T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 537

            KARAR NO  : 2016 / 521

            KARAR TR   : 24.10.2016

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : N.T.

Vekilleri        : Av. A. T., Av. N. B.D.

Davalı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili            : Av. A.D.

 

O L A Y        : Davacı vekili, müvekkilinin 399 sayılı KHK’ye göre davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışmakta iken davalı kurumun 14.11.2005 tarihinde özelleştirilmesinin akabinde özelleştirme kapsamında çıkarılan mevzuat gereği kamuya nakil hakkını saklı tutarak 23.3.2006 tarihinde davalı şirket ile 5 yıl güvence süreli iş sözleşmesi imzaladığını; anılan sözleşmenin ‘'sözleşmenin konusu" başlıklı 3. maddesinde bu sözleşmenin 4857 sayılı İş Kanunu gereğince düzenlenmiş olduğunun açık bir şekilde bağıtlandığını, bu nedenle bu tarihten sonra müvekkilin, davalı şirkete iş akdi ile bağlı olarak Silifke Telekom Müdürlüğünde teknisyen yardımcısı olarak çalışmaya devam ettiğini; kamuya nakil hakkını saklı tutan müvekkilinin daha sonra 4.1.2010 tarihinde güvence süresi dolmamasına rağmen davalı şirket tarafından Devlet Personel Başkanlığına kamu Kurumuna nakil için bildiriminin yapıldığını, daha sonra müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığı tarafından Mut İlçe Tarım Müdürlüğüne atandığını, anılan kurumda 16.4.2010 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını ifade ederek; müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığı'na bildirildiği tarih olan 4.1.2010 tarihi itibariyle davalı kurumdan almış olduğu ücret ve ücrete eklenmesi gereken farkların, ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinin tespiti; müvekkilinin maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuya çalışmaya başladığı tarih olan 16.4.2010 tarihinden dava tarihine değin her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 6.000,00 TL.nin 16.4.2010 tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiz ile tahsiline karar verilmesi istemiyle 20.7.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2.İŞ MAHKEMESİ; 1.7.2013 gün ve E:2012/775, K:2013/830 sayı ile, “(…)Dava davacının başka kuruma geçiş yapması nedeni ile maaş nakil ilmühaberinin 4046 sayılı yasanın 22. maddesi ve ek 29. maddesine göre yeniden düzenlenmesi ve tespiti yapılacak tespit sonucunda da zamların eklenerek davacı kurumda çalıştığı tarihe kadar hak ettiği yıllar itibari ile değişen ve kendisine ödenmeyen ek ödeme ve denge tazminatları olmak üzere ve ikramiye tutarı olmak üzere fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması ile 700,00 TL nin ödenmesi gereken tarihlerden en yüksek banka mevduat faizi ile karar verilmesi talebine ilişkindir.

Mahkemece tarafların tüm delilleri toplanmıştır. Bu cümleden olarak davacının işverenlikte bulunan şahsi sicil dosyası ve ekleri, Maaş nakil ilmühaberi ve gösterilen tüm deliller toplanmış dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

Yargıtay 9. HD nin 01/10/2012 tarih 2012/27071 esas, 2012/32336 karar sayılı bozma ilamına göre, davacı durumunda olanlar hakkında yapılan işlemin idari işlem olması nedeni ile, uyuşmazlığın idari yargıda çözülmesi gerektiği bu nedenle de yargı yolu caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/12/2012 gün 2012/9-1518 esas, 2012/1388 karar sayılı ilamı ile bu yöndedir.

Mahkememizce bu nedenle dava dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLER İLE :

1-DAVAYA BAKMAKLA GÖREVİ İDARİ YARGI MERCİLERİNİN GÖREVİ OLDUĞUNDAN HMK NİN 115/2 MADDE HÜKMÜNE GÖRE, DAVANIN USULDEN REDDİNE,(…)” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22.Hukuk Dairesince, 4.9.2014 gün ve E:2014/19949, K:2014/22930 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez,  davalı şirket tarafından düzenlenen “yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim” formunda (maaş nakil ilmühaberi) “NAKLİN YAPILDIĞI YIL İÇERİSİNDE ALMIŞ OLDUĞU İKRAMİYELER" sütununun boş bırakılması ve naklin yapıldığı yılda almış olduğu ücret yerine daha düşük bir ücretin yazılması suretiyle anılan formun eksik ve hatalı düzenlenmesine ilişkin işleminin iptali;  fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; müvekkilinin maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.4.2010 tarihinden itibaren her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zararın bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davalı şirketten tazmini istemiyle 8.2.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8.İdare Mahkemesi: 11.2.2016 gün ve E:2016/636, K:2016/364 sayı ile, uyuşmazlığın kamu görevlisi olan davacının diğer özlük ve parasal hakları kapsamında bulunması nedeniyle, davacının halen görev yaptığı Mut İlçesinin idari yargı çevresi yönünden bağlı bulunduğu Mersin İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; 2577 Sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine karar vermiştir.

MERSİN 1.İDARE MAHKEMESİ; 10.3.2016 gün ve E:2016/254, K:2016/375 sayı ile, “(…) işbu davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 02.06.2014 tarih ve E:2014/626, K2014/674 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE…” karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece,  önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyasının UYAP üzerinden temin edilen bir örneği ile birlikte gönderildiği görülmekte ise de; kesinleşme durumu anlaşılamadığından adli yargı kararının da ilgili Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacı tarafından; maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle iptali ile parasal kayıplarının faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığı'na bildirildiği tarih itibariyle davalı kurumdan almış olduğu ücret ve ücrete eklenmesi gereken farkların, ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinin tespiti; maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuya çalışmaya başladığı tarihten dava tarihine değin her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zararın faiziyle birlikte tahsili istemiyle 20.7.2012 tarihinde dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Ankara 2.İş Mahkemesinin 1.7.2013 gün ve E:2012/775, K:2013/830 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2.İş Mahkemesinin 1.7.2013 gün ve E:2012/775, K:2013/830 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN