Hukuk Bölümü         2013/1463 E.  ,  2013/1648 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1.O.Y. adına Vasisi A.Y.,2.C.Y. adına vasisi Y.Y.,

3.H.Y.adına Vasisi Y.Y.,  4.Y.Y.,  5.E.G., 6.Y.Y., 7.N.Y., 8.M.Y. 

Vekili      : Av. Y.D.

Davalı      : İstanbul İl Özel İdare Müdürlüğü 

Vekili      : Av. A.A. 

O L A Y  : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;  müvekkillerinin dava konusu İstanbul ili Ataşehir ilçesi Aşık Veysel Mahallesi 5 Pafta 581 Ada 44 Parselde kayıtlı taşınmazın hissedarları olduğunu, dava konusu taşınmazın imar planında kısmen “İlkokul Alanı” olarak ayrıldığını, davacıların kullanım hakkının imar düzenlemesi nedeni ile kısıtlandığını ve bu nedenle zarar gördüklerini belirterek; fazlasını talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren Anayasa’nın ilgili hükmü uyarınca devlet alacaklarına uygulanan en yüksek oranda faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

İstanbul A.22.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin( Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi) : 17.04.2013 gün ve 2012/58 Esas sayılı kararı ile, davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekilinin görev itirazının reddine ve yazılan müzekkere cevaplarının beklenmesine, bir sonraki duruşmanın 20.09.2012 tarihinde yapılmasına karar verdiği, kararın verildiği celseye davalı vekilinin katılmadığı ve davalı vekiline kararın tebliğine ilişkin de herhangi bir karar alınmadığı; mahkemenin 20.09.2012 tarihli 2.  celsesine davacı vekilinin katıldığı, davalı vekilinin katılmadığı, mahkemece dava konusu alanda keşif yapılmasına ve bir sonraki celsenin 15.11.2012 gününe bırakılmasına karar verildiği; mahkemenin 15.11.2012 tarihli 3. celsesine davacı vekili ile davalı vekilinin katıldıkları, davalı vekilinin tekrar görev itirazında bulunduğu, mahkemece bilirkişi raporunun beklenmesine ve davalı vekilinin görev itirazının bilirkişi raporunun dönüşünden sonra değerlendirilmesine ve bir sonraki duruşmanın 31.01.2013 tarihinde yapılmasına karar verildiği; mahkemenin 31.01.2013 tarihli 4.celsesine taraf vekillerinin katıldıkları,  mahkemece Ataşehir Belediye Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına ve bir sonraki duruşmanın 17.04.2013 tarihinde yapılmasına karar verildiği, mahkemenin 17.04.2013 tarihli celsesine taraf vekillerinin katıldıkları, davalı vekilinin görev itirazını yinelediği, mahkemece görev itirazının reddine, Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına ve bir sonraki duruşmanın 22.05.2013 tarihinde yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesi’nce incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 12.maddesinde, “Görev itirazında bulunan kişi veya makam itirazının reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak 15 gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası müktevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurabilir.” hükmü yer almış, 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

                Olayda, İstanbul A.22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde) açılan davada, birinci oturum tarihi olan 17.05.2012 gününden önce (12.04.2012 tarihinde), davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekilince görev itirazında bulunulduğu; mahkemenin 17.05.2012 günlü ara kararıyla görev itirazı reddedildiği ve fakat kararın davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekiline tebliğ edilmediği, davalı vekilinin mahkemenin 15.11.2012 tarihli celsesine katılarak tekrar görev itirazında bulunduğu, davalı vekiline 17.05.2012 tarihli görev itirazının reddine ilişkin mahkeme kararı tebliğ edilmemiş olmakla birlikte; davalı vekilinin mahkemenin 15.11.2012 tarihli celsesine katılmakla, karardan haberdar olduğunun kabulünün gerektiği, davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekilinin 22.04.2013 günü kayda giren dilekçesi ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

                Yukarıda sözü edilen Kanun hükümleri uyarınca, görev itirazının reddine ilişkin kararın tebliğ edildiği günden başlayan onbeş gün içinde uyuşmazlık çıkarılmasının istenebileceği gözetildiğinde, verilen görevlilik kararının tebliğ edilmemesi nedeni ile davalı vekilinin sonrasında katıldığı ilk celse olan 15.11.2012 günün tebliğ günü kabul edilmesi nedeniyle 22.04.2013 günü kayda giren dilekçenin süresi içerisinde verildiğinin kabulü olanaksızdır.

Bu durumda, davalı idare vekili tarafından Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne       ( İstanbul A.22. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne) açılan davada verilen görevlilik kararının, 15.11.2012 tarihinde öğrenildiğinin kabulü nedeni ile, on beşinci gün olan 30.11.2012 tarihinden sonra olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle yapılan başvuru süresinde olmadığından, davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekilince yapılan başvurunun reddi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ :  2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 11.11.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.