Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2012/329 E.  ,  2013/1262 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi İsteminde Bulunanlar  

(İdari Yargıda Davacılar, Adli Yargıda Davalılar)             : 1-A.H., 2-R.Y., 3-O.Y.

Vekilleri                                                                                    : Av. N.H., Av. B.A.

Karşı Taraf(Davalı)                                                                 : 1- İdari Yargıda

                                                                                                    Ümraniye Belediyesi Başkanlığı

Vekili                                                                                           : Av. G.G.B.

Karşı Taraf( Davacı)                                                                :  2- Adli Yargıda

                                                                                                     D.K.

Vekili                                                                                         : Av. H.A. 

O L A Y : I- D.K.’ın vekili; davalılar Muris A.Y. Mirasçıları;  1-A.Y. (Eşi),  2-A.H., 3-O.Y.,  4-H.Y., 5-R.Y.,  6-M.Y.’e karşı; müvekkilinin, maliki bulunduğu İstanbul Ümraniye Yeni Çamlıca Mahallesindeki taşınmazların, Ümraniye Belediye Başkanlığınca Islah İmar Planı uygulamasına tabi tutulduğunu,  bu uygulama sonucunda, müvekkilinin İstanbul Ümraniye Yeni Çamlıca Mah 949 ada, 1, 2 ve 3 no.lu parsellerdeki paylarının tamamının bedele dönüştürüldüğünü,  davalıların murisi A.Y. adına tapu tescili yapılarak müvekkilinin lehine kanuni ipotek tesis edildiğini; müvekkilinin hissesine tekabül eden ve bedele dönüştürülen alanın 1 sayılı parselde 174.0, 2 sayılı parselde 178.64,  3 sayılı parselde186.70 m2;  taşınmazlar için takdir edilen m2 birim fiyatının ise 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar için 45.000.000 TL, 3 parsel sayılı taşınmaz için 25.000.000 TL olduğunu, ipotek bedellerinin bu miktarlar üzerinden, 7,830.000.000 TL, 8,038.800.000 TL ve 4.667.500,000 TL olarak hesaplandığını; taşınmazların konumu dikkate alındığında ipotek bedellerinin çok düşük kaldığını; takdir olunan bedellerin henüz bloke edilmediğini ve ödenmediğini, bu sebeple değerleme tarihi itibariyle hesap edilecek gerçek değerin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etme zarureti bulunduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; davalılara ait hisse ve parsellerin 3.şahıslara devrinin önlenmesi için taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına;  fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; şuyulandırma bedellerinin sırasıyla 54.810.000.000; 56.271.600.000 ve 32.672.500.000 TL’ye yükseltilmesine;  toplam olarak 143.754.100.000 TL’nin değerleme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle, 2.11.2005 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ÜMRANİYE 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:28.12.2006 gün ve E:2005/500, K:2006/575 sayı ile, Mahkemece davaya konu olan taşınmazın tapu kaydı, çapı, imar uygulaması evrakları şuyulandırma cetveli, resen emsal, davacı ve davalı emsallerinin;  taşınmazın imar durumu, emsallerle birlikte emlak beyanına esas teşkil eden bilgiler ve değerlendirme tarihi itibariyle m2 rayiç değerleri, davaya konu taşınmaz ve emsal taşınmazların kadastral parsel - imar parseli olup olmadıkları ve imar durumlarına dair bilgilerin getirtilerek dosyaya konulduğu;  taşınmazın bulunduğu yerde 24.07.2006 tarihinde keşif yapıldığı; bilirkişiler kurulunun 01.09.2006 tarihli raporda, 1 parselde davacı hissesine takdir edilen bedelin 31.320,00 YTL, 2 nolu parselde davacı hissesine takdir edilen bedelin 34.155,20 YTL, 3 nolu parselde davacı hissesine takdir edilen bedelin 18.670,00 YTL artırılması yolunda rapor sundukları;  bedele dönüşen değer ile rapor arasında 1,5 katından fazla fark olduğundan 2. defa taşınmazın bulunduğu yerde 13.11.2006 tarihinde keşif yapıldığı;  bilirkişiler kurulunun düzenlediği 15.12.2006 tarihli raporda,  m2'si 225 YTL den 1 parselde davacı hissesine takdir edilen 7.830,00 YTL ipotek bedelinin 31.320,00 YTL artırılarak 39.150,00 YTL’ye çıkarılması, 2 nolu parselde davacı hissesine takdir edilen 8.038.80 YTL ipotek bedelinin 32.155,20 YTL artırılarak 40.194,00 YTL ye çıkarılması, 3 nolu parselde davacı hissesine takdir edilen 4.667,50 YTL, ipotek bedelinin 37.340.00 YTL artırılarak 42.007.50 YTL ye çıkarılması gerektiğini belirttikleri; fenni teknik bilirkişinin,  pafta üzerinde davaya konu olan taşınmaz ile emsal alınan taşınmazların uzaklığını ve konumunu gösteren krokiyi düzenleyerek dosyaya sunduğu;  Mahkemelerinin E:2005/234, K:2005/602  sayılı ilamında,  dosyaları ile aynı mahalde bulunan Ümraniye ilçesi, Yeni Çamlıca mahallesi 961 ada, 6 parsel için açılan ipotek bedelinin artırılması davasında, m2 birim fiyatı 225 YTL olarak kabul edilmiş ve bu kararın Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 10.07.2006 tarih ve 2006/5972-8630 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş olduğu; aynı şekilde Mahkemelerinin aynı bölgeye dair 957 ada 1 parsel için açılan ipotek bedelinin artırılması davasında, m2 birim fiyatının 225 YTL olarak belirlenmiş ve Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 08.06.2006 gün ve E/K:2006/4345-7036 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş olduğu;  yine Ümraniye 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin aynı mahale ilişkin 1023 ada 5 parsele dair ipotek bedelinin arttırılması davasında m2 birim fiyatının 225 YTL olarak belirlendiği ve Yargıtay 5 Hukuk Dairesinin 08.06.2006 tarih ve E/K:2006/4336-7038 sayılı hükmü ile onanarak kesinleşmiş olduğu; bilirkişi raporlarının çok sayıda fikir verici mukayeseli emsal kullanılarak hazırlandığı, Mahkemelerince denetlendiği; aynı mahalde benzer çok sayıda dosyada taşınmazın sokak ve yol cephesine göre beher m2'sine 125-300 YTL arasında değer biçilmiş olduğu, taşınmazın bu konumuna göre bu değerler arasında bir miktar belirlenmekte olduğu; bu değerlerin Belediye tarafından belirlenen değerin yaklaşık 5 katı civarında olduklarının görüldüğü; tespit edilen değerin makul olduğu; yakın değerlendirme tarihinde, Ümraniye Merkezine daha uzak olan Sarıgazi, Taşdelen ve Yenidoğan beldelerinde dahi bu birim fiyatlarından daha yüksek birim fiyatlarının tespit edildiği ve kesinleştiğinin bilinmekte olduğu;   toplanan tüm delillerden; dosyada çekişmesiz ipotek bedelinin davacıya ödenmemiş olması sebebiyle, değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak sayılmasına, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olması, bilirkişi raporunun emsallerin karşılaştırılması yapılarak üstün ve yapılan incelemenin usulüne uygun olduğu ve emsallerin değerlendirilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı yönüyle, bilirkişi raporlarının kararın oluşturulmasına esas alındığı ve hüküm kurulduğu gerekçesiyle; davanın KISMEN KABULÜ İLE; 102.681,50 YTL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermiş; bu karar Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 11.6.2007 gün ve E:2007/5494, K:2007/7583 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

II- A.H., R.Y.,  O.Y.’in vekili; davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı’na karşı; müvekkillerinin murisi adına kayıtlı taşınmazların bulunduğu,  Tapunun İstanbul İli Ümraniye İlçesi 5832, 5833, 5835, 5836, 5837, 5838, 5839, 5840, 5841, 5842, 5843, 5844 ve 5845 Sayılı parsellerde 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi uyarınca 28.10.2004 tarih 5566 sayılı Belediye Encümen Kararı ile parselasyon ve şuyulandırma işlemi yapıldığını ve anılan taşınmazların 949 Ada-1,2,3,4,5 parsel sayılı taşınmazlara dönüştüğünü; işlemin mevzuata, imar ve belediyecilik ilkelerin aykırı olduğunu, çünkü; parselasyon ve şuyulandırma işleminin yukarıda zikredilen  13 adet Kadastral parsel üzerinde yapıldığını, tüm Kadastral parsellerden karma yapıldığını, birbiri ile bağlantısı olmayan parsellerde karma yöntem uygulanarak yeni parseller oluşturulduğunu, bu  parsellerde DOP kesintisi, bedele dönüştürme ve  diğer uygulamalar yapılırken her bir parselden yer alındığını;  Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından yapılan ve iptali istenilen idari işlem hakkında daha önce İstanbul 3.İdare Mahkemesi’nin 2005/ 1496 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve 2007/ 1878 K. sayılı ilamı ile işlemin iptaline karar verildiğini; kararın Danıştay denetiminden geçerek onandığını ve kesinleştiğini, böylece idari işlemin tüm sonuçları ile ortadan kalktığını; bu durumun mahkeme tarafından resen göz önüne alınarak müvekkillerinin parselleri yönünden de idari işlemin iptalinin gerektiğini; davalı Belediye tarafından yapılan şuyulandırma işlemi hakkında yine İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 2007/ 446 Esas 2008/95 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilmiş olduğunu; bu kararın da yine Danıştay 6. Dairesi’nin 2008/10264 Esas- 2010/ 7957 Karar Sayılı ONAMA kararı ile kesinleştiğini;  idarenin yaptığı işlemin şekil ve esas yönden iptal edildiğini; belirttikleri işlem yönünden onlarca dava açıldığını ve bütün davalarda işlemin iptaline karar verilerek ve bu kararların Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiğini;  bu kararlar sebebi ile işlemin artık uygulama imkanının kalmadığını, işlemin davacıların parselleri yönünden de iptalinin gerektiğini;  davacının parselini kapsayan bölgede 2981 sayılı Kanun’un 10/b ve 10/c maddeleri uyarınca yapılan parselasyon işleminin onaylanmasına ilişkin 28.10.2004 günlü 5566 Sayılı Ümraniye Belediyesi Encümen Kararının iptali istemiyle açılan davada mahkemelerin; 2981 Sayılı Kanunun 10/b maddesi uyarınca işlem yapabilmesi için belediyenin talebi üzerine kadastro müdürlüğü tarafından maddenin uygulanması sonucu özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar nedeniyle fiilen oluşan yol, meydan,... v.b gibi alanlara isabet eden yerlerin bedelsiz terkinini sağlayabileceği ve bu Yetki nin kullanılmasına karşı adli yargıda dava açılabileceği, belediyelere tanınan Yetki nin ise 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi olup, ikisinin birlikte uygulanması imkanının bulunmadığı gerekçesi ile işlemin iptaline karar verdiğini ifade ederek; dava dilekçesinin başlangıcında; “Davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı’nın 28.10.2004 tarih ve 5566 Sayılı Encümen Kararı’nın iptali”, dilekçenin sonuç ve istem kısmında ise; Ümraniye Belediyesi’nin müvekkillerinin miras bırakanı adına kayıtlı bulunan 949 Ada, 1,2,3,4,5 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle, 30.11.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6.İDARE MAHKEMESİ:16.2.2012 gün ve E: 2011/2208, K: 2012/295 sayı ile,  davanın, davacılar tarafından, malikleri oldukları İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, 949 ada, 1,2,3,4,5 parsellerde kayıtlı bulunan taşınmazlarını kapsayan alanda yapılan parselasyon ve şuyulandırma işlemine ilişkin 28/10/2004 tarih ve 5566 sayılı Encümen Kararının iptali istemiyle açılmış olduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. Maddesinin (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında Yetki , şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlandığı;  aynı Yasanın 14.maddesinin 3. bendinde, dava dilekçelerinin görev ve Yetki , idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve 3 ve 5. Maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 15. maddesinin l/b bendinde ise idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmaması halinde davanın reddine karar verileceğinin belirtildiği; iptal davalarının, hukuksal düzeni korumaya yönelik nesnel davalar olduğu;  iptal davalarında yargı yerinin, yalnızca hukuksal işlemi incelediği; idari işlemlerin, menfaatleri zedelenen ilgililerce hukuka aykırı oldukları iddiası ile dava konusu edilmeleri sonucu, tesis edildikleri tarihten geçerli olmak üzere hukuksal varlıklarına son verilmesinin idari yargı mercilerinden istenilmesinin, iptal davalarının konusunu oluşturduğu;  iptal davası açılabilmesi için, ortada bir idari işlemin var olmasının gerektiği;  idari işlemin ise, idari makam ve mercilerin, idarenin işlevleriyle ilgili, kamu hukuku alanında tesis ettikleri, tek taraflı, doğrudan uygulanabilir nitelikte bir hukuki tasarruf olduğu; dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacıların hissedarı olduğu İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, Y.Dudullu Mahallesi, 949 ada, 1,2,3,4,5 parsellerde bulunan taşınmazlarla ilgili imar uygulaması yapılmasına ilişkin 28.10.2004 tarih ve 5566 sayılı encümen kararının iptali istemiyle dava açıldığının anlaşıldığı; davacılar tarafından iptali istenilen 28.10.2004 tarih ve 5566 sayılı Encümen Kararının İstanbul 3. İdare Mahkemesinde dava konusu edilmiş olduğu, Mahkemenin 03.07.2007 tarih ve E:2005/1496, K:2007/1878 sayılı kararı ile iptal edildiği ve anılan Mahkeme kararının Danıştay 6. Dairesinin 14.05.2008 gün ve E:2008/1455, K:2008/3027 sayılı kararı ile onandığı anlaşıldığından, davacılar tarafından yargı kararı ile iptal edilen encümen kararına karşı açılan bu davada, iptali istenilen işlemin esastan incelenme imkanının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın incelenmeksizin reddine, karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK: A.H., R.Y. ve  O.Y.’in vekili;  davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından müvekkillerinin murisinin de hissedar olduğu, İstanbul İli Ümraniye İlçesi 5832, 5833, 5835, 5836, 5837, 5838, 5839, 5840, 5841, 5842, 5843, 5844 ve 5845 sayılı parsellerin,  2981 sayılı yasanın 10/c maddesi uyarınca 28.10.2004 tarih 5566 sayılı Belediye Encümen Kararı ile imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve bu karar neticesinde oluşturulan 949 Ada-1,2,3,4,5 parsel sayılı taşınmazların müvekkillerinin murisi adına tescil edildiğini;  ancak, aynı Encümen Kararı ile müvekkillerinin murisi adına tescil edilen parseller üzerine, D.K., Hasan Zühtü Şenyuva ve Tahsin Özcan lehine ipotek tesis edildiğini; ipotek bedelini, rayiç değerin altında bulan ipotek hakkı sahibi D.K. tarafından, Ümraniye 2., Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/500 E. sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine, ipotek bedelinin arttırılması talepli dava açıldığını, bu davanın adli yargı yerinde kabul edilerek Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, 102.681,50-TL. nin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak, davacıya verilmesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini;  bu arada İdari Yargı yerinde söz konusu imar uygulamasından önceki 5832, 5833, 5835, 5836, 5837, 5838, 5839, 5840, 5841, 5842, 5843, 5844 ve 5845 sayılı parsellerde müvekkillerinin murisi gibi hissedar olan S.S. …Kooperatifi tarafından 28.10.2004 tarih 5566 sayılı Belediye Encümen Kararının iptali istemi ile İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2005/1496 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını,  Mahkemenin 2007/1878 K. Sayılı kararı ile imar uygulaması ve şuyulandırmanın düzenleme ortaklık payının fazla kesildiği ve imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesi ile idari işlemin iptaline karar verildiğini, kararın temyizden geçerek kesinleştiğini; İstanbul 3. İdare Mahkemesinin kararının,  sadece davacı parselleri yönünden değil bütün alan yönünden sonuç doğurmuş olduğunu; nitekim davalı idarenin, (Eski Ümraniye Belediye Başkanlığı, yeni Ataşehir Belediye Başkanlığı) Mahkemenin anılan ilamına uyulacağını ve müvekkilinin parsellerinin de bulunduğu bölgenin tamamım