T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS    NO  : 2014 / 7

          KARAR NO  : 2014 / 11

          KARAR TR   : 01.04.2014

ÖZET: Asker kişi sanık hakkında, askeri suç olmayan, asker kişiye karşı veya askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlendiği de ileri sürülmeyen  “cürüm işle-mek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek için işkence yapmak, taam-müden adam öldürmek " suçları nedeniyle açılan kamu davasının, ADLİ YARGI ye-rinde görülmesinin gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı           :K.H. 

            Maktuller       : 1- H.A.

                                     2- L.Z.

                                     3- Z.Z.

                                     4- S.A.

                                     5- Ş.L.

                                     6- A.C.

                                     7- M.S.E.

                                     8- A.Ç.

            Müdahiller    : 1- İ.Z.

                                     2- İF.Z.

                                     3- M.A.

                                     4- F.A.

                                     5- A.Ç.

                                     6- T.A.

                                     7- D.A.

                                     8- Fİ.A.

                                     9- AG.A.

                                   10- M.C.

                                   11- N.E.

                                   12- F.E.

                                   13- N.E.

                                   14- H.E.

                                   15- B.L.                                

            Sanık             : Y.U.

                                                 

OLAY             :Sanıkların “Jitem” adı altında oluşmuş grup içersinde, bu grupta çalışan kişiler ile birlikte bir çok adam öldürme, adam kaldırma ve PKK terör örgütü yandaşı olduklarına inandıkları kişiler aleyhine ve kendi çıkarlarına gasp eylemleri gerçekleştirdikleri, cürüm işlemek için teşekkül oluşturan ve faaliyette bulunan çetenin üyeleri oldukları, sanık emekli J.Kd.Alb. A.K.’nın eylemlere ilişkin talimatları vermek suretiyle bu çetenin yöneticisi konumunda bulunduğu, 20.1.1992 günü, sanıklardan F.Ç., A.AY. ve M.YI.’ın, HEP Muş İl örgüt üyesi olan maktul H.A.’ı ‘...ifade vereceksin, gideceksin... ‘ diyerek, Diyarbakır Jitem Merkezine getirip sorguladıktan sonra Merkez Yaytaş Köyü yolu üzeri Tuzik deresi köprüsü altında kafasına iki adet tabanca mermisi sıkarak önceden planladıkları gibi taammüden öldürdükleri, sanıklardan eski itirafçı M.G. ve Diyarbakır Askerlik Şubesinde sivil memur olarak çalışan sanık S.EM.’ün, sanıklar A.AY. ve Siirt İl Jandarma Alay Komutanlığında görevli sanık Uzm.J.Çvş.Y.U.ile birlikte, önceden evlerini tespit ettikleri L.Z.’yi 9.10.1993, Z.Z.’yi 11.10.1993 günü evlerinden alarak, sırasıyla, götürdükleri Kabasakal Köyü Kozan Mezrası Taşlıdere mevkiinde elleri arkadan bağlanarak başına sıkılan iki adet mermi ile, Merkez Erimli Köyü yolu  Kuşaklı mevkiinde sağ şakak ve burun kökü civarından yakın atışla sıkılan iki adet mermi ile taammüden öldürdükleri, sanıklardan A.AY. ve Yüksel Uğur’un, 7.9.1994 günü, maktuller S.A. ile Ş.L.’yi  Jitem merkezine götürerek, vücutlarında yer yer yanık, çene alt kemiğinde kırık ve ayakkabı topuklarıyla meydana getirilen ekimozlarla işkence yapıp, boğmak suretiyle öldürdükleri, Merkez Erimli Köyü Kuşaklı Mevkiinde köprünün altına attıkları, 29.9.1994 günü, terör örgütü PKK'ya vardım ve yataklık yaptıkları ve dağ kadrosunda olduklarına inandıkları maktul A.C. ile M.S.E.’i alarak Jitem merkezine götürdükleri ve burada terör örgütü hakkında bilgi almak amacıyla işkence yaptıktan sonra iple boğarak öldürdükleri, 21.12.1994 günü, sanıklar A.AY., K.EM., A.K. ve Yüksel Uğur’un, terör örgütü PKK'yı finanse ederek yardım ve yataklık yaptığına inandıkları maktul A.Ç.’i Jitem merkezine götürdükleri ve burada işkence yaptıktan sonra boğarak öldürdükleri, bir kısım sanıklar hakkında “faili meçhul şekilde birden fazla adam öldürmek, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak vb. suçlar nedeniyle cezalandırılmaları istemiyle  açılan kamu davasının, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2002/60 sayılı dosyasında derdest bulunduğu açıklanarak; sanıkların cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek için işkence yapmak, taammüden adam öldürmek suçlarını işledikleri ileri sürülerek, eylemlerine uyan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 313/1,2,3, 243/1,2, (64/1 del. 450/4. üç kez) maddeleri uyarınca,  sanıklar A.AY. ve Yüksel Uğur’un ayrıca eylemlerine uyan aynı Kanun’un (64/1 del.450/4,5,9-üç kez), sanıklar M.G. ve S.EM.’ün ayrıca eylemlerine uyan aynı Kanun’un (64/1 del.450/4,5,9). maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.3.2005 gün ve E:2005/3479, K:2005/186 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 

DİYARBAKIR 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 4.4.2005 gün ve E:2005/111, K:2005/23 sayıyla; sanıklar A.K., S.EM. ve Y.U.hakkında açılan kamu davasının, Mahkemenin 2005/108 esas sayılı dosyasında yürütülen kamu davasından tefrik edilerek, Mahkemenin 2005/111 esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığı ve bu esas  üzerinden yürütüldüğü açıklanarak; bu sanıkların asker kişi olmaları nedeniyle 353 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, işledikleri ileri sürülen suçlarla ilgili yargılama yapma görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 

7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 27.12.2007 gün ve E:2007/255, K:2007/1519 sayılı karar ile, sanık A.K.’nın 2003 yılında Türk Silahlı Kuvvet-lerinden malulen emekli edilmiş olduğu, yüklenen suçun askeri suç ya da askeri suça bağlı bir suç olmadığı, sanık S.EM.’ün ise, suç tarihinde ve sonrasında asker kişi olmadığının dosya içeriğindeki bilgilerden anlaşıldığı açıklanarak, 353 sayılı Kanun’un 9 ve 17. maddeleri uyarınca bu sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu, sanık Y.U.yönünden ise, 353 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca, iştirak halinde beraber işlendiği ileri sürülen eylemler nedeniyle yüklenen suçların, Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı olmayan suçlar olduğu gözetilerek, bu sanığı yargılama görevinin de adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın sanıklar Abdülkerim  Kırca ve Y.U.tarafından temyiz edilmesi üzerine;

Askeri Yargıtay 2. Dairesi 3.12.2008 gün ve E:2008/2638, K:2008/2630 sayılı karar ile hükmün onanmasına karar vermiş, Askeri Yargıtay Başsavcılığınca yapılan itiraz üzerine, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 5.3.2009 gün ve E:2009/21,K:2009/25 sayı ile, dosya içeriğinden, sanıklardan A.K.’nın 18.07.1993-29.07.1996 tarihleri arasında Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı İstihbarat Grup Komutan Vekili olarak, Uzm.Çvş. Yüksel Uğur’un ise, 18.07.1993-15.08.2000 tarihleri arasında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığında görev yaptıkları, dolayısıyla atılı suçları işledikleri iddia edilen tarihlerde asker kişi olduklarının anlaşıldığı, ancak, görev ve statülerinin, görevlerinin kapsamının ve hududunun ne olduğunun araştırılması, atılı suçların sanıkların görevleriyle bağlantılı olup olmadığının, sanıkların nüfuzlarını veya görevlerini veya yetkilerini kötüye kullanıp kullanmadıklarının belirlenmesi ve suçların bunlara bağlı olarak işlenip işlenmediklerinin değerlendirilmesinin görevli yargı yerinin tayini açısından gerekli bulunduğu, uyum ve kararlılık gösteren yargı kararlarında, bölücü terörle mücadelede Jandarmanın da dahil olduğu Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün faaliyetlerinin askerî nitelikte ve Yurt savunması ile ilgili olduğu, bu hizmet kapsamında işlenen suçlara ilişkin davaların da askerî yargı yerinde görülmesi gerektiğinin kabul edildiği açıklanarak, sanıkların, diğer sanıklarla birlikte müştereken veya tek başlarına atılı suçları işleyip işlemediklerine, işlendiği iddia edilen suçlar sırasında görev ve statülerinin ne olduğuna, aralarında görev bağlantısı bulunup bulunmadığına, işlendiği iddia edilen suçların sanıkların görevleri ile bağlantılı olup olmadığına, sanıkların nüfuzlarını veya görevlerini veya yetkilerini suistimal edip etmediklerine ilişkin olarak, görevli yargı yerini belirlemeye yetecek bilgi ve belge bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, görevsizlik kararının onanmasına ilişkin Daire ilamının kaldırılmasına ve görevsizlik kararının usule aykırılık ve göreve yönelik noksan soruşturma yönlerinden bozulmasına karar vermiştir.

 

7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 5.4.2011 gün ve E:2011/94, K:2011/187 sayıyla; bozma kararında belirtilen eksikliklerin giderildiği ve sanıklardan Abdulkerim Kırca hakkında 19.01.2009 tarihinde vefatı sebebiyle düşme kararı verildiği açıklanarak;

 Suç tarihinde asker kişi olan sanıklara yüklenen suçun asker kişiler aleyhine işlenmediği, askeri suç niteliğinde olmadığı ve askeri mahallerde gerçekleşmediği hususlarında kuşku ve duraksama mevcut olmadığından, görevli mahkemenin, sanıklara atılı suçun, “askerlik hizmet ve göreviyle” ilgili olarak işlenip işlenmediğinin irdelenmesi suretiyle belirlenmesi gereğinin bulunduğu, yerleşik Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatlarıyla, olay bölgesinde devam eden, Anayasa’ya dayalı hür ve demokratik düzeni bozmaya, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik terör hareketleri karşısında, terörle mücadele amacıyla yapılan çalışmaların mülki veya adli bir görev olmayıp askeri nitelikte yurt savunması olduğu kabul edildiğinden; bu hizmet (yurt savunması) kapsamında meydana gelen suçlar için davaya bakmakla askeri yargı yerinin görevli olacağını kabul etmek gerektiği;

 Ancak somut olayda,  sanıkların görevlerini suistimal ederek "sözde devlet adına” suç işledikleri iddiasının askeri hizmetle bağlantılı görülmediği, yapılan araştırma neticesinde “jitem” diye bir kuruluşun olmadığının belirlendiği, iddianamede belirtildiği gibi, sanıkların Jandarma Genel Komutanlığı yasal istihbarat biriminden başka, var olduğu iddia edilen “jitem” adlı örgüte üye olduğuna, bu örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri ile organik bir bağ içinde bulunduğuna veya Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yer aldığına, varsayılan eylemleri jitem’in yaptığına ya da sanıkların iddia konusu eylemlerde ifa etmekte oldukları eylemleri görevleri gereği bulunduğuna ilişkin hiçbir bilgi yer almayıp, bu kabullerin tamamen varsayıma dayalı olduğu, böylece sanıkların isnat edilen eylemleri yapmak suretiyle suç tarihlerinde yurt savunması hizmetini ifa ettiklerini kabul etmenin  mümkün görülmediği, ayrıca 353 sayılı Kanunun “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesi uyarınca da, kanıtların değerlendirilmesinde, ceza miktarlarının saptanmasında çelişkilerin meydana gelmemesi bakımından da iştirak halinde beraber işlendiği ileri sürülen eylemler nedeniyle açılan kamu davasının, yüklenen suçun Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç olduğu da gözetilerek, bu dosyadan ayrılan diğer sivil kişi sanıklar hakkında adli yargı yerinde devam etmekte olan dava ile birlikte adli yargı yerinde görülmesi gerektiği açıklanarak, sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine;

Askeri Yargıtay 2. Dairesi 25.9.2013 gün ve E:2013/1132,K:2013/1250 sayılı kararı ile, Anayasa’da yapılan değişiklik, Anayasa Mahkemesinin 353 sayılı Kanun’un 9 ve 12. maddeleri ile ilgili verdiği iptal kararlarına göre, askeri mahkemelerin, asker kişilerin, askeri olan suçları, asker kişiler aleyhine işledikleri suçları ve askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçları ile ilgili olarak yargılama yapmakla görevli olduğu, asker kişi olduğunda kuşku bulunmayan sanığa atılı suçların, askeri suç olmadığı, suçların aleyhlerine işlendiği kişilerin de asker kişi olmadığının açık olduğu belirtilerek, Jandarma Genel Komutanlığının dosyada mevcut yazısından, 1993-2000 yılları arasında İstihbarat/Terörle Mücadele maksadıyla kurulmuş “jitem” ya da başka bir isimde bir birimin bulunmaması, sanığın 1993-2000 yılları arasında istihbarat birimlerinde görevli olduğu dönemlerde, terörle mücadele kapsamında istihbarat yapma ve lüzum görüldüğünde görev bölgesindeki Jandarma Birliklerinin, genel emniyet ve asayişi sağlamak için icra edecekleri operasyonlara yardımcı olma görevlerinin bulunması karşısında, sanığa isnat edilen iddiaların, terörle mücadele kapsamındaki görevleriyle ilgili olmadığı, dolayısıyla iddia olunan fiilin askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olmadığı, bu eylemlerin ne maksatla yapılmış olursa olsun askerlik hizmet ve görevleriyle bağdaştırılmasının mümkün olmadığı açıklanarak, hükmün onanmasına karar vermiş, bu şekilde kesinleşen karar ve dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet KARADAVUT, Davut TELLİ, Şuayip ŞEN, Haluk ZEYBEL, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 01.04.2014 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında sanık Y.U.hakkında açılan kamu davası yönünden Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tuna ÖZKAN’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dosyanın incelenmesinden, sanıklar Abdulkadir Aygan, M.YI., M.G., F.Ç., K.EM., S.EM., Y.U.ve A.K. hakkında cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek için işkence yapmak ve taammüden adam öldürmek suçlarını işledikleri ileri sürülerek cezalandırılmaları istemiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 29.3.2005 gün ve E:2005/3479, K:2005/186 sayılı iddianamesiyle kamu davası açıldığı, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, Mahkemenin 2005/108 esasına kaydedilen dava dosyasında, sanıklar Abdulkadir Aygan, M.YI., M.G., F.Ç. ve K.EM. hakkında açılan davada, sanıklardan bir kısmının olay tarihinde asker kişi oldukları ayrıca yüklenen eylemleri asker kişilerle birlikte işlediklerinin ileri sürüldüğü gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu dosyadan ayırma kararı verilerek Mahkemenin 2005/111 esasına kaydedilen dava dosyasında, sanıklar A.K., S.EM. ve Yüksel Uğur’un asker kişi olmaları nedeniyle yargılamalarının askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, dosyaların gönderildiği 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce, sanıklar Abdulkadir Aygan, M.YI., M.G., F.Ç. ve K.EM. hakkında açılan davanın Mahkemenin 2007/256 esasına kaydedilerek, sanıkların yargılama aşamasında Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişiklerinin kesildiği bu nedenle 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca yargılanmalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilen dava dosyasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, sanıklar A.K., S.EM. ve Y.U.hakkında açılan davanın Mahkemenin 2007/255 esasına kaydedilerek, bu davada da asker ve sivil kişi sanıklarca birlikte işlendiği ileri sürülen suçlar nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca sanıkların yargılamalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve sanık S.EM. hakkında verilen kararın kesinleşmesi üzerine, dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Mahkemece adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

            Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

Aynı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde  "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri  mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı olan bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemelerde yapılacağı hükme bağlanmış iken, madde Anayasa Mahkemesi’nin 20.9.2012 gün ve E:2011/80, K:2012/122 sayılı kararı ile iptal edilmiş,1.6.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

Dosya içinde bulunan, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 5.3.2010 gün ve AD.MÜŞ: 1500-1050968-10 sayılı yazısından, Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olarak 1993-2000 yıllarında İstihbarat/Terörle Mücadele maksadıyla kurulmuş jitem ya da başka isimde bir birimin bulunmadığı, sanığın bu yıllar arasında istihbarat birimlerinde görevli olduğu dönemlerde, terörle mücadele kapsamında istihbarat yapma ve lüzum görüldüğünde görev bölgesindeki Jandarma Birliklerinin, genel emniyet ve asayişi sağlamak için icra edecekleri operasyonlara yardımcı olma görevlerinin bulunduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.

 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığın asker kişi olması nedeniyle 353 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, işlediği ileri sürülen suçlarla ilgili yargılama yapma görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinden, sanığın 1993-2000 yılları arasında, istihbarat birimlerinde görevli olduğu dönemlerde, terörle mücadele kapsamında istihbarat yapma ve lüzum görüldüğünde görev bölgesindeki Jandarma Birliklerinin, genel emniyet ve asayişi sağlamak için icra edecekleri operasyonlara yardımcı olma görevlerinin bulunduğu anlaşılmış, bu durumda yüklenen eylemlerin, terörle mücadele kapsamındaki görevleriyle bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Asker kişi sanığa yüklenen eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlar kapsamında bulunduğu, Askeri Ceza Kanunu’nda bu eylemlere ilişkin bir düzenle-menin bulunmadığı, bu nedenle “askeri suç” olmadıkları kuşkusuzdur.

 

Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinde yer alan “askeri mahal” kavramının Anayasa’da yapılan yeni düzenleme ile kaldırıldığı ve Anayasa Mahkemesi’nin bahsedilen kararı ile Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline de karar verildiği anlaşıldığından, artık asker kişilerin askeri mahalde işledikleri askeri suç olmayan bu tür suçlara ait davaların askeri yargı yerinde görülemeyeceği açıktır.

 

Açıklanan nedenlerle, askeri suç olmayan, asker kişiye karşı veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işlendiği de ileri sürülmeyen eylem nedeniyle sanık hakkında açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4.4.2005 gün ve E:2005/111, K:2005/23 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.04.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Ahmet KARADAVUT

 

 

 

 

 

 

 

Üye

       Haluk ZEYBEL

Üye

Davut TELLİ

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Tamer ÇETİN

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU