T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS NO    : 2020 / 426

            KARAR NO: 2020 / 566

            KARAR TR : 28.9.2020                    

 

 

 

 

 

ÖZET : 2013 yılında Bakırköy Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği'ne atandığı, burada çalışmasına rağmen davalı Sadi Konuk Hastanesinde çalışıyor olarak gösterildiği, askerlik dönüşü çalışmaya devam ettiği, ancak buradaki çalışmalarının gösterilmediğini belirterek 2.6.2014 tarihinden itibaren Çekmece Genel Sekreterliğinde çalıştığının tespiti ile aylıklarına ek ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerinin yeniden hesaplanarak ödenmesi, 2.6.2014 - 14.6.2014 tarihleri arasında bildirilmeyen sigorta hizmetlerinin tespiti, 6.11.2014 tarihinden itibaren aylıklarının, ek ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerinin ödenmesi istemleriyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

                                                                      KARAR

 

          Davacı      : U. D.

          Davalılar : 1- Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

                                      (Adli Yargıda)

                                      2- Bakırköy Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği

                                      (Adli Yargıda)

                                     3- Çekmece Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği

                                      (Adli Yargıda)

                                     4- Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu

                                      (Adli ve İdari Yargıda)

          Vekilleri  : Av. A. O. - Av. N. T.

 

          O L A Y: Davacı dava dilekçesinde özetle; KPSS 2013/1 ataması ile Bakırköy Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği'ne atandığı, 29.7.2013 tarihinden itibaren Bakırköy Genel Sekterliği'nde çalıştığından bahisle, askerlik görevi hariç aylıklarının, eksik ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerininözlük ve sair hakları ile eksik ödenen primlerinin Bakırköy Genel Sekreterliği tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) ödenmesi, 2.6.2014 tarihinden itibaren Çekmece Genel Sekreterliği'nde çalıştığından bahisle, eksik ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerininözlük ve sair hakları ile eksik ödenen primlerinin Bakırköy Genel Sekreterliği tarafından SGK'ya ödenmesini, 2.6.2014-14.6.2014 tarihleri arasında 13 günlük hiç yapılmayan sigorta gün sayılarının SGK'ya bildirilmesini, askerlik görevini ifa ettikten sonra sigorta başlangıcının 2.6.2014 olarak tespitini, 6.11.2014 tarihinden itibaren aylıklarının ek ödeme ücretlerinin, döner sermaye ve özlük sair haklarının yasal faiziyle birlikte Çekmece Genel Sekreterliği'nce SGK'ya ödenmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          BAKIRKÖY 2. İŞ MAHKEMESİ: E:2017/131 sayılı dosyasında, "... Tüm dosya kapsamı, davacıya ait işyeri sicil kayıtları,üzerinde yapılan incelemede; Davacının 657 sayılı Kanuna tabi kamu görevlisi olarak çalıştığı, iş akdi işe çalışmadığı, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla ... Mahkememizin görevsizliği, davada idare mahkemelerinin görevli olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine ..." dair verilen 12.10.2017 gün, K:2017/286 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi'nce istinaf başvurusunun esastan reddine 8.2.2018 tarihinde karar verilmiş, karara karşı yapılan temyiz kanun yolu başvurusu sonrasında Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nce hükmün onanmasına 15.11.2018 günü karar verilmiş ve hüküm aynı tarihte kesinleşmiştir.

          Davacı, aynı konu ve sebeple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.                      

          İSTANBUL 9. İDARE MAHKEMESİ: E:2018/2397 sayılı dosyasında, "... idare mahkemelerinde iptal ve tam Yargı ( Tazminat ) davası ve idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar dışında başka bir dava açılmasına imkan bulunmamaktadır.

Bakılan davada ise davacının doğrudan mahkememize başvurarak hizmet tespitinin ve buna bağlı olarak sigorta primlerinin hesaplanarak SGK'ya ödenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüş olup ' idari işlem tesis edilmesi ' niteliğindeki bu talebin mahkememizce incelenmesine ve hüküm kurulmasına imkan bulunmamaktadır.

Daha açık bir anlatımla idari yargıda doğrudan hizmet tespiti şeklinde bir dava açılmasına imkan bulunmayıp eğer davacının hizmet süresinin eksik belirlenmesi ve primlerinin eksik yatırılması söz konusu ise öncelikle ilgili idare ve/veya idarelere başvurup bu yönde bir talepte bulunması, eğer bu talebi kısmen ya da tamamen reddedilirse isteğin yazılı veya zımnen reddedildiği tarihten itibaren bu işlemlere karşı dava açması imkanı varken doğrudan idari işlem tesisi talebiyle açılan bu davaya ait dilekçe bu yönüyle usule uygun bulunmamıştır.

Bu durumda davacının eğer ilgili idareye başvurup bir işlem tesis ettirmiş ise bu işlemin tarih ve sayısını ve tebliğ tarihini göstermek, ve ayrıca davanın konusu, sebebi ve dayandığı delillerin de belirtildiği bir dilekçeyle dava açması gerekirken bu usule uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Öte yandan davacı dava konusu uyuşmazlığın esasen 5510 sayılı yasa gereğince iş mahkemelerinin görevine girdiğini ileri sürerek dolayısıyla ' Yargı Yolu Yanlışlığı ' şeklindebir karar verilmesini talep etmiş ise de dava dilekçesi usule uygun bulunmayıp reddedildiğinden ve bu haliyle davanın konusu ve sebebi anlaşılamadığından davanın hangi mahkemenin görevine girdiği yönünde bu aşamada bir kanaate varılamamıştır. dolayısıyla işbu aşamada incelenmesine imkan bulunmayan bu talebin, yeniden dava açılması halindere'sen değerlendirilip incelenği de tabiidir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 3. maddesi hükmüne uygun bulunmayan dava dilekçesinin, aynı Yasanın 15 maddesinin 1 fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın bildirim tarihinden itibaren 30 gün içinde belirtilen hususlara uygun biçimde, harç alınmaksızınyeniden dava açılmak üzere reddine, anılan maddenin4 fıkrası hükmüne göre temyiz ve itirazı mümkün bulunmadığı hususu ile yenilenen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacılara bildirilmesine, ..." dair 27.12.2018 gün, K:2018/2336 sayılı kararı üzerine davacı yeni dava dilekçesiyle Mahkemeye müracaat etmiştir.

İstanbul 9. İdare Mahkemesi E:2019/853 sayılı dosyasında, "... idare mahkemelerinde iptal ve tam yargı (tazminat) davası ve idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar dışında başka bir dava açılmasına imkan bulunmamaktadır.

Bakılan davada ise davacının doğrudan mahkememize başvurarak eksik veya hiç ödenmeyen sigorta primlerinin SGK'ya ödenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüş olup 'idari işlem tesis edilmesi' niteliğindeki bu talebin mahkememizce incelenmesine ve hüküm kurulmasına imkan bulunmamaktadır.

Davacının hizmet süresinin eksik belirlenmesi ve primlerinin eksik yatırılması söz konusu ise öncelikle ilgili idare ve/veya idarelere başvurup bu yönde bir talepte bulunması, eğer bu talebi kısmen ya da tamamen reddedilirse isteğin yazılı veya zımnen reddedildiği tarihten itibaren bu işlemlere karşı dava açması imkanı varken doğrudan idari işlem tesisi talebiyle açılan bu davaya ait dilekçe bu yönüyle usule uygun bulunmamıştır.

Aynı Yasanın 5/1. maddesinde her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılabileceği ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Bu durumda davacının eğer ilgili idareye başvurup bir işlem tesis ettirmiş ise bu işlemin tarih ve sayısını ve tebliğ tarihini göstermek, eğer istemi zımnen ret edilmiş ise de hangi idareye hangi tarihte başvurduğuna dair bilgiler ile aralarında yukarıda belirtildiği gibi bir bağlılık bulunmayan her idari işlem için ayrı olarak bir dava açılması gerektiği ve ayrıca davanın konusu, sebebi ve dayandığı delillerin de belirtildiği bir dilekçeyle dava açması gerekirken bu usule uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Öte yandan davacı dava konusu uyuşmazlığın esasen 5510 sayılı yasa gereğince iş mahkemelerinin görevine girdiğini ileri sürerek dolayısıyla 'Yargı Yolu Yanlışlığı' şeklindebir karar verilmesini talep etmiş ise de dava dilekçesi usule uygun bulunmayıp reddedildiğinden ve bu haliyle davanın konusu ve sebebi anlaşılamadığından davanın hangi mahkemenin görevine girdiği yönünde bu aşamada bir kanaate varılamamıştır. dolayısıyla işbu aşamada incelenmesine imkan bulunmayan bu talebin, yeniden dava açılması halindere'sen değerlendirilip incelenği de tabiidir.

Açıklanan nedenlerle dava dilekçesinin, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15.maddesinin 1.fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde 5.maddeye uygun şekilde, her bir idari işlem yönünden ayrı ayrı dava dilekçeleri düzenlenerek yeniden açılmak üzere reddine, yeni açılacak davalarda işbu kararımıza atıf yapılarak ilgi tutulmasına, davanın açılması halinde yeniden harç alınmasına, dava yenilenmediği takdirde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak artan posta avanslarının ise iadesine, 15. maddenin 5.fıkrası uyarınca yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlık yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacıya bildirilmesine ..." dair 2.4.2019 gün, K:2019/761 sayılı kararı üzerine davacı yeni dava dilekçesiyle Mahkemeye tekrar başvurmuştur.

İstanbul 9. İdare Mahkemesi E:2019/1351 sayılı dosyasında, "... işin gereği görüşüldü:

Bu arada bakılan iş bu dava, davacının benzer taleple Bakırköy İş Mahkemesine açılan davanın görev yönünden reddi üzerine verilen kararın kesinleşmesi üzerine açılmış olup, davacının yargı yolu uyuşmazlığı çıkarılması hakkında da bir karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Ancak, Bakırköy İş Mahkemesine açılan davanın doğrudan 'Eda ve Tespit' davası, idare Mahkemesine açılan davanın ise davalı idareye yaptığı başvurunun zımnen reddine dair işleme karşı açılan 'İptal' davası niteliğinde olduğu için (konusu aynı olsa da) her iki davanın mahiyeti ve niteliğinin farklı olduğu kanaatine varılmıştır. Kaldı ki uyuşmazlıkta 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden davacının 'Yargı Yolu Yanlışlığı' kararı verilmesi yolundaki talebi 'Görev' itirazı olarak değerlendirilmeyerek diğer inceleme konularının incelenmesine geçilmiştir.

Dava; Davalı idarede memur olarak görev yapan davacının bir kısım sigorta primlerinin eksik ödendiği ya da hiç ödenmediği ve bazı dönemlere ait döner sermaye ücretlerinin kendisine ödenmediğini öne sürerek primlerin hesaplanarak ilgili sigorta müdürlüğüne yatırılması ve döner sermaye ücretininde kendisine ödenmesi talebiyle Bakırköy 11. Noterliğinin 04/11/2015 günlü 35352 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı idareye yaptığı başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ve yargı yolu yanlışlığı kararı verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un 11. maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. Maddesinde; çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (e) bendinde; idari davalara ilişkin dilekçelerin, idari dava açma süresi içinde dava açılıp açılmadığı yönlerinden inceleneceği belirtilmiş, aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; süresi içinde açılmamış olmasıhalinde davaların reddedilebileceği, 14. maddenin 6. fıkrasında ise 14. maddede belirtilenhususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Çekmece Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine ve BakırköyBölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine ihtarname çektiği ve ihtarın ilgili idarelere 11/01/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir cevap verilmemesi üzerine talebinin zımnen reddedildiğini varsayarak iptida 17/12/2018 tarihinde Mahkememizin 2018/2397 esasına kayden dava açtığı ve sözü edilen dosyada dilekçenin reddi üzerine 18/06/2019 tarihinde yenilenen dilekçe ile bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacı tarafından Bakırköy Noterliği marifetiyle ihtar edilen yazınınÇekmece Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine 11/11/2015 tarihinde BakırköyBölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine ise 11/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, görülmüş olup, bu haliyle en son tebliğ tarihini izleyen 12/11/2016 tarihinden itibaren altmış gün içinde cevap verilmediğinden istemin 10/04/2016 tarihinde zımnen reddedilmiş sayılacağı açıktır. Dolayısıyla istemin zımnen reddedilmiş sayıldığı günü izleyen 11/04/2016 tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılması gerekeceği, bu süreler epey geçirildilten sonra 05/04/2017 tarihinde Bakırköy İş Mahkemesine ve ardından da 17/12/2018 tarihinde Mahkememize açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Davacı Bakırköy İş Mahkemesince verilen kararın temyizine dair Yargıtayca verilen kararın tebliğ tarihini esas alarak iş bu davayı açmış ise de sözü edilen tebligat daha önce sona eren dava açma süresini ihya etmeyecektir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine, ..." dair 27.6.2019 gün, K:2019/1608 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi'nce "... Açılan iş bu davada davacı dava dilekçesinde görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu belirterek 'Yargı Yolu Yanlışlığı Kararı' verilmesini istediği halde mahkemenin usuli işlemleri durdurarak önce görevlilik kararı vermesi görev uyuşmazlığı çıkarma konusunda ilgililere imkan verilmesi ve süreç tamamlandıktan sonra davaya kaldığı yerden bakması gerekirken süreaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul hükümlerine uyulmadığı saptanmıştır.

Bu durumda idare mahkemesince, davacının görev itirazı üzerine, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ve bu itirazın dayandığı nedenlerin hukuken geçerli olup olmadığının araştırılması sonucuna göre, görev konusunda ( olumlu ya da olumsuz) bir karar verilmesi gerekirken bu yola gidilmeden davanın süreaşımı nedeniyle reddedilmesinde usule ve hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacı istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nce verilen27/06/2019 tarih ve E:2019/1351, K:2019/1608 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere 2577 sayılı Yasa'nın 45/4. maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine gönderilmesine, ..." 30.1.2020 tarihinde karar verilmesi neticesinde İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nce E:2020/370 sayı ile kaydedilen dosyada; dava konusu istemin idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir istem olmayıp davacının prim harçlarının ödenip ödenmemesinden kaynaklı bir ihtilaf olması nedeniyle adli yargının konusuna giren bir istem olduğu anlaşıldığından bahisle davanın görev yönünden reddine, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için dava dosyasının ve idari yazışmayla temin edilen Bakırköy 2. İş Mahkemesi'nin E:2017/131, K:2017/286 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesinegönderilmesine 13.3.2020 tarihinde karar vererek 23.6.2020 gün ve E:2020/370 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 9.7.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Suna TÜRE, Suat ARSLAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan28.9.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava özetle; 2013 yılında Bakırköy Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği'ne atandığı, burada çalışmasına rağmen davalı Sadi Konuk Hastanesinde çalışıyor olarak gösterildiği, askerlik dönüşü Çekmece Genel Sekreterliği'nde çalışmaya devam ettiği, ancak buradaki çalışmalarının gösterilmediğini belirterek 2.6.2014 tarihinden itibaren Çekmece Genel Sekreterliğinde çalıştığının tespiti ile aylıklarına ek ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerinin yeniden hesaplanarak ödenmesi, 2.6.2014 - 14.6.2014 tarihleri arasında bildirilmeyen sigorta hizmetlerinin tespiti, 6.11.2014 tarihinden itibaren aylıklarının, ek ödeme ücretlerinin, döner sermaye ücretlerinin ödenmesi istemleriyle açılmıştır.

          5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101 .maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" hükmüne yer verilmiştir.

          657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun " İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri:

          a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

          b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

          c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi devlet memuru olarak atandığı anlaşılmıştır.

          694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 193. maddesiyle eklenen (ancak 2.7.2018 tarihli 703 sayılı KHK’nın 25. maddesiyle mülga)663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin geçici 15. maddesinde; "(1) Bakanlık teşkilat ve kadrolarını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirir. Teşkilat ve kadrolar bu Kanun Hükmünde Kararnameye uygun hale getirilinceye kadar, görevler daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler ve personel tarafından; harcama ve ödemeler de ilgili bütçesinden yapılmaya devam edilir. (2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin gerektirdiği düzenleyici işlemler bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yürürlüğe konulur. Anılan düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir. (3) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlıklarının üçüncü kişilerle yapmış olduğu veya taraf olduğu her türlü taahhüt, sözleşme, hak, alacak ve borçları ile dava ve icra tâkipleri, teşkilat bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirildiğinde Bakanlığa devredilmiş sayılır. (4) Bu maddenin yayımı tarihinde görevde bulunan Bakanlık, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun merkez ve taşra teşkilatı kadrolarına atanmış veya görevlendirilmiş olup kadroları iptal edilen personelden; Kurum Başkanı, Kurum Başkan Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, İl Sağlık Müdürü, İl Sağlık Müdür Yardımcısı, İlçe Sağlık Müdürü, Halk Sağlığı Müdürlüğünde müdür ve müdür yardımcısı olanların görevleri bu maddenin yayımı tarihinde sona erer. Bunlardan Kurum Başkan Yardımcısı ve I. Hukuk Müşaviri kadrolarına asaleten atanmış bulunanlar Genel Müdür Yardımcısı kadrolarına; il sağlık müdür yardımcısı ve halk sağlığı müdürlüğünde müdür yardımcısı kadrolarına asaleten atanmış bulunanlar ise şube müdürü kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Kadro unvanı değişmeyen diğer personel, ilgisine göre Bakanlığın merkez, taşra ve döner sermaye teşkilatındaki aynı unvanlı kadrolara başkaca bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Kaldırılan kurumlarda 4924 sayılı Kanun, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) ve (C) fıkraları uyarınca ve vekil ebe ve hemşire pozisyonlarında çalıştırılan personel ile sürekli ve geçici işçiler, çalıştığı birim ve teşkilatı esas alınarak mevcut pozisyon ve kadrolarıyla başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Bakanlığa devredilmiş sayılır. Anılan idarelere ait boş kadro ve pozisyonlar, bu maddenin yayımı tarihinde başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, bulundukları teşkilatlar esas alınarak Bakanlığa devredilmiş sayılır. Kamu hastaneleri birlikleri genel sekreterlikleri ile birliklere bağlı hastanelerde görevli sözleşmeli personelin sözleşmeleri bu maddenin yayımı tarihinde sona erer. Söz konusu sözleşmeli pozisyonlara kamu kurum ve kuruluşlardan görevlendirilenler kadro görevlerine dönerler, 10/7/2003 tarihli ve 4924 sayılı Kanuna tabi olarak çalışmakta iken sözleşme yapmış olanlar, en son ayrıldıkları 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli pozisyonlara dönebilirler, açıktan atananların ise ilişikleri kesilir. Ancak sözleşmeleri sona eren personel, üç ayı geçmemek üzere yeni görevlendirmeler yapılıncaya kadar aynı şartlarda görev yapar. (5) Kaldırılan kurumların kullanımındaki bütün taşınırlar Bakanlığa devredilir. Bu kurumlara tahsis edilmiş olan taşınmazlar, tahsis amacında kullanılmak üzere Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.

          İdarenin, kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki, idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleriyle düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir.

          Davacının 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre değil, 657 sayılı Kanun hükümlerine göre kamu görevinde çalıştığı anlaşıldığından uyuşmazlığa konu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.         

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE 28.9.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Burhan                              Şükrü                             Suna                             Suat

      ÜSTÜN                            BOZER                       TÜRE                       ARSLAN

 

 

 

 

                                                   Üye                                Üye                              Üye    

                                                Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN