Hukuk Bölümü         2011/23 E.  ,  2011/256 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı            : H.H.U.   

            Vekili              : Av. M. C.İ.

            Davalı             : Batman Milli Eğitim İl Müdürlüğü

            O L A Y          : Davacı, davalı kuruma bağlı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde gümüş ve altın işletmeciliği ustalık belgesi ile usta öğretici sıfatıyla sigortalı işe giriş bildirgesi uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı olarak çalışmakta iken, kursun kapatılması nedeniyle 19.11.2009 tarihi itibariyle görevine son verildiğinin sözlü olarak davacıya bildirilmesi üzerine, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL kıdem tazminatı, 500,00 TL ihbar tazminatı olmak üzere şimdilik 2.500,00 TL nin tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BATMAN İŞ MAHKEMESİ: 2.4.2010 gün ve E:2010/96, K:2010/289 sayı ile, Batman İli ve İlçelerinde Vali, Kaymakamlık ve Milli Eğitim Müdürlükleri gibi idari birimlerin, yasalardan aldıkları yetkiye istinaden yürütme erkini kullanan, otorite olarak yasalardan kaynaklanan idari görevlerini yerine getirerek, Halk Eğitim Merkezlerinde vatandaşlar için kurs düzenlediği, bu kursa usta eğitici olarak davacının idari işlem olan “Olur” ile işe alındığı, çalışma şartları ve ücretinin daha önceden belirtilen yasa, yönetmelik ve genelge hükümleri çerçevesinde aldığı, taraflar arasında iş hukukunu ilgilendiren ve iş mevzuatı ile Borçlar Kanununda belirtilen şekilde bir iş akdinin yapılmadığı, kaldı ki taraflar arasındaki ilişkinin B.K. anlamında bir sözleşme ilişkini de gerektirmediği, aksi ispatlanıncaya kadar geçerli ve uyulması gereken resmi kurum Milli Eğitim Müdürlüğü yazışmalarında da davacı ile idare arasında iş akdinin bulunmadığının bildirildiği, bu bildirimin aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin olmadığı, “olur” ile işe başlamanın işçi işveren ilişkisini doğurmayacağı, bu nedenlerle taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna ait olup çıkan uyuşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu, gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 10.6.2010 gün ve E:2010/22463, K:2010/17528 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı işe başladığı tarih ile işine son verildiği tarihleri arasındaki çalışma süresini kapsayan kıdem tazminatı için şimdilik 7.205,85 TL ve ihbar tazminatı için şimdilik 1.371,78 olmak üzere toplam 8.937,63 TL nin yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 2. İDARE MAHKEMESİ; 20.10.2010 gün ve E:2010/2089 sayı ile, davacı ile idare arasında imzalanmış bir iş akdi bulunmadığı, ancak dosyada yer alan bilgi ve belgelerden çalıştığı dönemlere ilişkin olarak 506 sayılı Kanun uyarınca çeşitli tarihli işe giriş bildirgelerinin verildiği, primlerinin dönem bordroları ile kuruma ödendiği, davacı yönünden hizmet akdinin bütün koşullarının oluştuğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde İdari dava türleri sayılmış olup, kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan ve idari davalara bakılabileceği, yukarıda bahsedilen uyuşmazlığın bu hali ile iş akdinin usulsüz feshi iddiasından kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin olması nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 101 ve 5521 sayılı Kanunun 1. maddeleri uyarınca İş Mahkemesi tarafından çözülmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, buna göre; ortada idari davaya konu olabilecek bir idari işlem bulunmadığından ve yukarıda yazıldığı şekli ile uyuşmazlığın görüm ve çözümünün İş Mahkemesine ait bulunması nedeniyle davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı (İş Mahkemesi) yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca, görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari yargı dosyası, son görevsizlik kararını veren Mahkemece gönderildiği, adli yargı dosyası da ilgili Mahkemesinden getirtilerek, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı davalı kuruma bağlı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde gümüş ve altın işletmeciliği ustalık belgesi ile usta öğretici sıfatıyla sigortalı işe giriş bildirgesi uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı olarak çalışmakta iken, kursun kapatılması nedeniyle 19.11.2009 tarihi itibariyle görevine son verildiğinin sözlü olarak kendisine bildirilmesi üzerine, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı ile, ihbar tazminatının ödenmesi istemiyle dava açmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiştir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan  kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

             Bu mahkemeler:

             A) 5018 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin (E) fıkrasına göre sendikaların açacakları ve bu sıfatla aleyhlerine açılacak hukuk davalarına;

             B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

             İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

             Fiili ve hukuki imkansızlıklar dolayısiyle iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarki fıkra hükmü uygulanır.” denilmiştir.

22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 120 nci maddesiyle, 1475 sayılı İş Kanununun “Kıdem Tazminatı” başlıklı 14 üncü maddesinde düzenlenen hükümler hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış ve  metinden çıkartılmıştır.

Başka bir anlatımla, kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesinde hüküm altına alınmış, 4857 sayılı İş Kanununda da kıdem tazminatı ile ilgili bazı düzenlemelere yer verilmiştir.

506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kanunun 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, 14.3.2003 günlü işe giriş bildirgesi ile Halk Eğitim Merkezinde usta öğretici olarak 15.4.2003 tarihinde işe başlayan davacıya, Valilikçe 18.12.2003 tarihli olur verildiği ve her yıl bu olurun yenilendiği, ek ders ücretlerinin de valilik onayı ile harcama kalemlerinden ödendiği ve 19.11.2009 tarihinde öğrenci yokluğu nedeniyle kurs kapatılınca davacının da işine son verilmesi üzerine davacı vekili tarafından iş akdi feshedilen müvekkiline ihbar önelinde bulunulmadığı ve çalıştığı süreye ilişkin kıdem tazminatının ödenmediği belirtilerek ihbar ve kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülki amirin atama tasarrufu ile işe alınan ve işe giriş bildirgesi bulunan kamu görevlisi olduğu, anlaşmazlığın davacıya 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesine ilişkin bulunduğu ve hizmet akdi ilişkisinin 5510 sayılı Yasanın 101. maddesi yürürlükte iken kesildiği gözetildiğinde, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi isteminin adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi başvurusunun kabulü ile Batman İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç        : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Batman İş  Mahkemesi’nin 2.4.2010 gün ve E:2010/96, K:2010/289 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde Üye Nurdane TOPUZ’’un KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.