kapsayacak şekilde baştan imar uygulaması çalışması başlatılacağına ilişkin, 04.03.2010 tarih ve 2010/ 268 sayılı encümen kararını almış olduğunu;  daha sonra müvekkilleri adına İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2005/ 1496 E. ve 2007/ 1878 K. Sayılı ilamı ile iptal edilen 28.10.2004 tarih 5566 sayılı Belediye Encümen Kararının iptali için İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E:2011/2208 sayılı dosyası ile dava açıldığını; Mahkemenin, K:2012/295 sayılı ilamı ile iptali istenen Encümen kararı daha önce İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2005/1496 E. ve 2007/ 1878 K. Sayılı ilamı ile iptal edilmiş olduğundan tekrar iptalinin mümkün olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, bu kararın da kesinleştiğini; İstanbul 6. İdare Mahkemesinin kararının, encümen kararının iptalinin müvekkilleri yönünden de iptal edildiğinin ve İstanbul 3. İdare Mahkemesi kararının müvekkilleri yönünden de sonuç doğurduğunun göstergesi olduğunu; bu defa; İdari Yargı, bir yandan İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2011/2208 E. sayılı kararı ile İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2005/1496 E. ve 2007/1878 K. Sayılı ilamının müvekkilleri yönünden de sonuç doğurduğunu ve müvekkilleri yönünden de uygulanması gerektiğini hükme bağlamışken ve davalı idare de bütün bölgeyi kapsayacak nitelikte yeniden imar uygulaması çalışmalarının başlanmasına 04.03.2010 tarih ve 2010/ 268 sayılı encümen kararı ile karar vermişken, diğer yanda Adli Yargıda, kesinleşmiş olan Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/500  sayılı dosyasında verilen karar ile müvekkillerinin borçluluğunun devam ettiğini; böylece kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edilen bir idari işlem neticesinde ve iptal edilen karara dayanarak oluşturulan idari yargı mahkeme kararı ile işlem iptal edilmiş olsa dahi müvekkillerinin borçtan kurtulamadığını;  bu noktada iptal edilen işlemden müvekkillerinin yararlanmasının imkansız hale geldiğini, yani Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/ 500 sayılı dosyasında verdiği kararının geçerliliğini sürdürmesi, müvekkillerinin İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E:2011/ 2208  sayılı dosyası ile elde ettikleri haklarının kullanılmasını fiilen imkansız hale getirdiğini; bu iki yargı mercii arasındaki oluşan birbirine çelişik hükümlerin giderilmemesi, ikisini de pratikte uygulanması imkansız iki karar haline getirdiğini;  bir yandan İdare Mahkemesince işlemin iptaline karar verilir iken, diğer yandan iptal edilen aynı idari işleme dayanılarak Hukuk Mahkemesince müvekkillerinin borçlandırıldığını, bu durumda Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, İdare Mahkemesi kararının uygulanmasını imkansız hale getirdiğini; birbiri ile tamamen çelişen ve birinin varlığı diğerinin uygulanmasını imkansız hale getiren iki tane kesinleşmiş yargı kararı oluştuğunu ifade ederek; hüküm uyuşmazlığının giderilmesine ve incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar  verilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvuruda bulunmuştur.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “… A-İstanbul İli, Ümraniye ilçesi, Yeni Çamlıca Mahallesi, 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa uyarınca parselasyon işlemi yapıldığı, parselasyon işlemi sonrasında D.K.'in 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinin tamamının bedele dönüştürüldüğü, bedele dönüştürülen bu hisselerin A.Y. adına tapuya tescil edildiği, A.Y. adına tapuya tescil edilen parseller üzerinde de D.K. lehine kanuni ipotek tesis edilerek tapuya işlendiği, D.K.'in parselasyon sonucunda lehine tesis edilmiş bulunan ipotek bedellerinin artırılması istemiyle A.Y. Mirasçıları aleyhine açtığı davada; Ümraniye İkinci Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun esas alınması suretiyle 28.12.2006 günlü, E:2005/500, K:2006/575 sayılı karar ile davanın kısmen kabulü ile 102.681,50 TL'nın A.Y. Mirasçılarından alınarak D.K.'e ödenmesine karar verildiği, anılan kararın temyiz aşamasında, Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi'nin 11.06.2007 günlü, E:2007/5494, K:2007/7583 sayılı kararıyla onandığı anlaşılmaktadır.

B-Diğer taraftan; A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y.'in, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle Ümraniye Belediye Başkanlığı'na karşı açtığı davada; İstanbul Altıncı İdare Mahkemesi'nin 16.02.2012 gün ve E:2011/2208, K:2012/295 sayılı kararı ile; iptal istemine konu 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararının İstanbul Üçüncü İdare Mahkemesi'nin 03.07.2007 günlü, E:2005/1496, K:2007/1878 sayılı kararıyla iptal edilerek anılan iptal kararının da Danıştay Altıncı Dairesi'nin 14.05.2008 günlü, E.2008/1455, K.2008/3027 sayılı kararı ile onandığı, dolayısıyla yargı kararı ile iptal edilen encümen kararının esastan incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiştir.

C-Olayda, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işlemi ile D.K.'in 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinin tamamının bedele dönüştürülmesi sonucunda bu hisselerin A.Y. adına tapuya tescil edilerek A.Y.'in ipotek borçlusu D.K. ise ipotek alacaklısı olması üzerine D.K.'in A.Y. Mirasçıları aleyhine parselasyon sonucunda lehine tesis edilmiş bulunan ipotek bedellerinin artırılması istemiyle açtığı davada verilen Ümraniye ikinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28.12.2006 gün ve E:2005/500, K:2006/575 sayılı " davanın kısmen kabulü ile 102.681,50 TL'nın A.Y. Mirasçılarından alınarak D.K.'e ödenmesi " yolundaki kararı ile A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y.'in, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle Ümraniye Belediye Başkanlığı'na karşı açtığı davada verilen İstanbul Altıncı İdare Mahkemesi'nin 16.02.2012 gün ve E:2011/2208, K:2012/295 sayılı "davanın incelenmeksizin reddi" yolundaki kararı arasında hakkın yerine getirilmesini engelleyecek biçimde hüküm uyuşmazlığı bulunduğu iddiasıyla A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y. tarafından hüküm uyuşmazlığının giderilmesinin istenildiği görülmüştür.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24'üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a)Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b)Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c)Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d)Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e)Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar oldukları; her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı; A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y. yönünden, taraflarından en az birinin de aynı olduğu anlaşılmıştır.

Her iki yargı yerinde açılan davalar konu yönünden incelendiğinde;

Adli Yargı Yerinde, İstanbul İli, Ümraniye ilçesi, Yeni Çamlıca Mahallesi, 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyon işlemi sonrasında 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazlardaki hisseleri bedele dönüştürülen D.K. tarafından lehine tesis edilmiş bulunan ipotek bedellerinin artırılması istemiyle ipotek borçlusu olan A.Y. Mirasçıları aleyhine dava açılmış olmasına karşılık; İdari Yargı Yerinde, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle A.Y. Mirasçılarının bir kısmı tarafından dava açıldığı; Adli Yargı yerindeki davada ne ipotek bedellerinin artırılmasına karar verildiği tarih itibariyle ne de anılan kararın temyiz incelemesi sonrasında onandığı tarih itibariyle idari Yargı yerinde parselasyon işleminin iptali yolunda verilmiş bir kararın bulunmadığı, anılan karar kesinleştikten çok sonra parselasyon işleminin iptali istemiyle dava açıldığı, İdari Yargı'da görülen davada ise, yargısal denetimin aynı parselasyon işleminin iptali yolundaki başka bir yargı kararına dayanılarak yapıldığı ve davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

A.H., R.Y. ve O.Y. vekili tarafından; idare Mahkemesince parselasyon işleminin iptal edilmesine karşılık Asliye Hukuk Mahkemesi'nde aynı parselasyon işlemine dayanılarak borçlandırılmaları nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğu ileri sürülmüş ise de; her iki davada maddi olay arasında ilgi bulunmasına karşılık davaların aynı konu ve sebebe dayanmaması, farklı hukuki sebeplerle uyuşmazlık çıkarılması, yargısal denetimin de farklı kanun hükümleri çerçevesinde yapılarak çözüme varılması karşısında, hukuki sebepleri farklı olan söz konusu adli ve idari yargı kararları arasında çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğundan, dolayısıyla hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemez.

Öte yandan, parselasyon işleminin iptali istemiyle ipotek bedelinin artırılması davası kesinleştikten çok sonra dava açılmış olup, parselasyon işleminin iptal edildiğinden bahisle Adli Yargı yerinde haksız zenginleşme iddiasıyla alacak davası açılabilecektir.

SONUÇ   : Açıklanan nedenlerle; Ümraniye İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28.12.2006 gün ve E:2005/500, K:2006/575 sayılı kararı ile İstanbul Altıncı idare Mahkemesi'nin 16.02.2012 gün ve E:2011/2208, K:2012/295 sayılı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığından başvurunun reddine karar verilmesi gerekeceği …” yolunda düşünce vermiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; “…Ümraniye Belediye Encümeninin 28.10.2004 günlü 5566 sayılı kararı ile 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi uyarınca Ümraniye Belediye sınırları içinde bulunan davacı ve arkadaşlarının da hissesi bulunan taşınmazların imar durumlarında değişiklik yapılması sonucunda, D.K.'ın 949 ada 1,2,3 parselde yer alan taşınmazlarının bedele dönüştürülerek vefat eden A.Y. adına tapulu taşınmazlarla birleştirildiği ve A.Y. aleyhine D.K. lehine bedel karşılığı ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır.

D.K. vekili tarafından, bedele dönüştürme sonucu takdir edilen ipotek bedelinin düşük bulunması nedeniyle, ipotek bedelinin artırılmasına yönelik Asliye hukuk mahkemesinde açılan dava sonucunda, Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28/12/2006 gün ve 2005/500 E, 2006/575 K sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 102.681,50 TL’nin A.Y. mirasçıları olan A.H. ve arkadaşlarından alınarak D.K.'e ödenmesine karar verilmiş, bu karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

A.Y. mirasçıları A.H. ve arkadaşları vekili tarafından, Ümraniye Belediye Encümeninin 28/10/2004 günlü 5566 sayılı kararının iptali istemi ile idari yargı yerinde açılan dava; İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 16/02/2012 gün ve 2011/2208 E, 2012/295 K sayılı kararı ile anılan encümen kararının İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 03/07/2007 günlü 2005/1496 E, 2007/1878 K sayılı kararı ile iptal edilerek bu kararın da Danıştay incelemesinden geçerek onanıp kesinleşmesi nedeniyle davanın esastan inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile reddedilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

A.Y. mirasçıları vekili tarafından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne yapılan başvuruda, Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28/12/2006 gün ve 2005/500 E, 2006/575 K sayılı kararı ile İstanbul 6. idare Mahkemesi'nin 16/02/2012 gün ve 2011/2208 E, 2012/295 K sayılı kararı nedeniyle hüküm uyuşmazlığı bulunduğu iddiası ile uyuşmazlığın giderilmesi isteminde bulunulmuş ise de;

2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen hüküm uyuşmazlığının oluşabilmesi için, yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması gerekmektedir.

Olayda, hüküm uyuşmazlığına konu edilen kararlardan, Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28/12/2006 gün ve 2005/500 E, 2006/575 K sayılı kararı ile Ümraniye Belediye Başkanlığının 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi uygulaması sonucu yapılan taşınmaz imar değişikliği sonucu bedele dönüştürme karşılığı belirlenen ipotek bedelinin artırılması sözkonusu iken, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 16/02/2012 gün ve 2011/2208 E, 2012/295 K. sayılı kararı ile davanın konusu olan Ümraniye Belediye Encümeninin 28/10/2004 günlü 5566 sayılı kararının daha önce kesinleşen bir idari yargı yeri kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın esastan reddine ilişkindir. Her iki yargı yeri tarafından kesinleşen kararlarda davanın taraflarından en az birisinin ortak olma koşulu gerçekleşmiş olmasına karşılık, hukuk mahkemesinde kesinleşen davada imar plan değişikliği nedeniyle etkilenen taşınmaza ait ipotek bedel artırımı sözkonusu iken, hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istenen idari yargı kararında ise, iptale konu işlemin daha önce başka bir idari yargı kararı ile iptal edilmiş olması nedeniyle davanın esastan reddi sözkonusudur. Bu hali ile her iki yargı yerindeki davaların sebeb ve konularının aynı olduğundan söz etmek olanaklı olmadığı gibi, bu kararların çelişik olmaları nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğundan bahsetmekte mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarında her ne kadar taraflardan biri aynı ise de; davaların aynı konuya ve sebebe ilişkin olmaması ve dolayısıyla kararlar arasında da çelişki bulunmaması karşısında hakkın yerine getirilmesini olanaksız kılan bir durum görülmediği için 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediği düşüncesiyle söz konusu başvurunun reddi gerektiği…” yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 30.9.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı M. Ali GÜMÜŞ’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye Yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir” denilmiş; 24. maddesinde(Değişik birinci fıkra: 21/1/1982 - 2592/7 md.) ise, 1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının incelenmesinden; ortada adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu; davaların taraflarından en az birinin (A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y.) aynı olduğu anlaşılmaktadır.

Kararlarda işin esasının hükme bağlanmasının incelenmesi:

A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y.'in vekillerinin,  28.10.2004 tarih ve 5566 Sayılı Encümen Kararı ile bu karar uyarınca 949 Ada, 1,2,3,4,5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle Ümraniye Belediye Başkanlığı'na karşı açtığı davada; İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 16.02.2012 gün ve E:2011/2208, K:2012/295 sayı ile; iptali istenilen 28.10.2004 tarih ve 5566 sayılı Encümen Kararının İstanbul 3. İdare Mahkemesinde dava konusu edilmiş olduğu, Mahkemenin 03.07.2007 tarih ve E:2005/1496, K:2007/1878 sayılı kararı ile iptal edildiği ve anılan Mahkeme kararının Danıştay 6. Dairesinin 14.05.2008 gün ve E:2008/1455, K:2008/3027 sayılı kararı ile onandığı anlaşıldığından, davacılar tarafından yargı kararı ile iptal edilen encümen kararına karşı açılan bu davada, iptali istenilen işlemin esastan incelenme imkanının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın incelenmeksizin reddine karar verdiği, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

İdare Mahkemesince verilen kararın,  işin esasına yönelik bir karar niteliğinde olmadığı,  daha önce dava konusu edilmiş olan işlemin iptal edildiğinden bahisle yeniden esas inceleme yapılamayacağı nedeniyle; davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği görülmüştür.

Konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığının incelenmesi:

Olayda, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı Belediye Encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işlemi ile D.K.’ın 949 ada, 1,2,3 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinin tamamının bedele dönüştürülmesi sonucunda;  bu hisselerin A.Y. adına tapuya tescil edilerek adıgeçenin ipotek borçlusu, D.K.’in ise ipotek alacaklısı olması üzerine; D.K.'in A.Y.’in Mirasçıları aleyhine, parselasyon sonucunda lehine tesis edilmiş bulunan ipotek bedellerinin artırılması istemiyle açtığı davada;  Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin; 28.12.2006 gün ve E:2005/500, K:2006/575 sayı ile,  " davanın kısmen kabulü ile 102.681,50 TL'nın A.Y. Mirasçılarından alınarak D.K.'e ödenmesi"ne karar verdiği;  A.Y. Mirasçılarından A.H., R.Y. ve O.Y.'in, 28.10.2004 günlü, 5566 sayılı Belediye Encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle Ümraniye Belediye Başkanlığı'na karşı açtığı davada ise,  İstanbul 6.İdare Mahkemesi'nin, 16.02.2012 gün ve E:2011/2208, K:2012/295 sayı ile,  "davanın incelenmeksizin reddi"ne karar verdiği anlaşılmıştır.

Adli Yargı yerindeki dava sürecinde,  parselasyon işleminin iptali yolunda verilmiş bir idare mahkemesi kararının bulunmadığı, adli yargı kararı kesinleştikten sonra parselasyon işleminin iptali istemiyle dava açıldığı;  İdari Yargı'da ise,  aynı parselasyon işleminin iptali yolundaki başka bir yargı kararı bulunduğundan bahisle, işin esasına girmeden,  davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği; bu bağlamda, öncelikle, İdare mahkemesi kararının işin esasına yönelik olmaması nedeniyle, hüküm uyuşmazlığının varlığı için gerekli olan, davanın esasının karara bağlanması koşulunun gerçekleşmediği; öte yandan;  her iki davada maddi olay arasında ilgi bulunmasına karşılık,  davaların aynı konu ve sebebe dayanmadığı; uyuşmazlığın farklı hukuki sebeplerle çıkarıldığı, yargısal denetimin farklı mevzuat çerçevesinde yapılarak çözüme ulaşıldığı hususları gözetildiğinde;  hukuki sebepleri farklı olan adli ve idari yargı kararları arasında çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin imkansızlığından ve dolayısıyla hüküm uyuşmazlığından söz edilemeyeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması”,  “hakkın yerine getirilmesinin imkansız bulunması” ve kararlarda “davanın esasının hükme bağlanması” koşullarını taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ  : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN REDDİNE, 30.9.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.