T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2014 / 774

          KARAR NO : 2014 / 1065

          KARAR TR  : 29.12.2014  

         

 

ÖZET : Mülkiyeti davacıya ait olan ve taş ocağı sahası olarak kullanılmak üzere kamulaştırma kapsamına alınmasına karşın mülkiyet sorunu nedeniyle kamulaştırıla-mayan taşınmazın ve üzerindeki evin taş ocağında yürütülen çalışmalar nedeniyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle, oluştuğu ileri sürülen maddi zararın, kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : Z. K.

Vekili              : Av. R. M.K.

            Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü            

            Vekili              : Av. N. D.

 

            O  L  A  Y       :Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle,  müvekkilinin, Trabzon İli, Yomra İlçesi, Taşdelen Köyü 374 ada ve 4 parselde kain taşınmaz ve üzerindeki evin, aynı yerde bulunan diğer taşınmazlarla birlikte davalı idare tarafından taşocağı sahası olarak kullanılması amacıyla 2007 yılında kamulaştırma kararı verildiğini; verilen bu karar uyarınca taşocağı sahasında bulunan ve hakkında kamulaştırma kararı verilen bu taşınmazlarla ilgili olarak kamulaştırma davası açıldığını ve bedellerinin ilgililerine ödendiğini; ancak müvekkiline ait taşınmazın mülkiyetinin nizalı ( Maliye adına kayıtlı) olduğundan bu taşınmaz için işlem yapılmadığını; akabinde Yomra Mal Müdürlüğünün, müvekkili aleyhine Yomra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/308 esas sayılı dosyası ile El Atmanın Önlenmesi ve Yıkım Davası açtığını, davanın reddine ilişkin kararın, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2008/12929 esas ve 2009/630 karar sayılı ilamı ile “iş bu parsel hakkında dava devam ederken kadastro tahdit ve tespitinin yapıldığı ve bu parselin malik hanesi davalı olduğundan boş bırakılarak kadastro tutanağının düzenlendiği ve Kadastro Kanunun 5.maddesi gereğince Kadastro Mahkemesine gönderildiğinden bu davanın tefrik edilerek mülkiyete ilişkin uyuşmazlığın Kadastro Mahkemesinde görülecek dava ile kal isteğinin ise bu davayı bekletici sorun yapılması” yönünde karar vererek kararı bozduğunu; bunun üzerine ilgili parselin mülkiyetine ilişkin dava Yomra Kadastro Mahkemesinin 2008/37 esas ve 2010/52 karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın 2.324,18 m2 yüzölçümü ile fındık bahçesi ve iki katlı kargir bina niteliği ile davalı Z.K. adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir binanın ise davalı Z.K. adına beyanlar hanesine yazılmasına karar verdiğini ve bu kararın Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 2011/8838 esas ve 2012/1145 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini; bu sebeple söz konusu parsel ve üstündeki evin malikinin müvekkili Z.K. olduğunu; bunun üzerine davalı idareye 23.5.2012 tarihli yazıyla başvurularak kamulaştırma kararı gereği mülkiyet problemine istinaden açmamış oldukları dava için müvekkilinin ilgili parselin yeni maliki olduğuna dair gerekli açıklamalar yapılarak Mahkeme kararları ve Yargıtay kararları gönderilerek gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiğini, akabinde davalı idarenin taşınmaza ilişkin tapu kaydı ve onaylı yeni tapu kayıt örneğini istediğini, bunların idareye 19.6.2012 tarihinde tebliğ edildiğini; ancak o zamandan bu zamana davalı idarece herhangi bir işlem yapılmadığını; kaldı ki davalı idare ile uzlaşma yoluna gidilmeyerek, idarenin tespit edeceği kamulaştırma bedelinin taraflarınca kabul edilmeyeceğini; 2005 yılından itibaren taş ocağının faal olup müvekkiline ait taşınmazın etrafında olan tüm parseller, taşınmazların taşocağı sahasında olmasından dolayı kamulaştırıldığını, söz konusu parsel için de bu sebeple kamulaştırma kararı verildiğini, Kanunen ve uygulamaya göre; mülkiyeti nizalı taşınmazlar için de banka hesabına yatırılarak hak sahibi belirleninceye kadar paranın bankada vadeli hesapta kalacağını; davalı kurumun sadece mülkiyeti nizalı diye kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmadığını, müvekkilin mağduriyetinin artmasına sebep olduğunu, yıllardır taşocağı çalışması yapıldığından taşınmaz ve evin kullanılamaz hale geldiğini, müvekkiline ait parseldeki mülkiyet sorunu sebebiyle yıllarca beklenildiğini ancak dava konusu parselde ve evde yaşamanın can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir hale geldiğini, işin aciliyeti ve müvekkilinin yıllardır süregelen mağduriyetinin ortada olduğunu ileri sürerek, kamulaştırmasız el atma nedeniyle  ödenmeyen kamulaştırma bedelinin belirlenerek, kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.9.2013 gün ve E.2012/382 K:2013/492 sayı ile, davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat isteminden ibaret olduğu; yargılama sırasında 11.6.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasanın Geçici 6.maddesinin 10.fıkrası gereğince, idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İDARE MAHKEMESİ:22.5.2014 gün ve E:2013/1263 sayı ile, Uyuşmazlığın, davacının mülkiyetinde bulunan Trabzon İli, Yomra ilçesi, Taşdelen Köyü, 374 ada, 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunmasında( satış, devir, ipotek v.s.) hukuken herhangi bir engel bulunmadığı, ancak davalı idarenin taşınmazına yönelik müdahalesi nedeniyle fiilen kullanma imkanı kalmadığı, fiilen kullanılamayan taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin olduğu, bu durumda hukuki el atmanın söz konusu olmadığı, kamulaştırmasız el atmadan (fiili yol) kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı görevli bulunduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevine girmeyen ve Trabzon 1.Asliye Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, mülkiyeti Z.K.’ya ait olan ve taş ocağı sahası olarak kullanılmak üzere kamulaştırma kapsamına alınmasına karşın mülkiyet sorunu nedeniyle kamulaştırılamayan Trabzon İli, Yomra İlçesi, Taşdelen Köyü, 374 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki evin taş ocağında yürütülen çalışmalar nedeniyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle 5.000,00 TL maddi tazminatın kamulaştırma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

            2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “ Kamu yararı kararı verecek merciler” başlıklı 5.maddesinde,

“ Kamu yararı kararı verecek merciler şunlardır:

 a) Kamu idareleri ve kamu tüzelkişileri;

 1. 3 üncü maddenin ikinci fıkrasında sayılan amaçlarla yapılacak kamulaştırmalarda ilgili bakanlık,

2. Köy yararına kamulaştırmalarda köy ihtiyar kurulu,

3. Belediye yararına kamulaştırmalarda belediye encümeni,

4. İl özel idaresi yararına kamulaştırmalarda il daimi encümeni,

5. Devlet yararına kamulaştırmalarda il idare kurulu,

6. Yükseköğretim Kurulu yararına kamulaştırmalarda Yükseköğretim Kurulu,

7. Üniversite, Türkiye Radyo - Televizyon Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulları,

8. Aynı ilçe sınırları içinde birden çok köy ve belediye yararına kamulaştırmalarda ilçe idare kurulu,

9. Bir il sınırları içindeki birden çok ilçeye bağlı köyler ve belediyeler yararına kamulaştırmalarda il idare kurulu,

10. Ayrı illere bağlı birden çok kamu tüzelkişileri yararına kamulaştırmalarda Bakanlar Kurulu,

11. Birden çok il sınırları içindeki Devlet yararına kamulaştırmalarda Bakanlar Kurulu. b) Kamu kurumları yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulu veya idare meclisi, bunların olmaması halinde yetkili idare organları,

c) Gerçek kişiler yararına kamulaştırmalarda bu kişilerin, özel hukuk tüzelkişileri yararına kamulaştırmalarda ise; yönetim kurulları veya idare meclislerinin, yoksa yetkili yönetim organlarının başvuruları üzerine gördükleri hizmet bakımından denetimine bağlı oldukları köy, belediye, özel idare veya bakanlık.” denilmiş,

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun Taşınır ve taşınmaz edinme başlıklı 45. maddesinde ,

“Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri, kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı durumlarda gereken nicelikte ve nitelikte taşınır ve taşınmazları, yurt içinde veya yurt dışında, bedellerini peşin veya taksitle ödeyerek veya finansal kiralama suretiyle edinebilirler. Kamu idareleri, taşınmaz satın alma veya kamulaştırma işlemlerini yetki  devri yoluyla bir başka   kamu idaresi eliyle yürütebilir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin edindiği taşınmazlar Hazine adına, diğer kamu idarelerine ait taşınmazlar ise tüzel kişilikleri adına tapu sicilinde tescil olunur. Hazine adına tescil edilen taşınmazlar Maliye Bakanlığı tarafından yönetilir. Bu tescil işlemleri, adına tescil yapılan idarenin taşınmazın bulunduğu yerdeki ilgili birimine bildirilir.

Kamu idarelerince üretilen malların kendi tüketimlerinde kullanılması halinde bunların bedelleri, rayiç bedel üzerinden ilgili ödenek tertibine gider ve karşılığı gelir kaydedilir.

Kamu idareleri, ihtiyaç fazlası taşınırları ile görmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinde kullanılacağına ve amacına uygun kullanılmaması halinde geri alınacağına dair tapu kütüğüne şerh konulması kaydıyla taşınmazlarını diğer kamu idarelerine bedelsiz olarak devredebilir. Devredilmeyecek taşınır ve taşınmazlar ile devir ve kayıt işlemlerine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Kamu idareleri arasındaki taşınmazların mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıklar, görevli mahkemelerce çözümlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün 6.10.2006 gün ve 2006/194 sayılı kararı ile, Karayolları 10.Bölge Müdürlüğünün 11.9.2006 tarihli 29702 sayılı yazısı ile kamulaştırma planının incelendiği, idarelerinin yapmakla görevli bulunduğu kamu hizmeti için gerekli olduğu anlaşılan Yomra-Özdil yolunda kalan ve Trabzon İli, Yomra İlçesi, Taşdelen Köyü sınırları içerisine rastlayan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulundukları tespit edilen ve kamulaştırma  planında gösterilen taşınmaz malların Taşocağı sahası olarak kullanılması amacı ile idarelerince kamulaştırılmasının zorunlu görüldüğü; bu nedenle 2942 sayılı Kanun’un 5./b maddesi uyarınca adı geçen taşınmaz malların Genel Bütçe ile idare edilen Genel Müdürlük adına kamulaştırılmasında ve kamulaştırılan taşınmaz malların 5018 sayılı Kanun’un 45.maddesi gereğince Hazine adına tescilinde kamu yararı bulunduğuna karar verildiği; Yomra Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünün 6.2.2007 gün ve 36 sayılı yazısında, sözkonusu kamulaştırma alanı içerisinde yapılan çalışmalarda, kamulaştırma planı içerisinde numaralandırılan 71 nolu parsele Yomra tapu sicilinin 190/1 cilt, 86 sahife, 31 sıra numarasında kayıtlı, 4964 m2 yüzölçümü Hazine adına kayıtlı taşınmaz mal olduğunun tespit edildiği; bu nedenle 71 nolu parselin diğer Hazine adına tespit gören parseller gibi işlem yapılmasının gerektiğinin belirtildiği; Kadastro sırasında 374 ada, 4 parsel sayılı 2324,18 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, Yomra Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2007/308 esas sayılı dosyasında dava konusu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edildiği; davacı Hazine tarafından davalı Z.K. aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapuya dayalı men’i müdahale davasının, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarıldığı; Yomra Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda 25.8.2010 gün ve E:2008/37, K:2010/52 sayılı karar ile davanın reddine, dava konusu taşınmazın davalı Z.K. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği; hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 13.2.2012 gün ve E:2011/8838, K:2012/1145 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü 10.Bölge Müdürlüğünün 5.6.2012 gün ve 25702 sayılı yazısında “… Trabzon İli, Yomra İlçesi, Taşdelen Köyü sınırları dahilinde bulunan parsellerden 374 ada-4 parsel İdaremizce taşocağı sahası olarak kullanılması amacı ile kamulaştırmasına karar verilmiş olup, 2007 yılında mülkiyet sorgusunda Maliye Hazinesi olarak kaydı geçtiğinden şu ana kadar kamulaştırma işlemi yapılmamıştır. İlgili dilekçenizde belirttiğiniz üzere 374 ada, 4 numaralı parsel Z.K. adına tapuya kaydı ve tescili gerçekleşmiş ise onaylı yeni tapu kayıt örneği ile İdaremize başvurmanız halinde kamulaştırma işlemine başlanılacaktır…” denilmiş; aynı Müdürlüğün 17.10.2012 gün ve 49406 sayılı yazısında da “ Taşdelen Köyü Ergüllü Mahallesinde bulunan ve kadastro görmeden önceki zilyetlik tespitinde 71 parsel olarak belirlenen taşınmaz, Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi gereğince Yomra Mal Müdürlüğünden kamu malı olup olmadığı sorgulanmış, gelen cevabi yazıda ise taşınmazın Hazine Malı olduğu belirtildiğinden Kanunun 19.maddesi gereğince dava açılmamıştır. Dolayısıyla parsele ve üzerindeki binaya bedel ödenmemiştir. Ancak taşınmaz 6.10.2006 tarih ve 2006/194 sayılı Kamu Yararı Kararı kapsamındadır.” denilmiştir.

Davacı vekili ortaya çıkan icraatlar doğrultusunda mahallede yaşam olanağının ortadan kalkmış olmasının fiili el atma sayıldığının açık olduğunu, nitekim yaşam koşullarının ortadan kalkması sebebi ile müvekkilinin evinde yaşayamaz hale geldiğini, taşınmazla ilgili olarak mülkiyet hakkını kesinleştirmiş olan Mahkeme kararlarına karşın taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin bir işlem yapılmadığını iddia etmiş ise de, dosya kapsamında yapılan incelemede, Trabzon 1.Asliye Hukuk Mahkemesince 24.4.2013 tarihinde Mahkeme Heyeti ve taraflarla birlikte keşif mahalline gidildiği; 29.4.2013 günlü bilirkişi raporunda, “ … E-Taşınmaz Üzerindeki Binanın Değerlendirilmesi: Heyetimiz dava konusu parsel üzerinde 1 adet bina olduğunu tespit etmiştir. Bu bina bodrum ve zemin olmak üzere iki katlı olup, bodrum katın alanı: 4,50 m x 11,00 = 49,50 m2, zemin katın alanı: 12,60m x 10,60m = 133,56m2’dir.Binanın yapı şekli betonarmedir. Binanın bodrum katının sadece betonarme karkası yapılmış olup, hesaplamalarda yapı yaklaşık maliyet cetvelinde yayınlanan birim m2 maliyetinin %30’u alınacaktır. Zemin katın dış sıvası ve boyası yapılmamış olup, hesaplamalarda yapı yaklaşık maliyet cetvelinde yayınlanan birim m2 maliyetinin %96’sı alınacaktır.Binanın çatısı yapılmamış olup, tüm binanın maliyet hesaplamasında yapı yaklaşık maliyet cetvelinde yayınlanan birim m2 maliyetinin %97’si alınacaktır. Dava tarihi olan 28.9.2012’de binanın yıpranma payının %20 olduğu kanaatine varılmıştır. Heyetimizce yapılan inceleme sonucu binanın 3A sınıfı yapı grubuna girdiği takdir edilmiştir.Bayındırlık ve İskan Bakanlığının yayınladığı 2012 yılına ait yapı yaklaşık maliyet cetvellerinde 3A sınıfı yapı grubu binaların m2 maliyeti 475,00 TL olarak belirlenmiştir. Buna göre binanın dava tarihindeki değeri:

Bodrum Kat  :49,50 m2 x 475,00 TL/m2x%30x(100-20)x%97=5.473,71 TL,

Zemin Kat     :133,56 m2 x 475,00 TLm2x%96x(100-20)x%97=47.261,01 TL,

                                                                                                  TOPLAM:52.734,72 TL’dir.

         F-Taşınmazın Olduğu Gibi Kullanılması Halinde Getireceği Gelir: Davaya konu taşınmazın değeri “ Zirai gelir metodu” kullanılarak hesaplanacaktır.Keşif günü hakim bitki örtüsü yönünden yaptığımız incelemede taşınmazın fındık bahçesi vasfında olduğu tespit edilmiştir.Taşınmaz, fındık tarımına uygun özellikler taşımaktadır.Kurulumuz tekniğine uygun olarak yapılacak bakım, budama ve gübreleme ameliyeleri neticesinde 1 dekar araziden yılda alınabilecek ürün miktarını, elde edilebilecek gayri safi geliri, net geliri ve 1 m2’nin değerini aşağıdaki gibi hesaplamıştır…” denildiği tespit edilmiştir.

         Olayda, Taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile bu tür yerlerin bedelinin ödeneceğine karar verildiği, davanın somutunda taşınmazla ilgili “kamu yararı” kararı alınmasına ve davacının kamulaştırma talep etmesine rağmen bu lazımeye riayet etmemesinden kaynaklanan kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan İdarenin kamulaştırma planlarında yer alan, davacının sahibi olduğu taşınmazın kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı önesürülen zarar bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, kamu yararı kararının uygulanması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

         Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı” nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezlinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586)  “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davacının taşınmazı hakkında idarece evvelce “kamu yararı” kararı alınmasına ve taşınmazın mülkiyetinin sonradan davacı adına tescil edilmiş olmasına rağmen, taşınmazın kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın bir tam yargı davasının konusunu oluşturabileceği hukuki gerçeği karşısında, davada idari yargı yerinin görevli olduğu gözetilerek, Trabzon İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT