Hukuk Bölümü         2013/1512 E.  ,  2013/1692 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                     : C.K.  

Vekili                      : Av. N.G.

Davalılar                 : 1.Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü   

Vekili                      : Av. B.D. & Av. C.B.

                                 2.Başakşehir Belediye Başkanlığı

Vekili                      : Av. Y.Ş.

                                 3.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

                               : Av. S.A.

Müdahil Davalı       : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

                                  Av. S.T. 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, İkitelli-2 Mahallesi Altınşehir Mevkii’nde kain 18 pafta 463 ve 664 parsel, 20 pafta 1473 ve 1595 Parsel, 21 Pafta 1805, 1807 ve 1888 Parsel sayılı taşınmazların hissedarı olduğunu, taşınmazların 24.12.1987 Nazım İmar Planında “Konut Uygulama Alanı”nda, 04.03.1992 tarihli Nazım İmar Planı ile 04.03.1992 tarihli Nazım İmar Planında “Şehir Parkı Alanı”nda,15.11.1995 tarihli Nazım İmar Planında “Olimpiyat Köyü Alanı“nda ve son olarak halen yürürlükte olan 23.05.2005 tarihli 1/1000 ölçekli İkitelli Atatürk Olimpiyat Parkı Uygulama İmar Planında “Olimpiyat Parkı Alanı” olarak ayrıldıklarını, bu düzenlemeler nedeni ile davacının taşınmazlar üzerindeki tasarruf hakkının kısıtlandığını ve zarara uğradığını belirterek;  fazlaya ve maddi hatalara karşı talep ve dava, ayrıca dava dilekçesini ıslah hakkı saklı kalmak kaydı ile kamulaştırmasız el atma bedeli olarak 6.000,00 TL, ecr-i misil bedeli olarak da 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin müdahale dilekçesinin kendisine tebliğ edildiği 04.04.2013 tarihinden sonra yapılan mahkemenin 23.05.2013 günlü 10. oturumdan önce verdiği cevap dilekçesi ile  görev itirazında bulunduğu anlaşılmıştır.

Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin : 10.06.2011 tarihli tensip tutanağı ile, dava dosyasını mahkemenin 2011/476 esasına kaydettiği ve dava taraflarına  20.07.2011 gününü duruşma günü olarak tebliğ ettiği; 20.07.2011 tarihinde yapılan ilk duruşmaya dava taraflarının katıldıkları, mahkemece dava taraflarına delillerini sunmaları ve uzlaşma görüşmelerinde bulunmaları için bir sonraki celseye kadar süre verilmesine, bir sonraki duruşmanın 19.09.2011 günü yapılmasına  karar verildiği; 19.09.2011 tarihli 2. oturuma  taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada  keşif ara kararı verildiği ve bir sonraki duruşma tarihi olarak  23.11.2011 gününün belirlendiği; 23.11.2011 tarihli 3. oturuma    taraf vekillerinin katıldıkları, mahkemece  6100 sayılı Yasa gereğince mali eksikliklerin giderilmesine ve   bilirkişilerden rapor geldikten sonra taraflara tebliğ edilmesine karar verildiği, bir sonraki duruşmanın 22.02.2012 gününe bırakıldığı; 22.02.2012  tarihli 4. oturuma taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada  taraf vekillerine bilirkişi raporlarına karşı beyanda bulunmak üzere süre verildiği ve bir sonraki duruşma tarihi olarak 19.03.2012 gününün belirlendiği; 19.03.2012 tarihli 5. celseye  taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada   tekrar mahallinde keşif yapılmasına ve bir sonraki celsenin 18.05.2012 günü yapılmasına karar verildiği; 18.05.2012  tarihli 6. celseye  taraf vekillerinin katıldıkları  duruşmada  bilirkişi raporlarının beklenmesine ve bir sonraki celsenin 07.09.2012 günü yapılmasına karar verildiği; 07.09.2012 tarihli 7. celseye taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada çeşitli kurumlara Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2012/5631 Esas, 2012/14055 karar sayılı geri çevirme kararında belirtilen eksiklikler konusunda müzekkereler yazılmasına ve bir sonraki celsenin 19.11.2012 günü yapılmasına karar verildiği; 19.11.2012 tarihli 8. celseye taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada   Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/500 Esas ve 2011/503 Esas sayılı dosyalarının beklenilmesine ve bir sonraki celsenin 22.03.2013 günü yapılmasına karar verildiği; 22.03.2013 tarihli 9. celseye taraf vekillerinin katıldıkları, duruşmada davacının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönünden verdiği dahiliyet dilekçesi işlemlerinin tamamlanmasının beklenmesine ve bir sonraki celsenin 23.05.2013 günü yapılmasına karar verildiği, davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekiline 04.04.2013 tarihinde dahiliyet dilekçesinin tebliğ edildiği ve dahili davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin 06.04.2013 tarihli dilekçesi ile  yargı yolu itirazında bulunduğu, bu itirazın mahkemenin 23.05.2013  tarihli celsesinde  tekrarladığı ancak aynı celsede müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin görev itirazının reddedildiği anlaşılmaktadır.

Müdahil Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca,  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı açısından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedarı olduğu taşınmazların, sırasıyla 24.12.1987 tarihli Nazım İmar Planında “Konut Uygulama Alanı”nda, 04.03.1992 tarihli Nazım İmar Planı ile 04.03.1992 tarihli Nazım İmar Planında “Şehir Parkı Alanı”nda,15.11.1995 tarihli Nazım İmar Planında “Olimpiyat Köyü Alanı “nda ve son olarak halen yürürlükte olan 23.05.2005 tarihli 1/1000 ölçekli İkitelli Atatürk Olimpiyat Parkı Uygulama İmar Planında “Olimpiyat Parkı Alanı”nda kaldığı belirtilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, “Olimpiyat Parkı Alanı”nda kalan kısmı bakımından fazlaya ve maddi hatalara karşı talep ve dava, ayrıca dava dilekçesini ıslah hakkı saklı kalmak kaydı ile kamulaştırmasız el atma bedeli olarak 6.000,00 TL, ecr-i misil bedeli olarak da 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parsellerin imar planında “Olimpiyat Parkı Alanı”nda kaldığı, taşınmazlara idarelerce fiilen el atılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazların bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarelerce 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının hissedar olduğu taşınmazların bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı” nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezlinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586)  “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın, başvurusunun kabulü ile, müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin görev itirazının Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile müdahil davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.05.2013  gün ve 2011/476 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.