Hukuk Bölümü 2002/11 E., 2002/10 K.

  • GERÇEK KİŞİLER ALEYHİNE TAZMİNAT DAVASI AÇILMASI
  • İDARİ YARGI YERİ
  • KAMU GÖREVLİLERİ ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 129 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 42 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY: Deprem konutlarının yapımını üstlenen müteahhit olan davacı, ruhsat almadan inşaat yaptığı gerekçesiyle Solhan Belediye Başkanlığınca 3194 sayılı Yasa'nın 42. maddesine göre verilen para cezasına karşı yaptığı itirazın SOLHAN SULH CEZA MAHKEMESİ'nce, 18.9.2000 gün ve E: 2000/60, K: 2000/43 sayı ile, kabul edilerek idari para cezasının kesin olarak kaldırılması üzerine, hakkında ceza tertip eden Belediye Başkanı ve Encümen Üyeleri aleyhine, belediye seçimleri sırasındaki siyasi rekabet dolayısıyla besledikleri husumet nedeniyle kendisini küçük düşürerek öç almak istediklerini ve manevi şahsiyetine açıkça hakaret ettiklerini ileri sürerek, 5,000,000,000.- TL. manevi tazminat istemiyle, 5.10.2000 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır,

    SOLHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ, 27.2.2001 gün ve E: 2000/58, K: 2001/15 sayı ile, davanın Belediye Encümenince verilmiş idari bir karardan kaynaklanan zararın tazminine ilişkin olduğu; idarenin hizmet kusuruna dayanan ve kamu kuruluşlarının kararlarından doğan zararların giderimine ilişkin davaların Danıştay'da görülmesinin gerektiği gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Danıştay'a gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacının talebi üzerine dava dosyasının gönderilmesi nedeniyle DANIŞTAY ALTINCI DAİRESİ'nce 8.5.2001 gün ve E: 2001/2094, K: 2001/2408 sayı ile, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 24. maddesinde belirlenen kapsamda bir tam yargı davası olmadığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine ve dosyanın Malatya İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

    MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 26.7.2001 gün ve E: 2001/1012, K: 2001/657 sayı ile, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 3. maddesinde öngörülen usule uygun dilekçe ile dava açılmadığı nedeniyle dilekçenin reddine karar vermiştir.

    Bunun üzerine davacı, aynı iddialarla, Belediye Başkanı ve Encümen Üyeleri aleyhine 5,000,000,000.- TL. manevi tazminat istemiyle, 17.8.2001 gününde kayda giren dilekçe ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

    MALATYA İDARE MAHKEMESİ, 13.9.2001 gün ve E: 2001/1293, K: 2001/700 sayı ile, idare ajanlarına yöneltilen dava, idarenin kusursuz sorumluluğunu gerektiren veya hizmet kusuru olarak nitelenebilecek nedenlere değil de tümüyle ajanın kişisel kusuruna dayandırılmış ise, bu halde adli yargı yerinin görevli olacağında kuşku bulunmadığı; bakılan davanın. Solhan Belediye Başkanı ve encümen üyelerinin kişisel kusurlarına dayalı olarak ve özellikle şahıslar aleyhine manevi tazminat istemiyle açıldığı anlaşıldığından, incelenmesi ve çözümünün adli yargının görevi içinde olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün Samia AKBULUT'un Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 25.3.2002 günlü toplantısında, Raportör - Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve dava dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Davacı, hakkında ceza tertip etmek suretiyle manevi şahsiyetine saldırıda bulunduklarını ve suç işlediklerini ileri sürdüğü Belediye Başkanı ve Encümen Üyeleri aleyhine manevi tazminat davası açmıştır.

    Bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında kişilere verilen zarar, kamu görevlisinin görevinde kullandığı yetkilerden ve resmi sıfatından ayrılamıyor, aksine bunlarla sıkı sıkıya ilgili ve bağlantılı biçimde doğuyor ise, personel bakımından "görev kusuru" olarak tanımlanan bu kusurun, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan "hizmet kusuru" kapsamında idare hukuku esaslarına tabi olduğu, gerek öğretide gerekse yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

    Nitekim, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verildikten sonra, 129. maddesinin beşinci fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanununun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceğine işaret edilmiştir.

    Bu düzenleme ile, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu davrandıklarından bahisle haklı ya da haksız olarak yargı mercileri önüne çıkarılmasını önlemek ve kamu hizmetinin sekteye uğratılmadan yürütülmesini sağlamak suretiyle kamu düzenini korumak amaçlanmış; aynı zamanda, zarara uğrayan kişi bakımından, memurlar veya diğer kamu görevlilerine oranla ödeme gücü daha yüksek olan bir sorumlu (idare) muhatap kılınmıştır.

    Buna göre, kural olarak, kamu görevlisinin görev ve yetkilerini kullandığı sırada doğan zararın giderilmesi istemiyle, görev kusurunu kapsayan hizmet kusuru esasına dayanılarak, idari yargıda ve ancak idare aleyhine dava açılabilecek; yargı yerince tazminle yükümlü tutulması halinde idare, ilgili yasa kurallarının gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, sorumlu personelin rücu edebilecektir.

    Buna karşılık, kamu görevlisinin görev ve yetkilerinden, resmi sıfatından ayrılabilen; başka bir anlatımla, suç biçimine dönüşerek idari olma niteliğini yitiren eylem ve işlemlerinin, yukarıda belirtilen Anayasal korumanın dışında kaldığını ve dolayısıyla, doğrudan doğruya kamu görevlisine karşı şahsi kusuruna dayanılarak adli yargı yerinde tazminat davası açılabilme olanağı bulunduğunu da belirtmek gerekir.

    Olayımızda, gerek adli, gerekse idari yargı yerlerinde, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu görevlilerinin kasta varan şahsi kusurundan doğduğu iddiasıyla ve doğrudan doğruya kamu görevlilerine karşı dava açıldığı; öte yandan, idarenin sorumluluğunu gerektiren bir görev ya da hizmet kusurundan sözedilmediği gibi, idareye karşı dava açılmamakla idari yargı yerince idarenin sorumluluğunun saptanmasına olanak bulunmadığı görülmektedir.

    Öte yandan, 2577 sayı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

    İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanısıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde, kamu görevlisi de olsa, gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

    Belirtilen duruma göre, şahsi kusurlarına dayanılarak doğrudan doğruya kamu görevlilerinin aleyhine açılan tazminat davasının, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

    Açıklanan nedenlerle, Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.2.2001 gün ve E: 2000/58, K: 2001/15 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.