Ceza Bölümü 2008/16 E., 2008/16 K.

"İçtihat Metni"

Davacı: K. H.

Maktuller: 1- H.C. 2-H.U. 3-T.S. 4- M.M.K.

Müdahiller: 1- H.C. 2-F.C. 3-L.C. 4-Ö.C. 5-A.C. 6-A.C. 7-M.C. 8-H.C. 9-H.C. 10-H.U. 11-H.Ü. 12-G.U. 13-R.U. 14-N.S. 15-B.S. 16-H.S. 17-A.K. 18-M.K. 19-M.K. 20-F.K. 21-D.K. 22-B.K. 23-K.K. 24-F.K. 25-F.K.

Sanıklar: 1-H.H. 2-A.T.T.3-M.Z.K.4-L.G. 5-F.Ş. 6-R.T. 7-A.A. 8-A.O. 9-H.T. 10-H.T. 11-F.Ç.

O L A Y:1996 yılı ve öncesinde, Suriye uyruklu olup, 1984 yılında yasadışı PKK terör örgütüne katılan ve 1988 yılında örgütten kaçtığı sırada yakalanarak Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı'na götürülen sanık Hacı Hasan'ın, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'nda görevli Bnb. Ahmet Cem Ersever'in teklifi ile kendilerine yardım etmeyi kabul etmesi üzerine, bir çatışmada ölmüş gibi gösterilerek kendisine sahte kimlik çıkarılan sanığın, yine 1984 yılında PKK terör örgütüne katılıp 1986 yılında teslim olan ve itirafçı sanık olarak güvenlik güçlerine yardım eden 1990 yılında da askerlik görevini aynı birlikte yapan sanık Adil Timurtaş, 1989 yılında PKK terör örgütü mensubu iken kaçarak teslim olan ve itirafçı sanık olarak güvenlik güçlerine yardım eden sanık Recep Tiril ile korucu olarak görevli sanık Faysal Şanlı'nın, Silopi birliğinde Jitem komutanı Bnb. Arif Doğan, Bnb. Ahmet Cem Ersever, Yzb. İsmail Öztoprak, Üstğm. Sinan Yaşar ve Astsb. Başçvş. Şaban Bayram ile diğer korucu ve askerlerle birlikte çok sayıda yasal operasyonlara katıldıkları, ayrıca bu sanıklar ile sanık Lokman Gündüz ve ülkücü olarak bilinen sanık Mehmet Zahir Karadeniz'in yasadışı birçok eylemleri de bu grupla birlikte gerçekleştirdikleri, 1989 yılında, istihbarat birimlerinde kullanılan Jitemle çalışırken yasadışı olayları öğrenmiş olup kendilerini ele verebilir endişesi ile Ahmet Cem Ersever'in bilgisi ve temin ettiği tabanca ile Hacı Ahmet Zeyrek adlı kişinin sanık Lokman Gündüz tarafından öldürtüldüğü, 25.6.1990 günü, yine Jitem tarafından istihbarat birimlerinde kullanılan ve aynı endişe ile öldürülmesine karar verilen Mehmet Bayar isimli kişiye, hem bu kişinin hem de PKK örgüt üyesi kişilerin de avukatlığını yapan kişi ile birlikte ölmelerini sağlamak üzere, içine bomba koydukları çantayı Mehmet Bayar'a verip avukatın yanına göndererek çantanın içinde ses kayıt cihazı olduğunu düğmeye basmasını söyleyip konuşmaları kaydedecekleri söyleyerek kandırdıkları ancak Mehmet Bayar'ın çantayı büroya gitmeden açtığı için bombanın patlaması sonucu öldüğü, 16.9.1989 günü, sanık Faysal Şanlı'nın, maktüller Tahsin Sevim, Hasan Utanç ve Hasan Caner isimli kişilerin PKK Terör örgütüne yardım ettikleri ihbarında bulunması üzerine, Bnb. Ahmet Cem Ersever, Astsb. Şaban Bayram ile birlikte bu kişileri alarak Silopi İlçesine götürüp sorguladıkları, bilgi alamayınca sanık Faysal Şanlı'nın bu kişilerin düşmanları olduğunu ve ortadan kaldırılmalarını istemesi üzerine İdil İlçesi sınırına götürülerek bu sanık tarafından öldürüldükleri, 1989 yılında KDP' de Zaho Bölge Komutanı olan Maho Geftan isimli şahsın kaçarak Türkiye'ye sığındığı, bildiklerini anlattığı, Irak resmi makamlarınca teslimi istendiği halde bir yüzbaşıyı öldürdüğü söylenerek verilmek istenmediği ve Ahmet Cem Ersever'in otuzbin dolar karşılığında bu şahsı teslim ettiği, bu olayı duyan Yzb. İsmail Öztoprak'ın kaza süsü verilerek bir er tarafından öldürtüldüğü, 1990 yılında Batman İlinde PKK terör örgütüne yardım ettiklerinin gerekçesiyle iki sivil kişinin asker kişilerle birlikte öldürüldüğü, Bismil İlçesinde aynı gerekçe ile benzinci Talat isimli kişi ile bir başka sivil kişinin öldürüldüğü Hazro İlçesinde bir sivil kişinin öldürüldüğü, Antalya İlinde bir sivil kişinin öldürüldüğü, bu olayların emrinin bizzat Asayiş Komutanı Hikmet Köksal tarafından verildiği, 1990 yılında, Nusaybin Gazetesi ile Yeni Ülke Gazetesinin yakıldığı, Kızıltepe İlçesinde birkişinin otosunun bombalandığı bir başka kişinin otosuna bomba koyulduğu, Tekirdağ İlinde bir kişinin öldürülmesi girişiminde bulunulduğu, sanıklardan Mehmet Zahir Karadeniz'in, aralarında kan davası bulunan maktül Mehmet Mehdi Kaydu'nun PKK terör örgütüne yardım ediyor diyerek ihbarda bulunması üzerine öldürüldüğü, Diyarbakır da baro başkanının evinin önünde bulunan 21 AV 948 plakalı otoya bomba konulduğu, böylece, sanıkların cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, birden fazla adam öldürmek suretiyle ve devamlılık arz eden diğer üzerlerine atılı eylemleri silahlı çete halinde gerçekleştirdikleri ileri sürülerek, sanıklardan Hacı Hasan'ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 313/1,2,3, 450/4,5, 264/6,8, 370,411(2 kez), sanık Adil Timurtaş'ın eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3, 450/4,10, 370,411 (2 kez), sanık Mehmet Zahir Karadeniz'in eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3, 64/2 del. 450/4,10, sanık Lokman Gündüz'ün eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3, 450/9, sanık Faysal Şanlı'nın eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3, 450/4,5, sanık Recep Tiril'in eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3, 370, 411 (2 kez). maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 21.6.1999 gün ve E: 1999/570, K: 1999/542 sayılı iddianamesiyle, 1977-1985 yılları arasında PKK terör örgütü mensubu iken itirafçı sanık olarak güvenlik güçlerine yardım eden sanık Ali Ozansoy ile Hüseyin Tilki'nin, 1990 yılında Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığında askerlik hizmetini yaparken aynı yıl aynı Komutanlık emrinde askerlik hizmetlerini yapan sanıklar Abdulkadir Aygan, Hayreddin Toka ve Fethi Çetin'in, Jitem Grup Komutanı Ahmet Cem Ersever'in emrine verildikleri, muhtelif yasal operasyonlara katıldıkları ayrıca jandarma istihbarat görevlileri ile bazı yasa dışı eylemlere katıldıkları, böylece, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, kasten yangına sebebiyet vermek, patlayıcı madde atmak suçlarını işledikleri ileri sürülerek, sanık Ali Ozansoy'un eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 313/1,2,3, sanık Hüseyin Tilki'nin eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3,370,411( 2 kez), sanık Abdülkadir Aygan'ın eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3,370,411(2 kez), 264/6,8(2 kez), sanık Hayreddin Toka'nın eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3,370,411(2 kez), sanık Fethi Çetin'in eylemine uyan aynı Kanun'un 313/1,2,3. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle aynı Başsavcılığın 13.12.1999 gün ve E:1999/1084, K:1999/1025 sayılı iddianamesiyle ayrı ayrı kamu davası açılmıştır.

Diyarbakır 3 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi, açılan her iki davayı birleştirerek, 4723 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca yapılan değişiklik nedeniyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

DİYARBAKIR 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 13.2.2006 gün ve E:2002/60, K:2006/48 sayıyla; sanıklara yüklenen eylemin, sanıklardan bir kısmının askerlik hizmet ve görevleri sırasında işlendiği gibi, eylemlerin subay ve astsubay konumundaki asker kişilerle birlikte gerçekleştirildiği ileri sürüldüğünden, sanıkların, bu asker kişi sanıklar hakkında açılmış ya da açılacak dava ile birlikte yargılanmalarında zorunluluk bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderilmiştir.

7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 28.9.2007 gün ve E:2007/542, K:2007/1143 sayıyla; sanıklardan bir kısmının suç tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında sivil memur olarak çalıştıkları ancak, yüklenen eylemin askeri suç olmadığı, asker kişiye karşı ve askeri mahalde işlenmediği, yargılama aşamasında Türk Silahlı Kuvvetleri ile çeşitli nedenlerle ilişkilerinin kesildiği, 353 sayılı Yasa'nın 12. maddesi uyarınca yüklenen eylemlerin askeri suç olmaması nedeniyle sanıkların ve adli yargı yerince görevsizlik kararında sözü edilen asker kişi sanıkların birlikte yargılanmalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler; Rıdvan ALTUN, Sezai AKBULUT, Ramazan ÖZKEPİR, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, İrfan YILMAZLAR'ın, katılımlarıyla yapılan 05.05.2008 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN'in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR'ün adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ'un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Aynı Yasa'nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4191 sayılı Yasa'yla değişik 17. maddesinde; "askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer" denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Olayda, sanıklar Adil Timurtaş, Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Abdülkadir Aygan, Hayreddin Toka ve Fethi Çetin'in yargılama aşamasında terhis edildikleri dosya içindeki bilgi ve belgelerden, sanıklardan Adil Timurtaş'ın 1992-1993, Recep Tiril'in 1992-2005 tarihleri arasında sivil işçi, Ali Ozansoy'un 1991-1993, Abdülkadir Aygan'ın 1991-2001 ve Fethi Çetin'in 1991-1993 tarihleri arasında sivil memur olarak, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı emrinde görev yaptıkları ancak sanıkların çeşitli nedenlerle Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesildiği Jandarma Genel Komutanlığı'nın 20.10.2006 gün ve PER: 7100-6-06/Mrk.D.Svl.Me.ve İşçi Tyn.Ş.(335959) sayı ile mahkemeye gönderdiği gizli olduğu belirtilen yazısından anlaşılmıştır.

Sanıklara yüklenen eylemlerin Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş bulunan suçlar kapsamında olduğu, "askeri suç" kapsamında olmadığı, daha açık bir ifadeyle Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlardan bulunmadığı kuşkusuzdur.

Bu durumda, sanıklara yüklenen suçların askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı, sanıkların Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiklerinin kesildiği, böylece askeri mahkemede yargılanmalarını gerektiren ilginin de kesilmiş olduğu nedenleriyle, 353 sayılı Yasa'nın 4191 sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

Öte yandan, anılan Yasa'nın "Müşterek Suçlar" başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde, "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilmek suretiyle askeri olan suçlar ile askeri olmayan suçlara göre görevli yargı yeri belirlenmiştir.

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, ayrıca sanıklara yüklenen eylemlerin subay ve astsubay konumundaki asker kişiler ile birlikte işlendiği, bu kişiler hakkında açılmış ya da açılacak olan davada bu sanıkların da birlikte yargılanmalarının askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, 353 sayılı Yasa'nın 12. maddesi uyarınca, sanıklara yüklenen "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, birden fazla adam öldürmek, kasten yangına sebebiyet vermek ve patlayıcı madde atmak" suçlarının Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan suçlardan olması nedeniyle, bu durumda dahi sanıkların adli yargı yerinde yargılanmaları gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, 353 sayılı Yasa'nın 12 ve 4191 sayılı Yasa ile değişik 17. mad-desi hükmü uyarınca, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.02.2006 gün ve E:2002/60, K:2006/48 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.05.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.