Hukuk Bölümü         2010/92 E.  ,  2010/219 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : N.K.

Vekili             : Av. Özlem Durdağı

Davalı            : Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. Ş.A.  

            O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı idarenin davacının taşınmazının da  içerisinde bulunduğu Bakırköy, Kirazlı, 4. Bölge, 26 ada, 49 parselde imar uygulaması yaptığını, taşınmazın 19.10.2004 tarihli 1/1000 ölçekli imar uygulamasında çocuk bahçesi içerisinde kaldığını, davalı idarenin 18. madde uygulamasının yasalara aykırı olduğunu, davacının mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkının elinden alındığını, bu mağduriyetin giderilmesi amacıyla  dava açma gereğinin doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul, Bakırköy, 4. Bölge, Kirazlı Köyü, 26 ada, 49 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından yapılan el atmanın tespitine, el atılan taşınmaz için fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500,00YTL nin davalı idareden tahsiline, dava tarihinden işlemek üzere Anayasa’nın 46. maddesi gereğince kamu alacakları için uygulanacak en yüksek faiz oranının alacaklarına uygulanmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalı Belediye vekili birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

BAKIRKÖY 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 17.9.2009 gün ve E:2009/116 sayı ile, davalı tarafın görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Belediye vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacının İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, Kirazlı Köyü, 26 ada, 41 sayılı parseldeki 163 m2 lik taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500.-YTL’nin yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/116 Esas sayısında kayıtlı dosyada açılan davada, davalı idarece davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiğinin anlaşıldığı, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak resen tesis edilen tek yanlı idari işlemler olduğu, dosyanın incelenmesinden, davacının hissesinin bulunduğu 8 pafta, 1714 sayılı 6840 m2 taşınmazın, 2981/3290 sayılı Yasa uyarınca ifraz edilmesi sonucu 26 ada, 49 sayılı parselin adına tescil edildiği, anılan parselin 19.10.2004 tarihinde yapılan 1/1000 ölçekli imar uygulama planı ile çocuk bahçesi olarak ayrıldığı, idarenin bu alanda bahçe düzenlemesi yolunda bir çalışmasının bulunmadığı, bakılan davanın da tasarruf hakkının elinden alındığı ve taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığından bahisle şimdilik 7.500.-YTL'nin tahsili istemiyle açıldığının anlaşıldığı, uyuşmazlığın, 26 ada, 49 sayılı parselin, imar uygulama planında çocuk bahçesi alanında kalması nedeniyle bedelinin ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenmiş ise de, davanın konusu, idarece 3194 sayılı Yasa'ya istinaden kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar uygulama işlemleri sonucunda çocuk parkı alanında kalan parselin bu plan kararıyla tasarrufunun kısıtlanması nedeniyle bedelinin tazminine ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/b bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamına girdiğinde kuşku bulunmadığı, bu durumda, idari bir işlem olan imar uygulama planı ile taşınmazın çocuk bahçesi olarak ayrılması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacı N.K. vekili tarafından davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı aleyhine Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2009/116 Esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2010/92 Esas sayılı dosyanın incelendiği, İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, Kirazlı Köyü, 26 ada, 41 nolu parselde bulunan davacının hissesinin olduğu gayrimenkulün, imar planında çocuk bahçesi içinde kalması nedeniyle davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılması üzerine fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500.-YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davada davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı, Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, davanın, davacının hissesinin bulunduğu gayrimenkulün, imar uygulama planında çocuk bahçesi olarak ayrılması nedeniyle davacının tasarruf hakkının elinden alınması ve kamulaştırmasız el atılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığı, uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklandığı, söz konusu maddenin 1. fıkrasında, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu hükmünün yer aldığı, davalı idare tarafından kamu gücünü kullanarak, tek yanlı olarak 3194 sayılı Yasa hükümleri gereğince yapılan imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığı’nın 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/116 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 1.11.2010 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı Belediye vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

            Dava, davalı idarenin davacının taşınmazının da içerisinde bulunduğu Bakırköy, Kirazlı, 4. Bölge, 26 ada, 49 parselde imar uygulaması yaptığı, taşınmazın 19.10.2004 1/1000 ölçekli imar uygulamasında çocuk bahçesi içerisinde kaldığı, davalı idarenin 18. madde uygulamasının yasalara aykırı olduğu ileri sürülerek taşınmaza davalı idare tarafından yapılan el atmanın tespitine, el atılan taşınmaz için fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500 YTL’nin faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

            Dosyada bulunan İstanbul İli Bağcılar Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 30.4.2009 gün ve 3177 sayılı yazısında, Bağcılar İlçesi, Kirazlı Köyü, Yenimahalle, 2358 (26) ada, 49 sayılı parselin de içinde bulunduğu alanda Bakırköy Belediyesi’nin 24.6.1988 tarih ve 4881 sayılı Encümen kararına istinaden 2981 sayılı Yasa uyarınca imar uygulaması işlemi yapıldığı, yapılan uygulamada N.K.’in; 8 pafta, 1714 sayılı kadastral hisseli parseldeki 207/158414 hissesine karşılık 207.00 m2 üzerinden uygulamaya girdiği, 50.90 m2 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı (DOPO: % 24.5894), 156.10 m2 yer alması gerekirken, plan, zemin ve fiili durum sebebiyle ilgilisi adına 163.00 m2 alanlı, 2358 ada, 49 parselden tam hisseye karşılık 163.00 m2 yer, fazla verilen 6.90 m2 alan içinde parsel aleyhine ipotek tesis edildiği, yapılan düzenlemenin 24.2.1989 tarih ve 845 yevmiye ile tescil edildiği, N.K.’in, uygulama neticesinde adına çıkan yeni tapu senedini almak için 13.12.1993 tarih ve 5875 sayılı dilekçe ile Bağcılar Belediye Başkanlığı Harita Müdürlüğü’ne müracaatta bulunduğu ve aynı gün yeni tapu senedini imza karşılığı elden teslim aldığı, davacı N.K.’in yapılan imar uygulaması işleminden 13.12.1993 tarihinde haberdar olduğu, yasal süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, 2358 ada, 49 sayılı parselin bulunduğu alanda fiili olarak bir park ya da çocuk bahçesi bulunmadığı gibi herhangi bir şekilde el atmanın da söz konusu olmadığı belirtilmiştir.

Olayda, 2981/3290 sayılı Yasa’ya göre ifraz işlemleri yapılan taşınmazla ilgili olarak, davalı idarenin davacının taşınmazının da içerisinde bulunduğu Bakırköy, Kirazlı, 4. Bölge, 26 ada, 49 parselde imar uygulaması yaptığı, taşınmazın 19.10.2004 1/1000 ölçekli imar uygulamasında çocuk bahçesi içerisinde kaldığı, davalı idarenin 18. madde uygulamasının yasalara aykırı olduğu ileri sürülerek taşınmaza davalı idare tarafından yapılan el atmanın tespitine, el atılan taşınmaz için fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500,00YTL nin faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, 3194 sayılı imar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve resen tesis edilen idari işlemler olduğu, bu işlemlerden doğan zararın tazmininin istenildiği gözetildiğinde; uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Belediye vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı Belediye vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.9.2009 gün ve E:2009/116 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 1.11.2010 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Ramazan TUNÇ’un KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677, K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 1.11.2010