T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/616

KARAR NO : 2021/662

KARAR TR  : 27/12/2021

 

ÖZET: Araç arama ve kontrolü görevini icra ederken, karayolu üzerinde olup olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın Uzman Jandarma Çavuş olan davacıya çarparak yaralaması sonucu uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

 

Davacı           : M. A.

Vekili             : Av. K.G.

Davalı            : Jandarma Genel Komutanlığı

Vekilleri        : Av. Z. K.Ş., Av.Ş.A.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, Uzm.J.Çvş. olan müvekkilinin Hakkari- Şemdinli İlçe J.K.lığı emrinde görev yaparken, alınan bir kaçakçılık ihbarı üzerine, Güzelkonak J.Karakol K.lığı bölgesinde 16/01/2014 tarihinde, saat; 14:00 sıralarında, araç arama ve kontrolü yapmakla görevlendirildiğini; görevini yerine getirirken karayolu üzerinde, olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın müvekkiline çarptığını, sol bacağının üzerinden geçerek ağır bir şekilde yaralanmasına sebep olduğunu; kendisine ayağında femur şaft kırığı olduğu ve hayat fonksiyonlarını 4 (dört)dereceden etkilediği yönünde adli rapor verildiğini; ameliyat sonrası verilen yaklaşık 350 günlük istirahatin sonunda, Van Asker Hastanesi'nden 09/02/2015 tarihli ve 159 numaralı Üç Uzman Tabip İmzalı Sağlık Raporu ile müvekkilinin yaralanma sonrasında askerliğe elverişsiz hale gelmediği kararı verildiğini; müvekkilinin yaralanma olayı kamu görevinin ifası sırasında meydana geldiğinden, uğranılan zararın kusurlu/kusursuz sorumluluk kuram ve ilkesi gereğince davalı idarece karşılanması gerektiğini; olayla ilgili belgeler incelendiğinde herhangi bir asli kusurunun bulunmadığının görüldüğünü; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesi gereğince davanın adli yargı yerinde açıldığını;olay sonucunda müvekkilinin büyük maddi ve manevi zararlara uğradığını ifade ederek;müvekkilinin görev sırasında oluşan yaralanma nedeniyle vücut fonksiyon (efor) kaybının ve geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybının tespit edilerek, ortaya çıkan zarardan dolayı, (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) 1.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili istemiyle, 04/03/2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 31/10/2017 tarihli ve E.2015/59, K.2017/324 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 18/05/2018 tarihli ve E. 2018/1433, K.2018/813 sayılı kararı ile,hizmet kusuruna dayanılarak açılan davanın, yargı yolu caiz olmadığından, usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle; istinaf taleplerinin kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına,davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.

 

3. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 13/09/2018 tarihli ve E.2018/405, K.2018/374 sayılı kararı ile, dava dilekçesinin yargı yolu görev nedeniyle usulden reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 23/10/2020 tarihli ve E.2018/3675, K.2020/1545 sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine kesin olarak karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...davacının davalı idareye bağlı Hakkari Şemdinli Jandarma Komutanlığında jandarma çavuş olarak görev yaptığı yolda araç arama ve kontrolü yaparken olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın bacağının üzerinden geçmesi sebebiyle yaralanması sebebiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmakla, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari Eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yerinde görülmesi gerekir."

 

4. Davacı vekili bu kez, aynı somut olay ve iddialarla, 43.634 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

5. Van 1. İdare Mahkemesi 17/09/2021 tarihli ve E.2021/1471 sayılı kararı ile,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun2., 7. ve19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; uyuşmazlın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca,görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“ Bakılmakta olan davanın, trafik kazasından kaynaklandığı ve bu nedenle de iş bu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun'dan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun'un yukarıda aktarılan 110'uncu maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 30/09/2019 tarih ve E:2019/493; K:2019/630 sayılı kararı ile de 2918 Sayılı Kanununun 110'uncu maddesi uyarınca açılacak sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği içtihat edilmiştir."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

6. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

7. 2918 sayılı Kanun'un "Trafik zabıtasının görev ve yetki sınırı ile genel zabıtanın trafik hizmetlerini yürütmeye ilişkin yetkisi" başlıklı 6. maddesi şöyledir:

 

" Trafik zabıtası ve genel zabıtanın görev ve yetki sınırı;

a) Trafik zabıtası:

(Birinci fıkra mülga: 17/10/1996-4199/4 md.)

Trafik zabıtası görevi sırasında karşılaştığı acil ve zorunlu hallerde genel zabıta görevi yapmakla da yetkilidir.

Mülki idare amirlerince, emniyet ve asayiş bakımından zorunlu görülen haller dışında, trafik zabıtasına genel zabıta görevi verilemez, araç, gereç ve özel teçhizatı trafik hizmetleri dışında kullanılamaz.

b) (Değişik: 21/5/1997-4262/1 md.) Genel Zabıta:

Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde polis; polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışında kalan yerlerde de jandarma, trafik eğitimi almış subay, astsubay ve uzman jandarmalar eliyle yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak trafiği düzenlemeye ve trafik suçlarına el koymaya görevli ve yetkilidir."

 

8. 2918 sayılı Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde de, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

 

9. 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

10. 2918 sayılı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

11. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, ÜyelerBirol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/12/2021 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuru yapıldığı, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, Uzman Jandarma Çavuş olan davacının, Hakkari- Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görev yapmakta iken, Güzelkonak Jandarma Karakol Komutanlığı bölgesinde araç arama ve kontrolü görevini icra ederken karayolu üzerindeki olup olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın davacıya çarparak yaralaması sonucu uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

 

15. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

16. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

17. Dava dosyalarının incelenmesinden, olay tarihinde Yüksekova ilçesi istikametine giden araçlarda kaçak malzeme olduğu ihbarı üzerine Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı personelinin, belirtilen bölgeye devriye müdahale aracı ile görevlendirildiği, arama kontrol işlemleri sırasında 34 ... 66 plakalı Isuzu marka aracın durdurulduğu, ilk kontrol sırasında sürücünün kaçmak için manevra yaptığı esnada davacıya çarpıp sol bacağının üzerinden geçerek yaralanmasına sebebiyet verdiği, uyarılara rağmen aracın durmadığı, sonradan yapılan araştırmada plakanın sahte olduğunun belirlendiği, aracın gerçek plakasının 34 ... 66 olduğunun tespit edildiği, sürücünün halen yakalanamadığı; karayolunda görev yaptığı esnada trafik kazasına maruz kalarak yaralanan davacının maddi ve manevi tazminat istemiyle açtığı davada, davalı idarenin; dava konusu kazaya 34 ... 66 plakalı araç sürücüsünün kasti eyleminin neden olduğunu iddia ederek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.

 

18. Zarar doğurucu eylem süreci, araçlarda kaçak malzeme bulunduğu istihbari bilgisinin takibi ile başlamıştır. Davacının yaralanması ile sonuçlanan eylem ise, olay yerindeki kontrol noktasından kaçmak isteyen şüpheli/motorlu taşıtın, karayolunda davacıya çarpmasıyla, diğer bir anlatımla,trafik kazası sonucu gerçekleşmiştir.

 

19. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

20. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Van 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/09/2018 tarihli ve E.2018/405, K.2018/374 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Van 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/09/2018 tarihli ve E.2018/405, K.2018/374 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/12/2021 tarihinde, Üyeler Nilgün TAŞ, Aydemir TUNÇ ve Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYLARI VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

              Başkan                   Üye                               Üye                              Üye

        Celal Mümtaz             Birol                             Nilgün                          Doğan     

            AKINCI                SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

                                               Üye                               Üye                              Üye

                                           Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                             TUNÇ                          TOPUZ                      ARSLAN

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Davacı vekili, Uzman J. Çavuş olan müvekkilinin davalı Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görev yaparken alınan bir kaçakçılık ihbarı üzerine, Güzelkonak J. Komutanlığı bölgesinde araç arama ve kontrolü görevini icra ederken karayolu üzerinde, olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın çarpması sonucu yaralandığını bildirerek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davacı davasını, çalıştığı kurum olan Jandarma Genel Komutanlığına yöneltmiştir. Davalı kurum karayolunun bakım, onarım ve trafik güvenliğini sağlamakla görevli olmadığı gibi, çarpan aracın işleteni de değildir. Jandarma Genel Komutanlığı, davacının çalıştığı kurum olarak çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi, onların can ve mal güvenliğinin sağlanması sorumluluğunu taşıyan kamu kurumudur. Bu haliyle, 2918 sayılı K.T.K'nun 110.maddesi kapsamındaki bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceğinden uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 27/12/2021

 

 

                                                                                                                               ÜYE

                                                                                                  Nilgün TAŞ

 

 

KARŞI OY

 

Dava, araç arama ve kontrolü görevini icra ederken karayolu üzerinde olup olay yerinden kaçmak isteyen bir aracın davacıya çarparak yaralanması sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında; idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kuramlardan birisi hizmet kusurudur. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinde; idari dava türleri, iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalan olarak sayılmış ve idari yargının yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmak olarak belirlenmiştir.

İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmelidir.

İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

Kamu görevlilerinin hizmetin yürütülmesi sırasındaki kusurlu eylemleri, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan "hizmet kusuru"nu oluşturmakta, bunun yargısal denetimi ise, kamu hizmetlerinin işleyişinin ve gereklerinin değerlendirilmesinde uzman olan idari yargı yerine ait bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından davanın Jandarma Genel Komutanlığına karşı açıldığı, görevi sırasında olay yerinden kaçmak isteyen aracın kendisine çarptığı, yaralanma olayının kamu görevinin ifası sırasında uğradığı maddi ve manevi zarann kusurlu/kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince davalı idarece karşılanması gerektiği iddiasıyla davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının görevinin ifası sırasında, uğradığı zararlann tazmini istemi davalı idare tarafından yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasına dayanılması karşısında, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyoruz.27/12/2021

 

 

         ÜYE                                                               ÜYE

Aydemir TUNÇ                                              Ahmet ARSLAN