T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/427

            KARAR NO : 2018/417

            KARAR TR: 25.06.2018

ÖZET : Davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan T. Elektrik Dağıtım(EDAŞ)A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

 

          Davacı   : A.Y.

          Vekili     : Av. N. G. E.

          Davalı: Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

          Vekilleri: Av. E. Y. Av. F. A. S.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş bünyesinde taşeron firma elemanı olarak çalışan davacının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Başkanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlar ve bu raporlarda yapılan tespitlere karşı açılan davada verilen İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2013/16 sayılı kararına göre, taşeron şirketler nezdinde muvazaalı olarak çalıştırıldığından bahisle İŞKUR üzerinden mesleği ile alakalı kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilebilmesi için Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş firmasında çalıştığını gösterir bir belge verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle 15/08/2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ: 22.11.2016 gün ve E:2016/3212 K:2016/4702 sayılı kararı ile “2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun dilekçeler üzerine yapılacak ilk inceleme esaslarını düzenleyen 14 üncü maddesinin (3) numaralı bendinin (a) alt bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği belirtilmiş, aynı Kanun 15.maddesinin (1) numaralı bendinin (a) alt bendinde ise, 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddedileceği hükmü yer almıştır.

          Öte yandan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1.maddesinde; İş Kanununa göre işçi sayılan kişilerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanuna dayanan her türlü hak ve iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerler iş mahkemelerinin kurulacağı kurala bağlanmıştır.

          Dava dosyasının incelenmesinden; Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü'ne bağlı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Bünyesinde taşeron firma elemanı olarak çalışan davacının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Başkanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlar ve bu raporlarda yapılan tespitlere karşı açılan davada verilen İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2013/16 sayılı kararma göre, taşeron şirketler nezdinde muvazaalı olarak çalıştırıldığından bahisle İŞKUR üzerinden mesleği ile alakalı kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilebilmesi için Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş firmasında çalıştığını gösterir bir belge verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun taşeron şirketler nezdinde çalışıldığından bahisle talebinin yerine getirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Bakılan davada, davacının çalıştığı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müfettişlerince "muvazaalı işçi" çalıştırılması hususunda yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, davacının da çalıştığı alt işveren ile Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş arasında yapılan sözleşmenin muvazaalı bir işleme dayandığı ve alt işveren firmalarında çalışan işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işveren olan Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'nin işçileri sayılarak işlem görmesi gerektiğinin belirtildiği, bunun üzerine Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından muvazaalı bir işlem olmadığının tespiti amacıyla Enerji-Sen, Tes-İş ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na karşı İstanbul l. İş Mahkemesinde açtığı dava sonucu anılan Mahkemenin 07.02.2013 gün ve E:2011/681, K:2013/16 sayılı kararında BEDAŞ ile taşeron arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğu ve İş Müfettişlerince hazırlanan tespit raporlarının yerinde olduğu belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

          Dava konusu olayda; davacının iş hukuku dahilinde Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü'ne bağlı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. bünyesinde taşeron firma işçisi olarak çalıştığı, uyuşmazlığın da İş Kanunu'nda düzenlenen asıl işveren- alt işveren ilişkisinden kaynaklandığı, davacının kendisine verilmesini istediği belgenin, başka bir ifadeyle talebinin, aslında taşeron şirketler nezdinde çalıştığı sürelerin asıl işveren olan BEDAŞ bünyesinde çalışmış gibi kabul edilmesi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Başkanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlar ve bu raporlarda yapılan tespitlere karşı açılan davada verilen İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2013/16 sayılı kararı doğrultusunda BEDAŞ işçisi sayılması istemine yönelik olduğu, 5521 sayılı Kanunun 1.maddesi uyarınca, iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde düzenleneceği hükmü karşısında görülmekte olan davanın görüm ve çözüme bağlanmasının iş mahkemesinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” karar vermiş, verilen karar taraflarca istinaf edilmeksizin 20/01/2017 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili bu kez aynı istemle 03/02/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 32. İŞ MAHKEMESİ: 05.12.2017 gün ve E:2017/49, K: 2017/606 sayılı dosyasında "Tüm dosya kapsamına göre; davacı kesintisiz daha önce TEDAŞ, sonrasında BEDAŞ bünyesinde çalıştığını, 2013 yılında özelleştirme olduğunu, muvazaa ilişkisinin sabit görüldüğünü, kuruma başvurarak öncelik belgesinin verilmesini talep ettiğini, ancak reddedildiğini ileri sürerek adı geçen işlemin iptalini talep etmiştir.

