahkemelerinin bakacak olması karşısında, işçi olan davacı ile işvereni arasında iş akdinden doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, Uyuşmazlık Mahkemesinin 21/10/2019 gün ve E:2019/372, K:2019/669 sayılı kararında da benzer hususlar vurgulanmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulünün uygun olacağı düşünülmektedir." yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan28.05.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin, anılan Yasa'nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Antalya Valiliği Gençlik İl Spor Müdürlüğünün 01/03/2019 tarihli ve E. 194932 sayılı davacının iki günlük yevmiye kesintisi ile cezalandırılmasına ilişkin           işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Davalı İdarenin bir kamu kuruluşu olduğu çekişmesizdir.

Anayasa’nın 128. maddesinde “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükümlerine yer verilmiş; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstihdam Şekilleri” başlıklı 4. maddesinde,”Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.” denilmiş ve ilk üç istihdam şeklinin dışında kalan kişiler olarak belirtilen işçiler hakkında 657 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmayacağına işaret edilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında statü hukuku dışında kalan istihdam şekli de benimsenmiş olup, kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir yasal düzenleme de öngörülmemiş bulunduğundan bunların iş hukukuna tabi olduklarında kuşkuya yer yoktur.

Olayda, davacının taşeron firmada temizlik elemanı olarak çalışmakta iken 375 sayılı KHK'nin Geçici 23. maddesi uyarınca, 01/04/2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna atamasının yapılarak 14/05/2018 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesini imzaladığı ve sürekli işçi statüsünde temizlik görevlisi olarak çalışmaya devam ettiği, bu görevini yapmakta iken hakkında yürütülen disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiylegörev uyuşmazlığına konu edilen davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Bu duruma göre, davalı İdare ile davacı arasındaki hukuki ilişki İş Kanunu’na tabi hizmet sözleşmesine dayalı olarak kurulmuş bir iş hukuku ilişkisi niteliğini taşıdığından, davacıya, eylemlerine karşılıkToplu İş Sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak yevmiye kesme cezaları verilmesine ilişkin dava konusu işlemlerin, idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu açıktır.

Aksine bir düşünce, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle, statü hukukuna tabi olmayan personeli hakkındaki tüm yazılı irade beyanlarının idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğurur.

Belirtilen tüm bu hususlara göre ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi ile, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarınınçözülmesiyleİşMahkemelerinin görevli kılınmış olması; daha sonra yürürlüğe giren 7306 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi ile de4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına İş Mahkemelerinin bakacak olması karşısında,işçiolan davacı ile işvereni arasında iş akdinden (Toplu İş Sözleşmesinden) doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca yapılan başvurunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Antalya 2. İdare Mahkemesinin     10.10.2019 gün ve E:2019/414 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Antalya 2. İdare Mahkemesinin 10.10.2019 gün ve E:2019/414 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.05.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                 Hicabi                        Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                   BOZER                         AKSU                         SONER          

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                                                   Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN