T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO          : 2019/123

KARAR NO     : 2019/181

KARAR TR      : 25.02.2019

 

 

ÖZET: 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun uyarınca verilen  idari para cezası-nın iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                               

 

 

 

 

 

 

   

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             : Türk Standartları Enstitüsü

            Vekili              : Av. İ.K.

Davalı              : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

 

O L A Y          : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün 28.12.2017 gün ve …-355.99-E.17673 sayılı İdari Yaptırım Kararı ile, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünce 24.10.2017 tarihinde gerçekleştirilen denetimde, davacı Kuruluşun görevlendirildiği malzeme alanlarında yaptığı faaliyetlerini doğru, eksiksiz ve süreklilik arz edecek bir şekilde yerine getiremediği ve mevzuata hâkim olmadığının tespit edildiğinden bahisle, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 9. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık nedeniyle davacı Kuruluş adına aynı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrası (g) bendi uyarınca 46.000,00 TL. idari para cezası verilmiş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün 28.12.2017 gün ve …-355.99-E.17784 sayılı ceza tebligatı ile davacı kuruma bildirilmiştir.

Davacı vekili, 28.12.2017 gün ve …-355.99-E.17673 sayılı İdari Yaptırım Kararı ile davacı adına verilen  idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine başvuruda bulunmuştur.

ANKARA 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 4.10.2018 gün ve D.İş No:2018/403 sayı ile, 4703 sayılı Kanun’un 9. maddesinin birinci fıkrası ve 12. maddesinin birinci fıkrası (g) bendi gereğince verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünün  idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun  görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından yapılan itiraz, Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 23.10.2018 gün ve D.İş:2018/7390 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 8. İDARE MAHKEMESİ: 29.1.2019 gün ve E:2018/2383 sayı ile, 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararına karşı 4703 sayılı Kanun’da herhangi bir yargı yolu öngörülmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin emsal kararları doğrultusunda davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına ve işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un  katılımlarıyla yapılan 25.02.2019 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulun-madığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4703 sayılı Kanun’un 9. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, aynı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca 28.12.2017 gün ve …-355.99-E.17673 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

29.6.2001 gün ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulan-masına  Dair Kanun’un “Uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşların sorumlu-lukları” başlığı altında düzenlenen  9. maddesinin birinci fıkrasında, “Uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar, ilgili teknik düzenlemelerde ve/veya bu Kanun ve bu Kanunun uygulama usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliklerde yer alan usul ve esaslara uygun olarak bağımsız ve tarafsız bir şekilde uygunluk değerlendirme hizmeti vermekle yükümlüdürler.” denilmiş, “Ceza Hükümleri” başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun; ..… (g) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket eden uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar hakkında kırk altı bin Türk lirasından yüz on beş bin Türk lirasına kadar,…… idari para cezası uygulanır” denilerek idari para cezaları düzenlenmiş, 13. maddesinde, bu idarî para cezalarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare  mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 496. maddesi ile 13. madde, ”Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları, yetkili kuruluşlar tarafından verilir” şeklinde değiştirilmiş; 5728 sayılı Kanun, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Olayda, davanın, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulan-masına Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezasının  iptali istemiyle açıldığı, 4703 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmıştır.

Öte yandan, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır” denilmiş; Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu hükme bağlanmış;  “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.

Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

 

 

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

 Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin  yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

 Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un  16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım  kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hüküm-lerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, dava konusu idari yaptırım kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 4.10.2018 gün ve D.İş No:2018/403 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 4.10.2018 gün ve D.İş No:2018/403 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMA-SINA, 25.02.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

   Başkan                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

   Hicabi                            Şükrü                            Mehmet                              Birol  

 DURSUN                       BOZER                           AKSU                             SONER         

 

 

 

 

 

        Üye                                 Üye                                Üye

Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane

      AYDIN                            TUNÇ                          TOPUZ