T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/321

KARAR NO  : 2023/490      

KARAR TR  : 19/06/2023

ÖZET: İdarece yapılan yol çalışması nedeniyle dereye dökülen harfiyatın, dere yatağının değişmesine sebebiyet vermesi ve derenin taşıdığı hafriyat nedeniyle davacıya ait taşınmazın molozlardan dolayı kullanılamaması, ağaçların kuruması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı       : M.D

Vekili         : Av. Y. K

Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. A. Y

 

 

 

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, Bitlis ili, Hizan ilçesi, ....Köyünde bulunan .... ada, .... parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, davalı idarenin yol yapım çalışmaları esnasında, biriken hafriyatın dereye ve tarlalara döküldüğünü, dereye dökülen hafriyatın dere yatağının değişmesine sebebiyet verdiğini, bunun sonucunda bazı tarlaların sular altında kaldığını, bazılarının ise derenin taşıdığı hafriyat nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini ve ağaçların kuruduğunu, tarlanın eski hale getirilmemesi nedeniyle zararın devam ettiğini ileri sürerek, 2015 yılından bu yana ağaçlardan alınamayan ürün bedellerinin, kurumuş ağaçların bedellerinin, arazinin molozlardan dolayı kullanılamaması sebebiyle arazi çıplak bedeli olarak şimdilik 100 TL maddi zararın tazmini için idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Van 1. İdare Mahkemesi 26/12/2022 tarih ve E.2021/2068, K.2022/3105 sayılı kararı ile, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin işin esasını teşkil ettiği, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş olduğu, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve, projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan ve projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Bitlis ili, Hizan ilçesi, ....Köyünde bulunan .... ada, .... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu, davalı idarece yaptırılan yol çalışması esnasında dereye ve tarlalara hafriyat dökülmesi sonucunda taşınmazı ile taşınmazında bulunan ekili dikili ürünlerin zarar gördüğünden bahisle zararlarının ödenmesi istemiyle davalı idareye 28/05/2021 tarih ve 153709 sayılı dilekçe ile başvuru yapıldığı, yapılan başvurunun Karayolları Genel Müdürlüğü 11. Bölge Müdürlüğünce tesis edilen 30/07/2021 tarih ve 510757 sayılı yazı ile reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Karayolu yapımı sırasında mülkiyeti davacıya ait taşınmaza, davalı idare tarafından plan ve proje kapsamı haricinde hafriyat dökülmek suretiyle taşınmazın yapısının bozulduğu iddiasıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma, davanın niteliğine ve Hizan Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı gerekçe ile 2015 yılından bu yana ağaçlardan alınamayan ürün bedeli olarak 50 TL, kurumuş ağaçların bedeli olarak 50 TL, tarlanın tarımsal faaliyette kullanılamaması nedeniyle 50 TL olmak üzere toplam 150 TL maddi zararın tazmini için adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. Hizan Asliye Hukuk Mahkemesi 15/03/2023 tarih ve E.2023/24, K.2023/49 sayılı kararı ile, kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında meydâna gelen geçici zararın hizmet kusurunu oluşturucağı, davalı idare tarafından uzun süreli olarak el atma kastının bulunmadığı, idare aleyhine açılacak tam yargı davalarında görevli mahkemenin idari yargı olduğu gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-b ve 115/2 maddelerine göre yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, yerleşik içtihatlar ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı idarenin kamulaştırması yapılan yol sahası içerisindeki inşaat çalışmaları sırasında ortaya çıkan hafriyat sebebiyle meydana gelen heyelan sonucunda, davacının kendisine ait olduğu iddia edilen taşınmaza zarar verildiği, bu nedenle davacı vekili tarafından meydana gelen zararın giderilmesine yönelik talepte bulunulduğu, kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında meydâna gelen geçici zararın hizmet kusurunu oluşturucağı, davalı idare tarafından uzun süreli olarak el atma kastının bulunmadığı, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi hükmü gereğince idare aleyhine açılacak tam yargı davalarında görevli mahkemenin idari yargı olduğunun da açık olduğu değerlendirilerek HMK'nın 114/1-b ve 115/2 hükmü uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, Van İdare Mahkemesi'nin vermiş olduğu görevsizlik karan da dikkate alınarak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 'Yargı Mercilerince Yapılacak İşlemler' başlıklı 15. maddesi 'Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra (...), taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyasını da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir' hükmü uyarınca davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine"

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:

 

"İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür."

 

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

" 1. (Değişik: 10/6/1994-4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. (Mülga: 2/7/2018 - KHK-703/185 md.)"

 

7. Aynı Kanun'un "İptal ve tam yargı davaları" başlıklı 12. maddesi şöyledir:

 

"İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır."

 

 

 

8. Aynı Kanun'un "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

2. Görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz."

 

B. Yargı Kararları

 

9. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarih ve E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının III. bölümü şöyledir:

 

“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Ali ÖZGÜR'ün katılımlarıyla yapılan 19/06/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen hüküm doğrultusunda davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği görülmekte ise de, dava konusuna ilişkin bilgi ve belgelerin dosyada bulunduğu, bu nedenle idari yargı dosyasının istenilmediği ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

 

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava, idarece yapılan yol çalışması nedeniyle dereye dökülen hafriyatın, dere yatağının değişmesine sebebiyet vermesi ve derenin taşıdığı hafriyat nedeniyle davacıya ait taşınmazın, molozlardan dolayı kullanılamaması, ağaçların kuruması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

 

13. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

14. Dava dosyasının incelenmesinden davacı tarafından, davalı idarenin yol yapım çalışmaları esnasında, biriken hafriyatın dere ve tarlalara döküldüğünü, dereye dökülen hafriyatın dere yatağının değişmesine sebebiyet vermesi nedeniyle bazı tarlaların sular altında kaldığını, bazılarının ise derenin taşıdığı hafriyat nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini, ağaçların kuruduğunu, tarlanın eski hale getirilememesi nedeniyle zararın devam ettiğini, davalı idarenin yükümlülükleri kapsamında gerekli önlemleri almadığı ve zararın bu nedenle oluştuğunu ileri sürerek, 2015 yılından bu yana ağaçlardan alınamayan ürün bedellerinin, kurumuş ağaç bedellerinin ve arazinin molozlardan dolayı kullanılamaması sebebiyle oluşan maddi zararın tazmini için dava açıldığı anlaşılmıştır.

15. İdari ve adli yargı yerinde görülen davalarda, taşınmaza idarece fiilen el atıldığına yönelik bir iddia ve tespit bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı vekilinin iddiaları ve dosyada bulunan bilgiler kapsamında, görev uyuşmazlığına konu davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

 

16. Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası kapsamında, idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

 

 

17. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Van 1. İdare Mahkemesinin 26/12/2022 tarih ve E.2021/2068, K.2022/3105 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Van 1. İdare Mahkemesinin 26/12/2022 tarih ve E.2021/2068, K.2022/3105 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

19/06/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİİLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

 

          Başkan                        Üye                              Üye                               Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

          TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                           Ali

                                              ARSLAN                         BALLI                         ÖZGÜR