T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS    NO  : 2019 / 135

          KARAR NO : 2019 / 259

          KARAR TR  : 29.4.2019

ÖZET : Davacı Belediyece, sözleşmeli avukata karşı vekalet ücretiyle ilgili olarak açılan itirazın iptali  ve alacağın tahsili istemli davaların, (davalının  gerçek kişi olduğu da gözetildiğinde) ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Şahinbey İlçe Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av. Ö. S., Av.M.O.

Davalı          : T. G.

Vekili           : Av.E.Ö.

 

O L A Y      : 1-a)Davacı vekili dilekçesinde; Davalı/borçlunun Gaziantep 6.İcra Dairesi'nin 2011/8555 sayılı dosyası ile aleyhine yürüttükleri 25.739,45 TL tutarındaki borca itiraz ettiğini, itirazın iptal edilmesi gerektiğini, şöyle ki; davalı/borçlunun, müvekkili belediyenin sözleşmeli avukat olarak vekilliğini yaptığı dönemde, Gaziantep 10.İcra Müdürlüğü'nün 2010/120 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak dosyaya ödenen ve müvekkili belediyeye ait olan 23.360,52 TL’yi icra dosyasından 15/10/2010 tarihinde çektiği halde belediyenin hesabına yatırmadığını; dava konusu borcu ödemesi için tebligat yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığı için borçlu hakkında Gaziantep 6.İcra Müdürlüğü'nün 2011/8555 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını; davalının (borçlunun) alacağı ücretin işe başlarken belli edildiğini,  ayrıca ücretin yanı sıra alacağı vekalet ücretinin de kanunla belirlendiğini; yasa hükümleri gereğince davalı borçlunun vekalet ücretine istinaden almış olduğu meblağı öncelikle müvekkili belediyenin hesabına yatırması daha sonra ise belediyenin havuzunda biriken vekalet ücretlerini çalışan diğer avukatlarla yine yasalar gereği hesaplanmış miktar üzerinden alması gerekirken;  davalının buna uymadığını, kamu kaynağındaki artışa engel veya eksilmeye neden olması itibariyle de kamu zararına sebep olduğunu; Danıştay İdare Dava Daireleri Genel Kurulunun 2005/1588 E. -2008/251 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, 657 sayılı Yasada kurum avukatlarına verilecek vekalet ücretine ilişkin olarak farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin 657 sayılı Kanunun 146. maddesi hükmünü yürürlükten kaldırdığından söz edilmesine olanak bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir,” denilmek suretiyle, fazla alınan vekalet ücretinin kamu zararı olduğu ve geri ödenmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını; yine dava konusu olaya ilişkin olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2010/3-266 E.ve 2010/303 K.sayılı içtihatında da kurum avukatlarının 657 Sayılı Kanundaki kurallara göre belirlenen miktardan fazla vekalet ücreti alamayacaklarının açık ve net olarak ortaya konulduğunu ifade ederek; borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına, haksız ve kötü niyetli olan davalı borçlunun %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle 24.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

1-b) Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/166 sayısında kayıtlı dosyasında açılan davada, davanın görüm ve çözümünün İdari Yargı'nın görevine girdiği ileri sürülerek davalı tarafından görev itirazında bulunulmuş;  görev itirazının reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenilmiş ancak Danıştay Başsavcılığı;  16.5.2013 gün ve E:2013/835 sayı ile, 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu hükümlerine göre açılan davanın görüm ve çözümünün, adli yargı yerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle; görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki istemin reddine karar vermiştir.

1-c) Gaziantep 2.Asliye Hukuk Mahkemesi; 14.12.2015 gün ve E:2012/166, K:2015/1008 sayı ile, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesine dayandığı, uyuşmazlığın İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle; görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş; temyiz edilen bu karar Yargıtay 13.Hukuk Dairesince; 29.3.2018 gün ve E:2016/14785, K:2018/3774 sayı ile, karar yolu düzeltme yolu kapalı olmak üzere, onanmış ve kesinleşmiştir.

1-d) GAZİANTEP 6.İŞ MAHKEMESİ; 27.6.2018 gün ve E:2018/114, K:2018/18 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Somut uyuşmazlıkta davacı kurum ile davalı avukat arasında 4857 sayılı Kanun kapsamında hizmet akdi bulunmadığı, davalının 5393 sayılı ve 657 sayılı Kanunlar kapsamında sözleşmeli personel olarak çalıştığı ve statü hukukuna tabi olduğu, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından, davanın yargı yolu yanlışlığı sebebi ile reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

6100 sayılı HMK.nın 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından aynı kanunun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

2-a)Davacı belediye vekili, bu kez davalı tarafın tahsil edip de müvekkili idare hesabına aktarmadığı 25.739,45 TL asıl alacağın davalının hesabına geçtiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, bu alacağı tahsil yönünde harcanan diğer masraflarının (icra takip ile diğer mahkemelerdeki yargılama giderleri) tahsiline karar verilmesi istemiyle 28.12.2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-b)GAZİANTEP 2.İDARE MAHKEMESİ; 28.1.2019 gün ve E:2018/1651 sayı ile, “(…)5393 sayılı Kanun’un 49/3 maddesi kapsamında çalışanlarla yapılan sözleşmelerin iş sözleşmesi olmadığı, 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesi uyarınca bu şekilde çalıştırılan kişilerin sözleşmeli personel olacağı ve işçi sayılmayacakları ve çalıştıkları kurumla arasında çıkan uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olacağı açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Davacı Şahinbey Belediye Başkanlığı ile davalı Taner Geçmez arasında 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49'uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince tam zamanlı olarak çalıştırılacak sözleşmeli personele ilişkin hizmet sözleşmesinin imzalandığı, çalıştığı dönemde davalı idareye ait olan çeşitli dosyalardan tahsil ettiği toplam 25.739,45 TL vekalet ücretini kendi hesabına geçirdiği ve idare hesabına aktarmadığı iddiası ile 02/12/2011 tarihinde Gaziantep 6.İcra Müdürlüğü'nde E.2011/8555 sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasının açıldığı ve Gaziantep 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24/02/2012 tarih ve E.2012/166, K.2015/1008 sayılı kararı ile davanın usulden reddedildiği, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 29/03/2018 tarih ve E.2016/14785, K.2018/3774 sayılı kararı ile de iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulduğu, dava dosyasının iş mahkemesine gönderildiği, Gaziantep 6.İş Mahkemesi'nin 27/06/2018 tarih, E.2018/114, K.2018/18 sayılı kararı ile de yargı yolu caiz olmadığından bahisle davanın usulden reddedilmesi üzerine Mahkememizde bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğine göre davacı Belediye Başkanlığı ile davalı avukat arasında 5393 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca tam zamanlı sözleşme imzalandığı, davalının bu kapsamda çalışmasından kaynaklı uyuşmazlık bulunduğu, davacının iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. İdari dava türleri şunlardır: İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı idare tarafından, davalının tahsil ettiği ve Başkanlık hesabına aktarılmadığı ileri sürülen 25.739,45-TL'nin alacağın Taner Geçmez'in hesabına geçtiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve bu alacağın tahsili yönünden harcanan masrafların ödenmesine karar verilmesi istemiyle, gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, idarenin, alacak istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 24/10/2016 tarih ve E: 2016/493, K: 2016/501 sayılı kararı ile 25/12/2017 tarih ve E:2017/712, K:2017/802 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine…”  karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29.4.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; davalının, davacı belediyede sözleşmeli avukat olarak vekillik yaptığı dönemde,  icra takibi nedeniyle dosyaya ödenen 23.360,52 TL’yi icra dosyasından çektiği halde belediyenin hesabına yatırmadığı ve idareyi kamu zararına uğrattığından ve ödeme yapılmadığı için icra takibi başlatıldığından bahisle, adli yargı yerinde; davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına, haksız ve kötü niyetli olan davalı borçlunun %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine; idari yargı yerinde ise, davalı tarafın tahsil edip de davacı idare hesabına aktarmadığı (faiz dahil) 25.739,45 TL asıl alacağın davalının hesabına geçtiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

(İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

(Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı idare tarafından, davalı tarafın tahsil edip de davacı idare hesabına aktarmadığı miktarın iadesi ve icra takibinin devamına karar verilmesi istemleriyle, gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, idarenin, alacak istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle,  Gaziantep 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Gaziantep 6.İş Mahkemesinin 27.6.2018 gün ve E:2018/114, K:2018/18 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Gaziantep 6.İş Mahkemesinin 27.6.2018 gün ve E:2018/114, K:2018/18 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.4.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                     

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