Hukuk Bölümü         2013/740 E.  ,  2013/840 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : G.K.

                Vekili     : Av. Y.S.

                Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                Vekili      : Av. S.M.               (Adli Yargıda)

                O L A Y  : Davacı vekili özetle; Davacının, SSK Tarım Çalışanı olup, SSK sicil numarası 4401030303288 olan eşi Hasan Karaca'nın sağlık güvencesi kapsamında SSK sağlık karnesi ile, Turgut Özal Tıp Merkezi ve Malatya Beydağı Devlet Hastanesinde sağ memede tespit edilen İnvaziv Duktal Meme Karsinom tanısıyla tedavi gördüğünü ve kendisine HERCEPTİN 150 mg tek dozluk 12 kür ilaç tedavisi uygulandığını, davacının tedavisinde kullanılan ilaç bedelinin ödenmesi için davalı SGK Başkanlığı Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yapmış olduğu 16.11.2009 günlü başvurusuna verilen dava konusu 25.12.2009 tarihli cevapla talebin hastalığın 2.evrede olduğu gerekçesiyle reddedildiğini belirterek, 25.12.2009 günlü ret işleminin iptali ve 16.371,90 TL tutarındaki ilaç bedelinin ilaç faturalarının düzenlenme tarihinden itibaren yasal faizi ie birlikte tahsili istemiyle 21.01.2010 tarihli dilekçe ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İdare Mahkemesi; 02.02.2010 gün ve E:2010/40, K:2010/101 sayı ile özetle, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 101.maddesinde ‘’Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.’’ hükmünün yer aldığını, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden davacının Malatya Beydağı Devlet Hastanesinde ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde gördüğü tedavi kapsamında kullanılan ilaçlara ödediği tedavi giderinin ödenmesi için başvuruda bulunduğu ve bakılan davanın açıldığı tarihlerde 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu, gördüğü tedavi kapsamında kullandığı ilaç bedelinin ödenip ödenmeyeceği hususu bu Kanun hükümleri uyarınca değerlendirileceğinden bahisle kullanılan ilaç bedelinin ödenmesi isteminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın adli yargı yerince görülüp çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığını belirterek, davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili 05.04.2010 tarihli dilekçe ile;  davacının, SSK Tarım Çalışanı olup, SSK sicil numarası 4401030303288 olan eşi Hasan Karaca'nın sağlık güvencesi kapsamında SSK sağlık karnesi ile, Turgut Özal Tıp Merkezi ve Malatya Beydağı Devlet Hastanesinde sağ memede tespit edilen İnvaziv Duktal Meme Karsinom tanısıyla tedavi gördüğünü ve kendisine HERCEPTİN 150 mg tek dozluk 12 kür ilaç tedavisi uygulandığını, davacının tedavisinde kullanılan ilaç bedelinin ödenmesi için davalı SGK Başkanlığı Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yapmış olduğu 16.11.2009 günlü başvurusunun reddedildiğini belirterek, davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan 16.371,90 TL tutarındaki ilaç bedelinin ilaç faturalarının düzenlenme tarihinden itibaren yasal faizi ie birlikte ödenmesi istemiyle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İş Mahkemesi; 22.03.2013 gün ve E:2010/265, K:2013/242 sayı ile özetle, dosyanın incelenmesinden davacının tedavisinin 2007 yılında başlamış olup, dava konusu giderlere ilişkin faturaların ise 22.05.2008 ve 24.05.2008 tarihlerinde düzenlendiğini, buna göre tedavinin başlangıç tarihinin davacının eşi yönünden 15.01.2010 tarihinden önce olduğundan bahisle davaya bakmakla idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek, davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 13.5.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında uyuşmazlığa konu olayda davacı tarafından ödenmek zorunda kalındığı belirtilen 16.371,90 TL tutarındaki ilaç bedelinin ilaç faturalarının düzenlenme tarihinden itibaren yasal faizi ie birlikte ödenmesi bakımından anılan Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece idari yargı dosyasının ilgili evrakı da temin edilmek suretiyle mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, idari ve adli yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, SSK Tarım Çalışanı olan eşinin sağlık güvencesi kapsamında SSK sağlık karnesi ile Turgut Özal Tıp Merkezi ve Malatya Beydağı Devlet Hastanesinde gördüğü tedavi ücretinin kendisine ödenmesi istemiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Kayseri Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne başvuran davacının başvurusunun reddi üzerine, davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan 16.371,90 TL tutarındaki ilaç bedelinin ilaç faturalarının düzenlenme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, davacının eşinin 30.01.2004 tarihinden 13.12.2007 tarihine kadar 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalıştığı,   31/05/2006 kabul tarihli, 16/06/2006 tarih ve 26200 sayılı R.G.de yayımlanan 5510 Sayılı Kanun'un değişik 106. maddesi ile de, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 142,143;Ek 36.Madde; Geçici 20,81,87.Maddeleri hariç yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği      1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır.

5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı retle sonuçlandırmıştır.

Bu bakımdan, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığa konu olayda olduğu gibi, daha öncesinden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışanların,5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacakları ve haklarında 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla 5510 sayılı Yasanın 101.maddesi uyarınca da ihtilafların adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Malatya İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ     : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İş Mahkemesi’nin 22.03.2013 gün ve E:2010/265, K:2013/242 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.5.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.