          Davalı adli yargının görev alanına girdiğini, usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceğini ileri sürmüştür. Davacının talebi ile benzer İstanbul 33. İş Mahkemesi'nde adli yargının görevli olup, davanın reddine, Bölge İdare Mahkemesi'nin ise idari yargının görevli olduğuna dair karar verdiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki muvazaa iddiaları hükmen kesinleşmiş olduğundan inceleme dışı bırakılmıştır. Davalı TEDAŞ özelleştirme suretiyle Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş hisselerini BEDAŞ Enerjiye devretmiş, davacının 17.06.2016 tarihli başvurusu BEDAŞ' ın taşeron şirket elemanı olduğu, özelleştirildiğinden bahisle öncelik belgesi verilmesi gerektiği, ancak bağlı şirket çalışanı olduğundan reddedildiği anlaşılmaktadır. Özelleştirilmeden önce dava dışı Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş kamu kurumudur, sonrasında Beda Enerji’ye devredilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda ise özetle, idari işlem ve eylemlerden dolayı açılacak davalara idare mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. 4857 sayılı yasa ise işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklarda yetkilidir. 27314 sayı, 9.8.2009 tarihli yönetmeliğe göre ise emsal durumlardaki işçi alımının İş-Kur aracılığıyla yapılması öngörülmektedir. Adı geçen yönetmeliğin 5. Maddesinin 2. Fıkrasında ise kurum tarafından öncelik hakkı tanınacaklar belirlenmiş, şartları açıklanmıştır. Davacının talebi kısaca kamu kurum ve kuruluşunda sürekli olarak işçi sıfatıyla çalıştığına yönelik belge olup, adı geçen belgenin verilip verilmemesi tek taraflı işlem veya eylem niteliğindedir ve bu işlem idari nitelikte olup belgenin teminine yönelik uyuşmazlığın çözümünde de İdare Mahkemeleri yetkilidir." görüşüyle Görevsizlik kararı vermiş, aleyhine istinaf yoluna başvurulmayan kararın 20/02/2018 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için davacı vekili 13/02/2018 tarihli dilekçeyle müracaat etmiş, her iki dava dosyası İstanbul 32. İş Mahkemesinin 24/05/2018 gün 2017/49 Esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 06/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

          I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

                        II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacının İŞKUR üzerinden mesleği ile alakalı kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilebilmesi için daha önce Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş firmasında çalıştığının tespit edilmesi istemiyle açılmıştır.

          Ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözümü açısından davalı kuruluşun hukuki yapısını incelemek gerekirse: Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Elektrik sektöründeki yapının yeniden düzenlenmesi amacıyla 1970 yılında çıkarılan 1312 sayılı Kanun ile kurulmuş; özelleştirme politikaları çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun 12.08.1993 tarih ve 93/4789 sayılı Kararı ile, Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adı altında iki ayrı İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yeniden yapılandırılmış ve 1994 yılında tüzel kişiliklerine kavuşmuşlardır. Daha sonra,dağıtım bölgeleri baz alınarak Kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve Yüksek Planlama Kurulu’nun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Kararı İle kabul edilen “Elektrik Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi” çerçevesinde Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02.04.2004 tarih, 2004/22 sayılı kararı ile davalı Şirketin de bağlı olduğu TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır.

          Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 11.07.2013 tarih. 2013/105 K. sayılı kararı doğrultusunda da Sabancı Holding – E.ON ortaklığı olan Enerjisa, 15.03.2013 tarihinde T.Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin hisselerinin tamamını 1.725 milyon ABD Doları karşılığında devralmaya hak kazanmış, davalı Şirketin %100 Kamu hissesi, Enerjisa Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye 30.09.2013 tarihinde devredilmiş; davalı Şirket, 01.10.2013 tarihi itibariyle kamu kurumu yani idare olma vasfını kaybederek,bu tarih itibariyle özel bir şirket statüsüne dönüşmüştür.

          Davacının taşeron firma elemanı olarak çalıştığını ileri sürdüğü Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş' de Özelleştirme Yüksek Kurulunun 10/05/2013 tarih ve 2013/20 sayılı kararıylaözelleştirilerek, çalışan personeli ile beraber 28/05/2013 tarihinde BE-DA Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A.Ş’ ne devredilmiştir.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

          “a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

          b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

          c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

          Buna göre, davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan T.Elektrik Dağıtım(EDAŞ) A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

           Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 32. İş Mahkemesinin 05.12.2017 gün ve E:2017/49 K:2017/606 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

         

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 32. İş Mahkemesinin 05.12.2017 gün ve E:2017/49 K:2017/606 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan                      Üye                              Üye                                 Üye                  

      Nuri                     Şükrü                          Mehmet                      Ahmet Tevfik          

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                         ERGİNBAY

 

 

 

                                       Üye                               Üye                                 Üye

Süleyman Hilmi                Aydemir                           Birgül

                                    AYDIN                         TUNÇ                             KURT