T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS NO     : 2019 / 594

          KARAR NO : 2019 / 675

          KARAR TR  : 21.10.2019

ÖZET : Davacı Üniversite tarafından; alacak istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

           

 

 

 

                                    K  A  R  A  R

 

Davacı         : T.C.H. Üniversitesi 

Vekilleri       : Av. E. B. - Av. K. K., Av. E.Y. - Av. R.T.

Davalı          : M. G.

Vekili           : Av. A. Ç.

 

O L A Y      : Davacı vekili; davalının, müvekkiline ait Üniversitede 18.10.2002 tarihinden beri Beden Eğitimi Spor Yüksek okulunda okutman olarak görev yaptığını, davalının istifa ederek iş akdini feshettiğini, bu hususun davalının elektronik posta hesabı ile sosyal medya hesaplarıyla sabit olduğunu, yapılan incelemede davalının, 45.093,80 TL iş ve maaş avans borcunun bulunduğunun tespit edildiğini, buna ilişkin olarak davalıya ihtarname keşide edildiğini, herhangi bir ödeme yapılmayınca da davalı aleyhine, İstanbul 25.İcra Müdürlüğü'nün 2014/8391 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek; davalının itirazının iptali ile  icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi  istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 23. İş Mahkemesi; 12.09.2017 gün ve E:2015/254,  K: 2017/85 sayı ile,  uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24.HUKUK DAİRESİ: 25.4.2019 gün ve E:2017/4572, K:2019/1394 sayı ile, “(…)Dava, işçi işveren alacaklarından kaynaklanan itirazın iptali talebinden ibarettir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, adli yargının görevli olup olmadığı, davalının davacı nezdinde çalışmalarının bulunup bulunmadığı, ücretin miktarı ve tanık beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

Anayasa’nın 131. maddesine göre “Vakıflar tarafından kurulan Yükseköğretim Kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan Yükseköğretim Kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.”

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3/1 maddesine göre “Öğretim Elemanları: Yükseköğretim Kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileridir’.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek. 2. maddesi uyarınca “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla. Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır". Aynı Kanun'un ek. 5. maddesine göre “Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer. Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzel kişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.”

Uyuşmazlık Mahkemesi yargı yolu belirlenmesinde Vakıf Üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğunu şu gerekçelerle belirtmektedir. “Vakıf Üniversitesinin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı öğretim elemanın; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bununla birlikte, öğretim elemanın sözleşmesinin feshine ilişkin üniversite işleminin idare hukuku anlamında bir idari işlem olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte, bu idari işlemden kaynaklanan tazmin isteminin (taraflar arasındaki ihbar ve kötüniyet tazminatı alacağına ilişkin olan davanın.) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen: ‘ İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ‘ ’ kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir” (29.12.2014 gün ve 2014 / 1053 E. 2014/1105 K, Aynı yönde 5.11.2012 gün ve 2012/189 E.. 2012/234 K, 05.11.2012 gün ve 2012/190 E. . 2012/235 K, 24.12.2012 gün ve 2012/273 E. , 2012/289 K).

Aynı doğrultuda Danıştay’ın da idari yargının görevli olduğuna dair kararları mevcuttur. Anayasa'nın 130. maddesinde vakıf yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular yönünden farklı hükümlere tabi kılınması buralarda çalışan akademisyenlerin mesleki güvenceden yoksun kılınmasına neden olmaz; Anayasa koyucunun vakıf üniversitesi ve devlet üniversitesi arasında mesleki güvenceler bakımından bir ayrım amaçladığı düşünülemeyeceğinden vakıf üniversitelerindeki akademik personelin mesleki güvenceleri yönünden özel hukuk hükümlerine tabi olmaları Anayasa'ya aykırı olacaktır. Kaldı ki, aynı yükseköğretim kamu hizmetini yerine getiren ancak farklı tip üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin mesleki güvenceleri yönünden, bir kısmının kamu hukukuna, bir kısmının özel hukuka tabi olmalarını düzenleyen bir hüküm Anayasalda ve 2547 sayılı Kanun’da bulunmamaktadır (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 12.3.2010 tarihli ve ilgili 2010/5 E. sayılı kararı).

Keza Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğimin 23/2. maddesi uyarınca; Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır” hükmü var ise de görev ancak kanunla düzenlenir. Kaldı ki yönetmelik hükmü görevi değil, özlük haklarına 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanacağını düzenlemiştir. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda ise görev konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Anayasa’nın 31. maddesi düzenlemesi ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümleri ve özellikle kadroların akademik yönden belirlenmesi, sözleşmelerin onaya tabi tutulması dikkate alındığında, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının idari sözleşmelerle çalıştığının kabulü gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında hareketle 2013 yılında, Vakıf Üniversitesi ile öğretim elemanı arasındaki uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir (Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 09.12.2013 gün ve 2013/34603 E. 2013/28476 K).

Somut uyuşmazlıkta, Vakıf Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan davalının, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.un 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddi yerine esastan karar verilmesi hatalı olup, dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddi gerekçesiyle, mahkeme kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Açıklandığı Üzere;

1-HMK 353/1-b.3 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

2-Dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden REDDİNE,(…)” kesin olmak üzere karar vermiştir.

Davacı Üniversite vekili, bu kez Davalı personele ödenmiş olan iş ve maaş avanslarının toplamı olan 45.093,80 TL.nin, 26.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesi  istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ; 8.8.2019 gün ve E:2019/1250 sayı ile, “(…)kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 2918 sayılı Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, 2247 Sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 23. İş Mahkemesi'nin E:2015/254 , K:2017/85 sayılı dosyası ile birlikte, görevli merciin belirtilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuru yapıldığı; Mahkemece yalnızca idari yargı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; adli yargı dosyasının aslı ya da suretinin gönderilmediği, dosya suretinin UYAP sisteminde bulunduğunun belirtilmesiyle yetinildiği; bu durum Yasada belirtilen yönteme aykırı olmakla birlikte, görev uyuşmazlığını çözmeye yetecek bilgi ve belgeler dosyada olduğundan ve adli yargı kararının kesinleşme durumu UYAP sistemi üzerinden teyit edildiğinden ve sonuçta  usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; davacı Üniversite tarafından; davalı M. G.’ın, aralarında imzalanan iş akdini tek taraflı olarak feshederek sonlandırdığından bahisle; personele ödenmiş olan iş ve maaş avanslarının toplamı olan 45.093,80-TL'nin ödenmesi yolunda başlatılan icra takibine itiraz edilmesi ve takibin durması üzerine adli yargı yerinde; itirazının iptali ile  icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi  istemiyle;  idari yargı yerinde ise belirtilen miktarın faiziyle birlikte taraflarına ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

(İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

(Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı Üniversite tarafından, davalı tarafın iş akdini sonlandırmasına rağmen yedinde kalan  iş ve maaş avanslarının toplamı olan 45.093,80-TL'nin davalıdan tahsili istemiyle, gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, davacı Üniversitenin, alacak istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin; 25.4.2019 gün ve E:2017/4572, K:2019/1394 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 9.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin; 25.4.2019 gün ve E:2017/4572, K:2019/1394 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.10.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                             TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN