Hukuk Bölümü         2009/255 E.  ,  2009/268 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : M.Y.

Vekili              : Av. N.Ö.

Davalı            : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili             : Av. A.G.

 O L A Y : Davacı vekili, davacının oğlu E.Y.’ın Maltepe Askeri Lisesi’nden ayrıldığını, öğrencinin okula girişinde İzmir 19. Noterliği’nce 11 Ağustos 2005 tarih ve 22520 yevmiye numaralı yüklenme senedi düzenlendiğini belirterek bu yüklenme senedinin iptali istemiyle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 18.6.2008 gün ve E:2008/656, K:2008/701 sayı ile, davacı vekili, 2.6.2008 tarihinde İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde, 9.6.2008 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde kayda geçen dilekçesinde; davacı M.Y.'ın oğlu E.Y.'ın askeri öğrenci olarak K.K.K.lığı Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığı’na 19.8.2005 tarihinde girmiş olduğunu, ancak 25.2.2008 tarihinde okulla ilişiğinin kesildiğini, okula başlamadan önce İzmir 19. Noterliği tarafından 11.8.2005 tarihli ve 22520 yevmiye numaralı yüklenme senedi düzenlendiğini, anılan yüklenme senedinde işlem tarihinde yürürlükte bulunan "Askeri Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte veya Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmelik" hükümlerine aykırı olarak "atış, personel ve amortisman" giderlerinin de dahil edildiğini, bu nedenle askeri lise öğrenci maliyet çizelgesindeki tazminat miktarının yüksek çıktığını, bu şekildeki hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek "atış, personel ve amortisman" giderlerinin çizelgeden çıkarılması için 14.4.2008 tarihinde idareye başvurduğunu, Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığı’nın 30.4.2008 tarihli ve PER.:9140-780-08/Per.Ks. sayılı yazısı ile talebinin reddedildiğini belirterek İzmir 19. Noterliği tarafından 11.8.2005 tarihli ve 22520 yevmiye numaralı yüklenme senedinin iptalini talep ve dava ettiği, dava dosyasının AYİM Genel Sekreterliğinin 11.6.2008 tarih ve GENSEK:2008/1829/İd.Ks. sayılı yazısı ile dava konusunun AYİM'in görevine ­girmediğinden bahisle ve bu hususta bir karar verilmek üzere AYİM 2 nci Dairesine gönderildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’na göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığının ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayıldığı, zira; görevin kamu düzeni ile ilgili olup, davanın her safhasında dikkate alınmasının hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyet olduğu, bu nedenle işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususunun incelendiği, Anayasa’nın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevleri, üyelerinin seçimi ve özlük hakları, kuruluşu, işleyişi ile yargılama usullerine ilişkin 157 nci maddesinde “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” hükmünün bulunduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevlerini belirleyen 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 2508 sayılı Kanun’la değişik 20 nci maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır” hükmünün, aynı Kanunun idari davalar ve yargı yetkisinin sınırı başlığını taşıyan 21 nci maddesinde de, 20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde çözümlenip karar bağlanacağı hükmünün yer aldığı, Anayasa’nın ve 1602 sayılı Kanun’un bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde bakılabilmesi için; 1. İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması, 2. Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği, bu yasal mevzuat çerçevesinde davacının durumu incelendiğinde, davacının asker kişi sıfatının bulunmadığı, ayrıca iptali istenen işlemin askeri hizmete ilişkin olmadığı, Borçlar Kanunu hükümlerine göre düzenlenen sözleşmeden kaynaklanan özel hukuka tabi bir borç-alacak ilişkisi kapsamında tazminatın hesaplanması yöntemiyle ilgili olduğu, bu sebeplerle iş bu davanın çözümünün Mahkemelerinin görevi dışında kaldığı, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 12.11.2001 tarihli ve 2001/63 Esas, 2001/74 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesinin icap ettiği gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararının DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRESİ’nin 6.4.2009 gün ve E:2009/479, K:2009/2364 sayılı kararı ile bozulması üzerine ANKARA 8. İDARE MAHKEMESİ; 23.6.2009 gün ve E:2009/824, K:2009/989 sayı ile, K. K. K. Maltepe Askeri Lisesi öğrencisi iken okulla ilişiği kesilen E.Y.'ın babası olan davacı tarafından, İzmir 19. Noterliği’nce 11.8.2005 tarih ve 22520 yevmiye numaralı yüklenme senedinin iptalinin istenildiği, Mahkemelerinin 17.10.2008 tarih ve 2008/1226 Esas, 2008/1414 Karar sayılı kararının Danıştay 8. Dairesi’nin 6.4.2009 gün ve E:2009/479, K:2009/2364 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava dosyasının yeniden incelendiği, Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece Mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmadığının belirtildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Yasası’nın değişik 20. maddesinin 1. fıkrasında da aynı hükmün yer aldığı, yukarıda açıklanan Anayasa ve Yasa kurallarına göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişileri ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" şartlarını birlikte gerçekleşmesi gerektiği, dava konusu olayda, davacının askeri öğrenciliği döneminde yapılan öğrenim masraflarının tahsil edileceğinin bildirilmesi üzerine, bu bireysel işlemin iptalinin istenildiğinin görüldüğü, dava konusu "yüklenme senedinin" askeri hizmete ilişkin olması ve sona ermiş olsa dahi davacının askeri öğrenci sıfatından kaynaklanması nedeniyle asker kişiyi ilgilendirmesi karşısında; uyuşmazlığın çözümünde, 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesinde öngörülen asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin bulunma koşullarını birlikte taşıdığından, davanın görüm ve çözümünde görevli mahkemenin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

İdare Mahkemesi’nce, davacı vekilinin olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi istemli dilekçesi üzerine dava dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

                İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 2.11.2009 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile AYİM Savcısı Müjdat TUNA’nın başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne yer verilmiştir.

            Açılan bir davada bir yargı merciinin görevsizlik kararı vermesinden sonra görevli olduğu işaret edilen yargı merciine bu davanın intikali üzerine, bu yargı merciince de görevsizlik kararı verilerek daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğuna işaret edilmesi halinde doğan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle tarafları, sebebi ve konusu aynı olan bir davaya bakacak mahkeme bulunmadığından, anılan Yasanın 14. maddesine göre yapılacak başvuru üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’nce görevli yargı merci belirtilmek suretiyle davanın esasının incelenebilmesi olanaklı hale gelecektir.

            Olayda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nce verilen görevsizlik kararında adli yargının görevli olduğuna işaret edilmesine rağmen davacı vekili tarafından genel idari yargı yerinde dava açılmış; Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce davanın görüm ve çözümünde görevli mahkemenin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacı vekili tarafından, söz konusu kararlar nedeniyle doğduğu ileri sürülen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmiştir.

            Oysa, AYİM İkinci Dairesi’nin görevli olduğuna işaret ettiği adli yargı yerine açılmış bir dava ve bu dava sonucunda daha önce görevsizlik kararları veren yargı mercilerinin görevli olduğu yolunda verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığına göre, olayda davaya bakacak bir mahkeme kalmadığından söz edilemez. Başka bir ifadeyle, davacı vekilinin, AYİM İkinci Dairesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerinde dava açması gerekirdi.

Bu durumda, askeri idari yargı yerince verilen görevsizlik kararında işaret edilen adli yargı yerinde açılmış bir davanın bulunmaması karşısında, olayda 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan söz etmek olanaksızdır.

2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi, “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” hükmünü taşımakta olup, yukarıda açıklanan nedenlerle, yöntemine uymayan başvurunun anılan 27. madde uyarınca reddi gerekmiştir.

 SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.11.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.